المطففين

 
00:00

yeşhedühü-lmüḳarrabûn.

Arapça:

يَشْهَدُهُ الْمُقَرَّبُونَ

Türkçe:

Yaklaştırılmış olanlar tanıklık ederler ona.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah'a yaklaştırılmış melekler ona tanık olurlar.

Diyanet Vakfı:

O kitabı, Allah'a yakın olanlar görür.

İngilizce:

To which bear witness those Nearest (to Allah).

Fransızca:

Les rapprochés (d'Allah : les Anges) en témoignent.

Almanca:

welches die Nahestehenden bezeugen.

Rusça:

которую видят приближенные.

Açıklama:
 
00:00

inne-l'ebrâra lefî ne`îm.

Arapça:

إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ

Türkçe:

İyilik sergileyenler büyük bir nimetin tam içindedir.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Haberiniz olsun ki, iyiler nimet içindedir.

Diyanet Vakfı:

İyiler kesinkes cennettedir.

İngilizce:

Truly the Righteous will be in Bliss:

Fransızca:

Les bons seront dans [un jardin] de délice,

Almanca:

Gewiß, die Gütig-Gehorsamen sind im Wohlergehen.

Rusça:

Воистину, благочестивые окажутся в блаженстве

Açıklama:
 
00:00

`ale-l'erâiki yenżurûn.

Arapça:

عَلَى الْأَرَائِكِ يَنظُرُونَ

Türkçe:

Koltuklar üzerinde seyre dalarlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Tahtlar üzerinde etrafa bakarlar.

Diyanet Vakfı:

Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.

İngilizce:

On Thrones (of Dignity) will they command a sight (of all things):

Fransızca:

sur les divans, ils regardent.

Almanca:

Sie sind auf Liegen, sie schauen.

Rusça:

и будут созерцать на ложах.

Açıklama:
 
00:00

ta`rifü fî vucûhihim naḍrate-nne`îm.

Arapça:

تَعْرِفُ فِي وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ النَّعِيمِ

Türkçe:

Yüzlerinde nimetin sevinç parıltısını izlersin.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yüzlerinde nimet ve mutluluğun sevincini görürsün.

Diyanet Vakfı:

Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün.

İngilizce:

Thou wilt recognise in their faces the beaming brightness of Bliss.

Fransızca:

Tu reconnaîtras sur leurs visages, l'éclat de la félicité.

Almanca:

Du erkennst in ihren Gesichtern das Strahlen des Wohlergehens.

Rusça:

На их лицах ты увидишь блеск благоденствия.

Açıklama:
 
00:00

yüsḳavne mir raḥîḳim maḫtûm.

Arapça:

يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ

Türkçe:

Katıksız, damgalı bir içecekten içirilirler,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara damgalı saf bir içki sunulur.

Diyanet Vakfı:

Kendilerine mühürlü halis bir içki sunulur.

İngilizce:

Their thirst will be slaked with Pure Wine sealed:

Fransızca:

On leur sert à boire un nectar pur, cacheté,

Almanca:

Ihnen wird von einem puren mit Aroma versehenen Getränk zu trinken gegeben,

Rusça:

Их будут поить выдержанным вином,

Açıklama:
 
00:00

ḫitâmühû misk. vefî ẕâlike felyetenâfesi-lmütenâfisûn.

Arapça:

خِتَامُهُ مِسْكٌ ۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ

Türkçe:

Ki sonu bir misktir. İşte, yarışanlar böyle bir şey için yarışsınlar!

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onun sonu misktir. İşte ona imrensin artık imrenenler.

Diyanet Vakfı:

Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar.

İngilizce:

The seal thereof will be Musk: And for this let those aspire, who have aspirations:

Fransızca:

laissant un arrière-goût de musc. Que ceux qui la convoitent entrent en compétition [pour l'acquérir]

Almanca:

dessen Aroma aus Moschus ist. Und darin sollen die Konkurrierenden 3 konkurrieren,

Rusça:

запечатанным мускусом. Пусть же ради этого состязаются состязающиеся!

Açıklama:
 
00:00

vemizâcühû min tesnîm.

Arapça:

وَمِزَاجُهُ مِن تَسْنِيمٍ

Türkçe:

Onun katkısı Tesnîm'den; en yüce, en seçkin olandandır.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Karışımı Tesnim'dendir (En üstün cennet şarabındandır).

Diyanet Vakfı:

Karışımı Tesnim'dendir.

İngilizce:

With it will be (given) a mixture of Tasnim:

Fransızca:

Il est mélangé à la boisson de Tasnim ,

Almanca:

Und dessen Mischung ist aus Tasniem,

Rusça:

Оно смешано с напитком из Таснима -

Açıklama:
 
00:00

`ayney yeşrabü bihe-lmüḳarrabûn.

Arapça:

عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا الْمُقَرَّبُونَ

Türkçe:

Bir kaynak ki, iyice yaklaştırılmış olanlar içerler ondan.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah'a yakın olanların içecekleri bir kaynaktır o.

Diyanet Vakfı:

(O Tesnim Allah'a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.

İngilizce:

A spring, from (the waters) whereof drink those Nearest to Allah.

Fransızca:

source dont les rapprochés boivent.

Almanca:

eine Quelle, aus der die Nahestehenden trinken.

Rusça:

источника, из которого пьют приближенные.

Açıklama:
 
00:00

inne-lleẕîne ecramû kânû mine-lleẕîne âmenû yaḍḥakûn.

Arapça:

إِنَّ الَّذِينَ أَجْرَمُوا كَانُوا مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا يَضْحَكُونَ

Türkçe:

Şu bir gerçek ki, suça batmış olanlar, iman sahiplerine gülerlerdi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Doğrusu o suç işleyenler inananlara gülüyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Şüphesiz günahkarlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi.

İngilizce:

Those in sin used to laugh at those who believed,

Fransızca:

Les criminels riaient de ceux qui croyaient,

Almanca:

Gewiß, diejenigen, die schwere Verfehlungen begingen, pflegten sich über diejenigen, die den Iman verinnerlichten, lustig zu machen.

Rusça:

Грешники смеялись над теми, которые уверовали.

Açıklama:
 
00:00

veiẕâ merrû bihim yetegâmezûn.

Arapça:

وَإِذَا مَرُّوا بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ

Türkçe:

Onların yanlarından geçerken birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlara uğradıkları vakit birbirlerine göz kırpıyorlardı.

Diyanet Vakfı:

Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.

İngilizce:

And whenever they passed by them, used to wink at each other (in mockery);

Fransızca:

et, passant près d'eux, ils se faisaient des oeillades,

Almanca:

Und als sie an ihnen vorbeigingen, zwinkerten sie einander (vielsagend) zu.

Rusça:

Проходя мимо них, они подмигивали друг другу,

Açıklama:

Sayfalar

المطففين beslemesine abone olun.