Arapça:
وَمَا تَسْأَلُهُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ ۚ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِّلْعَالَمِينَ
Çeviriyazı:
vemâ tes'elühüm `aleyhi min ecr. in hüve illâ ẕikrul lil`âlemîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Buna karşılık onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun. O Kur'ân, âlemlere ancak bir öğüttür.
Diyanet İşleri:
Oysa sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. Kuran, alemler için sadece bir öğüttür.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Buna karşılık bir ücret de istemiyorsun, bu, alemlere öğütten başka bir şey değil.
Şaban Piriş:
Oysa sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, âlemler için sadece bir öğüttür.
Edip Yüksel:
Halbuki sen onlardan herhangi bir ücret te istemiyorsun. Bu, sadece halka bir uyarıdır.
Ali Bulaç:
Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir 'öğüt ve hatırlatmadır.'
Suat Yıldırım:
Halbuki sen bu tebliğ karşılığında onlardan herhangi bir ücret de istemiyorsun.Kur'ân, sadece bütün insanlar için bir derstir, evrensel bir mesajdır. [3,7]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Halbuki sen bunun üzerine onlardan bir ücret istemiyorsun. Bu ise âlemler için bir mev´izeden başka değildir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Sen, bu tebliğin için onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün âlemler için bir hatırlatmadan başka şey değildir.
Bekir Sadak:
Senden once kasabalar halkindan suphesiz, kendilerine vahyettigimiz bir takim insanlar gonderdik. Yeryuzunde dolasmiyorlar mi ki, kendilerinden once gecenlerin sonlarinin ne oldugunu gorsunler?Ahiret yurdu Allah´a karsi gelmekten sakinanlar icin hayÙrlÙdÙr. Akletmez misiniz?
İbni Kesir:
Halbuki sen, buna karşı onlardan hiç bir ücret de istemiyorsun. O, alemler içn bir öğütten başka bir şey değildir.
Adem Uğur:
Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini îfa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur´an, âlemler için ancak bir öğüttür.
İskender Ali Mihr:
Ve sen onlardan bir ücret istemiyorsun. O ancak âlemlere bir zikirdir.
Celal Yıldırım:
Ve sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. Bu (Kur´ân) âlemler için ancak bir öğüt, bir hatırlatmadır.
Tefhim ul Kuran:
Oysaki sen buna karşı onlardan bir ücret te istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir ´öğüt ve hatırlatmadır´.
Fransızca:
Et tu ne leur demandes aucun salaire pour cela. Ce n'est là qu'un rappel adressé à l'univers.
İspanyolca:
Y tú no les pides un salario a cambio. No es sino una amonestación dirigida a todo el mundo.
İtalyanca:
Eppure non chiedi loro alcun compenso. [Questo Corano] non è che un monito per i mondi.
Almanca:
Und du verlangst von ihnen dafür keine Belohnung. Es ist nur eine Ermahnung für die ganze Schöpfung.
Çince:
你不为传授《古兰经》而向他们要求任何报酬。《古兰经》只是对世人的教诲。
Hollandaca:
Gij zult van hen geene belooning vragen voor uwe mededeeling van den Koran! het is slechts eene waarschuwing aan alle schepselen.
Rusça:
Ты не просишь у них вознаграждения за это, ведь это - только Напоминание для миров.
Somalice:
Wax ujuura ahna kama Warsanaysid (Xaqa) waa uun waanada Caalamka.
Swahilice:
Wala wewe huwaombi ujira kwa haya. Hayakuwa haya ila ni mawaidha kwa walimwengu wote.
Uygurca:
قۇرئاننى تەبلىغ قىلغانلىقىڭغا ئۇلاردىن ھېچقانداق ئەجىر تەلەپ قىلمايسەن، قۇرئان پەقەت جاھان ئەھلى ئۈچۈن ۋەز - نەسىھەتتۇر
Japonca:
あなたはそれ(使命)に対し,どんな報酬もかれらに求めない。これは,全人類への訓戒に外ならない。
Arapça (Ürdün):
«وما تسألهم عليه» أي القرآن «من أجر» تأخذه «إن» ما «هو» أي القرآن «إلا ذكر» عظة «للعالمين».
Hintçe:
हालॉकि तुम उनसे (तबलीगे रिसालत का) कोई सिला नहीं मॉगते और ये (क़ुरान) तो सारे जहाँन के वास्ते नसीहत (ही नसीहत) है
Tayca:
และเจ้ามิได้ขอรางวัลพวกเขาในเรื่องนี้มัน(อัลกุรอาน) มิใช่อื่นใด นอกจากเป็นการตักเตือนแก่ปวงมนุษย์
İbranice:
ואין אתה מבקש גמול מהם על כך, שהרי זה (הקוראן) הוא הזכרה לכל העולמים
Hırvatça:
Ti od njih ne tražiš nagradu za to, to je samo opomena svim svjetovima.
Rumence:
Tu lor nu le ceri răsplată, căci aceasta nu este decât o amintire pentru lumi.
Transliteration:
Wama tasaluhum AAalayhi min ajrin in huwa illa thikrun lilAAalameena
Türkçe:
Sen, bu tebliğin için onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün âlemler için bir hatırlatmadan başka şey değildir.
Sahih International:
And you do not ask of them for it any payment. It is not except a reminder to the worlds.
İngilizce:
And no reward dost thou ask of them for this: it is no less than a message for all creatures.
Azerbaycanca:
Halbuki sən bundan (islamın təbliğı və imana də’vətdən) ötrü onlardan heç bir mükafat istəmirsən. Bu (Qur’an) isə aləmlərə yalnız bir öyüd-nəsihətdir!
Süleyman Ateş:
Sen bu(okudukları)na karşılık onlardan bir ücret istemiyorsun. O, sadece bütün alemler için bir öğüttür.
Diyanet Vakfı:
Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini ifa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur'an, alemler için ancak bir öğüttür.
Erhan Aktaş:
Ve sen buna karşılık(1) onlardan bir ücret istemiyorsun. O, bütün bir insanlık için ancak bir zikirdir.(2)
Kral Fahd:
Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini ifa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur’an, âlemler için ancak bir öğüttür.
Hasan Basri Çantay:
Halbuki sen buna (bu tebliğaata) karşı onlardan hiç bir ücret de istemiyorsun. O (Kur´an) âlemlere nasıyhatden başka bir şey değildir.
Muhammed Esed:
Oysa sen onlardan herhangi bir karşılık da beklemiyorsun; bu, (Allah´ın) bütün insanlığa bir hatırlatmasıdır sadece.
Gültekin Onan:
Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir ´öğüt ve hatırlatmadır.´
Ali Fikri Yavuz:
Buna karşı (yaptığın tebliğ ve imana davetten dolayı) onlardan bir mükâfat da istemiyorsun. O Kur’ân, bütün âlemlere ancak bir nasihattır.
Portekizce:
Tu não lhes pedes por isso recompensa alguma, pois isto não é mais do que uma mensagem para a humanidade.
İsveççe:
du begär ingen ersättning av dem för det [budskap som du framför till dem] - det är ingenting mindre än en påminnelse till alla folk.
Farsça:
و در حالی که هیچ پاداشی [در برابر ابلاغ قرآن] از آنان نمی خواهی، این [قرآن] جز پندی برای جهانیان نیست.
Kürtçe:
(ئەی موحەممەدﷺ) تۆ داوای ھیچ پاداشتێک لەوانە ناکەیت لەسەر (گەیاندنی) ئەو (قورئانە) ئەو قورئانە ھەر پەند و ئامۆژگاریە بۆ جیھانیان
Özbekçe:
Сен улардан бунинг учун ажр ҳам сўрамайсан. У фақат оламлар учун эслатма, холос.
Malayca:
Padahal engkau tidak meminta kepada mereka sebarang upah tentang ajaran Al- Quran, sedang Al-Quran itu tidak lain hanyalah peringatan dan pengajaran dari Allah bagi umat manusia seluruhnya.
Arnavutça:
Ti nuk po kërkon prej tyre kurrfarë shpërblimi për këtë. Ai (Kur’ani), është vetëm këshillë për botën.
Bulgarca:
И не просиш от тях отплата за това. То е само напомняне за световете.
Sırpça:
Ти од њих не тражиш награду за то, то је само опомена свим световима.
Çekçe:
Nežádáš od nich za to odměnu žádnou a není to leč připomenutí lidstvu veškerému.
Urduca:
حالانکہ تم اس خدمت پر ان سے کوئی اجرت بھی نہیں مانگتے ہو یہ تو ایک نصیحت ہے جو دنیا والوں کے لیے عام ہے
Tacikçe:
Ва ту дар муқобили паёмбарият аз онҳо музде наметалабӣ ва ин китоб ҷуз панде барои мардуми ҷаҳон нест!
Tatarca:
Иман китерүләре өчен син алардан дөнья малын сорамыйсың, ул Коръән барча галәм вәгазьдән башка нәрсә түгел.
Endonezyaca:
Dan kamu sekali-kali tidak meminta upah kepada mereka (terhadap seruanmu ini), itu tidak lain hanyalah pengajaran bagi semesta alam.
Amharca:
በእርሱም (በቁርአን) ላይ ምንም ዋጋ አትጠይቃቸውም፡፡ እርሱ ለዓለማት ግሳጼ እንጂ ሌላ አይደለም፡፡
Tamilce:
இதற்காக நீர் அவர்களிடம் ஒரு கூலியையும் கேட்பதில்லை. இது, அகிலத்தார்களுக்கு அறிவுரையாகவே தவிர இல்லை.
Korece:
또한 그대는 이것으로 그 들에 보상을 요구하지 아니하며 그것은 전인류를 위한 메시지라
Vietnamca:
Ngươi không đòi hỏi họ tiền thù lao (cho việc truyền đạt Qur’an). Và (Qur’an) chỉ là lời nhắc nhở cho toàn nhân loại.
Ayet Linkleri: