Rubu 235

 
00:00

veylüy yevmeiẕil lilmükeẕẕibîn.

Arapça:

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ

Türkçe:

Vay haline o gün, yalanlayanların!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Vay haline yalanlayanların o gün!

Diyanet Vakfı:

O gün vay haline yalancıların!

İngilizce:

Woe, that Day, to those that deny-

Fransızca:

Malheur, ce jour-là, aux négateurs,

Almanca:

Niedergang ist an diesem Tag für die Ableugner bestimmt,

Rusça:

Горе в тот день обвиняющим во лжи,

Açıklama:
 
00:00

elleẕîne yükeẕẕibûne biyevmi-ddîn.

Arapça:

الَّذِينَ يُكَذِّبُونَ بِيَوْمِ الدِّينِ

Türkçe:

Onlar ki din gününü yalanlarlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlar ceza gününü yalanlayanlardır.

Diyanet Vakfı:

Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.

İngilizce:

Those that deny the Day of Judgment.

Fransızca:

qui démentent le jour de la Rétribution.

Almanca:

diejenigen, die den Tag des Din ableugnen.

Rusça:

которые считают ложью День воздаяния!

Açıklama:
 
00:00

vemâ yükeẕẕibü bihî illâ küllü mü`tedin eŝîm.

Arapça:

وَمَا يُكَذِّبُ بِهِ إِلَّا كُلُّ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ

Türkçe:

Onu ancak her şımarıp azmış, günaha batmış olan yalanlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onu ancak sınırı aşan ve günaha düşkün olanlar yalanlar.

Diyanet Vakfı:

Onu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar.

İngilizce:

And none can deny it but the Transgressor beyond bounds the Sinner!

Fransızca:

Or, ne le dément que tout transgresseur, pécheur :

Almanca:

Und ihn leugnet nur jeder verfehlende Grenzüberschreitende ab.

Rusça:

Его считает ложью только преступник и грешник.

Açıklama:
 
00:00

iẕâ tütlâ `aleyhi âyâtünâ ḳâle esâṭîru-l'evvelîn.

Arapça:

إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِ آيَاتُنَا قَالَ أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ

Türkçe:

Ayetlerimiz ona okunduğunda, "Daha öncekilerin efsaneleri!" deyiverir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ona âyetlerimiz okunduğu zaman, "eskilerin masalları" der.

Diyanet Vakfı:

Böyle birine ayetlerimiz okununca "Eskilerin masalları" derdi.

İngilizce:

When Our Signs are rehearsed to him, he says, "Tales of the ancients!"

Fransızca:

qui, lorsque Nos versets lui sont récités, dit : "[Ce sont] des contes d'anciens ! "

Almanca:

Als ihm Unsere Ayat vorgetragen wurden, sagte er: "Dies sind die Legenden der Früheren."

Rusça:

Когда ему читают Наши аяты, он говорит: "Это - сказки древних народов!"

Açıklama:
 
00:00

kellâ bel râne `alâ ḳulûbihim mâ kânû yeksibûn.

Arapça:

كَلَّا ۖ بَلْ ۜ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ

Türkçe:

İşin esası o değil! Onların kazanmakta oldukları, kalplerinin üstünde pas oluşturmuştur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır hayır, öyle değil. Aksine onların kazandığı günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.

Diyanet Vakfı:

Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.

İngilizce:

By no means! but on their hearts is the stain of the (ill) which they do!

Fransızca:

Pas du tout, mais ce qu'ils ont accompli couvre leurs coeurs .

Almanca:

Gewiß, nein! Sondern es überkam ihre Herzen, was sie zu erwerben pflegten.

Rusça:

Но нет! Их сердца окутаны тем, что они приобрели.

Açıklama:
 
00:00

kellâ innehüm `ar rabbihim yevmeiẕil lemaḥcûbûn.

Arapça:

كَلَّا إِنَّهُمْ عَن رَّبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَّمَحْجُوبُونَ

Türkçe:

Hayır! Onlar o gün Rablerine karşı tam bir şekilde perdelenmişlerdir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır hayır, doğrusu onlar o gün Rablerini görmekten mahrumdurlar.

Diyanet Vakfı:

Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O'nu görmekten) mahrum kalmışlardır.

İngilizce:

Verily, from (the Light of) their Lord, that Day, will they be veiled.

Fransızca:

Qu'ils prennent garde ! En vérité ce jour-là un voile les empêchera de voir leur Seigneur,

Almanca:

Gewiß, nein! Gewiß, sie sind an diesem Tag von ihrem HERRN doch abgeschirmt.

Rusça:

В тот день они будут отделены от своего Господа завесой,

Açıklama:
 
00:00

ŝümme innehüm leṣâlü-lceḥîm.

Arapça:

ثُمَّ إِنَّهُمْ لَصَالُو الْجَحِيمِ

Türkçe:

Sonra onlar mutlaka cehenneme dalacaklardır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra onlar muhakkak cehenneme girecekler.

Diyanet Vakfı:

Sonra onlar cehenneme girerler.

İngilizce:

Further, they will enter the Fire of Hell.

Fransızca:

ensuite, ils brûleront certes, dans la Fournaise;

Almanca:

Dann gewiß, sie werden doch in Dschahannam hineingeworfen.

Rusça:

а потом они попадут в Ад,

Açıklama:
 
00:00

ŝümme yüḳâlü hâẕe-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.

Arapça:

ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ

Türkçe:

Sonra da: "İşte budur, o yalanlamakta olduğunuz şey!" denilecektir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra da onlara: "İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir" denilecek.

Diyanet Vakfı:

Sonra onlara: "İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur" denilir.

İngilizce:

Further, it will be said to them: "This is the (reality) which ye rejected as false!

Fransızca:

on [leur] dira alors : "Voilà ce que vous traitiez de mensonge ! "

Almanca:

Dann wird ihnen gesagt: "Dies ist das, was ihr abzuleugnen pflegtet."

Rusça:

после чего им скажут: "Вот то, что вы считали ложью".

Açıklama:
 
00:00

kellâ inne kitâbe-l'ebrâri lefî `illiyyîn.

Arapça:

كَلَّا إِنَّ كِتَابَ الْأَبْرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ

Türkçe:

Hayır, sandıkları gibi değil! İyilik sergileyenlerin kitabı İlliyyûn'da, en yüce burçlardadır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Hayır hayır, iyilerin yazısı muhakkak Illiyyîn'dedir.

Diyanet Vakfı:

Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyun'dadır.

İngilizce:

Nay, verily the record of the Righteous is (preserved) in 'Illiyin.

Fransızca:

Qu'ils prennent garde ! Le livre des bons sera dans l'Illiyoun -

Almanca:

Gewiß, nein! Gewiß, das Register der Gütig-Gehorsamen ist doch in 'Illiyin,

Rusça:

Но нет! Книга благочестивых окажется в Иллиййуне.

Açıklama:
 
00:00

vemâ edrâke mâ `illiyyûn.

Arapça:

وَمَا أَدْرَاكَ مَا عِلِّيُّونَ

Türkçe:

İlliyyûn'un ne olduğunu sana anlatan nedir?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Bildin mi sen, Illiyyîn nedir?

Diyanet Vakfı:

İlliyyun nedir, bilir misin?

İngilizce:

And what will explain to thee what 'Illiyun is?

Fransızca:

et qui te dira ce qu'est l'Illiyoun ? -

Almanca:

und was weißt du, was 'Illiyin ist,

Rusça:

Откуда ты мог знать, что такое Иллиййун?

Açıklama:

Sayfalar

Rubu 235 beslemesine abone olun.