Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

26

Sûredeki Ayet No: 

57

Ayet No: 

2989

Sayfa No: 

369

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَأَخْرَجْنَاهُم مِّن جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ

Çeviriyazı: 

feaḫracnâhüm min cennâtiv ve`uyûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ama (sonunda) biz, onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan,

Diyanet İşleri: 

Ama biz Firavun ve adamlarını bahçelerden, pınar başlarından, hazinelerden ve şerefli makamlardan çıkardık. Böylece oralara İsrailoğullarını mirasçı kıldık.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken onları bahçelerden, kaynaklardan sürüp çıkardık.

Şaban Piriş: 

(Allah Teâlâ buyurdu ki): Biz de onları, bahçelerden ve pınarlardan çıkardık.

Edip Yüksel: 

Sonunda, onları çıkardık: Bahçelerden, çeşmelerden,

Ali Bulaç: 

Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;

Suat Yıldırım: 

Ama neticede Biz onları bahçelerinden ve pınarlarından, hazinelerinden, servetlerinden ve kendilerince çok değerli makam ve mevkilerinden çıkardık.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Cenâb-ı Hak da buyuruyor ki: «Artık biz onları bostanlardan, ırmaklardan çıkardık.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bunun üzerine biz onları bahçelerinden, pınarlarından çıkardık.

Bekir Sadak: 

Bunun uzerine Biz Musa´ya: «Degneginle denize vur» diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrildi, her parcasi yuce bir dag gibiydi.

İbni Kesir: 

Fakat Biz, onları bahçelerden ve pınar başlarından çıkardık.

Adem Uğur: 

Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.

İskender Ali Mihr: 

Böylece Biz, onları (firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan çıkardık.

Celal Yıldırım: 

(57-58) Bununla beraber biz Fir´avn ve askerlerini bahçelerinden, pınarlarından, hazine ve yüce-şerefli makamlardan çıkardık.

Tefhim ul Kuran: 

Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık

Fransızca: 

Ainsi, Nous les fîmes donc sortir des jardins, des sources,

İspanyolca: 

Les expulsamos de sus jardines y fuentes,

İtalyanca: 

Facemmo sì che abbandonassero giardini e fonti,

Almanca: 

Dann vertrieben WIR sie aus Dschannat, Quellen,

Çince: 

我就使他们离开许多园圃和源泉,

Hollandaca: 

Zoo deden wij hun hunne tuinen, hunne fonteinen,

Rusça: 

Мы вынудили их покинуть сады и источники,

Somalice: 

Waxaana ka Bixinnay Beero iyo (Biyo) ilo.

Swahilice: 

Basi tukawatoa katika mabustani na chemchem,

Uygurca: 

بىز ئولارنى (يەنى پىرئەۋن بىلەن ئۇنىڭ قەۋمىنى) باغلاردىن، بۇلاقلاردىن، خەزىنىلەردىن ۋە ئېسىل تۇرالغۇدىن ئايرىۋەتتۇق

Japonca: 

それでわれは,かれらを果樹園や泉から追い出し,

Arapça (Ürdün): 

قال تعالى: «فأخرجناهم» أي فرعون وقومه من مصر ليلحقوا موسى وقومه «من جنات» بساتين كانت على جانبي النيل «وعيون» أنهار جارية في الدور من النيل.

Hintçe: 

(तुम भी आ जाओ कि सब मिलकर ताअककुब (पीछा) करें)

Tayca: 

ดังนั้น เราได้ให้พวกเขา ออกจากเรือกสวนและลำธารน้ำ

İbranice: 

וגירשנו אותם (פרעה ואנשיו) מגנים ומעיינות מים

Hırvatça: 

Mi ih izvedosmo iz vrtova i rijeka,

Rumence: 

Noi i-am izgonit din grădini, de la izvoare,

Transliteration: 

Faakhrajnahum min jannatin waAAuyoonin

Türkçe: 

Bunun üzerine biz onları bahçelerinden, pınarlarından çıkardık.

Sahih International: 

So We removed them from gardens and springs

İngilizce: 

So We expelled them from gardens, springs,

Azerbaycanca: 

Nəhayət, Biz onları (Fir’onu və tayfasını) bağlardan və bulaqlardan çıxartdıq.

Süleyman Ateş: 

Böylece biz onları çıkardık: bahçeler(in)den, çeşmeler(in)den.

Diyanet Vakfı: 

Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.

Erhan Aktaş: 

Derken onları cennetlerden(1) ve çeşmelerden çıkardık.

Kral Fahd: 

Ama (sonunda) biz onları (Firavun ve kavmini), bahçelerden, pınarlardan, çıkardık.

Hasan Basri Çantay: 

(57-58) Bu suretle onları bostanlardan, akar sulardan, hazînelerden ve şerefli makam (lar) dan çıkardık.

Muhammed Esed: 

bunun içindir ki onları bağlar(ın)dan bahçeler(in)den, pınar başlarından çıkarıp attık,

Gültekin Onan: 

Böylelikle biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık

Ali Fikri Yavuz: 

Böylece Firavun’u ve kavmini çıkardık bostanlardan, pınarlardan

Portekizce: 

Assim, Nós os privamos dos jardins e mananciais.

İsveççe: 

och vi har drivit bort dem från deras trädgårdar och källor

Farsça: 

پس ما آنان را [به دنبال بنی اسرائیل] از باغ ها و چشمه سارها [که نعمت های ما در سرزمین مصر بود] بیرون کردیم.

Kürtçe: 

ئەمجا ئەوان (فیرعەون و کۆمەڵەکەی)مان دەرکرد لە باخات و کانیاوەکان

Özbekçe: 

Бас, Биз уларни боғ-роғлар ва булоқлардан.

Malayca: 

Dengan sebab itu maka kami jadikan mereka (Firaun dan tenteranya) keluar meninggalkan kebun-kebun dan matair,

Arnavutça: 

Dhe, Na, i kemi dëbuar ata (Faraonin dhe shoqërinë e tij) prej kopshtijeve dhe lumenjve,

Bulgarca: 

И така Ние ги пропъдихме от градини и извори,

Sırpça: 

И Ми их изведосмо из вртова и река,

Çekçe: 

A odvedli jsme Faraóna a lid jeho ze zahrad a od pramenů,

Urduca: 

اِس طرح ہم انہیں ان کے باغوں اور چشموں

Tacikçe: 

Пас онҳоро аз борҳову чашмасорҳо берун кардем

Tatarca: 

Һәм Без Фиргаунне вә гаскәрне бакчалардан вә елгалардан чыгардык.

Endonezyaca: 

Maka Kami keluarkan Fir'aun dan kaumnya dari taman-taman dan mata air,

Amharca: 

አወጣናቸውም፡፡ ከአትክልቶችና ከምንጮች፡፡

Tamilce: 

ஆக, நாம் அவர்களை தோட்டங்கள் இன்னும் ஊற்றுகளில் இருந்து வெளியேற்றினோம்.

Korece: 

그러나 하나님은 그들을 낙 원과 샘으로부터 추방하였고

Vietnamca: 

Bởi thế, TA (Allah) đã tống bọn chúng (Pha-ra-ông và quân lính của hắn) ra khỏi hoa viên và suối nước.