Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

92

Sûredeki Ayet No: 

2

Ayet No: 

6060

Sayfa No: 

595

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَالنَّهَارِ إِذَا تَجَلَّىٰ

Çeviriyazı: 

vennehâri iẕâ tecellâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Açıldığı zaman gündüze,

Diyanet İşleri: 

Açılıp aydınlattığı zaman gündüze and olsun.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve ışıyınca, güne.

Şaban Piriş: 

Ortaya çıktığı zaman gündüze,

Edip Yüksel: 

Ortaya çıktığı zaman gündüze,

Ali Bulaç: 

Parıldayıp-aydınlandığı zaman gündüze,

Suat Yıldırım: 

Açılıp parladığı zaman gündüz,

Ömer Nasuhi Bilmen: 

92:1

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve parıldadığı zaman gündüze,

Bekir Sadak: 

(8-10) Ama, cimrilik eden, kendini Allah´tan mustagni sayan, en guzel sozu yalanlayan kimsenin gucluge ugramasini kolaylastiririz.

İbni Kesir: 

Açıldığı zaman gündüze,

Adem Uğur: 

Açılıp ağardığı vakit gündüze,

İskender Ali Mihr: 

Ve tecelli edeceği (aydınlanmaya başlayacağı) an gündüze.

Celal Yıldırım: 

(Karanlığı yırtıp) aydınlığıyla ortaya çıktığı zaman gündüze,

Tefhim ul Kuran: 

Parıldayıp aydınlandığı zaman gündüze,

Fransızca: 

Par le jour quand il éclaire !

İspanyolca: 

¡Por el día cuando resplandece!

İtalyanca: 

per il giorno quando risplende,

Almanca: 

und bei dem Tag, wenn er sich enthüllt,

Çince: 

以显著时的白昼发誓,

Hollandaca: 

Bij den dag als die met glans schittert;

Rusça: 

Клянусь днем, который сияет светом!

Somalice: 

Iyo markay Maalintu Muuqato (ifto).

Swahilice: 

Na mchana unapo dhihiri!

Uygurca: 

يورۇغان چاغدىكى كۈندۈز بىلەن قەسەمكى،

Japonca: 

輝く昼において,

Arapça (Ürdün): 

«والنهار إذا تجلى» تكشف وظهر وإذا في الموضوعين لمجرد الظرفية والعامل فيها فعل القسم.

Hintçe: 

और दिन की क़सम जब ख़ूब रौशन हो

Tayca: 

และด้วยเวลากลางวันเมื่อมันประกายแสง

İbranice: 

וביום בזוהרו באורו

Hırvatça: 

i dana kad svane,

Rumence: 

Pe noaptea care-l învăluie!

Transliteration: 

Waalnnahari itha tajalla

Türkçe: 

Ve parıldadığı zaman gündüze,

Sahih International: 

And [by] the day when it appears

İngilizce: 

By the Day as it appears in glory;

Azerbaycanca: 

And olsun işıqlanmaqda olan gündüzə;

Süleyman Ateş: 

Göründüğü zaman gündüze andolsun,

Diyanet Vakfı: 

Açılıp ağardığı vakit gündüze,

Erhan Aktaş: 

Ortaya çıktığı zaman gündüze,

Kral Fahd: 

açılıp ağardığı vakit gündüze, yemin ederim ki,

Hasan Basri Çantay: 

açıl (ıb ağar) dığı zaman gündüze,

Muhammed Esed: 

ve aydınlığı yükselten gündüzü!

Gültekin Onan: 

Parıldayıp aydınlandığı zaman gündüze,

Ali Fikri Yavuz: 

Açılıb aydınlandığı zaman gündüze,

Portekizce: 

Pelo dia, quando resplandece,

İsveççe: 

och vid dagen, när den träder fram i klarhet!

Farsça: 

و به روز هنگامی که آشکار شود

Kürtçe: 

وە بەڕۆژ کاتێك کە ڕووناك دەبێتەوە

Özbekçe: 

Наҳорнинг тажалли пайти билан қасам.

Malayca: 

Dan siang apabila ia lahir terang-benderang;

Arnavutça: 

dhe ditën që agon,

Bulgarca: 

и в деня, когато засиява,

Sırpça: 

и дана кад сване,

Çekçe: 

při dni, když v slávě se objevuje,

Urduca: 

اور دن کی جبکہ وہ روشن ہو

Tacikçe: 

ва савганд ба рӯз, он гоҳ ки ошкор шавад

Tatarca: 

Вә көндез белән ант итәм, һәркайчан яктырса.

Endonezyaca: 

dan siang apabila terang benderang,

Amharca: 

በቀኑም፤ በተገለጸ ጊዜ፡፡

Tamilce: 

பகல் மீது சத்தியமாக, (வெளிச்சத்துடன்) அது வெளிப்படும் போது!

Korece: 

빛을 비추이는 낮을 두고 맹 세하며

Vietnamca: 

Thề bởi ban ngày khi nó sáng tỏ.