Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

88

Ayet No: 

1323

Sayfa No: 

201

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَٰكِنِ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ جَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ ۚ وَأُولَٰئِكَ لَهُمُ الْخَيْرَاتُ ۖ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Çeviriyazı: 

lâkini-rrasûlü velleẕîne âmenû me`ahû câhedû biemvâlihim veenfüsihim. veülâike lehümü-lḫayrât. veülâike hümü-lmüfliḥûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Fakat Peygamber ve onunla beraber olan müminler mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır. Murada erenler de işte onlardır.

Diyanet İşleri: 

Ama Peygamber ve onunla beraber bulunan müminler, mallariyle ve canlariyle savaştılar. İşte iyilikler onlaradır, saadete erişenler de onlardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Fakat Peygamber ve onunla beraber bulunan iman sahipleri, mallarıyla, canlarıyla savaşmışlardır ve onlardır bütün hayırlara sahip olanlar, onlardır kurtulup muratlarına erenler.

Şaban Piriş: 

Fakat, Rasûl ve O’nunla birlikte iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte iyilikler onlarındır. İşte kurtuluşa erenler onlardır.

Edip Yüksel: 

Fakat elçi ve beraberinde bulunanlar, paralarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. Tüm iyilikleri onlar hakketmiştir. Kazananlar onlardır.

Ali Bulaç: 

Ama Resul ve onunla birlikte olan mü'minler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler onlardır.

Suat Yıldırım: 

Fakat Peygamber ile beraberindeki müminler hem mallarıyla, hem de canlarıyla cihad ettiler. Hayırların her türlüsü onlarındır.Felaha erenler de onlardır!

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Fakat peygamber ve O´nunla beraber bulunan mü´minler, mallarıyla ve canlarıyla cihada atıldılar. Ve işte bütün hayırlar, onlarındır. Ve felâh bulanlar da işte onlardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Fakat resul ve onunla birlikte iman edenler, mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. İşte bunlarındır tüm hayırlar. İşte bunlardır tam kurtulanlar.

Bekir Sadak: 

Sorumluluk ancak, zengin olduklari halde senden izin isteyen, geride kalan kadinlarla bulunmaya razi olanlara ve Allah kalblerini muhurlemis oldugu icin bilmeyenleredir.

İbni Kesir: 

Fakat peygamber ve onunla iman etmiş olanlar

Adem Uğur: 

Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir.

İskender Ali Mihr: 

Fakat Resûl ve âmenû olanlar, malları ve nefsleri (canları) ile onunla beraber cihad ettiler. Ve işte onlar

Celal Yıldırım: 

Fakat o peygamber ve onun maiyetinde bulunan mü´minler mallarıyle, canlarıyle savaştılar. İşte onlar, bütün hayırlar onlarındır. Onlar umduklarına kavuşanların tâ kendileridir.

Tefhim ul Kuran: 

Ama peygamber ve onunla birlikte olan mü´minler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler

Fransızca: 

Mais le Messager et ceux qui ont cru avec lui ont lutté avec leurs biens et leurs personnes. Ceux-là auront les bonnes choses et ce sont eux qui réussiront .

İspanyolca: 

Pero el Enviado y los que con él creen combaten con su hacienda y sus personas. Suyas serán las cosas buenas. Ésos son los que prosperarán.

İtalyanca: 

Ma il Messaggero e quelli che hanno creduto lottano con i loro beni e le loro vite. Avranno le cose migliori. Essi sono coloro che prospereranno.

Almanca: 

Doch der Gesandte und diejenigen, die den Iman mit ihm verinnerlichten, haben Dschihad mit ihrem Vermögen und mit sich selbst geleistet. Für diese sind die guten Dinge bestimmt und diese sind die wirklichen Erfolgreichen.

Çince: 

但使者和他的信士们,借自己的财产和生命而奋斗;这等人正是有福的,这等人正是成功的。

Hollandaca: 

Maar de gezant en zij die met hem hebben geloofd, wagen hunne bezittingen en hun leven om God te dienen; zij zullen de geneugten van het volgende leven smaken en gelukkig zijn.

Rusça: 

Однако Посланник и те, которые уверовали вместе с ним, сражались своим имуществом и своими душами. Им уготованы блага. Именно они являются преуспевшими.

Somalice: 

Rasuulkase iyo kuwa rumeeyey ee la Jira way ku jahaadaan xoolahooda iyo naftooda waxaana kuwaas u sugnaaday khayraad, kuwaasuna waa uun kuwa Liibaanay.

Swahilice: 

Lakini Mtume na wale walio amini pamoja naye waliwania Jihadi kwa mali zao na nafsi zao. Hao ndio watakao pata kheri nyingi, na hao ndio wenye kufanikiwa.

Uygurca: 

لېكىن، پەيغەمبەر ۋە پەيغەمبەر بىلەن بىللە ئىمان ئېيتقانلار ماللىرى بىلەن، جانلىرى بىلەن جىھاد قىلدى، ئەنە شۇلار (ئىككىلا دۇنيانىڭ) ياخشىلىقلىرىغا نائىل بولىدۇ، ئەنە شۇلار مەقسەتكە يەتكۈچىلەردۇر

Japonca: 

しかし使徒とかれと共に信仰する者たちは,財産と生命とを捧げて奮闘努力する。かれらには(凡ての)善いことがあり,これらこそ成功する者である。

Arapça (Ürdün): 

«لكن الرسولُ والذين آمنوا معه جاهدوا بأموالهم وأنفسهم وأولئك لهم الخيرات» في الدنيا والآخرة «وأولئك هم المفلحون» أي الفائزون.

Hintçe: 

मगर रसूल और जो लोग उनके साथ ईमान लाए हैं उन लोगों ने अपने अपने माल और अपनी अपनी जानों से जिहाद किया- यही वह लोग हैं जिनके लिए (हर तरह की) भलाइयाँ हैं और यही लोग कामयाब होने वाले हैं

Tayca: 

“แต่ทว่าร่อซูล และบรรดาผู้ที่ศรัทธาซึ่งร่วมอยู่กับท่านนั้น ได้ต่อสู้ด้วยทรัพย์สมบัติของพวกเขา และชีวิตของพวกเขา ชนเหล่านี้แหละสำหรับพวกเขานั้นจะได้รับความดีมากมาย และชนเหล่านี้แหละคือผู้ที่ได้รับความสำเร็จ”

İbranice: 

אך השליח ואלה אשר האמינו אתו התאמצו בהקרבה למען אלוהים ברכושם ובנפשותיהם, ואלה שמור להם כול הטוב ואלה הם המצליחים

Hırvatça: 

Ali Poslanik i oni koji s njim vjeruju bore se zalažući imetke svoje i živote svoje. Njima će svako dobro pripasti i oni će uspjeti.

Rumence: 

Doar trimisul şi cei care cred se războiesc cu bunurile şi făpturile lor, aceştia vor avea cele mai bune lucruri. Aceştia vor fi fericiţi!

Transliteration: 

Lakini alrrasoolu waallatheena amanoo maAAahu jahadoo biamwalihim waanfusihim waolaika lahumu alkhayratu waolaika humu almuflihoona

Türkçe: 

Fakat resul ve onunla birlikte iman edenler, mallarıyla, canlarıyla cihat ettiler. İşte bunlarındır tüm hayırlar. İşte bunlardır tam kurtulanlar.

Sahih International: 

But the Messenger and those who believed with him fought with their wealth and their lives. Those will have [all that is] good, and it is those who are the successful.

İngilizce: 

But the Messenger, and those who believe with him, strive and fight with their wealth and their persons: for them are (all) good things: and it is they who will prosper.

Azerbaycanca: 

Lakin Peyğəmbər və onunla birlikdə olan mö’minlər malları və canları ilə cihad etdilər (vuruşdular). Bütün ne’mətlər məhz onlarındır, nicat tapanlar da məhz onlardır!

Süleyman Ateş: 

Fakat Elçi ve onunla beraber inananlar, mallariyle, canlariyle cihadettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve işte başarıya erenler onlardır.

Diyanet Vakfı: 

Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir.

Erhan Aktaş: 

Fakat Resûl ve onunla birlikte îmân edenler, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte onlar, bütün hayırlar onlarındır. İşte kurtuluşa erenler onlardır.

Kral Fahd: 

Fakat Peygamber ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir.

Hasan Basri Çantay: 

Fakat o peygamber ve onun maiyyetinde bulunan mü´minler mallariyle, canlariyle savaşdılar. İşte onlar! Bütün hayırlar onlarındır. Onlar umduklarına kavuşanların da ta kendileridir.

Muhammed Esed: 

Oysa, Elçi ve onunla aynı inancı paylaşan herkes (Allah yolunda) mallarıyla, canlarıyla zorlu çabalar ortaya koymaktadır; işte (öte dünyada) en üstün armağanlara kavuşacak olan kimseler böyleleridir; sonu gelmez bir mutluluğa erişecek kimseler de bunlardır!

Gültekin Onan: 

Ama Resul ve onunla birlikte olan inananlar, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler

Ali Fikri Yavuz: 

Fakat Peygamber ve onun beraberindeki müminler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler (savaştılar). İşte bütün hayırlar bunların...Ve asıl kurtuluşa erenler de, işte bunlardır.

Portekizce: 

Porém, o Mensageiro e os fiéis que com ele sacrificaram seus bens e pessoas obterão as melhores dádivas e serãobem-aventurados.

İsveççe: 

Men Sändebudet och de som följer honom i tron och strävar och kämpar [för Guds sak] med sina ägodelar och livet [som insats] skall belönas med det goda [i detta liv och i nästa] och det skall gå dem väl i händer.

Farsça: 

ولی پیامبر و کسانی که با او ایمان آوردند با اموال و جان هایشان جهاد کردند، اینانند که همه خیرات [دنیا و آخرت] برای آنان است و اینانند که رستگارند.

Kürtçe: 

بەڵام پێغەمبەر ﷺ و ئەوانەی کەبڕوایان ھێناوە لەگەڵیدا تێکۆشان بەماڵ و گیانیان ھەموو خێر و خۆشی ھەر بۆ ئەوانە وە ھەر ئەوانە سەرفرازن

Özbekçe: 

Лекин Пайғамбар ва у билан бирга иймон келтирганлар моллари ва жонлари билан жиҳод қилдилар. Ана ўшаларга, ўзларига яхшиликлар бўладир. Ана ўшалар, ўзлари нажот топгувчилардир. (Булар мунофиқларга ўхшаб молу дунёга берилиб, унинг кетиб қолишидан қўрқиб, бахиллик қилмадилар. Топганларини Аллоҳнинг йўлидаги жиҳодга сарфладилар. Улар мунофиқларга ўхшаб жонлари ширин кўриниб, қўрқиб, урушдан қочиб, хотин-халаж орасига кириб ўтириб олмадилар. Улар Аллоҳнинг розилиги учун, Унинг йўлида шаҳид бўлишни орзу этиб жиҳод қилдилар. Шунинг учун уларга барча яхшиликлар берилади. Шунинг учун улар нажот топадилар.)

Malayca: 

(Mereka tetap tinggal) tetapi Rasulullah dan orang-orang yang beriman bersamanya, berjihad dengan harta benda dan jiwa mereka; dan mereka itulah orang-orang yang mendapat kebaikan, dan mereka itulah juga yang berjaya.

Arnavutça: 

Por, Pejgamberi dhe ata që besojnë në të, luftuan me pasurinë e tyre dhe trupin e tyre. Për ta ka çdo të mirë dhe ata janë të shpëtuar.

Bulgarca: 

Ала Пратеника и онези, които вярваха заедно с него, се бореха чрез своите имоти и души. За тези са благата и тези са сполучилите.

Sırpça: 

Али Посланик и они који верују са њим боре се залажући своја богатства и своје животе. Њима ће да припадне свако добро и они ће да успеју.

Çekçe: 

Avšak posel a ti, kdož s ním uvěřili, přesto bojovali majetky i osobami svými a pro ně jsou připraveny nejlepší věci a oni budou blažení.

Urduca: 

بخلاف اس کے رسولؐ نے اور ان لوگوں نے جو رسولؐ کے ساتھ ایمان لائے تھے ا پنی جان و مال سے جہاد کیا اور اب ساری بھلائیاں انہی کے لیے ہیں اور وہی فلاح پانے والے ہیں

Tacikçe: 

Вале паёмбар ва касоне, ки бо ӯ имон овардаанд, бо молу ҷони худ дар роҳи Худо ҷиҳод карданд. Некиҳо аз они онҳост ва онҳоянд, наҷотёфтагон!

Tatarca: 

Ләкин расүл г-м вә аның белән мөэминнәр Аллаһ юлында маллары һәм җаннары илә сугышырлар. Аларгадыр җәннәттәге яхшы нәрсәләр, алардыр бәхеткә ирешүчеләр.

Endonezyaca: 

Tetapi Rasul dan orang-orang yang beriman bersama dia, mereka berjihad dengan harta dan diri mereka. Dan mereka itulah orang-orang yang memperoleh kebaikan, dan mereka itulah orang-orang yang beruntung.

Amharca: 

ግን መልክተኛው እነዚያም ከርሱ ጋር ያመኑት በገንዘቦቻቸውም በነፍሶቻቸውም ታገሉ፡፡ እነዚያም መልካሞች ሁሉ ለነሱ ናቸው፡፡ እነዚያም እነሱ ምኞታቸውን ያገኙ ናቸው፡፡

Tamilce: 

எனினும், தூதரும் அவருடன் நம்பிக்கை கொண்டவர்களும் தங்கள் செல்வங்களாலும் தங்கள் உயிர்களாலும் (அல்லாஹ்வின் பாதையில்) போரிட்டனர். இன்னும், அவர்களுக்குத்தான் நன்மைகள் உண்டு. இன்னும் அவர்கள்தான் வெற்றியாளர்கள் ஆவார்கள்.

Korece: 

그러나 선지자와 그리고 그 분과 함께 믿음을 가진자들은 그 들의 재산과 생명으로 성전하니 그들에게는 복이 있을 것이며 그 들에게는 번성함이 있으리라

Vietnamca: 

Ngược lại, Thiên Sứ (Muhammad) và những người có đức tin đã cùng Y chiến đấu bằng tài sản và sinh mạng của mình là những người sẽ hưởng được những điều tốt đẹp, và họ là những người thành công.