Arapça:
لِتَسْتَوُوا عَلَىٰ ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ
Çeviriyazı:
litestevû `alâ żuhûrihî ŝümme teẕkürû ni`mete rabbiküm iẕe-steveytüm `aleyhi veteḳûlû sübḥâne-lleẕî seḫḫara lenâ hâẕâ vemâ künnâ lehû muḳrinîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Siz onların sırtına binip üzerlerine yerleştiğiniz zaman, Rabbinizin nimetini anarak şöyle diyesiniz: "Bunları bizim hizmetimize veren Allah'ı tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi."
Diyanet İşleri:
Her sınıf varlığı yaratan O'dur. Gemiler ve hayvanlardan binesiniz diye size binekler var etmiştir. Bütün bunlar; üzerlerine oturunca Rabbinizin nimetini anarak: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" demeniz içindir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Binip oturun da sonra onların üstünde doğruldunuz mu Rabbinizin nimetini anın ve yücedir, münezzehtir noksan sıfatlardan o mabut ki ram etmiştir bunu bize, yoksa biz, zaptedemezdik onu deyin diye.
Şaban Piriş:
Onların sırtlarına binip oturmanız, sonra da: Rabbinizin nimetlerini anmanız, onların üzerine yerleştikten sonra da: Bunu, hizmetimize veren Allah noksanlıklardan münezzehtir. Yoksa buna bizim gücümüz yetmezdi.
Edip Yüksel:
Ki onların üstüne binesiniz ve onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin size olan nimetini düşünerek şunları diyesiniz: "Bunu bizim emrimize veren çok yücedir. Onları kendi başımıza kontrol altına alamazdık."
Ali Bulaç:
Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne Yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz için.
Suat Yıldırım:
Ta ki onların üstüne binerken Rabbinizin nimetini hatırlayasınız ve şöyle diyesiniz:“Bunları bizim hizmetimize veren Allah yüceler yücesidir, her türlü eksiklikten münezzehtir.O lütfetmeseydi biz buna güç yetiremezdik. Muhakkak ki biz sonunda Rabbimize döneceğiz.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
Tâ ki, sırtlarında yerleşip oturasınız. Sonra onun üzerine yerleştiğiniz zaman Rabbinizin nîmetini düşünesiniz ve diyesiniz ki: «Bunu bize musahhar eden Rabbimizin şanı pek yücedir. Halbuki, biz bunu zabtedebilenler değil idik.»
Yaşar Nuri Öztürk:
Ki onların sırtlarına kurulasınız, sonra oraya kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlaya da şöyle diyesiniz: "Adı ve kudreti yücedir bunu bizim emrimize verenin! Yoksa biz bunu kendimize yanaştıramazdık."
Bekir Sadak:
Onlar, Rahman olan Allah´in kullari melekleri de disi saydilar. Yaratislarini mi gormusler? Onlarin bu sahidlikleri yazilacak ve sorguya cekileceklerdir.
İbni Kesir:
Ta ki bunların üzerine oturunca, Rabbınızın nimetini anarak: Bunları bize müsahhar kılan ne yücedir, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.
Adem Uğur:
Ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni´metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.
İskender Ali Mihr:
Onların sırtlarına yerleşmeniz için. Sonra onun üzerine yerleştiğiniz zaman Rabbinizin ni´metini zikredin! Ve: “Bunu bize musahhar (emrimize amade) kılan (Allah) Sübhan´dır. Ve biz, O´na (kendimiz) güç yetiremezdik.” deyin!
Celal Yıldırım:
Sırtlarına binip doğrulmanız, sonra da üzerlerinde iyice kurulunca Rabbınızın nîmetini hatırlamanız ve «bunu bizim buyruğumuza verip baş eğdiren (Allah) yücedir, münezzehtir
Tefhim ul Kuran:
Onların sırtlarına binip doğrulmanız, sonra onlara binip doğrulduğunuz zaman da, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: «Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık» demeniz için.
Fransızca:
afin que vous vous installiez sur leurs dos, et qu'ensuite, après vous y être installés, vous vous rappeliez le bienfait de votre Seigneur et que vous disiez : "Gloire à Celui qui nous a soumis tout cela alors que nous n'étions pas capables de les dominer.
İspanyolca:
para que os instaléis en ellos y, luego, cuando lo hayáis hecho, recordéis la gracia de vuestro Señor y digáis: «¡Gloria a Quien ha sujetado esto a nuestro servicio! ¡Nosotros no lo hubiéramos logrado!»
İtalyanca:
sicché possiate sedere sui loro dorsi e ricordiate i favori del vostro Signore dicendo: «Gloria a Colui che ha messo tutto ciò a nostro servizio, mentre non eravamo neppure in grado di domarli!
Almanca:
damit ihr euch auf ihren Rücken/Decks zurechtsetzt, dann euch an die Wohltat eures HERRN erinnert, wenn ihr euch darauf zurechtgesetzt habt, und sagt: "subhanal-ladhi sach-chara lana hadha wama kunna lahu muqrinin
Çince:
以便你们端坐在上面。然后,在端坐的时候,想着你们主的恩典,并且说:赞颂真主,超绝万物!他为我们制服此物,我们对于它本是无能的。
Hollandaca:
Waardoor gij vervoerd wordt, opdat gij stevig op hunne ruggen zoudt zitten, en de gunst van uwen Heer zoudt gedenken, als gij daarop zit, en zeggen zoudt: Geloofd zij hij, die deze schepen en dieren aan onzen dienst heeft onderworpen! want wij zouden die door eigene macht niet hebben kunnen bemeesteren.
Rusça:
чтобы вы поднимались на их спины (или палубы), а затем поминали милость вашего Господа после того, как поднялись на них, и говорили: "Пречист Тот, Кто подчинил нам это, ведь мы сами на такое были неспособны.
Somalice:
Inaad ku ekaataan dhabarkeeda markaas aad xusuusataan Nicmada Eebihiin markaad ku ekaataan ood dhahdaan waxaa nasahan Eebaha noosahley tan mana nihin kuwo kara leyligeeda.
Swahilice:
Ili mkae vizuri migongoni mwao, kisha mkumbuke neema za Mola wenu Mlezi mnapokaa sawa sawa juu yao na mseme: Ametakasika aliye mfanya huyu atutumikie, na tusingeli weza kufanya haya wenyewe.
Uygurca:
اﷲ پۈتۈن مەخلۇقاتلارنىڭ تۈرلىرىنى ياراتتى، سىلەرگە ئۈستىگە چىقىشىڭلار ئۈچۈن كېمە ۋە مىنىشىڭلار ئۈچۈن ھايۋان قاتارلىقلارنى ياراتتى. ئاندىن سىلەر ئۇلارنىڭ ئۈستىگە چىققانلىرىڭلاردا پەرەۋردىگارىڭلارنىڭ نېمىتىنى ئەسلەپ: «بىزگە بۇنى بويسۇندۇرۇپ بەرگەن زات پاكتۇر، بىز ئۇنىڭغا (مىنىشكە) قادىر ئەمەس ئىدۇق، بىز ھەقىقەتەن پەرۋەردىگارىمىزنىڭ دەرگاھىغا قايتقۇچىلارمىز» دېگەيسىلەر
Japonca:
あなたがたは,その背に安全に乗り,それに乗る時,あなたの主の恩恵を念じ,(祈って)言う。「かれを讃えます。これらのものをわたしたちに服従させる御方。これはわたしたちには叶わなかったことです。
Arapça (Ürdün):
«لتستووا» لتستقروا «على ظهوره» ذكر الضمير وجمع الظهر نظراً للفظ ما ومعناها «ثم تذكروا نعمة ربكم إذا استويتم عليه وتقولوا سبحان الذي سخر لنا هذا وما كنا له مقرنين» مطيقين.
Hintçe:
ताकि तुम उसकी पीठ पर चढ़ो और जब उस पर (अच्छी तरह) सीधे हो बैठो तो अपने परवरदिगार का एहसान माना करो और कहो कि वह (ख़ुदा हर ऐब से) पाक है जिसने इसको हमारा ताबेदार बनाया हालॉकि हम तो ऐसे (ताक़तवर) न थे कि उस पर क़ाबू पाते
Tayca:
เพื่อพวกเจ้าจะได้นั่งอยู่บนหลังของมันอย่างมั่นคง แล้วพวกเจ้าจะได้รำลึกถึงความโปรดปรานของพระเจ้าของพวกเจ้า เมื่อพวกเจ้าได้นั่งขี่บนมันอย่างเรียบร้อยแล้ว พวกเจ้าก็จะกล่าวว่า มหาบริสุทธิ์ผู้ทรงให้พาหนะนี้เป็นความสะดวกแก่เรา และเรานั้นไม่สามารถจะควบคุมมันได้
İbranice:
כדי שתרכבו עליהם ואז תזכרו את חסד ריבונכם בשעה שתרכבו עליהם ותאמרו: 'ישתבח שמו של זה אשר קישוטי הזהב הכניע אותם למעננו, כי אנו לבדנו לא היינו מצליחים בזה
Hırvatça:
da se na palubama i leđima njihovim smjestite i da se, potom, kada se smjestite na njih, sjetite blagodati Gospodara svoga i da reknete: "Slavljen i Uzvišen neka je Onaj Koji nam je ovo potčinio, mi to sami ne bismo mogli postići,
Rumence:
şi să vă aşezaţi pe spatele lor. Amintiţi-vă, atunci, binefacerile Domnului vostru când vă aşezaţi pe ele şi spuneţi: “Mărire Celui ce ne-a supus nouă acestea, căci Noi nu le-am fi dovedit.
Transliteration:
Litastawoo AAala thuhoorihi thumma tathkuroo niAAmata rabbikum itha istawaytum AAalayhi wataqooloo subhana allathee sakhkhara lana hatha wama kunna lahu muqrineena
Türkçe:
Ki onların sırtlarına kurulasınız, sonra oraya kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlaya da şöyle diyesiniz: "Adı ve kudreti yücedir bunu bizim emrimize verenin! Yoksa biz bunu kendimize yanaştıramazdık."
Sahih International:
That you may settle yourselves upon their backs and then remember the favor of your Lord when you have settled upon them and say. "Exalted is He who has subjected this to us, and we could not have [otherwise] subdued it.
İngilizce:
In order that ye may sit firm and square on their backs, and when so seated, ye may celebrate the (kind) favour of your Lord, and say, "Glory to Him Who has subjected these to our (use), for we could never have accomplished this (by ourselves),
Azerbaycanca:
Ona görə ki, onları minəsiniz, sonra minib oturduğunuz zaman Rəbbinizin ne’mətini yada salaraq deyəsiniz: “Bunları bizə ram edən Allah pakdır, müqəddəsdir! (Əgər Allahın köməyi olmasaydı) bizim onlara gücümüz çatmazdı.
Süleyman Ateş:
Ki onların sırtlarına binesiniz, sonra onlara bindiğiniz zaman Rabbinizin ni'metini anasınız ve (şöyle) diyesiniz: "Bunu bizim hizmetimize veren (Allah)ın şanı yücedir, yoksa biz bunu (hizmetimize) yanaştıramazdık."
Diyanet Vakfı:
Ki, böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.
Erhan Aktaş:
Üzerlerine binip, onlardan yararlanınca, Rabb’inizin verdiği nimetleri anarak: “Bunları, hizmetimize veren Allah ne yücedir; yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi.” deyin.
Kral Fahd:
böylece onların sırtına binip üzerlerine yerleşince, Rabbinizin nimetini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.
Hasan Basri Çantay:
(13-14) Tâki sırtlarında karaar kılasınız, sonra üzerlerine yerleşince (kalblerinizle) Rabbinizin ni´metini iyice düşünesiniz ve (dilinizle de) «Bunları bize râmeden Allahın şânı ne yücedir, münezzehdir. Yoksa biz bunlara güc yetiremezdik. Biz herhalde, ancak Rabbimize dönüb gidicileriz», diyesiniz.
Muhammed Esed:
böyle yapar ki onlara hükmedesiniz ve ne zaman onlardan yararlanırsanız Rabbinizin nimetlerini hatırlayıp "(Bütün) bunları bizim hizmetimize veren O ne yücedir, çünkü (O olmasaydı) biz bunu elde edemezdik;
Gültekin Onan:
Onların sırtlarına binip doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: "
Ali Fikri Yavuz:
Ki, sırtlarında kurulasınız, sonra da üzerlerine kurulunca Rabbinizin nimetini hatırlayıp şöyle diyesiniz: “- Bunları bizim hizmetimize bağlıyan Allah’ın şanı ne yücedir! O bütün noksanlıklardan münezzehtir. Yoksa biz, bunlara güç yetiremezdik
Portekizce:
Bem como para que vos acomodásseis sobre eles, para assim recordar-vos das mercês do vosso Senhor, quando issoacontecesse, Dizei: Glorificado seja Quem no-los submeteu, o que jamais teríamos logrado fazer.
İsveççe:
för att ni, efter att ha tagit dem i er tjänst och stigit ombord eller suttit upp på dem, skall minnas er Herres godhet och säga: "Stor är Han i Sin härlighet, som låter oss förfoga över dem; själva skulle vi inte ha kunnat ta dem i vår tjänst!
Farsça:
تا بر پشت آنها قرار گیرید، سپس هنگامی که بر آنها سوار می شوید نعمت پروردگارتان را به یاد آورید و بگویید: منزّه [از هر عیب و نقصی] است کسی که این [وسایل سواری] را برای ما مسخّر و رام کرد، در حالی که ما را قدرت مسخّر کردن آنها نبود؛
Kürtçe:
بۆ ئەوەی سواری پشتیان بن لەپاشان بیر لەنیعمەتی پەروەردگارتان بکەنەوە کاتێك سواریان بوون وەبڵێن پاك و بێگەردی بۆ ئەو (خوایە)ی کە ئەمەی بۆ ڕام ھێناوین کە پێشتر ئێمە توانامان بەسەریدا نەبوو
Özbekçe:
Токи сиз уларнинг устига ўрнашгайсизлар, сўнгра уларнинг устига ўрнашиб олгач, Роббингиз неъматини эслаб: «Бизга буни бўйсундирган зот покдир. Биз бунга қодир эмас эдик.
Malayca:
Supaya kamu duduk tetap di atasnya; kemudian kamu mengingati nikmat Tuhan kamu apabila kamu duduk tetap di atasnya, serta kamu (bersyukur dengan) mengucapkan: " Maha Suci Tuhan yang telah memudahkan kenderaan ini untuk kami, sedang kami sebelum itu tidak terdaya menguasainya -
Arnavutça:
t’i shaloni ato, e pastaj t’i kujtoni dhuntitë e Zotit tuaj (kur të shaloni në to) dhe të thoni: “Qoftë lavdëruar Ai që i nënshtroi këto për ne, se, na këto, vetë nuk do të mund t’i arrinim –
Bulgarca:
за да се настанявате на гърбовете им и да споменавате благодатта на вашия Господ, щом се настаните върху тях, и да казвате: “Пречист е Онзи, Който подчини това на нас! Ние сме неспособни за това.
Sırpça:
да се сместите на њиховим палубама и леђима и да се, потом, када се сместите на њих, сетите благодати свога Господара и да кажете: „Слављен и Узвишен нека је Онај Који нам је ово потчинио, ми то сами не би могли да постигнемо,
Çekçe:
abyste se na jejich hřbetech usadili a pak si vzpomněli na dobrodiní Pána svého, když na nich pevně sedíte, a abyste říkali: 'Sláva tomu, jenž nám toto vše podrobil, vždyť my sami dosáhnout toho schopni bychom nebyli!
Urduca:
اور جب اُن پر بیٹھو تو اپنے رب کا احسان یاد کرو اور کہو کہ "پاک ہے وہ جس نے ہمارے لیے اِن چیزوں کو مسخر کر دیا ورنہ ہم انہیں قابو میں لانے کی طاقت نہ رکھتے تھے
Tacikçe:
Ва чун бар пушти онҳо қарор гирифтед, неъмати Парвардигоратонро ёд кунед ва бигӯед: «Пок аст он кас, ки инҳоро роми мо кард, вагарна моро тавони он набуд.
Tatarca:
Ул көймәләргә вә хайваннарга сәүдә әйберләрегезне салып үзегез дә менеп утырмаклыгыгыз өчен сезгә тапшырылдылар, соңра менеп утырып тынычлангач, Раббыгызның нигъмәтен зекер итәсез вә әйтәсез: "Бу нәрсәләрдән безне файдаланучы Аллаһ һәр кимчелектән пакьтер, бу нәрсәләрне булдырырга үзебез, әлбәттә, кадир булмас идек.
Endonezyaca:
Supaya kamu duduk di atas punggungnya kemudian kamu ingat nikmat Tuhanmu apabila kamu telah duduk di atasnya; dan supaya kamu mengucapkan: "Maha Suci Tuhan yang telah menundukkan semua ini bagi kami padahal kami sebelumnya tidak mampu menguasainya,
Amharca:
በጀርባዎቹ ላይ እንድትደላደሉ ከዚያም በርሱ ላይ የተደላደላችሁ ጊዜ የጌታችሁን ጸጋ እንድታስታውሱ፤ እንድትሉም፡- «ያ ይህንን የማንችለው ስንኾን ለእኛ ያገራለን ጌታ ጥራት ይገባው፡፡
Tamilce:
அவற்றின் முதுகுகளில் நீங்கள் ஸ்திரமாக அமர்வதற்காகவும்; பிறகு அவற்றின் மீது நீங்கள் ஸ்திரமாக அமரும்போது உங்கள் இறைவனின் அருட்கொடையை நீங்கள் நினைவு கூர்வதற்காகவும்; “இதை எங்களுக்கு வசப்படுத்தி தந்தவன் மகா தூயவன். நாங்கள் இதைக் கட்டுப்படுத்தும் ஆற்றல் உள்ளவர்களாக இருக்கவில்லை.”
Korece:
이리하여 너희가 등위에서 안정하고 너희가 그곳에 안전하게 앉아 있을 때 너희 주님을 염원하 며 저희가 그렇게 할 수 없는 것 을 저희에게 순종케 하여 주신 그분께 영광이 있으소서 라고 말 하고
Vietnamca:
(Những con tàu, các loại gia súc, Ngài tạo chúng cho các ngươi) để các ngươi có thể ngồi vững trên lưng của chúng và sau đó các ngươi nhớ đến hồng phúc của Thượng Đế của các ngươi và nói: “Quang vinh thay Đấng đã chế ngự (phương tiện) này cho bầy tôi, bởi quả thật bầy tôi không đủ khả năng chế ngự nó.”
Ayet Linkleri: