
veemme-lleẕîne keferû. efelem tekün âyâtî tütlâ `aleyküm festekbertüm veküntüm ḳavmem mücrimîn.
Arapça:
وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا أَفَلَمْ تَكُنْ آيَاتِي تُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ فَاسْتَكْبَرْتُمْ وَكُنتُمْ قَوْمًا مُّجْرِمِينَ
Türkçe:
İnkâr ve nankörlüğe sapmış olanlara gelince, onlara şöyle denecek: "Ayetlerimiz karşınızda okunurdu ama siz büyüklük taslardınız, suç işleyen bir toplum oldunuz, öyle değil mi?"
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama kâfirlere gelince; onlara da denilir ki; "Size âyetlerim okunmadı mı? Siz büyüklük tasladınız ve günah işleyen bir kavim oldunuz değil mi?
Diyanet Vakfı:
Ama inkar edenlere gelince onlara: Âyetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmuştunuz, değil mi? denilir.
İngilizce:
But as to those who rejected Allah, (to them will be said): "Were not Our Signs rehearsed to you? But ye were arrogant, and were a people given to sin!
Fransızca:
Et quant à ceux qui ont mécru [il sera dit]: "Mes versets ne vous étaient-ils pas récités ? Mais vous vous enfliez d'orgueil et vous étiez des gens criminels".
Almanca:
Doch hinsichtlich derjenigen, die Kufr betrieben haben: "Wurden euch Meine Ayat nicht vorgetragen, dann ihr euch in Arroganz erhoben habt und ihr schwer verfehlende Leute wart?!"
Rusça:
А что касается тех, которые не уверовали, то им будет сказано: "Разве вам не читались Мои аяты? Вы возгордились и были людьми грешными.
Açıklama:
