
veiẕâ raev âyetey yestesḫirûn.
Türkçe:
Bir ayetle yüzyüze geldiklerinde, dudak büküp eğleniyorlar.
İngilizce:
And, when they see a Sign, turn it to mockery,
Fransızca:
et quand ils voient un prodige, ils cherchent à s'en moquer,
Almanca:
und wenn sie eine Aya sehen, machen sie sich äußerst lustig.
Rusça:
Когда же они видят знамение, то высмеивают его.
Arapça:
وَإِذَا رَأَوْا آيَةً يَسْتَسْخِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Bir mucize gördükleri zaman da eğlenceye alıyorlar.
Diyanet Vakfı:
Bir mucize görseler alay ederler.

veḳâlû in hâẕâ illâ siḥrum mübîn.
Türkçe:
Şöyle dediler: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir."
İngilizce:
And say, "This is nothing but evident sorcery!
Fransızca:
et disent : "Ceci n'est que magie évidente.
Almanca:
Und sie sagten: "Dies ist nichts anderes als eindeutige Magie:
Rusça:
Они говорят: "Это - всего лишь очевидное колдовство.
Arapça:
وَقَالُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve diyorlar ki: "Bu apaçık büyüden başka bir şey değildir."
Diyanet Vakfı:
Bu ancak açık bir büyüdür, derler.

eiẕâ mitnâ vekünnâ türâbev ve`iżâmen einnâ lemeb`ûŝûn.
Türkçe:
"Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı? Biz gerçekten diriltilecek miyiz?"
İngilizce:
What! when we die, and become dust and bones, shall we (then) be raised up (again)
Fransızca:
Lorsque nous serons morts et que nous deviendrons poussière et ossements, serons-nous ressuscités ?
Almanca:
Wenn wir starben und zu Erde und Knochen wurden, werden wir etwa doch erweckt?
Rusça:
Неужели мы будем воскрешены после того, как умрем и станем прахом и костями?
Arapça:
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecekmişiz?
Diyanet Vakfı:
"Gerçekten biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, diriltileceğiz?"

eveâbâüne-l'evvelûn.
Türkçe:
"Önceki atalarımız da mı?"
İngilizce:
And also our fathers of old?
Fransızca:
ainsi que nos premiers ancêtres ? "
Almanca:
Auch unsere ersten Ahnen?"
Rusça:
Или же наши отцы?"
Arapça:
أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Önceki atalarımız da mı?..
Diyanet Vakfı:
"İlk atalarımızda mı (diriltilecek)?"

ḳul ne`am veentüm dâḫirûn.
Türkçe:
De ki: "Evet! Ve, siz de! Aşağılanmış, ezilmiş olarak."
İngilizce:
Say thou: "Yea, and ye shall then be humiliated (on account of your evil)."
Fransızca:
Dis : "Oui ! et vous vous humilierez".
Almanca:
Sag: "Ja, doch! Und ihr seid dann erniedrigt."
Rusça:
Скажи: "Да, и вы будете унижены!"
Arapça:
قُلْ نَعَمْ وَأَنتُمْ دَاخِرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
De ki: "Evet, hem de sizler çok aşağılanmış olarak (dirileceksiniz)."
Diyanet Vakfı:
De ki: Evet, hem de hor ve hakir olarak (diriltileceksiniz).

feinnemâ hiye zecratüv vâḥidetün feiẕâ hüm yenżurûn.
Türkçe:
Müthiş bir komut sesidir O. Onlar öylece bakakalacaklar.
İngilizce:
Then it will be a single (compelling) cry; and behold, they will begin to see!
Fransızca:
Il n'y aura qu'un seul Cri, et voilà qu'ils regarderont,
Almanca:
Und es ist nichts anderes als ein einziger Schrei, sogleich sehen sie.
Rusça:
Раздастся один только глас, и все они будут смотреть.
Arapça:
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنظُرُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onların gözleri açılıverir.
Diyanet Vakfı:
O (diriltme) korkunç. bir sesten ibaret olacak, o anda hemen onların gözleri açılıp etrafa bakacaklar.

veḳâlû yâ veylenâ hâẕâ yevmü-ddîn.
Türkçe:
Şöyle derler: "Vay başımıza! Din günüdür bu!"
İngilizce:
They will say, "Ah! Woe to us! This is the Day of Judgment!"
Fransızca:
et ils diront : "Malheur à nous ! c'est le jour de la Rétribution".
Almanca:
Und sie sagten: "Unser Untergang! Dies ist der Tag des Din ."
Rusça:
Они скажут: "Горе нам! Это - День воздаяния!"
Arapça:
وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هَٰذَا يَوْمُ الدِّينِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eyvah bizlere! İşte bu hesap günüdür. derler.
Diyanet Vakfı:
(Durumu gören kafirler:) Eyvah bize! Bu ceza günüdür, derler.

hâẕâ yevmü-lfaṣli-lleẕî küntüm bihî tükeẕẕibûn.
Türkçe:
O yalanlayıp durduğunuz ayrım günüdür bu.
İngilizce:
(A voice will say,) "This is the Day of Sorting Out, whose truth ye (once) denied!"
Fransızca:
"C'est le jour du Jugement que vous traitiez de mensonge".
Almanca:
"Dies ist der Tag des Richtens, den ihr zu verleugnen pflegtet.
Rusça:
Это - День различения, который вы считали ложью.
Arapça:
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Onlara): "İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz (iyi ve kötüyü) ayırt etme günüdür" denir.
Diyanet Vakfı:
İşte bu; yalanlamış olduğunuz hüküm günüdür.

uḥşürü-lleẕîne żalemû veezvâcehüm vemâ kânû ya`büdûn.
Türkçe:
Toplayın o zulmedenleri; eşlerini de. O tapınıp durmuş olduklarını da toplayın:
İngilizce:
Bring ye up, it shall be said, "The wrong-doers and their wives, and the things they worshipped-
Fransızca:
"Rassemblez les injustes et leurs épouses et tout ce qu'ils adoraient,
Almanca:
Versammelt diejenigen, die Unrecht begingen, ihre Ehepartner und das, dem sie dienten
Rusça:
Соберите беззаконников и им подобных и тех, кому они поклонялись
Arapça:
۞ احْشُرُوا الَّذِينَ ظَلَمُوا وَأَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.
Diyanet Vakfı:
(Allah, meleklerine emreder:) "Zalimleri, onların aynı yoldaki arkadaşlarını ve tapmış olduklarını toplayın".

min dûni-llâhi fehdûhüm ilâ ṣirâṭi-lceḥîm.
Türkçe:
Allah'tan başka tapınmış olduklarını. Sürün onları cehennemin yoluna.
İngilizce:
Besides Allah, and lead them to the Way to the (Fierce) Fire!
Fransızca:
en dehors d'Allah. Puis conduisez-les au chemin de la Fournaise.
Almanca:
anstelle von ALLAH. Dann führt sie auf den Weg der Hölle.
Rusça:
вместо Аллаха, и укажите им на путь в Ад.
Arapça:
مِن دُونِ اللَّهِ فَاهْدُوهُمْ إِلَىٰ صِرَاطِ الْجَحِيمِ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru.
Diyanet Vakfı:
"Allah'tan başka. Onlara cehennemin yolunu gösterin".
Sayfalar
