Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

45

Sûredeki Ayet No: 

31

Ayet No: 

4504

Sayfa No: 

501

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا أَفَلَمْ تَكُنْ آيَاتِي تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَاسْتَكْبَرْتُمْ وَكُنتُمْ قَوْمًا مُّجْرِمِينَ

Çeviriyazı: 

veemme-lleẕîne keferû. efelem tekün âyâtî tütlâ `aleyküm festekbertüm veküntüm ḳavmem mücrimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ama kâfirlere gelince; onlara da denilir ki; "Size âyetlerim okunmadı mı? Siz büyüklük tasladınız ve günah işleyen bir kavim oldunuz değil mi?

Diyanet İşleri: 

Ama, inkar eden kimselere denir ki: "Ayetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir millet olmuştunuz değil mi?"

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve ama kafir olanlara gelince: Âyetlerim okunmuyor muydu size? Derken ululandınız ve mücrim bir topluluk oldunuz.

Şaban Piriş: 

Ama, kâfirlere denir ki: Ayetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz değil mi?

Edip Yüksel: 

İnkar edenlere gelince: "Ayetlerimiz size okunmuş ve siz de büyüklenip suçlu bir topluluk olmamış mıydınız?"

Ali Bulaç: 

İnkar edenlere gelince; "Size karşı ayetlerim okunduğunda büyüklük taslayan (müstekbir olan)lar ve suçlu-günahkar bir kavim olanlar sizler değil miydiniz?"

Suat Yıldırım: 

Kâfirlere ise yüce Allah tarafından, şöyle denilir: “Âyetlerim size okunduğunda siz büyüklük taslamış ve hep suç işleyen kimseler olmuştunuz değil mi?”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Kâfir olanlara ise şöyle (denilecektir): «Değil mi ki, size karşı âyetlerımiz okundukça siz kibirlendiniz ve günahkârlar olan bir kavim oldunuz?»

Yaşar Nuri Öztürk: 

İnkâr ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek: "Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, suç işleyen bir toplum oldunuz, öyle değil mi?"

Bekir Sadak: 

Goklerde ve yerde azamet O´nundur, O, gucludur, Hakim´dir.

İbni Kesir: 

Küfredenlere gelince

Adem Uğur: 

Ama inkâr edenlere gelince onlara: Âyetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz, değil mi? denilir.

İskender Ali Mihr: 

Ve fakat inkâr edenlere denir ki: “Âyetlerim size okunduğu zaman kibirlenenler siz değil miydiniz? Ve siz, mücrim bir kavim oldunuz.”

Celal Yıldırım: 

İnkâr edenlere gelince: Âyetlerimiz size okundu da büyüklük tasladınız ve böylece suçlu günahkâr bir millet oldunuz değil mi ?

Tefhim ul Kuran: 

İnkâr edenlere gelince

Fransızca: 

Et quant à ceux qui ont mécru [il sera dit]: "Mes versets ne vous étaient-ils pas récités ? Mais vous vous enfliez d'orgueil et vous étiez des gens criminels".

İspanyolca: 

En cuanto a quienes no creyeron: «¿Es que no se os recitaron Mis aleyas? Pero fuisteis altivos y gente pecadora».

İtalyanca: 

A coloro che invece non avranno creduto [sarà detto]: «Non vi sono stati recitati i Miei versetti? Ma eravate superbi ed eravate un popolo di malvagi.

Almanca: 

Doch hinsichtlich derjenigen, die Kufr betrieben haben: "Wurden euch Meine Ayat nicht vorgetragen, dann ihr euch in Arroganz erhoben habt und ihr schwer verfehlende Leute wart?!"

Çince: 

至于不信道者,(我说):难道没有人对你们宣读过我的迹象吗?但你们自大,你们原是犯罪的民众。

Hollandaca: 

Wat echter de ongeloovigen betreft, tot hen zal gezegd worden: Werden u niet mijne teekenen herinnerd? maar gij verwierpt die trotsch en werdt zondaren!

Rusça: 

А что касается тех, которые не уверовали, то им будет сказано: "Разве вам не читались Мои аяты? Вы возгордились и были людьми грешными.

Somalice: 

kuwa Gaaloobayse waxaa lagu dhihi miyeyna ahayn aayaadkeyga kuwa korkiina lagu akhriyo ood iskibriseen noqoteen qoom dambi falayaal ah.

Swahilice: 

Na ama walio kufuru, wataambiwa: Kwani hamkuwa mkisomewa Aya zangu nanyi mkapanda kichwa, na mkawa watu wakosefu?

Uygurca: 

كاپىرلارغا كەلسەك، (ئۇلارنى ئەيىبلەش يۈزىسىدىن) ئۇلارغا: «مېنىڭ ئايەتلىرىم سىلەرگە ئوقۇپ بېرىلمىدىمۇ؟ سىلەر چوڭچىلىق قىلىپ (ئۇنىڭغا ئىمان ئېيتىشتىن) باش تارتتىڭلار، سىلەر گۇناھقا چۆمگەن قەۋم ئىدىڭلار» (دېيىلىدۇ)

Japonca: 

それから不信者に対しては,「われの啓示が,あなたがたに読誦されなかったのか。あなたがたは高慢で,犯罪者である。」(と言われよう)。

Arapça (Ürdün): 

«وأما الذين كفروا» فيقال لهم: «أفلم تكن آياتي» القرآن «تتلى عليكم فاستكبرتم» تكبرتم «وكنتم قوماً مجرمين» كافرين.

Hintçe: 

और जिन्होंने कुफ्र एख्तेयार किया (उनसे कहा जाएगा) तो क्या तुम्हारे सामने हमारी आयतें नहीं पढ़ी जाती थीं (ज़रूर) तो तुमने तकब्बुर किया और तुम लोग तो गुनेहगार हो गए

Tayca: 

และส่วนบรรดาผู้ปฏิเสธผู้ศรัทธานั้นอายาตต่าง ๆ ของข้า มิได้ถูกสาธยายแก่พวกเจ้าดอกหรือ ? แต่พวกเจ้าอวดโอหังและพวกเจ้าเป็นหมู่ชนผู้กระทำผิด

İbranice: 

ואילו, אלה אשר כפרו, האם לא נקראו בפניכם אותותיי שלי? אולם אתם התייהרתם והייתם אנשים כופרים מכחשים

Hırvatça: 

A onima koji nisu vjerovali: "Zar vam ajeti Moji nisu kazivani, ali vi ste se oholili i narod prestupnički bili.

Rumence: 

Celor care au tăgăduit: “Nu v-au fost recitate versetele Mele? V-aţi îngâmfat, căci sunteţi un popor nelegiuit.”

Transliteration: 

Waamma allatheena kafaroo afalam takun ayatee tutla AAalaykum faistakbartum wakuntum qawman mujrimeena

Türkçe: 

İnkâr ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek: "Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, suç işleyen bir toplum oldunuz, öyle değil mi?"

Sahih International: 

But as for those who disbelieved, [it will be said], "Were not Our verses recited to you, but you were arrogant and became a people of criminals?

İngilizce: 

But as to those who rejected Allah, (to them will be said): "Were not Our Signs rehearsed to you? But ye were arrogant, and were a people given to sin!

Azerbaycanca: 

Kafir olanlara isə (belə deyiləcəkdir): “Məgər ayələrim (dünyada) sizə oxunmurdumu?! Amma siz (onlara qulaq asmağa, iman gətirməyə) təkəbbür göstərdiniz və günahkar bir tayfa oldunuz!

Süleyman Ateş: 

Ama inkar edenlere gelince (onlara da şöyle denir): "Ayetlerim size okunurdu, fakat siz büyüklük tasladınız ve suçlu bir toplum oldunuz değil mi?"

Diyanet Vakfı: 

Ama inkar edenlere gelince onlara: Âyetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz, değil mi? denilir.

Erhan Aktaş: 

Kâfirlere denir ki: “Âyetlerim size okunduğu zaman, büyüklük taslayarak suç işleyen bir halk olmuştunuz değil mi?”

Kral Fahd: 

Ama inkâr edenlere gelince onlara: Âyetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz, değil mi? denilir.

Hasan Basri Çantay: 

Küfredenlere gelince: (Onlara da şöyle denilecek:) «Karşınızda âyetlerim okunurken büyüklük taslayanlar, günahkârlar güruhu olanlar sizler değil miydiniz»?

Muhammed Esed: 

Hakikati inkar edenlere ise (şöyle denecek:) "Mesajlarımız size iletilmedi mi? Aslında (iletildi, ama) siz küstahça büyüklük tasladınız ve böylece günaha saplanmış bir toplum oldunuz"

Gültekin Onan: 

Küfredenlere gelince

Ali Fikri Yavuz: 

Kâfir olanlara ise, (şöyle denecek): Ayetlerim size okunurken kibirleniyordunuz ve günahkâr bir toplum bulunuyordunuz, değil mi idi?

Portekizce: 

Não obstante, aos incrédulos (será dito): Porventura, não vos foram recitados os Meus versículos? Porém,ensoberbeceste-vos e vos tornastes pecadores.

İsveççe: 

Men de som förnekade sanningen [skall tillfrågas]: "Lästes inte Mina budskap upp för er? Men i ert högmod [avvisade ni allt] och förhärdades i er synd!

Farsça: 

و اما کسانی که کفر ورزیدند [به آنان گفته می شود:] مگر آیات من همواره بر شما خوانده نمی شد؟ ولی شما [نسبت به پذیرش آن] تکبّر ورزیدید و قومی گنهکار بودید.

Kürtçe: 

وە ئەوانەی بێ بڕوابوون (پێیان دەڵێن) ئاخۆ بەڵگەکانی ئێمەتان بەسەردا نەدەخوێنرایەوە کەچی خۆتان بە گەورە دەزانی وە ئێوە گەلێکی تاوانبار بوون

Özbekçe: 

Аммо куфр келтирганларга эса: «Ахир сизга Менинг оятларим тиловат қилинмаганмиди?! Бас, сиз мутакаббирлик қилдингиз ва жиноятчи қавм бўлдингиз.

Malayca: 

Adapun orang-orang yang kafir, (maka mereka akan ditempelak dengan dikatakan kepada mereka): "Bukankah ayat-ayatku telah disampaikan dan dibacakan kepada kamu, lalu kamu berlaku sombong takbur (mengingkarinya), serta menjadi kaum yang sentiasa melakukan kesalahan?

Arnavutça: 

E, sa i përket mohuesve, (atyre do t’ju thuhet): “Vallë, a nuk u janë lexuar ajetet e Mia, por ju u mendjemadhëruat dhe u bëtë popull mëkatarë”.

Bulgarca: 

А на онези, които не вярват [ще се каже]: “Не ви ли бяха четени Моите знамения? Но се възгордяхте и бяхте хора-престъпници.

Sırpça: 

А онима који нису веровали: „Зар вам Моје речи нису казиване, али ви сте се охолили и били преступнички народ?“

Çekçe: 

A pokud se týká těch, kdož nevěřili, těm bude řečeno: 'Což nebyla vám znamení Naše sdělena? Však byli jste pyšní a byli jste lid hříšný!

Urduca: 

اور جن لوگوں نے کفر کیا تھا اُن سے کہا جائے گا "کیا میری آیات تم کو نہیں سنائی جاتی تھیں؟ مگر تم نے تکبر کیا اور مجرم بن کر رہے

Tacikçe: 

Аммо, эй онон, ки имон наёвардаед, магар оёти Мо бар шумо хонда намешуд ва шумо такаббур менамудед ва мардуме гуноҳкор будед?

Tatarca: 

Вә әмма имансыз кешеләргә: "Әйә Минем Коръән аятьләрем сезгә укылмадымы, сез аны ишеткәч тәкәбберләндегез вә имансыз кавем булдыгыз", – диелер.

Endonezyaca: 

Dan adapun orang-orang yang kafir (kepada mereka dikatakan): "Maka apakah belum ada ayat-ayat-Ku yang dibacakan kepadamu lalu kamu menyombongkan diri dan kamu jadi kaum yang berbuat dosa?"

Amharca: 

እነዚያም የካዱትማ (ለእነርሱ ይባላሉ) «አንቀጾቼ በእናንተ ላይ ይነበቡ አልነበሩምን? ኮራችሁም፡፡ ከሓዲዎች ሕዝቦችም ነበራችሁ፡፡»

Tamilce: 

ஆக, நிராகரித்தவர்கள் (அவர்களை நோக்கி கூறப்படும்:) “எனது வசனங்கள் உங்களுக்கு முன்னால் ஓதப்படவில்லையா? ஆக, நீங்கள் (அவற்றை ஏற்காமல்) பெருமை அடித்தீர்கள். இன்னும், நீங்கள் குற்றம் புரிகின்ற மக்களாக இருந்தீர்கள்.”

Korece: 

그러나 불신자들에게는 하나 님의 말씀이 너희에게 있지 아니 했느뇨 너희는 오만한 죄인들이었노라

Vietnamca: 

Nhưng đối với những kẻ vô đức tin (thì sẽ có lời bảo chúng): “Các Lời Mặc Khải của TA đã được đọc cho các ngươi nghe nhưng các ngươi đã kiêu ngạo và các ngươi là một đám người tội lỗi.”