Arapça:
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
Çeviriyazı:
veyuṭ`imûne-ṭṭa`âme `alâ ḥubbihî miskînev veyetîmev veesîrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.
Diyanet İşleri:
Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar.
Şaban Piriş:
Duydukları sevgiye rağmen yemeği düşküne, yetime ve esire yedirirler.
Edip Yüksel:
Yoksula, öksüze ve tutsağa sevdikleri yiyecekleri yedirirler.
Ali Bulaç:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Suat Yıldırım:
Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah'ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Ve taam yedirirler, onu sevdikleri halde yoksullara ve yetimlere ve esir olanlara.
Yaşar Nuri Öztürk:
Yoksula, yetime ve esire, yemeği severek yedirirler.
Bekir Sadak:
Meyve agaclarinin golgeleri uzerlerine sarkmis ve onlarin koparilmasi kolaylastirilmistir.
İbni Kesir:
76:7
Adem Uğur:
Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
İskender Ali Mihr:
Ve sevdiği taamı (yemeği), miskinlere (fakir ve yoksullara), yetimlere ve esir olanlara yedirirler.
Celal Yıldırım:
(8-9) Allah sevgisi için (veya mala olan sevgilerine rağmen) fakire, yoksula, yetime ve esîre yedirirler. Sizi ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz.
Tefhim ul Kuran:
Kendileri, ona karşı duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Fransızca:
et offrent la nourriture, malgré son amour , au pauvre, à l'orphelin et au prisonnier,
İspanyolca:
Por mucho amor que tuvieran al alimento, se lo daban al pobre, al huérfano y al cautivo:
İtalyanca:
[loro] che, nonostante il loro bisogno, nutrono il povero, l'orfano e il prigioniero;
Almanca:
Und sie speisen die Speise trotz Liebe ihr gegenüber den Armen, den Waisen und den Gefangengehaltenen:
Çince:
他们为喜爱真主而赈济贫民、孤儿、俘虏。
Hollandaca:
Zij, schoon zelven nooddruftig, geven voedsel aan de armen, aan den wees en aan den balling voor zijne zaak.
Rusça:
Они дают пищу беднякам, сиротам и пленникам, несмотря на любовь к ней.
Somalice:
Waxayna Quudiyaan iyagoo jecel miskiinka Agoonka iyo kan xabbisan (Dhibban).
Swahilice:
Na huwalisha chakula, juu ya kukipenda kwake, masikini, na yatima, na wafungwa.
Uygurca:
ئۆزى موھتاج تۇرۇقلۇق، مىسكىنگە، يېتىمگە ۋە ئەسىرگە تائام بېرىدۇ
Japonca:
またかれらは,かれを敬愛するために,貧者と孤児と捕虜に食物を与える。
Arapça (Ürdün):
«ويطعمون الطعام على حبه» أي الطعام وشهوتهم له «مسكينا» فقيرا «ويتيما» لا أب له «وأسيرا» يعني المحبوس بحق.
Hintçe:
और उसकी मोहब्बत में मोहताज और यतीम और असीर को खाना खिलाते हैं
Tayca:
และพวกเขาให้อาหารเนื่องด้วยความรักต่อพระองค์แก่คนยากจน เด็กกำพร้าและเชลยศึก
İbranice:
והם מאכילים, למען אהבת אלוהים, את המסכן, את היתום ואת האסורים
Hırvatça:
i hranu su davali, mada su je i sami voljeli, siromahu, siročetu i sužnju.
Rumence:
Ei dau de mâncare din dragoste pentru El, sărmanului, orfanului şi prinsului:
Transliteration:
WayutAAimona alttaAAama AAala hubbihi miskeenan wayateeman waaseeran
Türkçe:
Yoksula, yetime ve esire, yemeği severek yedirirler.
Sahih International:
And they give food in spite of love for it to the needy, the orphan, and the captive,
İngilizce:
And they feed, for the love of Allah, the indigent, the orphan, and the captive,-
Azerbaycanca:
Onlar öz iştahaları çəkdiyi (özləri yemək istədikləri) halda (və ya: Allah rizasını qazanmaq uğrunda) yeməyi yoxsula, yetimə və əsirə yedirərlər.
Süleyman Ateş:
Yosula, yetime ve esire sevdikleri yemeği yedirirler:
Diyanet Vakfı:
Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Erhan Aktaş:
İhtiyaçları olmasına rağmen yiyeceği; yoksula, öksüze ve tutsağa yedirirler.
Kral Fahd:
Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Hasan Basri Çantay:
(Yemeğe olan) sevgi (lerine ve iştihâlarına) rağmen yoksulu, yetimi, esîri doyururlar (dı).
Muhammed Esed:
Ve kendi istekleri ne kadar çok olursa olsun, muhtaçlara, yetimlere ve esirlere yedirirler,
Gültekin Onan:
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.
Ali Fikri Yavuz:
Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler.
Portekizce:
E porque, por amor a Ele, alimentam o necessitado, o órfão e o cativo.
İsveççe:
de som ger den fattige, den faderlöse och fången att äta - oavsett deras eget behov och det pris de sätter på [födan] -
Farsça:
و غذا را در عین دوست داشتنش، به مسکین و یتیم و اسیر انفاق می کنند.
Kürtçe:
وە خواردن ئەدەن بە ھەژاران وھەتیوان ودیلەکان ھەرچەند خۆیان حەزیشیان لێی بێت
Özbekçe:
Ўзлари таомни яхши кўриб турсалар ҳам, уни мискин, етим ва асирга берарлар. (Аброрларнинг хислати нима экан! Улар ҳаттоки ўзларига таом керак бўлиб, ҳожатлари тушиб турса ҳам, мискин, етим, асирларни ўзларидан устун қўйиб, таомни уларга берадилар.)
Malayca:
Mereka juga memberi makan benda-benda makanan yang dihajati dan disukainya, kepada orang miskin dan anak yatim serta orang tawanan,
Arnavutça:
dhe i ushqejnë të varfërit, bonjakët dhe të zënët robë (në luftë), madje edhe pse janë vetë nevojtarë për te (ushqim).
Bulgarca:
И дават храна - въпреки че и те я обичат - на нуждаещ се и на сирак, и на пленник:
Sırpça:
и храну су давали, мада су је и сами волели, сиромаху, сирочету и заробљенику.
Çekçe:
a krmili jídlem přes lásku svou k němu chuďasa, sirotka i zajatce.
Urduca:
اور اللہ کی محبت میں مسکین اور یتیم اور قیدی کو کھانا کھلاتے ہیں
Tacikçe:
Ва таъомро дар ҳоле, худ дӯсташ доранд, ба мискину ятим ва асир мехӯронанд,
Tatarca:
Дәхи алар Аллаһ ризасы өчен мескеннәргә, ятимнәргә һәм тоткында булган мөселманнарга аш һәм садака бирерләр.
Endonezyaca:
Dan mereka memberikan makanan yang disukainya kepada orang miskin, anak yatim dan orang yang ditawan.
Amharca:
ምግብንም ከመውደዳቸው ጋር ለድኻ፣ ለየቲምም፣ ለምርኮኛም ለእስረኛም ያበላሉ፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்கள் உணவை - அதன் பிரியம் (-அதன் தேவை தங்களுக்கு) இருப்பதுடன் - ஏழைகளுக்கும் அனாதைகளுக்கும் கைதிகளுக்கும் உணவளிப்பார்கள்.
Korece:
그들은 하나님을 사랑하여 가난한 자와 고아와 포로들에게 먹 을 음식을 제공하며
Vietnamca:
Họ chia sẻ thức ăn cho người nghèo, trẻ mồ côi, và tù binh trong lúc họ cũng yêu thích và cần thức ăn đó.
Ayet Linkleri: