Arapça:
وَلَا تُعْجِبْكَ أَمْوَالُهُمْ وَأَوْلَادُهُمْ ۚ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ أَن يُعَذِّبَهُم بِهَا فِي الدُّنْيَا وَتَزْهَقَ أَنفُسُهُمْ وَهُمْ كَافِرُونَ
Çeviriyazı:
velâ tü`cibke emvâlühüm veevlâdühüm. innemâ yürîdü-llâhü ey yü`aẕẕibehüm bihâ fi-ddünyâ vetezheḳa enfüsühüm vehüm kâfirûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onların ne malları, ne de evlatları seni imrendirmesin. Allah, onları dünyada bunlarla cezalandırmayı ve canlarının kâfir olarak çıkmasını murad ediyor, başka değil.
Diyanet İşleri:
Malları ve çocukları seni hayrete düşürmesin; Allah bunlarla onlara dünyada azabetmek ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını ister.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onların malları, evlatları, seni şaşırtıp imrendirmesin. Şüphe yok ki Allah, onları o malla, o evlatla dünyada azaplandırmayı diler ve kafir olarak da güçlükle can vermelerini murad eder.
Şaban Piriş:
Malları ve evlatları seni imrendirmesin. Allah bunlarla onlara dünya hayatında azap vermek istiyor ve onların canları kâfir olarak çıkar.
Edip Yüksel:
Paraları ve çocukları seni etkilemesin. ALLAH bunlarla, onları dünyada cezalandırmayı ve canlarının inkarcılar olarak çıkmasını ister.
Ali Bulaç:
Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin; Allah bunlarla, ancak onları dünyada azaplandırmak ve canlarının onlar inkar içindeyken zorluk içinde çıkmasını istiyor.
Suat Yıldırım:
Onların ne malları ne de evlatları seni imrendirmesin.Çünkü Allah bunlarla onlara dünyada sıkıntı ve azap çektirmek istemekte ve canlarının kâfir olarak çıkmasını dilemektedir. [9,55]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onların malları ve evladları seni imrendirmesin. Allah Teâlâ diliyor ki, onları bunlar sebebiyle dünyada azaba uğratsın ve onların canlarını kâfirler oldukları halde gidersin.
Yaşar Nuri Öztürk:
Malları da evlatları da seni imrendirmesin. Allah bunlarla, dünyada onlara azap etmek istiyor. Kâfir olarak çıkaracaktır canları.
Bekir Sadak:
Bedevilerden, izin almak uzere, ozur beyan eden kimseler geldiler. Allah´a ve peygamberine yalan soyleyenler ise, ozur bile beyan etmeksizin geri kaldilar. Onlardan kafir olanlar can yakici azaba ugrayacaktir.
İbni Kesir:
Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Allah
Adem Uğur:
Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor.
İskender Ali Mihr:
Ve onların malları ve evlâtları, senin hoşuna gitmesin (seni imrendirmesin). Allah dünya hayatında, onlarla (onların malları ve evlâtları ile) onlara azap etmek ister ve onların nefslerinin (canlarının) kâfir olarak çıkmasını ister.
Celal Yıldırım:
Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin
Tefhim ul Kuran:
Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin
Fransızca:
Et que ni leurs biens ni leurs enfants ne t'émerveillent ! Allah ne veut par là, que les châtier ici-bas, et qu'ils rendent péniblement l'âme en mécréants .
İspanyolca:
¡ No te maravilles de su hacienda y de sus hijos! Alá sólo quiere con ello castigarles en la vida de acá y que exhalen su último suspiro siendo infieles.
İtalyanca:
I loro beni e i loro figli non ti stupiscano. Con quelli Allah vuole castigarli in questa vita e [far sì] che periscano penosamente nella miscredenza.
Almanca:
Auch finde keinen Gefallen an ihrem Vermögen und an ihren Kindern! ALLAH will sie damit im Diesseits nur peinigen und (will), daß ihre Seelen (ihren Körper) beschwerlich verlassen, während sie noch Kafir sind.
Çince:
他们的财产和子嗣不要使你赞叹,真主只愿借此在今世惩治他们,他们将在不信道的情况下死去。
Hollandaca:
Laten hunne rijkdommen en hunne kinderen uwe verwondering niet opwekken; Gods bedoeling is alleen hen daardoor in deze wereld te straffen en hen door hunne zielen te doen verlaten, terwijl zij ongeloovigen zijn.
Rusça:
Пусть не восхищают тебя их имущество и дети. Аллах желает только подвергнуть их мучениям имуществом и детьми в этом мире, дабы они расстались со своими душами неверующими.
Somalice:
ee yeyna ku yaab galinnin xoolahoodu iyo caruurtoodu, wuxuu uun Eebe dooni inuu ku cadaabo adduunka ay baxdana naftooduna iyagoo gaalo ah.
Swahilice:
Wala zisikushitue mali zao na watoto wao. Mwenyezi Mungu anataka kuwaadhibu kwa hayo katika dunia; na zitoke roho zao na hali wao ni makafiri.
Uygurca:
ئۇلارنىڭ ماللىرى ۋە ئەۋلادلىرى سېنى ئەجەبلەندۈرمىسۇن. اﷲ دۇنيادا بۇلار ئارقىلىق ئۇلارنى جازالاشنى، ئۇلارنىڭ كاپىر پېتى جان ئۈزۈشنى ئىرادە قىلىدۇ
Japonca:
またあなたは,かれらの財産や子女に,心を奪われてはならない。本当にアッラーは,これらのものによって,現世においてかれらを罰しようという思召であり,またかれらの魂が,不信心の中に離れ去ることを望まれる。
Arapça (Ürdün):
«ولا تعجبك أموالهم وأولادهم إنما يريد الله أن يعذبهم بها في الدنيا وتزهق» تخرج «أنفسهم وهم كافرون».
Hintçe:
और उनके माल और उनकी औलाद (की कसरत) तुम्हें ताज्जुब (हैरत) में न डाले (क्योकि) ख़ुदा तो बस ये चाहता है कि दुनिया में भी उनके माल और औलाद की बदौलत उनको अज़ाब में मुब्तिला करे और उनकी जान निकालने लगे तो उस वक्त भी ये काफ़िर (के काफ़िर ही) रहें
Tayca:
“และจงอย่าให้ทรัพย์สมบัติของพวกเขาและลูก ๆของพวกเขา เป็นที่พึงใจแก่เจ้า แท้จริงอัลลอฮ์ ทรงต้องการที่จะลงโทษพวกเขาด้วยสิ่งเหล่านั้นในโลกนี้ และที่จะให้ชีวิตของพวกเขาออกจากร่างไป ขณะที่พวกเขาเป็นผู้ปฏิเสธศรัทธาเท่านั้น” ”
İbranice:
ואל תתרשם מהונם הרב והמספר הגדול של בניהם. אלוהים רוצה לתת להם את זה כעונש בשבילם בחיי העולם הזה, ועד שימותו ככופרים
Hırvatça:
Neka te ne ushićuju imeci njihovi i djeca njihova! Allah želi da ih njima na dunjaluku namuči i da im duše - dok su nevjernici - iziđu.
Rumence:
Averile şi pruncii lor să nu te încânte, căci Dumnezeu voieşte doar să-i osândească prin aceasta în Viaţa de Acum şi să moară în tăgadă.
Transliteration:
Wala tuAAjibka amwaluhum waawladuhum innama yureedu Allahu an yuAAaththibahum biha fee alddunya watazhaqa anfusuhum wahum kafiroona
Türkçe:
Malları da evlatları da seni imrendirmesin. Allah bunlarla, dünyada onlara azap etmek istiyor. Kâfir olarak çıkaracaktır canları.
Sahih International:
And let not their wealth and their children impress you. Allah only intends to punish them through them in this world and that their souls should depart [at death] while they are disbelievers.
İngilizce:
Nor let their wealth nor their (following in) sons dazzle thee: Allah's plan is to punish them with these things in this world, and that their souls may perish in their (very) denial of Allah.
Azerbaycanca:
Onların nə mal-dövləti, nə də oğul-uşağı səni heyrətə salmasın. Allah bununla onlara (münafiqlərə) ancaq dünyada əzab vermək və kafir olduqları halda, canlarının (çətinliklə) çıxmasını istər.
Süleyman Ateş:
Onların malları ve evladları seni imrendirmesin; Allah onlara dünyada, bunlarla azabetmeyi ve kafir olarak canlarının çıkmasını istiyor.
Diyanet Vakfı:
Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kafir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor.
Erhan Aktaş:
Öyleyse, onların(1) malları ve çocukları seni imrendirmesin. Doğrusu, Allah, bunlarla, onlara dünya hayatında azâp etmeyi ve canlarının Kâfir olarak çıkmasını istiyor.
Kral Fahd:
Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor.
Hasan Basri Çantay:
Onların ne malları, ne evlâdları seni imrendirmesin. Allah bunlar (bu varlıkları) sebebiyle ancak kendilerini dünyâda azaba çarpdırmayı ve canlarının, onlar kâfir oldukları halde, güçlükle çıkmasını diler...
Muhammed Esed:
(O halde) onların dünyevi zenginlikleri ve çocukları(nın çokluğundan umdukları bahtiyarlık) seni imrendirmesin: Allah bütün bunlarla bu dünya (hayatın)da onlara azap etmek ve canlarının hakkı inkar tutumu içinde çıkmasını (sağlamak) istiyor.
Gültekin Onan:
Onların malları ve evlatları seni imrendirmesin
Ali Fikri Yavuz:
Onların ne malları, ne de evladları senin gözüne batmasın (bunlar hiç bir şey değil), Ancak Allah, onları dünyada bunlarla azablandırmayı ve kâfir oldukları halde canlarının çıkmasını murad ediyor.
Portekizce:
Que não te maravilhem os seus bens, nem os seus filhos, porque Deus somente quer, com isso, atormentá-los, nestemundo, e fazer com que suas almas pereçam na incredulidade.
İsveççe:
Se inte med beundran på deras rikedom och deras [många] söner; med dessa [gåvor som drar med sig bekymmer och tunga offer] vill Gud straffa dem i detta liv och [Han vill] att de ger upp andan, medan de ännu förnekar sanningen.
Farsça:
اموال و فرزندانشان تو را به شگفت نیاورد [این ها برای آنان خوشبختی نیست] خدا فقط می خواهد آنان را در دنیا به اموال و فرزندانشان عذاب کند، و در حالی که کافرند جانشان درآید.
Kürtçe:
وە(ئەی موحەممەد ﷺ) باسەرت سوڕنەھێنێت ماڵ و منداڵی زۆریان بەڕاستی خوا دەیەوێت بەوە (بەو ماڵ و منداڵ زۆریەیان) سزایان بدات لەدونیادا وە گیانیان دەربچێت لەکاتێکدا ئەوانە بێ باوەڕن
Özbekçe:
Уларнинг мол-дунёлари ва бола-чақалари сени ажаблантирмасин. Аслида, Аллоҳ ўша нарсалар сабабли уларни дунёда азоблашни ва кофир ҳолларида жонлари чиқишни хоҳлайди, холос.
Malayca:
Dan janganlah engkau tertarik hati kepada harta benda dan anak-anak mereka, (kerana) sesungguhnya Allah hanya hendak menyeksa mereka dengannya di dunia, dan hendak menjadikan nyawa mereka tercabut sedang mereka dalam keadaan kafir (untuk mendapat azab akhirat pula).
Arnavutça:
Le të mos joshë (o Muhammed) pasuria e tyre dhe fëmijët e tyre! Se, Perëndia, don vetëm t’i ndëshkojë me to ata në këtë jetë, e të vdesin duke qenë mohues.
Bulgarca:
И да не те възхищават имотите и децата им! Аллах иска да ги накаже с това в земния живот. И ще излязат душите им, както са неверници.
Sırpça:
Нека те не усхићују њихова богатства и њихова деца! Аллах жели да их њима на овом свету намучи и да им душе - док су неверници - изађу.
Çekçe:
Nechť nebudí obdiv tvůj jmění jejich ani dětí jejich! Bůh si je tím přeje pouze potrestat v životě pozemském a chce, aby duše jejich odešly, zatímco jsou nevěřící.
Urduca:
ان کی مالداری اور ان کی کثرت اولاد تم کو دھوکے میں نہ ڈالے اللہ نے تو ارادہ کر لیا ہے کہ اِس مال و اولاد کے ذریعہ سے ان کو اسی دنیا میں سزا دے اور ان کی جانیں اس حال میں نکلیں کہ وہ کافر ہوں
Tacikçe:
Амволу авлодашон ба ҳайр'атат наяфканад. Худо мехоҳад ба сабаби онҳо дар дунё азобашон кунад ва дар айни куфр ҷон бисупоранд.
Tatarca:
Аларның маллары һәм балалары сине ґәҗәбләндермәсен, Аллаһ аларны дөньяда маллары белән ґәзабларга телидер, вә кәфер хәлләрендә җаннары чыгар, ахирәттә җәһәннәм ґәзабы булыр.
Endonezyaca:
Dan janganlah harta benda dan anak-anak mereka menarik hatimu. Sesungguhnya Allah menghendaki akan mengazab mereka di dunia dengan harta dan anak-anak itu dan agar melayang nyawa mereka, dalam keadaan kafir.
Amharca:
ገንዘቦቻቸውና ልጆቻቸውም አይድነቁህ፡፡ አላህ የሚሻው በቅርቢቱ ዓለም በነሱ ሊቀጣቸውና ከሓዲዎችም ኾነው ነፍሶቻቸው እንዲወጡ ብቻ ነው፡፡
Tamilce:
இன்னும், அவர்களுடைய செல்வங்களும் அவர்களுடைய பிள்ளைகளும் உம்மை ஆச்சரியப்படுத்த வேண்டாம். அல்லாஹ் நாடுவதெல்லாம் அவற்றின் மூலம் உலகில் அவர்களை தண்டிப்பதற்கும், அவர்கள் நிராகரித்தவர்களாக இருக்கும் நிலையில் அவர்களுடைய உயிர்கள் பிரிவதையும்தான்.
Korece:
그들의 재산과 자손이 그대 를 놀라게 하지 아니하게 하리니 하나님은 현세에서 그것으로 인하여 그들에게 벌을 주실 것이라 그리하여 그들의 영혼은 사라지고 그들은 불신자가 되니라
Vietnamca:
Và Ngươi đừng để cho tài sản và con cái của chúng làm Ngươi trầm trồ (hỡi Thiên Sứ Muhammad). Thật ra, Allah chỉ muốn dùng những thứ đó để trừng phạt chúng trong đời sống trần tục này và để cho linh hồn của chúng ra đi (lúc chết) trong tình trạng là những kẻ vô đức tin.
Ayet Linkleri: