Arapça:
۞ قُلْ مَن يَرْزُقُكُم مِّنَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ قُلِ اللَّهُ ۖ وَإِنَّا أَوْ إِيَّاكُمْ لَعَلَىٰ هُدًى أَوْ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Çeviriyazı:
ḳul mey yerzüḳuküm mine-ssemâvâti vel'arḍ. ḳuli-llâhü veinnâ ev iyyâküm le`alâ hüden ev fî ḍalâlim mübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki: "Size göklerden ve yerden rızık veren kimdir?" Yine de ki: "Allah'tır, herhalde ya biz, ya da siz mutlak bir hidayet üzerindeyiz veya açık bir sapıklık içindeyiz."
Diyanet İşleri:
De ki: "Göklerden ve yerden sizi rızıklandıran kimdir?" De ki: "Allah'tır. Öyleyse doğru yolda veya apaçık bir sapıklıkta olan ya biziz ya sizsiniz."
Abdulbakî Gölpınarlı:
De ki: Kimdir sizi rızıklandıran göklerden ve yeryüzünden? De ki: Allah ve şüphe yok ki biz, yahut siz elbette doğru yoldayız, yahut da apaçık sapıklık içinde.
Şaban Piriş:
De ki: Gökten ve yerden sizi kim rızıklandırıyor? De ki: Allah. O halde ya biziz, ya da sizsiniz doğru yolda veya apaçık dalalet içinde olanlar.
Edip Yüksel:
De ki, "Sizin için göklerden ve yerden kim besin sağlıyor?" De ki, "ALLAH." Öyleyse ya biz veya siz, ya doğru yoldadır, ya da açık bir sapıklık içindedir.
Ali Bulaç:
De ki: "Sizi göklerden ve yerden rızıklandıran kim?" De ki: " Allah, gerçekten ya biz, ya da siz herhalde bir hidayet üzerindeyiz veya apaçık bir sapıklıkta."
Suat Yıldırım:
Söyle onlara: “Göklerden, yerden sizi rızıklandıran kimdir? (Onların cevaplarını beklemeden:) “Allah'dır” de! O halde ya biz veya siz, ikimizden biri doğru yol üzerinde veya besbelli bir sapıklıktayız.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
De ki: «Sizi göklerden ve yerden kim rızıklandırıyor?» De ki: «Allah. Ve muhakkak bizler mi, yoksa sizler mi bir hidâyet üzerindeyiz veya apaçık bir sapıklıktayız?»
Yaşar Nuri Öztürk:
De ki: "Göklerden ve yerden sizi kim rızıklandırıyor?" De ki: "Allah! O halde biz yahut siz ya tam hidayet üzerindeyiz yahut açık bir sapıklık içinde."
Bekir Sadak:
De ki: «Size, bir gun tayin edilmistir. Ondan bir saat ne geri kalabilirsiniz ne de one gecebilirsiniz.» *
İbni Kesir:
De ki: Sizi gökten ve yerden rızıklandıran kimdir? De ki: Allah´tır. Ya biz, ya siz
Adem Uğur:
(Resûlüm!) De ki: Göklerden ve yerden size rızık veren kimdir? De ki: Allah! O halde biz veya siz, ikimizden biri, ya doğru yol üzerinde veya açık bir sapıklık içindedir.
İskender Ali Mihr:
De ki: "
Celal Yıldırım:
De ki: Sizi göklerden ve yerden rızıklandıran kimdir ? De ki: Allah´tır. Şüphesiz ki, ya biz, ya da siz doğru yol üzereyiz veya açık bir sapıklık içindeyiz.
Tefhim ul Kuran:
De ki: «Sizi göklerden ve yerden rızıklandıran kim?» De ki: «Allah, gerçekten ya biz, ya da siz her halde bir hidayet üzerindeyiz veya apaçık bir sapıklıkta.»
Fransızca:
Dis : "Qui vous nourrit du ciel et de la terre ? " Dis : "Allah. C'est nous ou bien vous qui sommes sur une bonne voie, ou dans un égarement manifeste".
İspanyolca:
Di: «¿Quién os procura el sustento de los cielos y de la tierra?» Di: «¡Alá! O nosotros o vosotros, unos siguen la buena dirección y otros están evidentemente extraviados».
İtalyanca:
Di': «Chi provvede a voi dai cieli e dalla terra?» Di': «Allah». In verità o noi o vi siamo sulla retta via oppure in evidente errore.
Almanca:
Sag: "Wer gewährt euch Rizq von den Himmeln und der Erde?" Sag: "ALLAH! Und gewiß, wir sind oder ihr seid doch entweder in Rechtleitung oder im eindeutigen Abirren."
Çince:
你说:谁从天上和地下供给你们?你说:真主。我们或你们,是在正道上的、或是在显著的迷误中的。
Hollandaca:
Zeg: Wie voorziet u van voedsel van den hemel en de aarde? Antwoord: God. Of wij, of gij volgen de ware richting, of verkeeren in eene duidelijke dwaling.
Rusça:
Скажи: "Кто наделяет вас уделом с небес и земли?" Скажи: "Аллах! Воистину, одни из нас либо на прямом пути, либо в очевидном заблуждении".
Somalice:
Waxaad dhahdaa yaa idinka arsaaqa samooyinka iyo dhulka, waxaad dhahdaa Eebe, anaga iyo idinka mid unbaa hanuunsan ama baadicad ku sugan.
Swahilice:
Sema: Ni nani anaye kuruzukuni kutoka mbinguni na kwenye ardhi? Sema: Mwenyezi Mungu! Na hakika sisi au nyinyi bila ya shaka tuko kwenye uwongofu au upotofu ulio wazi.
Uygurca:
ئېيتقىنكى، «سىلەرگە ئاسمانلاردىن ۋە زېمىندىن كىم رىزىق بېرىپ تۇرىدۇ؟» ئېيتقىنكى، «اﷲ (رىزىق بېرىپ تۇرىدۇ)، شۈبھىسىزكى، بىز ياكى سىلەر چوقۇم ھىدايەتتىدۇرمىز، يا روشەن گۇمراھلىقتىدۇرمىز»
Japonca:
言ってやるがいい。「天地からあなたがたに扶養を与えるのは誰なのか。」言ってやるがいい。「アッラーであられる。要するにわたしたちか,またはあなたがたのどちらかが導きの上にあり,どちらかが迷っている。」
Arapça (Ürdün):
«قل من يرزقكم من السماوات» المطر «والأرض» النبات «قل الله» إن لم يقولوه، لا جواب غيره «وإنا أو إياكم» أي أحد الفريقين «لعلى هدى أو في ضلال مبين» بين، في الإبهام إذا وفقوا له.
Hintçe:
तो मुक़र्रिब फरिश्ते कहते हैं कि जो वाजिबी था (ऐ रसूल) तुम (इनसे) पूछो तो कि भला तुमको सारे आसमान और ज़मीन से कौन रोज़ी देता है (वह क्या कहेंगे) तुम खुद कह दो कि खुदा और मैं या तुम (दोनों में से एक तो) ज़रूर राहे रास्त पर है (और दूसरा गुमराह) या वह सरीही गुमराही में पड़ा है (और दूसरा राहे रास्त पर)
Tayca:
จงกล่าวเถิดมุฮัมมัด “ใครเป็นผู้ประทานปัจจัยยังชีพแก่พวกท่านจากชั้นฟ้าทั้งหลายและแผ่นดิน ?” จงกล่าวเถิดมุฮัมมัดว่า “อัลลอฮฺ และแท้จริงไม่เราก็พวกท่านแน่นอนที่อยู่บนแนวทางที่ถูกต้อง หรืออยู่ในการหลงผิดอย่างชัดแจ้ง“
İbranice:
אמור: 'מי יפרנסכם מן השמים והארץ'? אמור : 'אלוהים.'! ואני ואתם או בדרך הישר או בתעייה ברורה
Hırvatça:
Upitaj: "Ko vas opskrbljuje i iz neba i iz zemlje?" I odgovori: "Allah! Ko je onda, mi ili vi, na pravom putu, a ko je u zabludi očitoj!?"
Rumence:
Spune: “Cine vă înzestrează din ceruri şi de pe pământ?” Spune: “Dumnezeu!” Ori noi suntem, ori voi sunteţi, fie pe Calea cea Dreaptă, fie într-o rătăcire vădită.
Transliteration:
Qul man yarzuqukum mina alssamawati waalardi quli Allahu wainna aw iyyakum laAAala hudan aw fee dalalin mubeenin
Türkçe:
De ki: "Göklerden ve yerden sizi kim rızıklandırıyor?" De ki: "Allah! O halde biz yahut siz ya tam hidayet üzerindeyiz yahut açık bir sapıklık içinde."
Sahih International:
Say, "Who provides for you from the heavens and the earth?" Say, "Allah. And indeed, we or you are either upon guidance or in clear error."
İngilizce:
Say: "Who gives you sustenance, from the heavens and the earth?" Say: "It is Allah; and certain it is that either we or ye are on right guidance or in manifest error!"
Azerbaycanca:
(Ya Peyğəmbər! Müşriklərə) de: “Göylərdə və yerdən sizə ruzi verən kimdir?” (Əgər onlar sənə: “Bilmirik”,- deyə cavab versələr) de: “Allahdır! Elə isə doğru yolda olan, yaxud (haqq yoldan) açıq-aydın azan bizik, yoxsa siz?”
Süleyman Ateş:
De ki: "Size göklerden ve yerden kim rızık veriyor?" De ki: "Allah, O halde ya biz veya siz, (ikimizden biri), doğru yol üzerinde veya açık bir sapıklık içindeyiz."
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) De ki: Göklerden ve yerden size rızık veren kimdir? De ki: Allah! O halde biz veya siz, ikimizden biri, ya doğru yol üzerinde veya açık bir sapıklık içindedir.
Erhan Aktaş:
De ki: “Göklerden ve yerden sizi rızıklandıran kimdir?” De ki: “Allah! Ya siz ya da biz doğru yoldayız veya ya biz ya da siz açıkça bir sapkınlık içindeyiz.”
Kral Fahd:
(Rasûlüm!) De ki: Göklerden ve yerden size rızık veren kimdir? De ki: Allah! O halde biz veya siz, ikimizden biri, ya doğru yol üzerinde veya açık bir sapıklık içindedir.
Hasan Basri Çantay:
(Habîbim) de ki: «Göklerden, yerden sizi rızıklandıran kim»? De ki: «Allahdır. Her halde ya biz, ya siz mutlak bir hidâyet üzerindeyiz. Yahud apaçık bir sapıklıkda».
Muhammed Esed:
De ki: "Göklerden ve yerden geçiminizi sağlayan kimdir?" De ki: "Allah´tır! O halde, ya biz (Allah´a inananlar)dan yahut siz (O´nun birliğini inkar edenler)den biri doğru yolda, (diğeri ise) açık bir sapıklık içindedir!"
Gültekin Onan:
De ki: "
Ali Fikri Yavuz:
(Ey Rasûlüm, o kâfirlere) de ki: “- Göklerden ve yerden size rızık veren kim?” (onlar duraklar, cevap veremezler) de ki: “- Allah size rızık veriyor. Her halde siz (ey Mekke halkı) veya biz mutlak bir hidayet üzerindeyiz, yahut açık bir dalâlet içindeyiz
Portekizce:
Dize-lhes: Quem vos agracia, seja do céu, seja da terra? Dize: Deus! Portanto, certamente, ou nós estamos guiados ouvós estais orientados, ou em erro evidente.
İsveççe:
Säg: "Vem förser er med det i himlen och på jorden som ni behöver för er försörjning?" Säg: "Det är Gud. Helt säkert är det så att det antingen är vi eller ni, som följer rätt väg - och [ni eller vi] som helt och hållet har gått vilse."
Farsça:
[به مشرکان] بگو: چه کسی از آسمان ها و زمین به شما روزی می دهد؟ بگو: خدا. و بی تردید ما یا شما بر هدایت یا در گمراهی آشکار هستیم.
Kürtçe:
بڵێ کێ ڕۆزیتان دەدات لەئاسمانەکان و زەویدا بڵێ خوا (ڕۆزیمان دەدات) بێگومان ئێمە یان ئێوە (یەکێکمان) لەسەر ڕێنمونین یان لەگومڕاییەکی ئاشکراداین
Özbekçe:
Сен: «Сизга осмонлару ердан ким ризқ берур?» деб айт. «Аллоҳ. Албатта, биз ёки сиз ҳидоятда ёхуд очиқ-ойдин залолатдадирмиз».
Malayca:
Bertanyalah (wahai Muhammad kepada orang-orang musyrik itu): "Siapakah yang memberi rezeki kepada kamu dari langit dan bumi?" Terangkanlah jawabnya: "Ialah Allah; dan sesungguhnya (tiap-tiap satu golongan), sama ada golongan kami ahli tauhid atau golongan kamu ahli syirik - (tidak sunyi daripada salah satu dari dua keadaan): keadaan tetapnya di atas hidayah petunjuk atau tenggelamnya dalam kesesatan yang jelas nyata ".
Arnavutça:
Thuaju: “Kush u furnizon juve prej qiejve dhe prej Tokës?” – thuaju: “Perëndia! Në të vërtetë, na – ose ju, jemi në rrugën e drejtë ose në humbje të qartë!”
Bulgarca:
Кажи: “Кой ви дава препитание от небесата и от земята?” Кажи: “Аллах! Или ние сме на прав път, или в явна заблуда, или вие.”
Sırpça:
Упитај: „Ко вас опскрбљује и из неба и из земље?“ И одговори: „Аллах! Ко је онда, ми или ви, на правом путу, а ко је у очигледној заблуди!?“
Çekçe:
Zeptej se: 'Kdo uštědřuje vám obživu z nebes a ze země?' Odpověz: 'Bůh! A vskutku jsme buďto my, anebo vy na správné cestě či ve zjevném bloudění.'
Urduca:
(اے نبیؐ) اِن سے پوچھو، "کون تم کو آسمانوں اور زمین سے رزق دیتا ہے؟" کہو "اللہ اب لامحالہ ہم میں اور تم میں سے کوئی ایک ہی ہدایت پر ہے یا کھلی گمراہی میں پڑا ہوا ہے"
Tacikçe:
: Бигӯ: «Аз осмонҳову замин чӣ касе, ба шумо рӯзӣ медиҳад?» Бигӯ: «Худои якто». Инак мову шумо ё дар тариқи ҳидоят ҳастем ё дар гумроҳии ошкор». (Саҷда).
Tatarca:
Әйт "Күктән яңгыр яудырып, җирдән үстереп кем сезгә ризык бирер? Җавап бирә белмәсәләр, Аллаһ ризыкландыра, диген! Дөреслектә минме туры юлда яки сезме, минме хак юлдан адашкан, яки сезме адашкан? Әлбәттә, мин Аллаһ юлындамын, әмма сез, ий кәферләр, әлбәттә, шайтан юлындасыз."
Endonezyaca:
Katakanlah: "Siapakan yang memberi rezeki kepadamu dari langit dan dari bumi?" Katakanlah: "Allah", dan sesungguhnya kami atau kamu (orang-orang musyrik), pasti berada dalam kebenaran atau dalam kesesatan yang nyata.
Amharca:
«ከሰማያትና ከምድር (ዝናብንና በቃይን) የሚሰጣችሁ ማነው?» በላቸው፡፡ «አላህ ነው፡፡ እኛ ወይም እናንተ በትክክለኛው መንገድ ላይ ወይም በግልጽ መሳሳት ውስጥ ነን» በላቸው፡፡
Tamilce:
(நபியே!) கூறுவீராக! வானங்கள் இன்னும் பூமியில் இருந்து யார் உங்களுக்கு வாழ்வாதாரத்தை ஏற்படுத்துகிறான்? (நபியே!) “அல்லாஹ்தான்” என்று நீர் கூறுவீராக! நிச்சயமாக நாங்கள் நேர்வழியில்; அல்லது, தெளிவான வழிகேட்டில் இருக்கிறோமா? அல்லது, நீங்கள் இருக்கிறீர்களா?
Korece:
일러가로되 하늘과 땅으로부 터 너희에게 양식을 주시는 분이 누구시뇨 일러가로되 그분은 바로 하 나님이시라 그러므로 우리가 아니 면 너희가 옳은 길에 있거나 또는 분명한 방황의 길에 있을 것이라
Vietnamca:
Ngươi (hỡi Thiên Sứ) hãy bảo (những kẻ thờ đa thần): “Ai là Đấng ban bổng lộc cho các người từ các tầng trời và trái đất?” Ngươi hãy nói với họ: “Là Allah! Vậy chúng tôi hay các người, ai là những người được hướng dẫn đúng đường và ai là những kẻ lạc lối?”
Ayet Linkleri: