Sayfa 573

veennâ minne-lmüslimûne veminne-lḳâsiṭûn. femen esleme feülâike teḥarrav raşedâ.

Türkçe:
"Nihayet, bizden Allah'a teslim olanlar da var, haksızlığa sapıp çizgiden çıkanlar da var. Allah'a teslim olanlar, işte onlar, doğruyu ve hayrı aramışlardır.
İngilizce:
Amongst us are some that submit their wills (to Allah), and some that swerve from justice. Now those who submit their wills - they have sought out (the path) of right conduct:
Fransızca:
Il y a parmi nous les Musulmans, et il y en a les injustes [qui ont dévié]. Et ceux qui se sont convertis à l'Islam sont ceux qui ont cherché la droiture.
Almanca:
"Und gewiß, unter uns sind Muslime und unter uns sind Ungerechte, und wer den Islam praktizierte, diese suchten das Vernünftige.
Rusça:
Среди нас есть мусульмане и уклонившиеся. Те, которые стали мусульманами, последовали прямым путем.
Arapça:
وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ ۖ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُولَٰئِكَ تَحَرَّوْا رَشَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve biz, bizlerden müslümanlar da var, hak yoldan sapanlar da var. Müslüman olanlar, işte onlar doğru yolu arayanlardır.
Diyanet Vakfı:
İçimizde, (Allah'a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır.

veemme-lḳâsiṭûne fekânû licehenneme ḥaṭabâ.

Türkçe:
"Haksızlığa sapanlar ise cehenneme odun olmuşlardır."
İngilizce:
But those who swerve,- they are (but) fuel for Hell-fire'-
Fransızca:
Et quant aux injustes, ils formeront le combustible de l'Enfer.
Almanca:
Und hinsichtlich der Ungerechten, so sind sie für Dschahannam Brennholz."
Rusça:
Уклонившиеся же будут дровами для Геенны"".
Arapça:
وَأَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَبًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ama yoldan çıkanlar, işte onlar cehenneme odun olmuşlardır.
Diyanet Vakfı:
Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.

veel levi-steḳâmû `ale-ṭṭarîḳati leesḳaynâhüm mâen gadeḳâ.

Türkçe:
Eğer yolda, kıvamında yürüselerdi, onları bol bir su ile suvarırdık,
İngilizce:
(And Allah's Message is): "If they (the Pagans) had (only) remained on the (right) Way, We should certainly have bestowed on them Rain in abundance.
Fransızca:
Et s'ils se maintenaient dans la bonne direction, Nous les aurions abreuvés, certes d'une eau abondante,
Almanca:
Und hätten sie den Weg (ALLAHs) eingehalten, hätten WIR sie doch (mit) reichlich Wasser getränkt,
Rusça:
Если бы они устояли на прямом пути, то Мы напоили бы их водой вволю,
Arapça:
وَأَن لَّوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَاهُم مَّاءً غَدَقًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar gerçekten o yol üzere dosdoğru gitselerdi, elbette kendilerine bol bir su verirdik.
Diyanet Vakfı:
Şayet doğru yolda gitselerdi, onlara bol su verirdik.

lineftinehüm fîh. vemey yü`riḍ `an ẕikri rabbihî yeslükhü `aẕâben ṣa`adâ.

Türkçe:
Ki onları, onun içinde imtihan edelim. Kim Rabbinin zikrinden/Kur'an'dan yüz çevirirse Rabbi onu, gittikçe yükselen bir azaba sokar.
İngilizce:
That We might try them by that (means). But if any turns away from the remembrance of his Lord, He will cause him to undergo a severe Penalty.
Fransızca:
afin de les y éprouver. Et quiconque se détourne du rappel de son Seigneur, Il l'achemine vers un châtiment sans cesse croissant.
Almanca:
damit WIR sie darin der Fitna unterziehen. Und wer sich vom Gedenken seines HERRN abwendet, den läßt ER in eine aufsteigende Peinigung eintreten.
Rusça:
чтобы этим подвергнуть их испытанию. А тех, кто отвращается от Напоминания своего Господа, Он ввергает в тяжкие мучения.
Arapça:
لِّنَفْتِنَهُمْ فِيهِ ۚ وَمَن يُعْرِضْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ki onları onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.
Diyanet Vakfı:
Bu hususta kendilerini denememiz için, Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Rabbin) onu gitgide artan çetin bir azaba uğratır.

veenne-lmesâcide lillâhi felâ ted`û me`a-llâhi eḥadâ.

Türkçe:
Hiç kuşkusuz, mescitler/secdeler Allah içindir. O halde, Allah ile birlikte bir başkasına yakarmayın/Allah'ın yanında bir başkası için çağrıda bulunmayın.
İngilizce:
And the places of worship are for Allah (alone): So invoke not any one along with Allah;
Fransızca:
Les mosquées sont consacrées à Allah : n'invoquez donc personne avec Allah.
Almanca:
"Und gewiß, alle Moscheen sind für ALLAH. So richtet keine Bittgebete an irgendeinen neben ALLAH!"
Rusça:
Мечети принадлежат Аллаху. Не взывайте же ни к кому наряду с Аллахом.
Arapça:
وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Mescitler kuşkusuz Allah'ındır. O halde Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın.
Diyanet Vakfı:
Mescidler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (ve kulluk etmeyin).

veennehû lemmâ ḳâme `abdü-llâhi yed`ûhü kâdû yekûnûne `aleyhi libedâ.

Türkçe:
Allah'ın kulu kalkmış O'na yakarırken, onlar onun üzerine keçeleşir gibi üşüşüyorlardı.
İngilizce:
Yet when the Devotee of Allah stands forth to invoke Him, they just make round him a dense crowd.
Fransızca:
Et quand le serviteur d'Allah s'est mis debout pour L'invoquer, ils faillirent se ruer en masse sur lui. .
Almanca:
"Und gewiß, als ALLAHs Diener aufstand, an Ihn Bittgebete zu richten, beinahe wären sie ihn Niederdrückende."
Rusça:
Когда раб Аллаха встал, обращаясь с мольбой к Нему, они столпились вокруг него (джинны столпились вокруг Пророка, чтобы послушать Коран, или неверующие ополчились против него, чтобы помешать ему).
Arapça:
وَأَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah'ın kulu (Hz. Peygamber) kalkmış O'na dua ederken, neredeyse (cinler) onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.
Diyanet Vakfı:
Allah'ın kulu, O'na yalvarmaya (namaza) kalkınca, neredeyse onun etrafında keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

ḳul innemâ ed`û rabbî velâ üşrikü bihî eḥadâ.

Türkçe:
De ki: "Ben ancak Rabbime yakarırım/çağırırım. Ve hiç kimseyi O'na ortak koşmam."
İngilizce:
Say: "I do no more than invoke my Lord, and I join not with Him any (false god)."
Fransızca:
Dis : "Je n'invoque que mon Seigneur et ne Lui associe personne".
Almanca:
Sag: "Ich richte Bittgebete nur an meinen HERRN und betreibe Ihm gegenüber mit Niemanden Schirk!"
Rusça:
Скажи: "Я взываю только к своему Господу и никого не приобщаю в сотоварищи к Нему".
Arapça:
قُلْ إِنَّمَا أَدْعُو رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki: "Ben ancak Rabbime dua eder ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmam"
Diyanet Vakfı:
(Resulüm!) De ki: Ben ancak Rabbime yalvarırım ve O'na kimseyi ortak koşmam.

ḳul innî lâ emlikü leküm ḍarrav velâ raşedâ.

Türkçe:
De ki: "Ben size zarar verme gücüne de ışık ve aydınlık verme gücüne de sahip değilim."
İngilizce:
Say: "It is not in my power to cause you harm, or to bring you to right conduct."
Fransızca:
Dis : "Je ne possède aucun moyen pour vous faire du mal, ni pour vous mettre sur le chemin droit".
Almanca:
Sag: Gewiß, ich verfüge für euch weder über Schädigendes, noch über Gutes
Rusça:
Скажи: "Не в моей власти навредить вам или наставить вас на прямой путь".
Arapça:
قُلْ إِنِّي لَا أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا رَشَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki, "Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim."
Diyanet Vakfı:
De ki: Doğrusu ben (kendi başıma) size ne zarar verme ne de fayda sağlama gücüne sahibim.

ḳul innî ley yücîranî mine-llâhi eḥadüv velen ecide min dûnihî mülteḥadâ.

Türkçe:
De ki: "Allah'tan beni hiç kimse kurtaramaz ve O'nun dışında bir sığınak da asla bulamam!"
İngilizce:
Say: "No one can deliver me from Allah (If I were to disobey Him), nor should I find refuge except in Him,
Fransızca:
Dis : "Vraiment, personne ne saura me protéger contre Allah; et jamais je ne trouverai de refuge en dehors de Lui.
Almanca:
- Sag: "Mir wird keiner Schutz vor ALLAH gewähren, und ich werde außer bei Ihm keinen Zufluchtsort finden!" -
Rusça:
Скажи: "Никто не защитит меня от Аллаха, и мне не найти убежища, кроме как у Него.
Arapça:
قُلْ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِن دُونِهِ مُلْتَحَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki, "Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben O'ndan başka bir sığınacak bulamam."
Diyanet Vakfı:
De ki: Gerçekten (bana bir kötülük dilerse) Allah'a karşı beni kimse himaye edemez, O'ndan başka sığınacak kimse de bulamam.

illâ belâgam mine-llâhi verisâlâtih. vemey ya`ṣi-llâhe verasûlehû feinne lehû nâra cehenneme ḫâlidîne fîhâ ebedâ.

Türkçe:
"Ancak Allah'tan bir tebliğ ve O'nun mesajlarından bir şeyler sunabilirim." Allah'a ve O'nun resulüne isyan edenler için cehennem ateşi vardır. Uzun süre orada kalaçaklardır.
İngilizce:
Unless I proclaim what I receive from Allah and His Messages: for any that disobey Allah and His Messenger,- for them is Hell: they shall dwell therein for ever.
Fransızca:
[Je ne puis que transmettre] une communication et des messages [émanant] d'Allah. Et quiconque désobéit à Allah et à son Messager aura le feu de l'Enfer pour y demeurer éternellement.
Almanca:
außer über Verkünden von ALLAH und Seiner Botschaften. Und wer sich ALLAH und Seinem Gesandten widersetzt, also gewiß ist Dschahannam für ihn bestimmt. Darin bleiben sie ewig, für immer.
Rusça:
Мне остается лишь доносить истину от Аллаха и Его послания. Кто же ослушается Аллаха и Его Посланника, тому уготован огонь Геенны, в котором они пребудут вечно".
Arapça:
إِلَّا بَلَاغًا مِّنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ ۚ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Benim yapabileceğim, sadece Allah'tan size duyuru yapmak ve O'nun elçilik görevlerini yerine getirmektir. Artık kim Allah'a ve onun elçisine baş kaldırırsa, ona içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.
Diyanet Vakfı:
(Benim yaptığım) ancak Allah katından olanı, O'nun gönderdiklerini tebliğdir. Artık kim Allah ve Resulüne karşı gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedi kalacakları cehennem ateşi vardır.

Sayfalar

Sayfa 573 beslemesine abone olun.