
vekeyfe tekfürûne veentüm tütlâ `aleyküm âyâtü-llâhi vefîküm rasûlüh. vemey ya`teṣim billâhi feḳad hüdiye ilâ ṣirâṭim müsteḳîm.
Türkçe:
Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o...
İngilizce:
And how would ye deny Faith while unto you are rehearsed the Signs of Allah, and among you Lives the Messenger? Whoever holds firmly to Allah will be shown a way that is straight.
Fransızca:
Et comment pouvez-vous ne pas croire, alors que les versets d'Allah vous sont récités, et qu'au milieu de vous se tient son messager ? Quiconque s'attache fortement à Allah, il est certes guidé vers un droit chemin.
Almanca:
Und wie könnt ihr Kufr betreiben, während euch die Ayat ALLAHs vorgetragen werden, und unter euch der Gesandte ist?! Und wer sich an ALLAH festhält, dieser wurde bereits den geradlinigen Weg rechtgeleitet.
Rusça:
Как вы можете не веровать в то время, как вам читают знамения Аллаха, а Его Посланник находится среди вас? Кто крепко держится за Аллаха, тот действительно наставлен на прямой путь.
Arapça:
وَكَيْفَ تَكْفُرُونَ وَأَنتُمْ تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ آيَاتُ اللَّهِ وَفِيكُمْ رَسُولُهُ ۗ وَمَن يَعْتَصِم بِاللَّهِ فَقَدْ هُدِيَ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın elçisi de aranızda iken nasıl inkâra saparsınız? Kim Allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle doğru yola iletilmiştir.
Diyanet Vakfı:
Size Allah'ın ayetleri okunurken, üstelik Allah Resulü de aranızda iken nasıl inkara saparsınız? Her kim Allah'a bağlanırsa kesinlikle doğru yola iletilmiştir.

yâ eyyühe-lleẕîne âmenü-tteḳu-llâhe ḥaḳḳa tüḳâtihî velâ temûtünne illâ veentüm müslimûn.
Türkçe:
Ey iman edenler! Allah'tan, kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah'a teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can vermeyin.
İngilizce:
O ye who believe! Fear Allah as He should be feared, and die not except in a state of Islam.
Fransızca:
ô les croyants ! Craignez Allah comme Il doit être craint. Et ne mourez qu'en pleine soumission.
Almanca:
Ihr, die den Iman verinnerlicht habt! Handelt Taqwa gemäß ALLAH gegenüber, wie Ihm gegenüber Taqwa gemäß gehandelt werden soll, und sterbt nur als Muslime.
Rusça:
О те, которые уверовали! Бойтесь Аллаха должным образом и умирайте не иначе, как будучи мусульманами!
Arapça:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنتُم مُّسْلِمُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.
Diyanet Vakfı:
Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak müslümanlar olarak can verin.

va`teṣimû biḥabli-llâhi cemî`av velâ teferraḳû. veẕkürû ni`mete-llâhi `aleyküm iẕ küntüm a`dâen feellefe beyne ḳulûbiküm feaṣbaḥtüm bini`metihî iḫvânâ. veküntüm `alâ şefâ ḥufratim mine-nnâri feenḳaẕeküm minhâ. keẕâlike yübeyyinü-llâhü leküm âyâtihî le`alleküm tehtedûn.
Türkçe:
Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.
İngilizce:
And hold fast, all together, by the rope which Allah (stretches out for you), and be not divided among yourselves; and remember with gratitude Allah's favour on you; for ye were enemies and He joined your hearts in love, so that by His Grace, ye became brethren; and ye were on the brink of the pit of Fire, and He saved you from it. Thus doth Allah make His Signs clear to you: That ye may be guided.
Fransızca:
Et cramponnez-vous tous ensemble au "Habl" (câble) d'Allah et ne soyez pas divisés; et rappelez-vous le bienfait d'Allah sur vous : lorsque vous étiez ennemis, c'est Lui qui réconcilia vos coeurs. Puis, pas Son bienfait, vous êtes devenus frères. Et alors que vous étiez au bord d'un abîme de Feu, c'est Lui qui vous en a sauvés. Ainsi, Allah vous montre Ses signes afin que vous soyez bien guidés.
Almanca:
Und haltet fest an ALLAHs Din - allesamt, und zersplittert euch nicht! Und entsinnt euch der Gaben ALLAHs euch gegenüber, als ihr verfeindet wart und ER dann eure Herzen versöhnte, und als ihr am Rande der Feuergrube wart und ER euch davor errettet hat. Solcherart verdeutlicht ALLAH euch Seine Ayat, damit ihr Rechtleitung findet.
Rusça:
Крепко держитесь за вервь Аллаха все вместе и не распадайтесь. Помните о милости, которую Аллах оказал вам, когда вы были врагами, а Он сплотил ваши сердца, и по Его милости вы стали братьями. Вы были на краю Огненной пропасти, и Он спас вас от нее. Так Аллах разъясняет вам Свои знамения, - быть может, вы последуете прямым путем.
Arapça:
وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا ۚ وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىٰ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.
Diyanet Vakfı:
Hep birlikte Allah'ın ipine (İslam'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.

velteküm minküm ümmetüy yed`ûne ile-lḫayri veye'mürûne bilma`rûfi veyenhevne `ani-lmünker. veülâike hümü-lmüfliḥûn.
Türkçe:
İçinizden hayra çağıran, doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır.
İngilizce:
Let there arise out of you a band of people inviting to all that is good, enjoining what is right, and forbidding what is wrong: They are the ones to attain felicity.
Fransızca:
Que soit issue de vous une communauté qui appelle au bien, ordonne le convenable, et interdit le blâmable. Car ce seront eux qui réussiront .
Almanca:
Und unter euch soll eine Umma sein, die zum Guten einlädt, zum Gebilligten aufruft und vom Mißbilligten abrät. Und diese sind die wirklichen Erfolgreichen.
Rusça:
Пусть среди вас будет группа людей, которые будут призывать к добру, повелевать одобряемое и запрещать предосудительное. Именно они окажутся преуспевшими.
Arapça:
وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ ۚ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır.
Diyanet Vakfı:
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.

velâ tekûnû kelleẕîne teferraḳû vaḫtelefû mim ba`di mâ câehümü-lbeyyinât. veülâike lehüm `aẕâbün `ażîm.
Türkçe:
Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.
İngilizce:
Be not like those who are divided amongst themselves and fall into disputations after receiving Clear Signs: For them is a dreadful penalty,-
Fransızca:
Et ne soyez pas comme ceux qui se sont divisés et se sont mis à disputer, après que les preuves leur furent venues, et ceux-là auront un énorme châtiment.
Almanca:
Und seid nicht wie diejenigen, die sich zersplittert haben und uneins wurden, nachdem zu ihnen die klaren Zeichen kamen. Und für diese ist überharte Peinigung bestimmt,
Rusça:
Не походите на тех, которые разделились и впали в разногласия после того, как к ним явились ясные знамения. Именно им уготованы великие мучения
Arapça:
وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ تَفَرَّقُوا وَاخْتَلَفُوا مِن بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْبَيِّنَاتُ ۚ وَأُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.
Diyanet Vakfı:
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.

yevme tebyeḍḍu vucûhüv vetesveddü vucûhün. feemme-lleẕîne-sveddet vucûhühüm. ekefertüm ba`de îmâniküm feẕûḳu-l`aẕâbe bimâ küntüm tekfürûn.
Türkçe:
Gün gelir bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: "İmanınızdan sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür yüzünden tadın azabı!"
İngilizce:
On the Day when some faces will be (lit up with) white, and some faces will be (in the gloom of) black: To those whose faces will be black, (will be said): "Did ye reject Faith after accepting it? Taste then the penalty for rejecting Faith."
Fransızca:
Au jour où certains visages s'éclaireront, et que d'autres s'assombriront. A ceux dont les visages seront assombris (il sera dit) : "avez-vous mécru après avoir eu la foi ? " Eh bien, goûtez au châtiment, pour avoir renié la foi.
Almanca:
an jenem Tag, an dem manche Gesichter sich erhellen werden und manche Gesichter sich verfinstern werden. Also hinsichtlich derjenigen, deren Gesichter sich verfinstert haben: "Habt ihr Kufr nach eurem Iman betrieben?! So erfahrt die Peinigung für das, was ihr an Kufr zu betreiben pflegtet."
Rusça:
в тот день, когда одни лица побелеют, а другие лица почернеют. Тем, чьи лица почернеют, будет сказано: "Неужели вы стали неверующими после того, как уверовали? Вкусите же мучения за то, что вы не верили!"
Arapça:
يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌ ۚ فَأَمَّا الَّذِينَ اسْوَدَّتْ وُجُوهُهُمْ أَكَفَرْتُم بَعْدَ إِيمَانِكُمْ فَذُوقُوا الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ تَكْفُرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: "İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın" (denecektir).
Diyanet Vakfı:
Nice yüzlerin ağardığı, nice yüzlerin de karardığı günü (düşünün.) İmdi, yüzleri kararanlara: İnanmanızdan sonra kafir mi oldunuz? Öyle ise inkar etmiş olmanız yüzünden tadın azabı! (denilir).

veemme-lleẕîne-byeḍḍat vucûhühüm fefî raḥmeti-llâh. hüm fîhâ ḫâlidûn.
Türkçe:
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar, Allah'ın rahmeti içindedirler. Sürekli ondadır onlar.
İngilizce:
But those whose faces will be (lit with) white,- they will be in (the light of) Allah's mercy: therein to dwell (for ever).
Fransızca:
Et quant à ceux dont les visages s'éclaireront, ils seront dans la miséricorde d'Allah, où ils demeureront éternellement.
Almanca:
Doch hinsichtlich derjenigen, deren Gesichter sich erhellt haben, diese befinden sich in ALLAHs Gnade. Darin werden sie ewig bleiben.
Rusça:
Те же, чьи лица побелеют, окажутся в милости Аллаха. Они пребудут там вечно.
Arapça:
وَأَمَّا الَّذِينَ ابْيَضَّتْ وُجُوهُهُمْ فَفِي رَحْمَةِ اللَّهِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Yüzleri ağaranlara gelince, (onlar) Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
Diyanet Vakfı:
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın rahmeti içindedirler; orada ebedi kalacaklardır.

tilke âyâtü-llâhi netlûhâ `aleyke bilḥaḳḳ. veme-llâhü yürîdü żulmel lil`âlemîn.
Türkçe:
Bunlar sana Allah'ın ayetleri. Hak olarak okuyoruz sana onları. Allah, âlemlere zulüm istemiyor.
İngilizce:
These are the Signs of Allah: We rehearse them to thee in Truth: And Allah means no injustice to any of His creatures.
Fransızca:
Tels sont les versets d'Allah; Nous te (Muhammad) les récitons avec vérité. El Allah ne veut point léser les mondes.
Almanca:
Diese sind ALLAHs Ayat, die WIR dir wahrheitsgemäß vortragen und ALLAH will kein Unrecht für die Geschöpfe.
Rusça:
Таковы аяты Аллаха, которые Мы читаем тебе во истине. Аллах не желает поступать с мирами несправедливо.
Arapça:
تِلْكَ آيَاتُ اللَّهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّ ۗ وَمَا اللَّهُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِّلْعَالَمِينَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bunlar Allah'ın, sana gerçek olarak okuyageldiğimiz, âyetleridir. Allah âlemlere hiçbir haksızlık etmek istemez.
Diyanet Vakfı:
İşte bunlar, Allah'ın, sana hak olarak okuduğumuz ayetleridir. Allah hiçbir kimseye haksızlık etmek istemez.
