Arapça:
مَا كَانَ لِيَ مِنْ عِلْمٍ بِالْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ إِذْ يَخْتَصِمُونَ
Çeviriyazı:
mâ kâne liye min `ilmim bilmelei-l'a`lâ iẕ yaḫteṣimûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Münakaşa ederlerken, benim melekler yüksek topluluğuna ait ne bilgim olabilirdi?
Diyanet İşleri:
Onlar tartışırlarken Melei Ala'daki bu olanlar hakkında bir bilgim yoktu.
Abdulbakî Gölpınarlı:
En yüce melekler topluluğu, münakaşa ederlerken benim hiçbir bilgim yoktu.
Şaban Piriş:
Onlar orada tartışırken benim mele-i a'la (melekler) hakkında hiçbir bilgim yoktu.
Edip Yüksel:
Onlar tartışırlarken Yüce Toplum'da neler olup bittiği hakkında bir bilgim yoktu.
Ali Bulaç:
Mele-i Ala (yüce topluluk) tartışıp dururken, benim hiçbir bilgim yoktur.
Suat Yıldırım:
Mele-i Âla sakinleri tartışırlarken kendi aralarında neler konuştuklarına dair bilgim yoktur.
Ömer Nasuhi Bilmen:
«Benim için Mele-i Âlâ´ya mübahasede bulunur oldukları zamana (ait) bir bilgi yoktu.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Onlar tartışırlarken, o yüce konsey hakkında benim hiçbir bilgim yoktu.
Bekir Sadak:
Allah: «Ey Iblis Kudretimle yarattigima secde etmekten seni alikoyan nedir? Boburlendin mi? Yoksa gururlananlardan misin?» dedi.
İbni Kesir:
Mele-i A´la´da olan tartışmalar hakkında benim bir bilgim yoktur.
Adem Uğur:
Onlar orada tartışırken benim mele-i a´lâ hakkında hiçbir bilgim yoktu.
İskender Ali Mihr:
Meleil Al´â´da onlar tartışırlarken benim bir bilgim yoktu.
Celal Yıldırım:
Onlar çekişip dururken Mele-i A´lâ (=Yüce Âlem)´da olup bitenler hakkında bir bilgim yoktur.
Tefhim ul Kuran:
«Mele-i A´lâ (yüce topluluk) tartışıp dururken, benim hiç bir bilgim yoktur.»
Fransızca:
Je n'avais aucune connaissance de la cohorte sublime au moment où elle disputait .
İspanyolca:
Yo no tenía conocimiento del Consejo Supremo, cuando discutían unos con otros.
İtalyanca:
Non avevo nessuna conoscenza della discussione del supremo consesso ;
Almanca:
Ich verfüge über kein Wissen von den höheren Gewichtigen, wenn sie disputieren.
Çince:
当上界的众天神争论的时候,我不知道他们的情形。
Hollandaca:
Ik had geene kennis van de verheven vorsten, toen zij omtrent de schepping van den mensch twistten.
Rusça:
У меня не было знания о том, как препирались в высшем сонме.
Somalice:
mana ogayn shirka sare (malaa'igtu) markey doodayaan (Haddaan waxyi jirin).
Swahilice:
Sikuwa na ilimu ya mambo ya viumbe wakuu watukufu walipo kuwa wakishindana.
Uygurca:
پەرىشتىلەر (ئادەم ئەلەيھىسسالام توغرىسىدا) مۇنازىرىلىشىۋاتقان چاغدا، مەن ئۇلارنىڭ ئەھۋالىنى بىلمەيتتىم
Japonca:
且つて(天使の)高い位階の者たちの論議については,わたしは何の知識もなかった。
Arapça (Ürdün):
«ما كان ليَ من علم بالملإ الأعلى» أي الملائكة «إذ يختصمون» في شأن آدم حين قال الله تعالى: (إني جاعل في الأرض خليفة) الخ.
Hintçe:
आलम बाला के रहने वाले (फरिश्ते) जब वाहम बहस करते थे उसकी मुझे भी ख़बर न थी
Tayca:
ฉันไม่เคยรู้มาก่อนเลยในเรื่องของมะลาอิกะฮฺ เมื่อพวกเขาโต้เถียงกัน
İbranice:
אין לי כל ידיעות על דיוני הישיבה של העולם העליון
Hırvatça:
Ja nisam ništa znao o Skupu Visokome kada su se prepirali -
Rumence:
Eu nu am nici o ştiinţă de la căpeteniile prea-înalte că s-ar fi certat.
Transliteration:
Ma kana liya min AAilmin bialmalai alaAAla ith yakhtasimoona
Türkçe:
"Onlar tartışırlarken, o yüce konsey hakkında benim hiçbir bilgim yoktu."
Sahih International:
I had no knowledge of the exalted assembly [of angels] when they were disputing [the creation of Adam].
İngilizce:
No knowledge have I of the Chiefs on high, when they discuss (matters) among themselves.
Azerbaycanca:
(Mələklər Adəmin yaradılması barədə Allahla) mübahisə apararkən mənim yuxarı aləmdən heç bir xəbərim yox idi.
Süleyman Ateş:
Yüce topluluk tartışırlarken (aralarında) neler geçtiği hakkında bir bilgim yoktu.
Diyanet Vakfı:
Onlar orada tartışırken benim mele-i a'la hakkında hiçbir bilgim yoktu.
Erhan Aktaş:
Onlar tartışırlarken, benim Mele-i A’la’ya(1) dair bir bilgim yoktu.
Kral Fahd:
Onlar orada tartışırken benim melei a’lâ hakkında hiçbir bilgim yoktu.
Hasan Basri Çantay:
«Mele´-i a´lâya, onlar aralarında münazara (ve münâkaşa) ederlerken, benim hiçbir bilgim yokdu».
Muhammed Esed:
(De ki ey Muhammed:) "(İnsanın yaratılışına) karşı çıktıklarında yüce topluluk(ta neler olup bittiği) hakkında bilgi sahibi değildim;
Gültekin Onan:
"
Ali Fikri Yavuz:
Benim melekler topluluğuna ait ne ilmim olurdu, onlar (Adem’in yaratılması hakkında) münakaşa ederlerken?
Portekizce:
Carecia eu de todo o conhecimento, a respeito dos celícolas, quando disputavam entre si.
İsveççe:
[Säg:] "Jag hade ingen kunskap om de motsatta meningar som rådde inom den höga församlingen -
Farsça:
من از ملأ اعلی هنگامی که [درباره آفرینش آدم] می ادله می کردند، هیچ خبری ندارم.
Kürtçe:
(بڵێ ئەگەر وەحیم بۆ نەھاتایە) من ھیچ ئاگام لەکۆمەڵی ھەرە بڵند (فریشتەکان) نەبووە کاتێك دەمەقاڵێیان دەکرد (دەربارەی ئادەم)
Özbekçe:
Менинг олий тўплам ҳақида улар тортишаётганларида ҳеч билимим бўлмаган эди. (Эй мушриклар, бу Қуръон ва Пайғамбарлик шаъни сиз ўйлаётгандек оддий ва жўн эмас. У менинг шахсимга ҳам боғлиқ эмас. Олий тўпламда (фаришталар оламида) бу ҳақда ўзаро тортишувлар бўлаётганида менинг у ҳақда ҳеч нарса билмас эдим.)
Malayca:
" Tiadalah bagiku sebarang pengetahuan tentang penduduk alam yang tinggi (malaikat), semasa mereka bersoal jawab (mengenai Nabi Adam-kalaulah tidak diwahyukan kepadaku).
Arnavutça:
Unë nuk kam pasur kurrfarë dije për meleqtë e lartë, kur ata polemizuan mes vete, -
Bulgarca:
Нямах знание за най-върховните на небесата [ангели] как спорят.
Sırpça:
Ја нисам ништа знао о узвишеном скупу када су се препирали -
Çekçe:
a neměl jsem vědomost žádnou o shromáždění nejvyšším, když ve sporu byli v něm.
Urduca:
(ان سے کہو) "مجھے اُس وقت کی کوئی خبر نہ تھی جب ملاء اعلیٰ میں جھگڑا ہو رہا تھا
Tacikçe:
Ҳангоме ки бо якдигар ҷидол (баҳс) мекарданд, ман хабаре аз сокинони олами боло надоштам.
Tatarca:
Фәрештәләрнең Адәм г-м хакында низагълашканнарын белү миңа лязем булмады, мәгәр вәхий аркылы гына белдем.
Endonezyaca:
Aku tiada mempunyai pengetahuan sedikitpun tentang al mala'ul a'la (malaikat) itu ketika mereka berbantah-bantahan.
Amharca:
(በአደም ነገር) «በሚከራከሩ ጊዜ በላይኛው ሰራዊት ለእኔ ምንም ዕውቀት አልነበረኝም፡፡
Tamilce:
மிக உயர்ந்த வானவர்களைப் பற்றி, (ஆதமை அல்லாஹ் படைப்பதற்கு முன்னர் அவர் விஷயமாக) அவர்கள் தர்க்கித்த போது (என்ன கூறினார்கள் என்று) எனக்கு அறவே ஞானம் இல்லை. (அல்லாஹ் எனக்கு அதை கூறிய பின்னர்தான் நான் அதை அறிவேன். ஆகவே, இது தெளிவான ஓர் ஆதாரமாக இல்லையா?)
Korece:
그들도 의견을 달리하는 것을 내가 어떻게 알았느뇨
Vietnamca:
“Ta không hề biết bất cứ điều gì về các vị trên cao (các Thiên Thần) khi họ tranh luận với nhau.”
Ayet Linkleri: