Arapça:
قَالُوا إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِي أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ
Çeviriyazı:
ḳâlû innâ künnâ ḳablü fî ehlinâ müşfiḳîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve diyorlar ki: "Gerçekte biz daha önce (dünya hayatında) âilemiz içinde (âkibetimizden) korkardık".
Diyanet İşleri:
Doğrusu bundan önce ailemizin yanında bile korku içindeydik; Allah lütfedip bizi kavurucu azabdan korudu; doğrusu bundan önce de O'na yalvarıyorduk; şüphesiz O, iyilik yapandır, acıyandır derler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derler ki: Gerçekten de daha önce ehlimizin içinde, ilimizde, yurdumuzda, korku içindeydik biz.
Şaban Piriş:
Biz, ailemizin yanında, daha önce (Allah'ın azabı hakkında) korku içindeydik, derler.
Edip Yüksel:
"Daha önce halkımızın arasında çekinirdik," derler,
Ali Bulaç:
Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık."
Suat Yıldırım:
Biz dünyada, ailemiz içinde iken sonumuzdan endişe ederdik. Ama şükürler olsun ki Allah bize lütfetti ve bizi, o kavuran ateşten korudu.
Ömer Nasuhi Bilmen:
52:25
Yaşar Nuri Öztürk:
Daha önce biz, ailemiz içinde endişe ile ürperiyorduk.
Bekir Sadak:
Bunu onlara akillari mi buyuruyor? Yoksa onlar azgin bir millet midirler?
İbni Kesir:
Derler ki: Gerçekten biz, bundan önce ailelerimiz arasında korku içindeydik.
Adem Uğur:
Derler ki: "
İskender Ali Mihr:
“Gerçekten biz daha önce ailemizle beraberken korkuyorduk.” dediler.
Celal Yıldırım:
Derler ki: Hakikat biz bundan önce (Dünya´da) ailemiz içinde korkup endişe duyardık ?
Tefhim ul Kuran:
Dediler ki: «Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip korkanlardık.»
Fransızca:
Ils diront : "Nous vivions au milieu des nôtres dans la crainte [d'Allah];
İspanyolca:
Dirán: «Antes vivíamos angustiados en medio de nuestra familia.
İtalyanca:
Diranno: «Vivevamo tra la nostra gente nel timore
Almanca:
sie sagten: "Gewiß, wir pflegten vorher bei unseren Familien ehrfurcht-erfüllt zu sein,
Çince:
他们将说:以前我们为自己的家属确是战战兢兢的,
Hollandaca:
En zij zullen zeggen: Waarlijk wij verkeerden vroeger, te midden van ons gezin, in groote vrees, nopens onzen staat na den dood.
Rusça:
Они скажут: "Прежде, находясь в кругу своих семей, мы трепещали от страха.
Somalice:
Waxayna isu dheheen waxaan ahayn horay Adduunkii kuwo ehelkoodii dhexdiisa ku cabsada.
Swahilice:
Waseme: Tulikuwa zamani pamoja na ahali zetu tukiogopa;
Uygurca:
ئۇلار ئېيتىدۇ: «بىز ھەقىقەتەن (دۇنيادىكى چاغدا) ئائىلىمىزدە (اﷲ نىڭ ئازابىدىن) قورقاتتۇق
Japonca:
言っていた。「以前,わたしたちは家族の間にいてもいつも気を遺っていた。
Arapça (Ürdün):
«قالوا» إيماء إلى علة الوصول «إنا كنا قبل في أهلنا» في الدنيا «مشفقين» خائفين من عذاب الله.
Hintçe:
(उनमें से कुछ) कहेंगे कि हम इससे पहले अपने घर में (ख़ुदा से बहुत) डरा करते थे
Tayca:
พวกเขากล่าวว่า แท้จริง แต่ก่อนนี้ (ในโลกดุนยา) พวกเราอยู่กับครอบครัวของเราเป็นผู้มีความวิตกกังวัล
İbranice:
הם יגידו 'לפני כן, במשפחותינו, היינו מלאים בפחד מהעונש
Hırvatça:
"Prije smo među svojim porodicama strahovali,
Rumence:
Vor spune: “Ne temeam mai înainte pentru ai noştri,
Transliteration:
Qaloo inna kunna qablu fee ahlina mushfiqeena
Türkçe:
"Daha önce biz, ailemiz içinde endişe ile ürperiyorduk."
Sahih International:
They will say, "Indeed, we were previously among our people fearful [of displeasing Allah].
İngilizce:
They will say: "Aforetime, we were not without fear for the sake of our people.
Azerbaycanca:
Və (söhbət əsnasında) belə deyəcəklər: “Biz bundan əvvəl (dünyada) ailəmiz içində olarkən (Rəbbimizin əzabından) qorxardıq.
Süleyman Ateş:
Daha önce biz ailemiz içinde (iken sonumuzdan) korkardık. dediler.
Diyanet Vakfı:
Derler ki: "Daha önce biz, aile çevremiz içinde bile (ilahi azaptan) korkardık."
Erhan Aktaş:
“Doğrusu biz, daha önce ailemizden dolayı korkuyorduk.”
Kral Fahd:
Derler ki: «Daha önce biz, aile çevremiz içinde bile (İlâhî azaptan) korkardık.»
Hasan Basri Çantay:
(Şöyle) diyerek: «Biz hakıykat bundan evvel (dünyâda) ailelerimiz içinde (aakıbetimizden) korkanlardık».
Muhammed Esed:
Onlar, "Bakın" diyecekler, "eskiden, çoluk çocuğumuz arasında yaşadığımız sıralarda, (Allah´ın bizden razı olmadığını düşünerek) korku içindeydik;
Gültekin Onan:
Dediler ki: "
Ali Fikri Yavuz:
Şöyle derler: “- Biz, bundan önce ailemizle birlikte (dünyada iken azabdan ve Allah’a isyan etmekten) korkuyorduk.
Portekizce:
Dirão: Em verdade, antes estávamos temerosos pelos nossos familiares.
İsveççe:
och säger: "Då vi levde bland de våra kände vi [ofta] en stark oro [vid tanken på Guds straff].
Farsça:
می گویند: ما پیش تر [در دنیا] در میان کسان خود [از عذاب امروز] ترسان بودیم؛
Kürtçe:
ئەڵێن: بەڕاستی ئێمە پێشتر لەناو کەس وکارماندا دەترساین (لەسزای دۆزەخ)
Özbekçe:
Албатта, биз илгари ўз аҳлимиз даврасида У зотдан қўрқувчилардан эдик.
Malayca:
Mereka berkata: "Sesungguhnya kami dahulu, semasa berada dalam kalangan keluarga kami - selalu merasa cemas takut (daripada berlaku derhaka kepada Allah),
Arnavutça:
e do të thonë: “Ne, më parë – në familjet tona jemi frikësuar (nga dënimi),
Bulgarca:
Ще рекат: “Бояхме се [от Аллах] и преди, когато бяхме сред своите роднини.
Sırpça:
„Пре смо међу својим породицама страховали,
Çekçe:
řkouce: 'Byli jsme kdysi o rodiny své plni ne klidu úzkostného,
Urduca:
یہ کہیں گے کہ ہم پہلے اپنے گھر والوں میں ڈرتے ہوئے زندگی بسر کرتے تھے
Tacikçe:
Мегӯянд: «Пеш аз ин дар миёни касонамон танҳо мо аз Худо метарсидем.
Tatarca:
Җавап итеп әйтерләр: "Без дөньяда әһелебез арасында Аллаһудан куркып гөнаһлардан сакланадыр идек.
Endonezyaca:
Mereka berkata: "Sesungguhnya kami dahulu, sewaktu berada di tengah-tengah keluarga kami merasa takut (akan diazab)".
Amharca:
«እኛ ፊት በቤተሰቦቻችን ውስጥ (ከቅጣት) ፈሪዎች ነበርን» ይላሉ፡፡
Tamilce:
(அப்போது) அவர்கள் கூறுவார்கள்: “நிச்சயமாக நாங்கள் இதற்கு முன்னர் (உலகத்தில் வாழ்ந்தபோது) எங்கள் குடும்பங்களில் (அல்லாஹ்வின் தண்டனையை) பயந்தவர்களாகவே இருந்தோம்.
Korece:
실로 저희는 현세에서 우리 백성들로 인하여 두려워 했나이다라고 대답들 하니라
Vietnamca:
Họ sẽ nói (với nhau): “Thật vậy, trước đây lúc còn sống với gia đình (trên cõi trần) chúng tôi đã rất sợ (về việc sẽ bị Allah trừng phạt)”.
Ayet Linkleri: