الفرقان

 
00:00

vemen tâbe ve`amile ṣâliḥan feinnehû yetûbü ile-llâhi metâbâ.

Arapça:

وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللَّهِ مَتَابًا

Türkçe:

Kim tövbe edip hayra ve barışa yönelik iş yaparsa, hiç kuşkusuz tövbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve her kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.

Diyanet Vakfı:

Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.

İngilizce:

And whoever repents and does good has truly turned to Allah with an (acceptable) conversion;-

Fransızca:

et quiconque se repent et accomplit une bonne oeuvre c'est vers Allah qu'aboutira son retour.

Almanca:

Und wer bereute und gottgefällig Gutes tat, dieser bereut ALLAH gegenüber wirklich.

Rusça:

Кто раскаивается и поступает праведно, тот действительно возвращается к Аллаху.

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne lâ yeşhedûne-zzûra veiẕâ merrû billagvi merrû kirâmâ.

Arapça:

وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا

Türkçe:

Onlar yalana tanıklık etmezler/yalan söze kulak vermezler. Boş lakırdıya rastladıklarında soylu bir tavırla geçip giderler.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve onlar ki, yalan şahitlik etmezler, boş bir şeye rastladıkları zaman vakar ile (oradan) geçip giderler.

Diyanet Vakfı:

(O kullar), yalan yere şahitlik etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile (oradan) geçip giderler.

İngilizce:

Those who witness no falsehood, and, if they pass by futility, they pass by it with honourable (avoidance);

Fransızca:

Ceux qui ne donnent pas de faux témoignages; et qui, lorsqu'ils passent auprès d'une frivolité, s'en écartent noblement;

Almanca:

Auch diejenigen, die das Lügnerische nicht bezeugen, und wenn sie beim sinnlosen Treiben vorbeigehen, gehen sie in Würde vorbei.

Rusça:

Они не свидетельствуют лживо (или не присутствуют при лживых разговорах), а когда проходят мимо праздного, то проходят с достоинством.

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne iẕâ ẕükkirû biâyâti rabbihim lem yeḫirrû `aleyhâ ṣummev ve`umyânâ.

Arapça:

وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا

Türkçe:

Rablerinin ayetleri kendilerine hatırladıldığında, kör ve sağırlar gibi onlar üzerine kapanmazlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar.

Diyanet Vakfı:

Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;

İngilizce:

Those who, when they are admonished with the Signs of their Lord, droop not down at them as if they were deaf or blind;

Fransızca:

qui lorsque les versets de leur Seigneur leur sont rappelés, ne deviennent ni sourds ni aveugles;

Almanca:

Und diejenigen, wenn sie mit den Ayat ihres HERRN ermahnt werden, fallen nicht vor ihnen taub und blind nieder.

Rusça:

Когда им напоминают о знамениях их Господа, они не падают на них глухими и слепыми.

Açıklama:
 
00:00

velleẕîne yeḳûlûne rabbenâ heb lenâ min ezvâcinâ veẕürriyyâtinâ ḳurrate a`yüniv vec`alnâ lilmütteḳîne imâmâ.

Arapça:

وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا

Türkçe:

Onlar şöyle yakarırlar: "Rabbimiz, eşlerimizden ve çocuklarımızdan bize göz aydınlığı bağışla. Bizi takvaya sarılanlara önder kıl."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl" derler.

Diyanet Vakfı:

(Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahiplerine önder kıl! derler.

İngilizce:

And those who pray, "Our Lord! Grant unto us wives and offspring who will be the comfort of our eyes, and give us (the grace) to lead the righteous."

Fransızca:

et qui disent : "Seigneur, donne-nous, en nos épouses et nos descendants, la joie des yeux, et fais de nous un guide pour les pieux" .

Almanca:

Ebenso diejenigen, die sagen: "Unser HERR! Schenke uns von unseren Partnerwesen und unserer Nachkommenschaft Erfreuliches. Und mache uns für die Muttaqi als Imam!

Rusça:

Они говорят: "Господь наш! Даруй нам отраду глаз в наших супругах и потомках и сделай нас образцом для богобоязненных".

Açıklama:
 
00:00

ülâike yüczevne-lgurfete bimâ ṣaberû veyüleḳḳavne fîhâ teḥiyyetev veselâmâ.

Arapça:

أُولَٰئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا

Türkçe:

İşte bunlar, sabretmiş olmalarına karşılık yüksek konaklarla ödüllendirilirler. Ve o konaklarda sağlık dileğiyle ve selamla karşılanırlar.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamları ile mükafatlandırılacaklar, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.

Diyanet Vakfı:

İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır.

İngilizce:

Those are the ones who will be rewarded with the highest place in heaven, because of their patient constancy: therein shall they be met with salutations and peace,

Fransızca:

Ceux-là auront pour récompense un lieu élevé [du Paradis] à cause de leur endurance, et ils y seront accueillis avec le salut et la paix,

Almanca:

Diesen wird das Paradies vergolten für das, was sie an Geduld aufbrachten. Und sie werden darin mit Gruß und Salam empfangen.

Rusça:

Они получат Наивысшее место в воздаяние за то, что были терпеливы, и их встретят там приветствием и миром.

Açıklama:
 
00:00

ḫâlidîne fîhâ. ḥasünet müsteḳarrav vemüḳâmâ.

Arapça:

خَالِدِينَ فِيهَا ۚ حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا

Türkçe:

Orada sürekli kalacaklardır. Ne güzel konak yeri, ne güzel dinlenme yeri!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Orada ebedî kalacaklar, orası ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdır.

Diyanet Vakfı:

Orada ebedi kalacaklardır. Orası ne güzel bir yerleşme ve ikamet yeridir.

İngilizce:

Dwelling therein;- how beautiful an abode and place of rest!

Fransızca:

pour y demeurer éternellement. Quel beau gîte et lieu de séjour !

Almanca:

Darin bleiben sie ewig. Es ist schön als Niederlassung und Aufenthaltsort.

Rusça:

Они пребудут там вечно. Как прекрасны эта обитель и местопребывание!

Açıklama:
 
00:00

ḳul mâ ya`beü biküm rabbî levlâ dü`âüküm. feḳad keẕẕebtüm fesevfe yekûnü lizâmâ.

Arapça:

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ ۖ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا

Türkçe:

De ki: "Duanız/davetiniz yoksa, Rabbim sizi ne yapsın? Yalanladınız; bu yüzden azap kaçınılmaz olacaktır."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Resulüm!) De ki: "Rabbim size ne kıymet verir duanız olmasa? (Ey inkârcılar! Size bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; o halde azab yakanızı bırakmayacaktır!

Diyanet Vakfı:

(Resulüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkarcılar! Size Resul'ün bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır!

İngilizce:

Say (to the Rejecters): "My Lord is not uneasy because of you if ye call not on Him: But ye have indeed rejected (Him), and soon will come the inevitable (punishment)!"

Fransızca:

Dis : "Mon Seigneur ne se souciera pas de vous sans votre prière; mais vous avez démenti (le Prophète). Votre [châtiment] sera inévitable et permanent.

Almanca:

Sag: "Mein HERR würde euch nicht beachten, wäre nicht euer Bittgebet. Ihr habt bereits doch abgeleugnet, so wird es (das Vergelten) unabdingbar sein."

Rusça:

Скажи: "Мой Господь не стал бы обращать на вас внимание, если бы не ваши молитвы. Вы сочли это ложью, и скоро оно (наказание) станет неотступным".

Açıklama:

Sayfalar

الفرقان beslemesine abone olun.