
verae-lmücrimûne-nnâra feżannû ennehüm müvâḳi`ûhâ velem yecidû `anhâ maṣrifâ.
Arapça:
وَرَأَى الْمُجْرِمُونَ النَّارَ فَظَنُّوا أَنَّهُم مُّوَاقِعُوهَا وَلَمْ يَجِدُوا عَنْهَا مَصْرِفًا
Türkçe:
Suçlular, ateşi gördüler de onun içine düşeceklerini anladılar; fakat ondan kaçıp kurtulmaya bir yol bulamadılar.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Günahkârlar ateşi görmüşler de artık ona düşeceklerini anlamışlardır. Fakat ondan kaçıp sığınacak bir yer bulamazlar.
Diyanet Vakfı:
Suçlular ateşi görür görmez, orayı boylayacaklarını iyice anladılar; ondan kurtuluş yolu da bulamadılar.
İngilizce:
And the Sinful shall see the fire and apprehend that they have to fall therein: no means will they find to turn away therefrom.
Fransızca:
Et les criminels verront le Feu. Il seront alors convaincus qu'ils y tomberont et n'en trouveront pas d'échappatoire.
Almanca:
Und die schwer Verfehlenden sahen das Feuer und wußten, daß sie zweifelsohne hineingeworfen werden, und sie fanden davon kein Entrinnen mehr.
Rusça:
Грешники увидят Огонь, и им станет ясно, что они будут брошены в него. Они не найдут от него спасения!
Açıklama:
