Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

25

Sûredeki Ayet No: 

77

Ayet No: 

2932

Sayfa No: 

366

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ ۖ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا

Çeviriyazı: 

ḳul mâ ya`beü biküm rabbî levlâ dü`âüküm. feḳad keẕẕebtüm fesevfe yekûnü lizâmâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

(Resulüm!) De ki: "Rabbim size ne kıymet verir duanız olmasa? (Ey inkârcılar! Size bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; o halde azab yakanızı bırakmayacaktır!

Diyanet İşleri: 

De ki: "İbadetiniz (duanız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin?" Ey inkarcılar! Yalanladığınız için, azap yakanızı bırakmayacaktır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

De ki: Sizi imana davet etmeseydi ne değeriniz olabilirdi Rabbimin katında; ama siz gerçekten de yalanladınız tebliğ edilenleri, artık azaplandırmak gerekmekte sizi.

Şaban Piriş: 

De ki: Sizin duanız olmasa, Rabbim size ne diye önem versin? Siz onu yalan saydınız, onun için sürekli azap sizinle beraber olacaktır.

Edip Yüksel: 

De ki, "Duanız olmasa Rabbimin yanında değeriniz yoktur. Yalanlarsanız sonucuna katlanacaksınız."

Ali Bulaç: 

De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır."

Suat Yıldırım: 

De ki: “Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?Ama siz, ey inkârcılar! Size bildirdiklerimi yalan saydınız, artık bu günahtan yakanızı kurtaramayacaksınız.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

De ki: «Sizin ibadetiniz olmayınca Rabbim size ne kıymet verir. Halbuki, siz tekzîp ettiniz, artık (bu tekzîpin cezası size) yakın bir zamanda ulaşacaktır.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

De ki: "Duanız/davetiniz yoksa, Rabbim sizi ne yapsın? Yalanladınız; bu yüzden azap kaçınılmaz olacaktır."

Bekir Sadak: 

Evet, yalanladilar

İbni Kesir: 

De ki: Duanız olmasaydı, Rabbım size değer verir miydi? Gerçekten yalanladınız. O halde azab yakanızı bırakmayacaktır.

Adem Uğur: 

(Resûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar! Size Resûl´ün bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız

İskender Ali Mihr: 

(Onlara): “Rabbim, dualarınız olmasa size değer vermez. Oysa siz yalanlamıştınız. Fakat (azap) kaçınılmaz olacak.” de.

Celal Yıldırım: 

De ki: Eğer duanız (ve ibâ detiniz) olmasa, Rabbim size ne diye değer versin. Siz (ey inkarcı sapıklar !) cidden (Hakk´ı) yalanladınız. Bunun cezası lüzumlu olup (sizi bırakmıyacaktır).

Tefhim ul Kuran: 

De ki: «Sizin duanız olmasaydı, Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız

Fransızca: 

Dis : "Mon Seigneur ne se souciera pas de vous sans votre prière; mais vous avez démenti (le Prophète). Votre [châtiment] sera inévitable et permanent.

İspanyolca: 

Di: «Mi Señor no se cuidaría de vosotros si no Le invocarais. Pero habéis desmentido y es ineludible».

İtalyanca: 

Di': «Il mio Signore non si curerà affatto di voi se non Lo invocherete.

Almanca: 

Sag: "Mein HERR würde euch nicht beachten, wäre nicht euer Bittgebet. Ihr habt bereits doch abgeleugnet, so wird es (das Vergelten) unabdingbar sein."

Çince: 

你说:假若没有你们的祈祷,我的主并不关切你们,但你们既已否认真理,你们将要受无法解脱的刑罚。

Hollandaca: 

Zeg: God bekreunt zich niet om u, of gij hem al dan niet aanroept: gij hebt zijn gezant reeds van bedrog beschuldigd; maar hierna, zal u eene voortdurende straf worden opgelegd.

Rusça: 

Скажи: "Мой Господь не стал бы обращать на вас внимание, если бы не ваши молитвы. Вы сочли это ложью, и скоро оно (наказание) станет неотступным".

Somalice: 

Waxaadna Dhahdaa Idiinma Aabo Yeeleen Eebahay Haddaydaan Baryeyn (Illeen) waad beeniseen (Xaqee) wuxuuna ahaan mid idin Laasima Beeninta «Ciqaabta».

Swahilice: 

Sema: Mola wangu Mlezi asinge kujalini lau kuwa si kuomba kwenu. Lakini nyinyi mmemkadhibisha. Basi adhabu lazima iwe.

Uygurca: 

ئېيتقىنكى، «ئەگەر سىلەرنىڭ دۇئايىڭلار بولمىسا، پەرۋەردىگارىم سىلەرگە پەرۋا قىلمايدۇ، (ئى كاپىرلار! پەيغەمبەرنى) ئىنكار قىلدىڭلار، (ئاخىرەتتە) سىلەر قۇتۇلالمايدىغان ئازابقا دۇچار بولۇسىلەر»

Japonca: 

(不信者に)言ってやるがいい。「あなたがたがわたしの主に祈らないなら,かれはあなたがたを,構って下さらないであろう。あなたがたは本当に(主を)嘘つき呼ばわりしたが,やがて免れられない(懲罰が)下るであろう。」

Arapça (Ürdün): 

«قل» يا محمد لأهل مكة «ما» نافية «يعبأ» يكترث «بكم ربي لولا دعاؤكم» إياه في الشدائد فيكشفها «فقد» أي فكيف يعبأ بكم وقد «كذبتم» الرسول والقرآن «فسوف يكون» العذاب «لزاما» ملازما لكم في الآخرة بعد ما يحلّ بكم في الدنيا، فقتل منهم يوم بدر سبعون وجواب لولا دلَّ عليه ما قبلها.

Hintçe: 

(ऐ रसूल) तुम कह दो कि अगर दुआ नही किया करते तो मेरा परवरदिगार भी तुम्हारी कुछ परवाह नही करता तुमने तो (उसके रसूल को) झुठलाया तो अन क़रीब ही (उसका वबाल) तुम्हारे सर पडेग़ा

Tayca: 

จงกล่าวเถิด “พระผู้เป็นเจ้าของฉันจะไม่ใยดีต่อพวกท่าน หากไม่มีการวิงวอนภักดีของพวกท่าน เพราะแน่นอน พวกท่านได้ปฏิเสธไม่รับฟัง ดังนั้น การลงโทษจะเกิดขึ้นอย่างแน่นอน”

İbranice: 

אמור: 'ריבוני לא היה שם לב אליכם אלמלא קראתם אליו בתחינה. אך, התכחשתם, משום כך, אין לכם מנוס מהעונש

Hırvatça: 

Reci: "Moj Gospodar ne mari za vas ako nema dove vaše. Ali, porekli ste i neminovno vas čeka patnja."

Rumence: 

Spune: “Domnul meu nu se îngrijeşte de voi fiindcă huliţi şi nu-L chemaţi. Curând veţi fi fără scăpare.”

Transliteration: 

Qul ma yaAAbao bikum rabbee lawla duAAaokum faqad kaththabtum fasawfa yakoonu lizaman

Türkçe: 

De ki: "Duanız/davetiniz yoksa, Rabbim sizi ne yapsın? Yalanladınız; bu yüzden azap kaçınılmaz olacaktır."

Sahih International: 

Say, "What would my Lord care for you if not for your supplication?" For you [disbelievers] have denied, so your denial is going to be adherent.

İngilizce: 

Say (to the Rejecters): "My Lord is not uneasy because of you if ye call not on Him: But ye have indeed rejected (Him), and soon will come the inevitable (punishment)!"

Azerbaycanca: 

(Ya Rəsulum, bu Məkkə müşriklərinə) de: “Əgər ibadətiniz olmasa, Rəbbimin yanında nə qədir-qiymətiniz olar? Siz (Qur’anı və öz Peyğəmbərinizi) təkzib etdiniz. Buna görə də (nə dünyada, nə də axirətdə əzab) yaxanızdan əl çəkməyəcəkdir!”

Süleyman Ateş: 

De ki: "Du'anız (ibadetiniz) olmadıktan sonra Rabbim sizi ne yapsın? (Size haber verdiklerimi) yalanladınız. Bu yüzden cezalandırılmanız gerekecektir."

Diyanet Vakfı: 

(Resulüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkarcılar! Size Resul'ün bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır!

Erhan Aktaş: 

De ki: “Başkasına yalvarmanız olmazsa Rabb’im sizi ne yapsın?(1)” Oysaki siz yalanladınız. Bunun karşılığını yakında göreceksiniz.

Kral Fahd: 

(Rasûlüm!) De ki: (Kulluk ve yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar! Size Rasûlün bildirdiklerini) kesinkes yalan saydınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır!

Hasan Basri Çantay: 

De ki: «(Şedâid zamanlarında kendisine) düâ ve (iltica) nız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? (Fakat madem ki) şimdi (Onu da, resulünü de) muhakkak suretde tekzîb etdiniz, O halde (bu tekzibinizden dolayı size artık) yakın bir azâb lâzım oluyor (demekdir)».

Muhammed Esed: 

(İnananlara) de ki: "Dua ve yönelişiniz O´na olan inancınız için değilse, Rabbim size niçin değer versin?" (Ve inkarcılara da de ki:) "Gerçek şu ki, siz (Allah´ın mesajını) yalanladınız: artık bu (günah) yakanızı bırakmayacaktır!"

Gültekin Onan: 

De ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Rasûlüm, kâfirlere) de ki: “- Sizin ibadetiniz olmasa, Rabbim sizi ne yapacak (size ne kıymet verir?) Mademki (Allah’ı ve Rasûlünü) tekzibettiniz, o halde azab size çaresiz vacib olacaktır.”

Portekizce: 

Dize (àqueles que rejeitam): Meu Senhor não Se importará convosco, se não O invocardes. Mas desmentistes (averdade), e por isso haverá um (castigo) inevitável.

İsveççe: 

SÄG, [Muhammad, till dem som inte vill tro]: "Min Herre bekymrar sig inte om er och den bön som ni försummar [att rikta till Honom]. Men ni har kallat [Hans budskap] för lögn och [straff] följer osvikligt [på denna synd]!"

Farsça: 

بگو: اگر دعایتان نباشد پروردگارم به شما ارجی ننهد، پس شما که [قاطعانه آیات خدا و پیامبرش را] تکذیب کردید، [کیفر این تکذیب برای همیشه] ملازم [شما] خواهد بود.

Kürtçe: 

(ئەی موحەممەد ﷺ) بڵێ خەڵکینە پەروەردگار گوێتان پێ نادات و ھیچ بایەخێکتان نیە لای ئەگەر دوعا و نزاتان نەبێت (لەکاتی تەنگی و ناڕەحەتیدا) کەچی (زۆربەتان) ئاینی خواتان بەدرۆ دەزانی (بڕواتان نەھێنا) جا دڵنیابن تۆڵەکەی یەخەتان دەگرێ و لێتان جیا نابێتەوە

Özbekçe: 

Сен: «Агар дуо-илтижоларингиз бўлмаса, Роббим сизларга ҳеч қиймат бермас. Бас, батаҳқиқ, сиз ёлғонга чиқардингиз. Энди сизларга (азоб) лозим бўлур», деб айт.

Malayca: 

Katakanlah (wahai Muhammad kepada golongan yang ingkar): "Tuhanku tidak akan menghargai kamu kalau tidak adanya doa ibadat kamu kepadaNya; (apabila kamu telah mengetahui bahawa Tuhanku telah menetapkan tidak menghargai seseorang pun melainkan kerana doa ibadatnya) maka sesungguhnya kamu telahpun menyalahi (ketetapan Tuhanku itu); dengan yang demikian, sudah tentu balasan azab (disebabkan kamu menyalahi itu) akan menimpa kamu".

Arnavutça: 

Thuaj: “Zoti im nuk do t’ju përfillte, sikur të mos ishte lutja juaj; e ju keni përgënjeshtruar, andaj dënimi për ju do të jetë i paevitueshëm”.

Bulgarca: 

Кажи: “Не би ви обърнал внимание моят Господ, освен ако сте го призовавали. Но вие взимахте това за лъжа [о, неверници] и мъчението е неизбежно.”

Sırpça: 

Реци: “Господар мој вам поклања пажњу само због ваше молитве, а пошто сте ви порицали, неминовно вас чека патња."

Çekçe: 

Rci: 'Pán můj se o vás nepostará, nebudete-li jej vzývat; vy však jste již znamení za lež prohlásili a záhy vás postihne trest nevyhnutelný.'

Urduca: 

اے محمدؐ، لوگوں سے کہو "میرے رب کو تمہاری کیا حاجت پڑی ہے اگر تم اس کو نہ پکارو اب کہ تم نے جھٹلا دیا ہے، عنقریب وہ سزا پاؤ گے کہ جان چھڑانی محال ہو گی"

Tacikçe: 

Бигӯ: «Агар дуъо (ву илтиҷо)-и шумо намебуд, Парвардигори ман ба шумо қадрдоние намекард. Дар ҳақиқат шумо дурӯғ кардаед ва ҷазоатон ҳамроҳатон хоҳад буд».

Tatarca: 

Әйт: "Әгәр Аллаһуга ялваруыгыз һәм гыйбадәтегез булмаса, Аллаһ сезнең белән нәрсә эшләр иде, ягъни Аллаһуга гыйбадәт кылмасагыз һәм итагать итмәсәгез, Аңа ни өчен кирәксез? Ий кире тәкәббер кешеләр, тәхкыйк Коръәнне вә рәсүлне ялганга тоттыгыз, бу эшегез өчен сезгә ґәзаб лязем булды!

Endonezyaca: 

Katakanlah (kepada orang-orang musyrik): "Tuhanku tidak mengindahkan kamu, melainkan kalau ada ibadatmu. (Tetapi bagaimana kamu beribadat kepada-Nya), padahal kamu sungguh telah mendustakan-Nya? karena itu kelak (azab) pasti (menimpamu)".

Amharca: 

«ጸሎታችሁ ባልነበረ ኖሮ ጌታዬ እናንተን ከምንም አይቆጥራችሁም ነበር፡፡ በእርግጥም አስተባበላችሁ፤ ወደ ፊትም (ቅጣቱ) ያዣችሁ ይኾናል» በላቸው፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) கூறுவீராக! உங்களது (துன்பத்தில் அவனிடம் மட்டும் பிரார்த்திக்கப்படுகின்ற பிரார்த்தனையாக உங்களில் சிலருடைய) பிரார்த்தனை இல்லாதிருந்தால் என் இறைவன் உங்களை ஒரு பொருட்டாகவே கருதி (உங்களுக்கு உதவி) இருக்க மாட்டான். ஆக, திட்டமாக நீங்கள் (தூதரையும் வேதத்தையும்) பொய்ப்பித்தீர்கள். இ(ந்த பொய்ப்பித்தலின் தண்டையான)து உங்களுக்கு கண்டிப்பாக தொடர்ந்து இருக்கும். (இதன் தண்டனையை இம்மையில்; அல்லது, மறுமையில்; அல்லது, ஈருலகிலும் கண்டிப்பாக அனுபவிப்பீர்கள்.)

Korece: 

불신자들에게 일러가로되 너희가 그분께 기도하지 않는다 해 도 나의 주님은 걱정하지 아니 하시니라 그러나 너희는 너희가 거 역한 것으로 인하여 벌을 면하지 못하리라

Vietnamca: 

Ngươi (Thiên Sứ Muhammad) hãy nói (với những kẻ vô đức tin): “Nếu không vì lời cầu nguyện của các người thì Thượng Đế của Ta đã không quan tâm đến các người. Quả thật, các người đã phủ nhận (Ngài) nên rồi đây các người sẽ phải đối mặt (với sự trừng phạt của Ngài).”