Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

18

Sûredeki Ayet No: 

53

Ayet No: 

2193

Sayfa No: 

299

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَرَأَى الْمُجْرِمُونَ النَّارَ فَظَنُّوا أَنَّهُم مُّوَاقِعُوهَا وَلَمْ يَجِدُوا عَنْهَا مَصْرِفًا

Çeviriyazı: 

verae-lmücrimûne-nnâra feżannû ennehüm müvâḳi`ûhâ velem yecidû `anhâ maṣrifâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Günahkârlar ateşi görmüşler de artık ona düşeceklerini anlamışlardır. Fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamazlar.

Diyanet İşleri: 

Suçlular ateşi görürler ve ona düşeceklerini anlarlar, fakat ondan kaçacak yer bulamazlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve suçlular cehennemi görürler de içine düşeceklerini anlarlar ama oradan savuşup gidecek bir yer bulamazlar.

Şaban Piriş: 

Suçlular ateşi görünce, ona düşeceklerini anlarlar. Ondan çıkış yolu da bulamazlar.

Edip Yüksel: 

Suçlular ateşi gördüler ve içine düşeceklerini anladılar; ondan kaçacak bir yer de bulamadılar.

Ali Bulaç: 

Suçlu-günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır; ancak ondan bir kaçış yolu bulamamışlardır.

Suat Yıldırım: 

Suçlular ateşi gördüler, orayı boylayacaklarını iyice anladılar.Etrafı yokladılar, fakat ondan kaçacak bir yer bulamadılar.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve günahkârlar, ateşi görmüş, artık kendilerinin ona düşeceklerini anlamışlar ve ondan savuşacak bir yer bulamamışlardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Suçlular, ateşi gördüler de onun içine düşeceklerini anladılar; fakat ondan kaçıp kurtulmaya bir yol bulamadılar.

Bekir Sadak: 

Bununla beraber, Rabbin magfiret ve merhamet sahibidir. Eger onlari, yaptiklarindan dolayi hemen hesaba cekmek isteseydi, azaba ugramakta acele ederdi. Ama onlarin bir vadesi vardir. Ondan kacip siginacak yer bulamazlar.

İbni Kesir: 

Suçlular ateşi görünce

Adem Uğur: 

Suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar

İskender Ali Mihr: 

Ve mücrimler, ateşi (cehennemi) gördü. O zaman içine düşeceklerini zannettiler (idrak ettiler). Ve ondan uzaklaşacak (kaçacak) bir yer bulamadılar.

Celal Yıldırım: 

Günahkâr suçlular Cehennem´i görürler de ona düşeceklerini iyice anlarlar, ama bundan çevrilip kurtulacak bir yer bulamıyacaklar.

Tefhim ul Kuran: 

Suçlu günahkârlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır

Fransızca: 

Et les criminels verront le Feu. Il seront alors convaincus qu'ils y tomberont et n'en trouveront pas d'échappatoire.

İspanyolca: 

Los pecadores verán el Fuego y creerán que se precipitan en él, sin encontrar modo de escapar.

İtalyanca: 

Gli iniqui vedranno il fuoco. Allora capiranno di stare per cadervi e non avranno nessuno scampo.

Almanca: 

Und die schwer Verfehlenden sahen das Feuer und wußten, daß sie zweifelsohne hineingeworfen werden, und sie fanden davon kein Entrinnen mehr.

Çince: 

罪犯们将看见火狱,必堕其中,无处逃避。

Hollandaca: 

De zondaren zullen het hellevuur zien; zij zullen weten dat zij er in geworpen zullen worden, en zij zullen geen weg vinden om dat te vermijden.

Rusça: 

Грешники увидят Огонь, и им станет ясно, что они будут брошены в него. Они не найдут от него спасения!

Somalice: 

waxayna arkaan dambiilayaashu naarta waxayna yaqiinsan inay ku dhici mana helayaan xageeda meelay uga iishaan.

Swahilice: 

Na wakhalifu watauona Moto na watajua ya kwamba wao lazima wataingia humo; wala hawatapata pa kuuepuka.

Uygurca: 

گۇناھكارلار دوزاخنى كۆرۈپ، ئۇنىڭغا كىرىدىغانلىقىغا جەزم قىلىدۇ، دوزاختىن قاچىدىغان جاي تاپالمايدۇ

Japonca: 

犯罪者たちは火獄を見て,そこに落とされると知るが,それから逃れる術のないことが分るであろう。

Arapça (Ürdün): 

«ورأى المجرمون النار فظنوا» أي أيقنوا «أنهم مواقعوها» أي واقعون فيها «ولم يجدوا عنها مَصرفا» معدلاً.

Hintçe: 

और गुनेहगार लोग (देखकर समझ जाएँगें कि ये इसमें सोके जाएँगे और उससे गरीज़ (बचने की) की राह न पाएँगें

Tayca: 

และพวกกระทำผิดมองเห็นไฟนรกพวกเขาก็รู้ว่า แน่นอนพวกตนจะตกลงไปในนั้นและพวกเขาจะไม่พบทางรอดจากมันไปได้เลย

İbranice: 

יראו הכופרים המכחשים את אש הגיהינום וירגישו שהם עומדים ליפול אל תוכה, ולא יוכלו להימלט מפניה

Hırvatça: 

I ugledat će prestupnici Vatru i uvjerit će se da će u nju pasti i neće je moći izbjeći.

Rumence: 

Nelegiuiţii vor vedea Focul şi-şi vor da seama că vor cădea în el, însă nu vor afla cale de scăpare.

Transliteration: 

Waraa almujrimoona alnnara fathannoo annahum muwaqiAAooha walam yajidoo AAanha masrifan

Türkçe: 

Suçlular, ateşi gördüler de onun içine düşeceklerini anladılar; fakat ondan kaçıp kurtulmaya bir yol bulamadılar.

Sahih International: 

And the criminals will see the Fire and will be certain that they are to fall therein. And they will not find from it a way elsewhere.

İngilizce: 

And the Sinful shall see the fire and apprehend that they have to fall therein: no means will they find to turn away therefrom.

Azerbaycanca: 

Günahkarlar atəşi (Cəhənnəmi) görüncə ona düşəcəklərini yəqin edəcək və oradan baş götürüb qaçmağa (kənara çıxmağa) bir yer tapa bilməyəcəklər.

Süleyman Ateş: 

Suçlular ateşi gördüler, artık içine düşeceklerini iyice anladılar, fakat ondan kaçacak bir yer bulamadılar.

Diyanet Vakfı: 

Suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar; ondan kurtuluş yolu da bulamadılar.

Erhan Aktaş: 

Mücrimler(1) ateşi görünce, ona düşeceklerini anlarlar. Ancak ondan bir kaçış yolu bulamazlar.

Kral Fahd: 

Suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar; ondan kurtuluş yolu da bulamadılar.

Hasan Basri Çantay: 

Günahkârlar ateşi görmüşler de onun içerisine düşenlerin kendileri olduklarını anlamışlar, (fakat) ondan savuşacak bir yer bulamamışlardır.

Muhammed Esed: 

Ve günaha gömülüp gitmiş olanlar o zaman ateşi görecek ve oraya girmek zorunda olduklarını anlayacaklar ama ondan kaçmak kurtulmak için bir yol bulamayacaklar.

Gültekin Onan: 

Suçlu günahkarlar ateşi görmüşlerdir, artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır

Ali Fikri Yavuz: 

Günahkârlar, ateşi görmüşler de artık ona düşeceklerini anlamışlardır

Portekizce: 

Os pecadores divisarão o fogo, estarão cientes de que cairão nele, porém não acharão escapatória.

İsveççe: 

De trotsiga syndarna kommer att se Elden och veta att de skall bli [lågornas] rov, men de kommer inte att finna en väg att fly undan.

Farsça: 

می رمان، آتش را می بینند ویقین می کنند که در آن خواهند افتاد و راه بازگشتی از آن نمی یابند.

Kürtçe: 

وە تاوانباران ئاگری دۆزەخ دەبینن و ھەموو دەزانن و دڵنیان کە دەچنە ناوی وتێی دەکەون و ڕێگایەکیان دەست ناکەوێت بۆ گەڕانەوە لەو (ئاگرە)

Özbekçe: 

Жиноятчилар дўзахни кўрурлар ва, албатта, унга тушувчи эканларига ишонарлар ва ундан қочар жой топмаслар. (Аллоҳнинг тайёрлаб қўйган дўзахидан қочиб бўладими? Бу жойдан қочиш фурсатини у дунёда бой берганлар. Ёруғ дунёда иймон ва Исломда яшаганларида, бу жойдан нажот топардилар. Ёруғ дунёда Қуръонга эргашганларида, дўзахдан сақланган бўлардилар.)

Malayca: 

Dan orang-orang yang berdosa itu tetap akan melihat neraka, maka yakinlah mereka, bahawa mereka akan jatuh ke dalamnya dan mereka tidak akan mendapati sebarang jalan untuk mengelakkan diri daripadanya.

Arnavutça: 

Dhe, mëkatarët do të shohin zjarrin dhe do të bindën, se, ata me të vërtetë, do të bijnë në të dhe, nuk do të gjejnë largim nga ai vendstrehim.

Bulgarca: 

И щом престъпниците видят Огъня, ще се убедят, че ще попаднат в него. И не ще намерят избавление оттам.

Sırpça: 

И неверници ће угледати ватру и увериће се да ће у њу пасти, и да им из ње неће никад повратка бити.

Çekçe: 

a provinilí spatří oheň pekelný a usoudí, že doň budou svrženi a nenaleznou z něho úniku.

Urduca: 

سارے مجرم اُس روز آگ دیکھیں گے اورسمجھ لیں گے کہ اب انہیں اس میں گرنا ہے اور وہ اس سے بچنے کے لیے کوئی جائے پناہ نہ پائیں گے

Tacikçe: 

З Чун гунаҳкорон оташро бубинанд, бидонанд, ки дар он хоҳанд афтод ва роҳи раҳоӣ аз он нест.

Tatarca: 

Гөнаһлы кешеләр утны күргәч, әлбәттә, белерләр анда төшәчәкләрен вә ул уттан котылып барачак җир тапмаслар.

Endonezyaca: 

Dan orang-orang yang berdosa melihat neraka, maka mereka meyakini, bahwa mereka akan jatuh ke dalamnya dan mereka tidak menemukan tempat berpaling dari padanya.

Amharca: 

ከሓዲዎችም እሳትን ያያሉ፡፡ እነርሱም በውስጧ ወዳቂዎች መኾናቸውን ያረጋግጣሉ፡፡ ከእርሷም መሸሻን አያገኙም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், குற்றவாளிகள் நரகத்தை பார்த்து, நிச்சயமாக தாங்கள் அதில் விழக்கூடியவர்கள்தான் என்று உறுதி கொள்வார்கள். மேலும், அ(ந்த நரகத்)தை விட்டு விலகி செல்லுமிடத்தை அவர்கள் (தங்களுக்கு) காண மாட்டார்கள்.

Korece: 

그리하여 죄인들은 불지옥을블 것이며 그들이 그안에 떨어지 게 됩을 알게 되나 그들은 결코 피할 길을 찾지 못하노라

Vietnamca: 

Những kẻ tội lỗi nhìn thấy Hỏa Ngục thì họ biết chắc rằng mình sẽ phải sa vào đó và sẽ không thể nào tìm thấy một lối thoát để trốn khỏi nơi đó.