Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

28

Sûredeki Ayet No: 

14

Ayet No: 

3266

Sayfa No: 

387

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَاسْتَوَىٰ آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا ۚ وَكَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ

Çeviriyazı: 

velemmâ belega eşüddehû vestevâ âteynâhü ḥukmev ve`ilmâ. vekeẕâlike neczi-lmuḥsinîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Musa yiğitlik çağına girip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böyle mükafatlandırırız.

Diyanet İşleri: 

Musa erginlik çağına gelip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İyi davrananları böyle mükafatlandırırız.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ergenlik çağına gelip olgunlaşınca ona peygamberlik ve bilgi verdik ve biz, iyilik edenleri böylece mükafatlandırırız.

Şaban Piriş: 

Musa kemal/olgunluk çağına ulaşınca ona, hüküm ve ilim verdik. İyileri işte böyle ödüllendiririz.

Edip Yüksel: 

Erginlik çağına gelip olgunlaşınca ona bilgelik ve bilgi verdik. İyi davrananları böyle ödüllendiririz.

Ali Bulaç: 

O, erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, ona bir 'hüküm ve hikmet' ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.

Suat Yıldırım: 

Mûsâ yiğitlik çağına erip olgunlaşınca Biz ona hikmet ve ilim verdik.Biz iyilik edenleri işte böyle mükâfâtlandırırız.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Vaktâ ki Mûsa, yiğitlik çağına erdi ve olgunlaştı, O´na hüküm ve ilim verdik ve işte muhsin olanları böylece mükâfaatlandırırız.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz.

Bekir Sadak: 

sehrin obur ucundan kosarak bir adam geldi: «Ey Musa! Ileri gelenler, seni oldurmek icin aralarinda gorusuyorlar. Hemen uzaklas. Dogrusu ben sana ogut veriyorum» dedi.

İbni Kesir: 

Erginlik çağına erişip olgunlaşınca, Biz ona ilim ve hikmet verdik. İyi davrananları işte böylece mükafatlandırırız.

Adem Uğur: 

Musa yiğitlik çağına erip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece mükâfatlandırırız.

İskender Ali Mihr: 

Ve erginlik çağına erişip kemâle erdiği zaman, ona hikmet ve ilim verdik. Ve muhsinleri, Biz işte böyle mükâfatlandırırız.

Celal Yıldırım: 

Musâ olgunluk çağına erişip ölçü ve itidalini bulunca, ona hüküm, hikmet ve ilim verdik. Biz, iyi-güzel işlerde bulunanları böyle mükâfatlandırırız.

Tefhim ul Kuran: 

O, erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, biz ona bir ´hüküm ve hikmet´ ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.

Fransızca: 

Et quand il eut atteint sa maturité et sa plein formation, Nous lui donnâmes la faculté de juger et une science. C'est ainsi que Nous récompensons les bienfaisants.

İspanyolca: 

Cuando alcanzó la madurez y completó su crecimiento, le dimos juicio y ciencia: así retribuimos a quienes hacen el bien.

İtalyanca: 

Quando raggiunse l'età adulta e il pieno del suo sviluppo, gli demmo discernimento e scienza. Così ricompensiamo coloro che operano il bene.

Almanca: 

Und nachdem er erwachsen und reif geworden ist, ließen WIR ihm Weisheit und Wissen zuteil werden. Und solcherart vergelten WIR es den Muhsin.

Çince: 

当他体格强壮,智力健全的时候,我赏赐他智慧和学识。我要这样报酬善人。

Hollandaca: 

En toen Mozes zijn ouderdom van rijpheid had bereikt en tot een volwassen mensch was geworden, schonken wij hem wijsheid en kennis; zoo beloonen wij den deugdzame.

Rusça: 

Когда он достиг зрелого возраста, Мы даровали ему власть (мудрость или пророчество) и знание. Так Мы воздаем творящим добро.

Somalice: 

Markuu Gaadhay (Nabi) muuse Xooggiisa oo Ekaaday Yaan siinay Xigmo iyo Cilmi, Saasaana ku abal Marinaa Sama Falayaasha.

Swahilice: 

Na Musa alipo fika utu-uzima baraabara, tulimpa akili na ilimu. Na hivi ndivyo tunavyo walipa walio wema.

Uygurca: 

مۇسا ئۆسۈپ يېتىلگەندە، ئەقلى توشقاندا ئۇنىڭغا پەيغەمبەرلىكنى ۋە ئىلىمنى ئاتا قىلدۇق، بىز ياخشىلارغا مۇشۇنداق مۇكاپات بېرىمىز

Japonca: 

かれが成年に達し立派な者になった時,われは英知と知識を授けた。このようにわれは,善行をなす者に報いる。

Arapça (Ürdün): 

«ولما بلغ أشده» وهو ثلاثون سنة أو وثلاث «واستوى» أي بلغ أربعين سنة «آتيناه حكماً» حكمة «وعلماً» فقهاً في الدين قبل أن يبعث نبياً «وكذلك» كما جزيناه «نجزي المحسنين» لأنفسهم.

Hintçe: 

और जब मूसा अपनी जवानी को पहुँचे और (हाथ पाँव निकाल के) दुरुस्त हो गए तो हमने उनको हिकमत और इल्म अता किया और नेकी करने वालों को हम यूँ जज़ाए खैर देते हैं

Tayca: 

และเมื่อเขาบรรลุความเป็นหนุ่มและเติบโตเต็มที่แล้ว เราได้ให้ความเข้าใจ และความรู้แก่เขา และเช่นนั้นแหละ เราจะตอบแทนแก่บรรดาผู้กระทำความดี

İbranice: 

וכאשר הגיע (משה) לבגרותו והיה לאיש, הענקנו לו חכמה ודעת, כי כך אנו גומלים לעושי הטוב

Hırvatça: 

I kad on dostiže vrhunac svoje snage i potpuno stasa, dadosmo mu mudrost i znanje; tako Mi nagrađujemo one koji dobra djela čine.

Rumence: 

Când el ajunse în plină putere şi se desăvârşi, Noi îi dăruirăm înţelepciunea şi ştiinţa. Astfel, Noi îi răsplătim pe făptuitorii de bine.

Transliteration: 

Walamma balagha ashuddahu waistawa ataynahu hukman waAAilman wakathalika najzee almuhsineena

Türkçe: 

Mûsa, yiğitlik çağına ulaşıp olgunlaşınca ona hikmet ve ilim verdik. Biz, güzel düşünüp güzel davrananları böyle ödüllendiririz.

Sahih International: 

And when he attained his full strength and was [mentally] mature, We bestowed upon him judgement and knowledge. And thus do We reward the doers of good.

İngilizce: 

When he reached full age, and was firmly established (in life), We bestowed on him wisdom and knowledge: for thus do We reward those who do good.

Azerbaycanca: 

(Musa) yetkinləşib kamilləşəndə (otuz-qırx yaşlarına çatanda) ona hikmət və elm (şəriət elmi) verdik. Biz yaxşı əməl sahiblərini belə mükafatlandırırıq!

Süleyman Ateş: 

(Musa), güçlü çağına erip, olgunlaşınca biz ona hüküm ve ilim verdik. İşte güzel davrananları böyle mükafatlandırırız.

Diyanet Vakfı: 

Musa yiğitlik çağına erip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece mükafatlandırırız.

Erhan Aktaş: 

Ve güçlü çağına erişip olgunlaşınca, ona hikmet(1) ve ilim verdik. İyileri işte böyle ödüllendiririz.

Kral Fahd: 

Musa yiğitlik çağına erip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları biz böylece mükâfatlandırırız.

Hasan Basri Çantay: 

Vaktaki (Musa) civanlığına erib olgunlaşdı. Biz ona hikmet ve ilim verdik. İyi hareket edenleri biz böyle mükâfatlandırırız.

Muhammed Esed: 

Derken, (Musa) erginlik çağına ulaşıp (zihnen) iyice olgunlaşınca, kendisine (doğruyla eğriyi birbirinden ayırmaya yarayan) güçlü bir muhakeme yeteneği ve ilim verdik; iyiliğe yatkın olanları Biz işte böyle mükafatlandırırız.

Gültekin Onan: 

O, erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, ona bir ´hüküm ve hikmet´ ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.

Ali Fikri Yavuz: 

Mûsa, tam kemâl çağına erip de dengini bulunca, biz ona peygamberlik ve ilim verdik. İşte güzel iş yapanlara böyle mükâfat veririz.

Portekizce: 

E quando chegou à idade adulta, e estava bem estabelecido concedemos-lhe prudência e sabedoria; assimrecompensamos os benfeitores.

İsveççe: 

OCH NÄR Moses hade vuxit upp och nått full mognad till kropp och själ, gav Vi honom visdom och kunskap [i andliga ting]; så belönar Vi alla som gör det goda och det rätta.

Farsça: 

چون به توانایی [جسمی و عقلی] خود رسید و رشد و کمال یافت، به او حکمت و دانش دادیم؛ و این گونه نیکوکاران را پاداش می دهیم.

Kürtçe: 

وە کاتێك (یوسف) بوو بەپیاو و پێگەیی فەرمان ڕەوایی و زانیاریمان پێدا (وکردمان بە پێغەمبەر) وە ئابەم جۆرە پاداشتی چاکەکاران دەدەینەوە

Özbekçe: 

Қачонки у вояга етиб, мукаммал бўлганида, унга ҳикмат ва илмни бердик. Биз яхши амал қилгувчиларни шундай мукофотлармиз. (Биз «вояга етиб» деб таржима қилган «балаға ашудда» иборасини араблар жисмоний жиҳатдан вояга етиш, «мукаммал бўлганида» деб ўгирган «итаво» сўзини ақлий жиҳатдан камолга етиш, деб тушунадилар. Ҳазрати Ибн Аббос (р. а.): «Вояга етиш ўн саккиздан ўттиз ёшгача, мукаммал бўлиш ўттиздан қирққача», деган эканлар.)

Malayca: 

Dan ketika Musa sampai ke peringkat umurnya yang cukup kekuatannya dan sempurna, Kami beri kepadanya kebijaksanaan serta ilmu pengetahuan; dan demikian Kami membalas orang-orang yang berusaha memperbaiki amalannya.

Arnavutça: 

Dhe, kur ai – arriti moshën madhore dhe u zhvillua, Na i dhamë atij mençuri dhe dijeni. Kështu, Na i shpërblejmë bamirësit.

Bulgarca: 

И когато достигна своята зрелост и улегна, Ние му дадохме мъдрост и знание. Така награждаваме благодетелните.

Sırpça: 

И кад он достиже врхунац своје снаге и потпуно стаса, дали смо му мудрост и знање; тако Ми награђујемо оне који раде добра дела.

Çekçe: 

Když pak Mojžíš dosáhl dospělosti a zralosti, dali jsme mu moudrost a vědění. A takto My odměňujeme ty, kdož dobré konají.

Urduca: 

پھر جب موسیٰؑ اپنی پوری جوانی کو پہنچ گیا اور اس کا نشوونما مکمل ہو گیا تو ہم نے اسے حکم اور علم عطا کیا، ہم نیک لوگوں کو ایسی ہی جزا دیتے ہیں

Tacikçe: 

Чун ба ҳадди булуғ расид ва боқувват шуд, ӯро ҳикмату дониш додем ва некӯкоронро чунии мукофот медиҳем.

Tatarca: 

Муса үсеп куәткә җитеп гакылы, буе тигезләнгәч, ул Мусага шәригать хөкемнәрен һәм белем бирдек, әнә шулай Безгә итагать иткәннәргә изге җәза бирәбез.

Endonezyaca: 

Dan setelah Musa cukup umur dan sempurna akalnya, Kami berikan kepadanya hikmah (kenabian) dan pengetahuan. Dan demikianlah Kami memberi balasan kepada orang-orang yang berbuat baik.

Amharca: 

ብርታቱንም በደረሰና በተስተካከለ ጊዜ ጥበብንና ዕውቀትን ሰጠነው፡፡ እንዲሁም መልካም ሠሪዎችን እንመነዳለን፡፡

Tamilce: 

அவர் தனது முழு வலிமையை அடைந்து, அவர் (அறிவு) முதிர்ச்சி பெற்றபோது (முந்திய நபிமார்களின் மார்க்கத்தைப் பற்றிய) ஞானத்தையும் (முந்திய வேதங்கள் பற்றிய) கல்வி அறிவையும் நாம் அவருக்கு தந்தோம். இன்னும், இவ்வாறே நன்மை செய்பவர்களுக்கு நாம் கூலி தருகிறோம்.

Korece: 

그가 성장하여 성년이 되었을 때 하나님은 그에게 총명함과 지혜를 주었나니 이렇듯 선을 실 천하는 이들에게 보상하노라

Vietnamca: 

Rồi khi Musa đến tuổi trưởng thành và chính chắn, TA đã ban cho Y sự khôn ngoan và nguồn kiến thức. Đó là cách mà TA đãi ngộ những người làm tốt.