
veḳâle fir`avnü ẕerûnî aḳtül mûsâ velyed`u rabbeh. innî eḫâfü ey yübeddile dîneküm ev ey yużhira fi-l'arḍi-lfesâd.
Türkçe:
Firavun dedi ki: "Bırakın, şu Mûsa'yı öldüreyim de Rabbine yalvarsın. Çünkü onun, dininizi değiştirmesinden yahut yeryüzünde fesat çıkarmasından korkuyorum."
İngilizce:
Said Pharaoh: "Leave me to slay Moses; and let him call on his Lord! What I fear is lest he should change your religion, or lest he should cause mischief to appear in the land!"
Fransızca:
Et Pharaon dit : "Laissez-moi tuer Moïse. Et qu'il appelle son Seigneur ! Je crains qu'il ne change votre religion ou qu'il ne fasse apparaître la corruption sur terre".
Almanca:
Und Pharao sagte: "Lasst mich Musa töten, und er soll Bittgebete an seinen HERRN richten. Ja! Ich fürchte, daß er euren Din verändert, oder daß er im Lande das Verderben hervorbringt."
Rusça:
Фараон сказал: "Не мешайте мне убить Мусу (Моисея). Пусть он призовет своего Господа. Я опасаюсь, что он заменит вашу религию или распространит на земле нечестие".
Arapça:
وَقَالَ فِرْعَوْنُ ذَرُونِي أَقْتُلْ مُوسَىٰ وَلْيَدْعُ رَبَّهُ ۖ إِنِّي أَخَافُ أَن يُبَدِّلَ دِينَكُمْ أَوْ أَن يُظْهِرَ فِي الْأَرْضِ الْفَسَادَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir de Firavun: "Bırakın beni, öldüreyim Musa'yı da o Rabbine dua etsin. Çünkü ben onun, dininizi değiştirmesinden veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmasından korkuyorum" dedi.
Diyanet Vakfı:
Firavun: Bırakın beni, dedi. Musa'yı öldüreyim; (Kurtarabilirse) Rabbine yalvarsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum.

veḳâle mûsâ innî `uẕtü birabbî verabbiküm min külli mütekebbiril lâ yü'minü biyevmi-lḥisâb.
Türkçe:
Mûsa dedi: "Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olana sığındım."
İngilizce:
Moses said: "I have indeed called upon my Lord and your Lord (for protection) from every arrogant one who believes not in the Day of Account!"
Fransızca:
Moïse [lui] dit : "Je cherche auprès de mon Seigneur et le vôtre, protection contre tout orgueilleux qui ne croit pas au jour du Compte".
Almanca:
Und Musa sagte: "Gewiß, ich suchte Schutz bei meinem HERRN und eurem HERRN vor jedem Arroganten, der den Iman an den Tag der Abrechnung nicht verinnerlicht."
Rusça:
Муса (Моисей) сказал: "Воистину, я прибег к защите моего Господа и вашего Господа от всякого превознесшегося гордеца, не верующего в День расчета".
Arapça:
وَقَالَ مُوسَىٰ إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُم مِّن كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَّا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Musa da: "Ben hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığınırım" dedi.
Diyanet Vakfı:
Musa da: Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim, sizin de Rabbinize sığındım, dedi.

veḳâle racülüm mü'min. min âli fir`avne yektümü îmânehû etaḳtülûne racülen ey yeḳûle rabbiye-llâhü veḳad câeküm bilbeyyinâti mir rabbiküm. veiy yekü kâẕiben fe`aleyhi keẕibüh. veiy yekü ṣâdiḳay yüṣibküm ba`ḍu-lleẕî ye`idüküm. inne-llâhe lâ yehdî men hüve müsrifün keẕẕâb.
Türkçe:
Firavun hanedanından, imanını gizleyen bir adam şöyle konuştu: "Rabbim Allah'tır, dediği için bir adamı öldürüyor musunuz? Üstelik size, Rabbinizden açık-seçik deliler de getirdi. Eğer yalancıysa yalancılığı kendi aleyhinedir. Eğer doğru sözlü ise size vaat ettiklerinden bir kısmı başınıza gelir. Kuşkusuz, Allah, haddi aşan yalancıları doğruya ulaştırmaz."
İngilizce:
A believer, a man from among the people of Pharaoh, who had concealed his faith, said: "Will ye slay a man because he says, 'My Lord is Allah'?- when he has indeed come to you with Clear (Signs) from your Lord? and if he be a liar, on him is (the sin of) his lie: but, if he is telling the Truth, then will fall on you something of the (calamity) of which he warns you: Truly Allah guides not one who transgresses and lies!
Fransızca:
Et un homme croyant de la famille de Pharaon, qui dissimulait sa foi, dit : "Tuez-vous un homme parce qu'il dit : "Mon seigneur est Allah" ? Alors qu'il est venu à vous avec les preuves évidentes de la part de votre Seigneur. S'il est menteur, son mensonge sera à son détriment; tandis que s'il est véridique, alors une partie de ce dont il vous menace tombera sur vous". Certes, Allah ne guide pas celui qui est outrancier et imposteur !
Almanca:
Und ein iman-verinnerlichender Mann von der Pharao-Familie, der seinen Iman verbarg, sagte: "Tötet ihr einen Mann, weil er sagt: "Mein Gott ist ALLAH", obwohl er euch bereits die klaren Zeichen von eurem HERRN brachte?! Und 3 sollte er ein Lügner sein, so fällt sein Lügen auf ihn zurück. Doch wenn er wahrhaftig ist, trifft euch etwas von dem, was er euch verspricht. Gewiß, ALLAH leitet nicht einen recht, der maßlos, lügnerisch ist.
Rusça:
Верующий муж из рода Фараона, скрывавший свою веру, сказал: "Неужели вы убьете мужа за то, что он говорит: "Мой Господь - Аллах"? Ведь он явился к вам с ясными знамениями от вашего Господа. Если он лжет, то его ложь навредит только ему самому. Если же он говорит правду, то вас поразит некоторое из того, что он вам обещает. Воистину, Аллах не ведет прямым путем того, кто расточительствует и лжет.
Arapça:
وَقَالَ رَجُلٌ مُّؤْمِنٌ مِّنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَكْتُمُ إِيمَانَهُ أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَن يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ وَقَدْ جَاءَكُم بِالْبَيِّنَاتِ مِن رَّبِّكُمْ ۖ وَإِن يَكُ كَاذِبًا فَعَلَيْهِ كَذِبُهُ ۖ وَإِن يَكُ صَادِقًا يُصِبْكُم بَعْضُ الَّذِي يَعِدُكُمْ ۖ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ كَذَّابٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Firavun ailesinden imanını saklayan bir adam da şöyle dedi: "Bir adamı, Rabbim Allah dediği için öldürecek misiniz? Halbuki o size Rabbinizden delillerle gelmiştir. Hem o bir yalancı ise çok sürmez, yalanı boynuna geçer. Fakat doğru ise size yaptığı tehditlerin birkısmı olsun başınıza gelir. Şüphe yok ki Allah aşırı giden bir yalancıyı doğru yola çıkarmaz."
Diyanet Vakfı:
Firavun ailesinden olup, imanını gizleyen bir mümin adam şöyle dedi: Siz bir adamı "Rabbim Allah'tır" diyor diye öldürecek misiniz? Halbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiştir. Eğer o yalancı ise yalanı kendisinedir. Eğer doğru söylüyorsa sizi tehdit ettiğinin (azabın), bir kısmı olsun gelip size çatar. Şüphesiz Allah, haddi aşan, yalancı kimseyi doğru yola eriştirmez.

yâ ḳavmi lekümü-lmülkü-lyevme żâhirîne fi-l'arḍ. femey yenṣurunâ mim be'si-llâhi in câenâ. ḳâle fir`avnü mâ ürîküm illâ mâ erâ vemâ ehdîküm illâ sebîle-rraşâd.
Türkçe:
"Ey toplumum, bugün bu toprakta, birbirine destek veren insanlar olarak mülk ve yönetim sizin. Peki, karşımıza dikildiği zaman Allah'ın azabından bizi kim kurtaracak?" Firavun şöyle dedi: "Ben size kendi fikrimden başkasını göstermem. Ve ben, aydınlık/doğruluk yolundan başkasına da kılavuzlamam."
İngilizce:
O my People! Yours is the dominion this day: Ye have the upper hand in the land: but who will help us from the Punishment of Allah, should it befall us? Pharaoh said: "I but point out to you that which I see (myself); Nor do I guide you but to the Path of Right!"
Fransızca:
"ô mon peuple, triomphant sur la terre, vous avez la royauté aujourd'hui . Mais qui nous secourra de la rigueur d'Allah si elle nous vient ? " Pharaon dit : "Je ne vous indique que ce que je considère bon. Je ne vous guide qu'au sentir de la droiture".
Almanca:
Meine Leute! Euch gehört heute die Herrschaft als Sieger im Lande, also wer könnte uns vor ALLAHs Peinigung beistehen, wenn sie zu uns käme?" Pharao sagte: "Ich rate euch nichts anderes als das, was ich meine, und ich leite euch auf nichts anderes als auf den Weg der Richtigkeit!"
Rusça:
О мой народ! Сегодня у вас есть власть, и вы господствуете на земле. Но кто поможет нам, если наказание Аллаха явится к нам?" Фараон сказал: "Я указываю вам только на то, что сам считаю нужным. Я веду вас только правильным путем".
Arapça:
يَا قَوْمِ لَكُمُ الْمُلْكُ الْيَوْمَ ظَاهِرِينَ فِي الْأَرْضِ فَمَن يَنصُرُنَا مِن بَأْسِ اللَّهِ إِن جَاءَنَا ۚ قَالَ فِرْعَوْنُ مَا أُرِيكُمْ إِلَّا مَا أَرَىٰ وَمَا أَهْدِيكُمْ إِلَّا سَبِيلَ الرَّشَادِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey kavmim! Bugün mülk sizindir. Dünyada yüze çıkmış bulunuyorsunuz. Eğer gelecek olursa Allah'ın hışmından bizi kim kurtarır? Firavun: "Ben size görüşümden başkasını göstermiyorum ve herhalde ben size doğru yolu gösteriyorum" dedi.
Diyanet Vakfı:
Ey kavmim! Bugün, yeryüzüne hakim kimseler olarak hükümranlık sizindir. Ama Allah'ın azabı bize gelip çatarsa, kim bize yardım eder? Firavun: Ben size kendi görüşümü söylüyorum ve yine size ancak doğru yolu gösteriyorum dedi.

veḳâle-lleẕî âmene yâ ḳavmi innî eḫâfü `aleyküm miŝle yevmi-l'aḥzâb.
Türkçe:
İman etmiş olan bir adam dedi: "Ey toplumum, sizin üzerinize, diğer topluluklarınki gibi bir günün gelmesinden korkuyorum;
İngilizce:
Then said the man who believed: "O my people! Truly I do fear for you something like the Day (of disaster) of the Confederates (in sin)!-
Fransızca:
Et celui qui était croyant dit : "ô mon peuple , je crains pour vous un jour semblable à celui des coalisés.
Almanca:
Und derjenige, der den Iman verinnerlichte, sagte: "Meine Leute! Ja! Ich fürchte für euch Gleiches wie den Tag von Al-ahzab,
Rusça:
Тогда тот, кто уверовал, сказал: "О мой народ! Я боюсь, что вас постигнет нечто подобное дню соумышленников,
Arapça:
وَقَالَ الَّذِي آمَنَ يَا قَوْمِ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُم مِّثْلَ يَوْمِ الْأَحْزَابِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O iman etmiş olan kimse de: "Ey kavmim! Doğrusu ben sizin hakkınızda Ahzab (önceki çeşitli toplumlar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum."
Diyanet Vakfı:
İman etmiş olan dedi ki: "Ey kavmim! Doğrusu ben ben üzerinize önceki toplulukların günü gibi, bir günün gelmesinden korkuyorum."

miŝle de'bi ḳavmi nûḥiv ve`âdiv veŝemûde velleẕîne mim ba`dihim. veme-llâhü yürîdü żulmel lil`ibâd.
Türkçe:
Nûh kavminin, Âd'ın, Semûd'un ve onların ardından gelenlerin serüvenleri gibi. Allah, kulları için zulüm istemiyor."
İngilizce:
Something like the fate of the People of Noah, the 'Ad, and the Thamud, and those who came after them: but Allah never wishes injustice to his Servants.
Fransızca:
Un sort semblable à celui du peuple de Noé, des Aad et des Tamud, et de ceux [qui vécurent] après eux". Allah ne veut [faire subir] aucune injustice aux serviteurs.
Almanca:
wie die Gewohnheit der Leute von Nuh, von 'Aad und von Thamud und denjenigen nach ihnen. Und ALLAH will keine Ungerechtigkeit für die Diener!
Rusça:
подобное тому, что произошло с народом Нуха (Ноя), адитами, самудянами и теми, которые были после них. Аллах не желает поступать несправедливо с рабами.
Arapça:
مِثْلَ دَأْبِ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ ۚ وَمَا اللَّهُ يُرِيدُ ظُلْمًا لِّلْعِبَادِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Nuh Kavmi'nin, Âd'ın, Semud'un ve daha sonrakilerin maceraları gibi (bir günün geleceğinden korkuyorum). Allah, kulları için bir zulüm istemez.
Diyanet Vakfı:
"Nuh kavminin, Âd, Semud ve onlardan sonra gelenlerin durumu gibi, Allah, kullarına bir zulüm dileyecek değildir."

veyâ ḳavmi innî eḫâfü `aleyküm yevme-ttenâd.
Türkçe:
"Ey toplumum, sizin adınıza o bağırıp-çağrışma gününden korkuyorum."
İngilizce:
And O my people! I fear for you a Day when there will be Mutual calling (and wailing),-
Fransızca:
"ô mon peuple, je crains pour vous le jour de l'Appel Mutuel ,
Almanca:
Und meine Leute! Ich fürchte für euch doch den Tag des Rufens,
Rusça:
О мой народ! Я боюсь наступления для вас того дня, когда одни будут взывать к другим.
Arapça:
وَيَا قَوْمِ إِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ يَوْمَ التَّنَادِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ey kavmim! Ben size gelecek o çağrışma gününden (kıyamet gününden) korkuyorum.
Diyanet Vakfı:
"Ey kavmim! Gerçekten sizin için o bağrışıp çağrışma gününden, korkuyorum.

yevme tüvellûne müdbirîn. mâ leküm mine-llâhi min `âṣim. vemey yuḍlili-llâhü femâ lehû min hâd.
Türkçe:
"Bir gündür ki o, sırtınızı dönerek kaçmaya çalışırsınız fakat Allah'a karşı sizi koruyacak kimse olmaz. Allah'ın saptırdığının, yol göstereni yoktur."
İngilizce:
A Day when ye shall turn your backs and flee: No defender shall ye have from Allah: Any whom Allah leaves to stray, there is none to guide...
Fransızca:
Le jour où vous tournerez le dos en déroute, sans qu'il y ait pour vous de protecteur contre Allah". Et quiconque Allah égare, n'a point de guide.
Almanca:
wenn ihr flüchtend den Rücken umkehrt. Für euch gibt es dann vor ALLAH keinen Schützenden." Und wen ALLAH abirren läßt, für den gibt es keinen Rechtleitenden.
Rusça:
В тот день вы обратитесь вспять, но никто не защитит вас от Аллаха. Кого Аллах введет в заблуждение, тому не будет наставника.
Arapça:
يَوْمَ تُوَلُّونَ مُدْبِرِينَ مَا لَكُم مِّنَ اللَّهِ مِنْ عَاصِمٍ ۗ وَمَن يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
O gün arkanıza dönüp kaçacaksınız. Fakat sizi Allah'tan koruyacak olan yoktur. Her kimi Allah şaşırtırsa, artık ona bir yol gösterici bulunmaz.
Diyanet Vakfı:
"O gün arkanıza dönüp kaçacaksınız. Fakat sizi Allah'tan (O'nun azabından) kurtaracak kimse yoktur. Allah kimi saptırırsa, artık onu doğru yola iletecek de yoktur."
