An-Najm—النجم

 
00:00

feevḥâ ilâ `abdihî mâ evḥâ.

Arapça:

فَأَوْحَىٰ إِلَىٰ عَبْدِهِ مَا أَوْحَىٰ

Türkçe:

Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Allah), kuluna verdiği vahyi verdi.

Diyanet Vakfı:

Bunun üzerine Allah, kuluna vahyini bildirdi.

İngilizce:

So did (Allah) convey the inspiration to His Servant- (conveyed) what He (meant) to convey.

Fransızca:

Il révéla à Son serviteur ce qu'Il révéla.

Almanca:

dann ließ er Seinem Diener als Wahy das zuteil werden, was er als Wahy zuteil werden ließ.

Rusça:

Он внушил Его рабу откровение,

Açıklama:
 
00:00

mâ keẕebe-lfüâdü mâ raâ.

Arapça:

مَا كَذَبَ الْفُؤَادُ مَا رَأَىٰ

Türkçe:

Kalp yalanlamadı gördüğünü.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onun gördüğünü kalb(i) yalanlamadı.

Diyanet Vakfı:

(Gözleriyle) gördüğünü kalbi yalanlamadı.

İngilizce:

The (Prophet's) (mind and) heart in no way falsified that which he saw.

Fransızca:

Le cœur n'a pas menti en ce qu'il a vu.

Almanca:

Der Verstand erlog nicht, was er sah.

Rusça:

и сердце не солгало о том, что он увидел.

Açıklama:
 
00:00

efetümârûnehû `alâ mâ yerâ.

Arapça:

أَفَتُمَارُونَهُ عَلَىٰ مَا يَرَىٰ

Türkçe:

Onun gördüğü şey hakkında kuşkuya düşüp onunla çekişiyor musunuz?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız.

Diyanet Vakfı:

Onun gördükleri hakkında şimdi kendisi ile tartışacak mısınız?

İngilizce:

Will ye then dispute with him concerning what he saw?

Fransızca:

Lui contestez-vous donc ce qu'il voit ?

Almanca:

Zweifelt ihr etwa an ihm das an, was er sieht?!

Rusça:

Неужели вы будете спорить с ним о том, что он увидел?

Açıklama:
 
00:00

veleḳad raâhü nezleten uḫrâ.

Arapça:

وَلَقَدْ رَآهُ نَزْلَةً أُخْرَىٰ

Türkçe:

Yemin olsun ki onu bir başka inişte de görmüştü.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Andolsun onu bir kez daha görmüştü.

Diyanet Vakfı:

Andolsun onu, önceden bir defa daha görmüştü,

İngilizce:

For indeed he saw him at a second descent,

Fransızca:

Il l'a pourtant vu, lors d'une autre descente,

Almanca:

Und gewiß, bereits sah er ihn gewiß schon einmal

Rusça:

Он уже видел его другое нисхождение

Açıklama:
 
00:00

`inde sidrati-lmüntehâ.

Arapça:

عِندَ سِدْرَةِ الْمُنتَهَىٰ

Türkçe:

Son sınır ağacı, Sidretül Münteha yanında.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sidretü'lMüntehâ'nın yanında.

Diyanet Vakfı:

Sidretü'l-Münteha'nın yanında.

İngilizce:

Near the Lote-tree beyond which none may pass:

Fransızca:

près de la Sidrat-ul-Muntaha ,

Almanca:

bei der äußersten Sidra ,

Rusça:

у Лотоса крайнего предела,

Açıklama:
 
00:00

`indehâ cennetü-lme'vâ.

Arapça:

عِندَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَىٰ

Türkçe:

O ağacın yanındadır sığınılacak bahçe.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ki Cennetü'lMe'vâ onun yanındadır.

Diyanet Vakfı:

Cennetü'l-Me'va da onun yanındadır.

İngilizce:

Near it is the Garden of Abode.

Fransızca:

près d'elle se trouve le jardin de Maawa :

Almanca:

bei dieser ist die Dschanna der Unterkunft,

Rusça:

возле которого находится Сад пристанища.

Açıklama:
 
00:00

iẕ yagşe-ssidrate mâ yagşâ.

Arapça:

إِذْ يَغْشَى السِّدْرَةَ مَا يَغْشَىٰ

Türkçe:

O vakit kuşatıp sarıyordu Sidre'yi kuşatıp saran,

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sidre'yi kaplayan kaplıyordu.

Diyanet Vakfı:

Sidre'yi kaplayan kaplamıştı.

İngilizce:

Behold, the Lote-tree was shrouded (in mystery unspeakable!)

Fransızca:

au moment où le lotus était couvert de ce qui le couvrait.

Almanca:

da zur Sidra die kommen, die kommen.

Rusça:

Лотос покрыло то, что его покрыло (золотая саранча, или группы ангелов, или повеление Аллаха).

Açıklama:
 
00:00

mâ zâga-lbeṣaru vemâ ṭagâ.

Arapça:

مَا زَاغَ الْبَصَرُ وَمَا طَغَىٰ

Türkçe:

Göz ne kayıp şaştı ne azıp haddi aştı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

(Peygamberin) gözü şaşmadı ve sınırı aşmadı.

Diyanet Vakfı:

Gözü kaymadı ve sınırı aşmadı.

İngilizce:

(His) sight never swerved, nor did it go wrong!

Fransızca:

La vue n'a nullement dévié ni outrepassé la mesure.

Almanca:

Weder verfehlte der Blick, noch überschritt er.

Rusça:

Его взор не уклонился в сторону и не излишествовал.

Açıklama:
 
00:00

leḳad raâ min âyâti rabbihi-lkübrâ.

Arapça:

لَقَدْ رَأَىٰ مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَىٰ

Türkçe:

Yemin olsun ki Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Andolsun ki o, Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü.

Diyanet Vakfı:

Andolsun o, Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü.

İngilizce:

For truly did he see, of the Signs of his Lord, the Greatest!

Fransızca:

Il a bien vu certaines des grandes merveilles de son Seigneur.

Almanca:

Gewiß, bereits sah er von den großen Ayat seines HERRN!

Rusça:

Он увидел величайшие из знамений своего Господа.

Açıklama:
 
00:00

eferaeytümü-llâte vel`uzzâ.

Arapça:

أَفَرَأَيْتُمُ اللَّاتَ وَالْعُزَّىٰ

Türkçe:

Gördünüz mü Uzza'yı, Lât'ı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Siz de gördünüz değil mi o Lât ve Uzza'yı?

Diyanet Vakfı:

Gördünüz mü o Lat ve Uzza'yı?

İngilizce:

Have ye seen Lat. and 'Uzza,

Fransızca:

Que vous en semble [des divinités] Lat et Uzza,

Almanca:

Wie seht ihr es mit Al-lat und Al-'uz-za

Rusça:

Не видели ли вы аль-Лат и аль-Уззу,

Açıklama:

Sayfalar

An-Najm—النجم beslemesine abone olun.