Cuz 25

 
00:00

velein seeltehüm men ḫaleḳa-ssemâvâti vel'arḍa leyeḳûlünne ḫaleḳahünne-l`azîzü-l`alîm.

Arapça:

وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ

Türkçe:

Yemin olsun, eğer onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, kesinlikle şöyle diyeceklerdir: "Onları, Azîz ve Alîm olan yarattı!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Eğer sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan elbette: "Onları çok güçlü ve herşeyi bilen Allah yarattı." derler.

Diyanet Vakfı:

Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yarattı? diye sorsan; "Onları şüphesiz güçlü olan, her şeyi bilen Allah yarattı" derler.

İngilizce:

If thou wert to question them, 'Who created the heavens and the earth?' They would be sure to reply, 'they were created by (Him), the Exalted in Power, Full of Knowledge';-

Fransızca:

Et si tu leur demandes : "Qui a créé les cieux et la terre ? " Ils diront très certainement : "Le Puissant, l'Omniscient les a créés".

Almanca:

Und würdest du sie fragen: "Wer erschuf die Himmel und die Erde?", gewiß würden sie sagen: "Sie erschuf Der Allwürdige, Der Allwissende."

Rusça:

Если ты спросишь их: "Кто сотворил небеса и землю?" - они непременно скажут: "Их сотворил Могущественный, Знающий".

Açıklama:
 
00:00

elleẕî ce`ale lekümü-l'arḍa mehdev vece`ale leküm fîhâ sübülel le`alleküm tehtedûn.

Arapça:

الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَّعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

Türkçe:

O, yerküreyi size bir beşik yaptı. Ve onda sizler için yollar oluşturdu ki, varacağınız yere varabilesiniz.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

O, yeryüzünü sizin için bir beşik yaptı ve doğru gidesiniz diye orada sizin için yollar meydana getirdi.

Diyanet Vakfı:

O, size yeri beşik kılmış ve doğru gidesiniz diye yeryüzünde size yollar yaratmıştır.

İngilizce:

(Yea, the same that) has made for you the earth (like a carpet) spread out, and has made for you roads (and channels) therein, in order that ye may find guidance (on the way);

Fransızca:

Celui qui vous a donné la terre pour berceau et vous y a tracé des sentiers afin que vous vous guidiez;

Almanca:

Derjenige, Der euch die Erde als Unterlage machte, und auf ihr machte ER euch Wege, damit ihr Rechtleitung findet.

Rusça:

Он сделал для вас землю колыбелью и создал для вас на ней дороги, чтобы вы могли следовать прямым путем.

Açıklama:
 
00:00

velleẕî nezzele mine-ssemâi mâem biḳader. feenşernâ bihî beldetem meytâ. keẕâlike tuḫracûn.

Arapça:

وَالَّذِي نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَنشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَّيْتًا ۚ كَذَٰلِكَ تُخْرَجُونَ

Türkçe:

Gökten bir ölçüye bağlı olarak/bir kaderle su indirmiştir O. O suyla biz ölü bir beldeyi hayata kavuşturduk. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah gökten belli bir ölçüye göre su indirdi. Biz onunla ölü bir memlekete yeniden hayat verdik. İşte siz de kabirlerinizden böyle diriltilip çıkarılacaksınız.

Diyanet Vakfı:

Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur. Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz. İşte siz de böylece (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız.

İngilizce:

That sends down (from time to time) rain from the sky in due measure;- and We raise to life therewith a land that is dead; even so will ye be raised (from the dead);-

Fransızca:

Celui qui a fait descendre l'eau du ciel avec mesure et avec laquelle Nous ranimons une cité morte [aride]. Ainsi vous serez ressuscités;

Almanca:

Auch Derjenige, Der vom Himmel Wasser nach Bestimmung fallen ließ, dann ließen WIR damit eine tote Landschaft erstehen. Solcherart werdet ihr hervorgebracht.

Rusça:

Он ниспослал с неба воду в меру, и ею Мы оживили мертвую землю. Таким же образом вы будете выведены из могил.

Açıklama:
 
00:00

velleẕî ḫaleḳa-l'ezvâce küllehâ vece`ale leküm mine-lfülki vel'en`âmi mâ terkebûn.

Arapça:

وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ

Türkçe:

Tüm çiftleri de yaratan O'dur. Ve O, sizin için gemilerden ve hayvanlardan binmekte olduğunuz şeylere de vücut verdi;

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah bütün çiftleri yaratmıştır. Sizin için bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etmiştir.

Diyanet Vakfı:

Bütün çiftleri O yaratmıştır. Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etti.

İngilizce:

That has created pairs in all things, and has made for you ships and cattle on which ye ride,

Fransızca:

Celui qui a créé les couples dans leur totalité et a fait pour vous, des vaisseaux et des bestiaux, des montures,

Almanca:

Auch Derjenige, Der die Zweiheiten allesamt erschuf, und für euch von den Schiffen und den An'am machte, was ihr besteigt,

Rusça:

Он сотворил всякие пары животных и растений и создал для вас среди кораблей и скотины те, на которых вы ездите,

Açıklama:
 
00:00

litestevû `alâ żuhûrihî ŝümme teẕkürû ni`mete rabbiküm iẕe-steveytüm `aleyhi veteḳûlû sübḥâne-lleẕî seḫḫara lenâ hâẕâ vemâ künnâ lehû muḳrinîn.

Arapça:

لِتَسْتَوُوا عَلَىٰ ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ

Türkçe:

Ki onların sırtlarına kurulasınız, sonra oraya kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlaya da şöyle diyesiniz: "Adı ve kudreti yücedir bunu bizim emrimize verenin! Yoksa biz bunu kendimize yanaştıramazdık."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Siz onların sırtına binip üzerlerine yerleştiğiniz zaman, Rabbinizin nimetini anarak şöyle diyesiniz: "Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ı tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi."

Diyanet Vakfı:

Ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.

İngilizce:

In order that ye may sit firm and square on their backs, and when so seated, ye may celebrate the (kind) favour of your Lord, and say, "Glory to Him Who has subjected these to our (use), for we could never have accomplished this (by ourselves),

Fransızca:

afin que vous vous installiez sur leurs dos, et qu'ensuite, après vous y être installés, vous vous rappeliez le bienfait de votre Seigneur et que vous disiez : "Gloire à Celui qui nous a soumis tout cela alors que nous n'étions pas capables de les dominer.

Almanca:

damit ihr euch auf ihren Rücken/Decks zurechtsetzt, dann euch an die Wohltat eures HERRN erinnert, wenn ihr euch darauf zurechtgesetzt habt, und sagt: "subhanal-ladhi sach-chara lana hadha wama kunna lahu muqrinin

Rusça:

чтобы вы поднимались на их спины (или палубы), а затем поминали милость вашего Господа после того, как поднялись на них, и говорили: "Пречист Тот, Кто подчинил нам это, ведь мы сами на такое были неспособны.

Açıklama:
 
00:00

veinnâ ilâ rabbinâ lemünḳalibûn.

Arapça:

وَإِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ

Türkçe:

"Ve gerçekten biz, halden hale geçerek Rabbimize mutlaka döneceğiz."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Gerçekten biz Rabbimize döneceğiz.

Diyanet Vakfı:

Biz şüphesiz Rabbimize döneceğiz (demelisiniz).

İngilizce:

And to our Lord, surely, must we turn back!

Fransızca:

C'est vers notre Seigneur que nous retournerons".

Almanca:

wa inna ila rab-bina lamun-qalibun ."

Rusça:

Воистину, мы вернемся к нашему Господу".

Açıklama:
 
00:00

vece`alû lehû min `ibâdihî cüz'â. inne-l'insâne lekefûrum mübîn.

Arapça:

وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا ۚ إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ مُّبِينٌ

Türkçe:

Kullarından O'na bir pay çıkardılar/bir parça isnat ettiler. Hiç kuşkusuz, insan apaçık bir nankördür.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Buna rağmen insanlar, Allah'ın kullarından bir kısmını O'nun bir parçası saydılar. Gerçekten de insan apaçık bir nankördür.

Diyanet Vakfı:

Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü kıldılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.

İngilizce:

Yet they attribute to some of His servants a share with Him (in his godhead)! truly is man a blasphemous ingrate avowed!

Fransızca:

Et ils Lui firent de Ses serviteurs une partie [de Lui-Même]. L'homme est vraiment un ingrat déclaré !

Almanca:

Und sie schrieben Ihm von Seinen Dienern ein Teil zu. Gewiß, der Mensch ist doch ein deutlicher äußerst Kufr-Betreibender.

Rusça:

Они (многобожники) сделали некоторых из Его рабов частью Его (приписали Ему детей и сотоварищей). Воистину, человек явно неблагодарен.

Açıklama:
 
00:00

emi-tteḫaẕe mimmâ yaḫlüḳu benâtiv veaṣfâküm bilbenîn.

Arapça:

أَمِ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَأَصْفَاكُم بِالْبَنِينَ

Türkçe:

Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendine ayırdı da oğullarla seçkinleşmeyi size mi bıraktı?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoksa O, yarattıklarından kendisine kızlar edindi de erkek çocukları size mi seçti?

Diyanet Vakfı:

Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendisine aldı da oğulları size mi ayırdı?!

İngilizce:

What! has He taken daughters out of what He himself creates, and granted to you sons for choice?

Fransızca:

Ou bien Se serait-Il attribué des filles parmi ce qu'Il crée et accordé à vous par préférence des fils ?

Almanca:

Oder ER nahm sich von dem, was ER erschuf, Töchter und bevorzugt euch mit Söhnen?!

Rusça:

Неужели из Своих творений Он взял Себе дочерей, а вас почтил сыновьями?

Açıklama:
 
00:00

veiẕâ büşşira eḥadühüm bimâ ḍarabe lirraḥmâni meŝelen żalle vechühû müsveddev vehüve keżîm.

Arapça:

وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُم بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَٰنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ

Türkçe:

Onlardan biri, Rahman'a benzer gösterdiği/Rahman'a isnat ettiği kız evlatla müjdelendiğinde, yüzü simsiyah kesilir de öfkeden yutkunur durur.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Onlardan biri Rahman olan Allah'a isnad ettiği kız çocuğu ile müjdelendiği zaman yüzü simsiyah kesilir de öfkesinden yutkunur durur.

Diyanet Vakfı:

Onlardan biri, Rahman'a isnat ettiği kız çocuğuyla müjdelenince, hiddetlenerek yüzü simsiyah kesilir.

İngilizce:

When news is brought to one of them of (the birth of) what he sets up as a likeness to (Allah) Most Gracious, his face darkens, and he is filled with inward grief!

Fransızca:

Or, quand on annonce à l'un d'eux (la naissance) d'une semblable de ce qu'il attribue au Tout Miséricordieux, son visage s'assombrit d'un chagrin profond.

Almanca:

Und wenn einem von ihnen frohe Botschaft überbracht wird über das, was er Dem Allgnade Erweisenden als Gleichnis prägte, blieb sein Gesicht verfinstert, während er voller Groll ist.

Rusça:

Когда кому-либо из них сообщают весть о рождении той, которую они приписывают Милостивому, его лицо чернеет, и он сдерживает свой гнев.

Açıklama:
 
00:00

evemey yüneşşeü fi-lḥilyeti vehüve fi-lḫiṣâmi gayru mübîn.

Arapça:

أَوَمَن يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ

Türkçe:

Süs içinde yetiştirilen, fakat çekişme ve savaşta yetersiz kalanı, öyle mi?

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Yoksa onlar, süs ve zinet içerisinde yetiştirilip de mücadelede erkek gibi kendisini savunmaya açık olmayan kızları mı O'na isnad ediyorlar?

Diyanet Vakfı:

Süs içinde yetiştirilip savaş edemeyecek olanı mı istemiyorlar? (Onları Allah'ın parçası mı sayıyorlar?)

İngilizce:

Is then one brought up among trinkets, and unable to give a clear account in a dispute (to be associated with Allah)?

Fransızca:

Quoi ! Cet être (la fille) élevé au milieu des parures et qui, dans la dispute, est incapable de se défendre par une argumentation claire et convaincante ?

Almanca:

Etwa diejenigen, die mit Schmuck aufwachsen, (schreiben sie Ihm zu), und die beim Disputieren nicht deutlich sind?!

Rusça:

Неужели они приписывают Аллаху ту, которую растят в нарядах и которая не способна ясно говорить при тяжбе?

Açıklama:

Sayfalar

Cuz 25 beslemesine abone olun.