Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

9

Sûredeki Ayet No: 

47

Ayet No: 

1282

Sayfa No: 

194

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

لَوْ خَرَجُوا فِيكُم مَّا زَادُوكُمْ إِلَّا خَبَالًا وَلَأَوْضَعُوا خِلَالَكُمْ يَبْغُونَكُمُ الْفِتْنَةَ وَفِيكُمْ سَمَّاعُونَ لَهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ

Çeviriyazı: 

lev ḫaracû fîküm mâ zâdûküm illâ ḫabâlev veleevḍa`û ḫilâleküm yebgûnekümü-lfitneh. vefîküm semmâ`ûne lehüm. vellâhü `alîmüm biżżâlimîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Eğer içinizde sizinle beraber cihada çıkmış olsalardı, bozgunculuk etmekten başka şeye yaramayacaklardı ve aranıza fitne sokmak için uğraşacaklardı. İçinizde onların laflarına kanacaklar da vardı. Allah, o zalimleri iyi bilir.

Diyanet İşleri: 

Aranızda savaşa çıkmış olsalardı, ancak sizi bozmağa çalışırlar ve fitneye düşürmek için aranıza sokulurlardı. İçinizde onlara kulak verenler var. Allah kendilerine yazık edenleri bilir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Sizin aranızda onlar da çıksalardı içinizde şerri ve fesadı arttırmaktan başka bir şey yapamazlar, mutlaka içinizde fitne ve fesat çıkarmak için koşardururlardı. Sizden onları adamakıllı dinleyecekler, onlara kulak asacaklar da var ve Allah, zulmedenleri bilir.

Şaban Piriş: 

Aranızda savaşa çıkmış olsalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacak ve sizi fitneye düşürmek için aranızda (koğuculuk yaparak) koşuşturacaklardı. Aranızda onları dinleyecek kişiler de vardı. Allah zalimleri bilendir.

Edip Yüksel: 

Sizinle çıksalardı, size yalnız karışıklık katarlardı, aranıza fitne ve çekişme sokarlardı. İçinizde de onlara kulak verenler var. ALLAH zalimleri çok iyi Bilir.

Ali Bulaç: 

Sizinle birlikte çıksalardı, size 'kötülük ve zarardan' başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara 'haber taşıyanlar' vardır. Allah, zulmedenleri bilir.

Suat Yıldırım: 

Şayet sizinle çıkmış olsalardı, bozgunculuk etmekten başka bir faydaları olmazdı.Fesat ve fenalığı artırmaktan başka bir iş yapmazlardı.Sizi fitneye düşürmek arzusuyla aranıza sokulup entrikalar çevirirlerdi.Aranızda onlara kulak verenler de vardır. Allah o zalimleri pek iyi bilir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Eğer sizin aranızda (cihada) çıkacak olsalardı, size bozgunluktan başka birşey arttırmış olmayacaklardı ve sizin aranıza fitne sokmak isteyerek koşar dururlardı. Ve sizin aranızdan onları ziyâdesiyle dinleyenler de vardır. Allah Teâlâ o zalimleri tamamıyla bilicidir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Aranızda sefere çıkmış olsalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacaktı; sizi fitneye uğratmak isteğiyle aranıza sokulacaklardı. İçinizde onlara gerçekten kulak verecekler de vardı. Allah, zalimleri iyice biliyor.

Bekir Sadak: 

De ki: «Bize iki iyiden, gazilik ve sehidlikten baska bir seyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Oysa biz Allah´in kendi katindan veya elimizle, sizi bir azaba ugratmasini bekliyoruz. Bekleyiniz, dogrusu biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.»

İbni Kesir: 

Eğer onlar da aranızda çıksalardı size şer ve fesadı arttırmaktan başka bir şey yapmazlar ve aranıza muhakkak bir fitne sokmak isteyerek koşarlardı. İçinizde onlara iyice kulak verenler de var. Allah

Adem Uğur: 

Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı. İçinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır. Allah zalimleri gayet iyi bilir.

İskender Ali Mihr: 

Eğer sizin aranızda (savaşa) çıksalardı, size kötülüğü arttırmalarından başka bir şey yapmazlardı. Sizin içinizde fitne çıkmasını isterler ve mutlaka sizin aranızda gayret gösterirler. Sizin aranızda onları dinleyecek olanlar var ve Allah zalimleri bilendir.

Celal Yıldırım: 

Eğer aranızda onlar da (savaşa) çıkmış olsalardı, fesad ve fenalık artırmaktan başka bir şey yapmazlardı. Sizi fitneye düşürmek arzusuyla aranıza sokulup entrikalar çevirirlerdi

Tefhim ul Kuran: 

Sizinle birlikte çıksalardı, size ´kötülük ve zarardan´ başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara ´haber taşıyanlar´ vardır. Allah, zulme sapanları bilir.

Fransızca: 

S'ils étaient sortis avec vous, ils n'auraient fait qu'accroître votre trouble et jeter la dissension dans vos rangs, cherchant à créer la discorde entre vous. Et il y en a parmi vous qui les écoutent. Et Allah connaît bien les injustes.

İspanyolca: 

Si os hubieran acompañado a la guerra, no habrían hecho más que aumentar la confusión y habrían sembrado la desconfianza entre vosotros, buscando soliviantaros. Hay entre vosotros quienes dan oídos a lo que dicen, pero Alá conoce bien a los impíos.

İtalyanca: 

Se fossero usciti con voi, vi avrebbero solo danneggiato, correndo qua e là e seminando zizzania, ché certo tra voi avrebbero trovato chi li avrebbe ascoltati. Ma Allah ben conosce gli ingiusti.

Almanca: 

Und wären sie mit euch aufgebrochen, hätten sie euch außer Schlechtem nichts hinzugefügt und sich beeilt, Fitna unter euch zu verbreiten. Und unter euch sind welche, die ihnen zuhören. Und ALLAH ist allwissend über die Unrecht- Begehenden.

Çince: 

假若他们同你们一起出征,那末,他们只会在你们中间进行捣乱,他们必定在你们中间挑拨离间,你们中间有些人替他们作侦探。真主是全知不义者的。

Hollandaca: 

Indien zij met u waren vertrokken, zouden zij slechts een last voor u geweest zijn, en heen en weder geloopen, en tot opstand aangezet hebben; en er zouden sommigen onder u zijn geweest, die hun gehoor zouden gegeven hebben; maar God kent de boozen.

Rusça: 

Если бы они выступили в поход вместе с вами, то не прибавили бы вам ничего, кроме беспорядка, торопливо ходили бы между вами и сеяли бы между вами смуту. Среди вас найдутся такие, которые станут прислушиваться к ним. Аллах знает беззаконников.

Somalice: 

hadday baxaan dhexdiinna waxaan xuman ahayn idiinma kordhiyaan, waxayna u dagdagi lahaayeen fasaadinta dhexdiinna iyagoo idinla dooni fidmo, waxaana idin ku jira kuwo idiindhagaysan Eebana waa ogyahay daalimiinta.

Swahilice: 

Lau wangeli toka nanyi wasingeli kuzidishieni ila mchafuko, na wange tanga tanga kati yenu kukutilieni fitna. Na miongoni mwenu wapo wanao wasikiliza. Na Mwenyezi Mungu anawajua madhaalimu.

Uygurca: 

ئەگەر ئۇلار سىلەر بىلەن بىرلىكتە چىققان بولسا، ئاراڭلاردا پەقەت پىتنە - پاساتنى كۆپەيتەتتى، ئاراڭلارغا بۆلگۈنچىلىك سېلىش ئۈچۈن چوقۇم سۇخەنچىلىك بىلەن شۇغۇللىناتتى،. ئاراڭلاردا ئۇلار ئۈچۈن تىڭ - تىڭلايدىغانلار بار، اﷲ زالىملارنى (يەنى مۇناپىقلارنىڭ ئىچى - تېشىنى) ئوبدان بىلگۈچىدۇر

Japonca: 

かれらは仮令あなたに従って出征しても,只足手まといになるだけである。あなたがたの間に騒動(の因)を捜し求めてあちこち走り回り,そのためあなたがたの中にはかれらに耳を傾ける者もでてこよう。だがアッラーは不義の者を熟知される。

Arapça (Ürdün): 

«لو خرجوا فيكم ما زادوكم إلا خبالا» فسادا بتخذيل المؤمنين «ولأوضعوا خلالكم» أي أسرعوا بينكم بالمشي بالنميمة «يبغونكم» يطلبون لكم «الفتنة» بإلقاء العداوة «وفيكم سماعون لهم» ما يقولون سماع قبول «والله عليم بالظالمين».

Hintçe: 

अगर ये लोग तुममें (मिलकर) निकलते भी तो बस तुममे फ़साद ही बरपा कर देते और तुम्हारे हक़ में फ़ितना कराने की ग़रज़ से तुम्हारे दरमियान (इधर उधर) घोड़े दौड़ाते फिरते और तुममें से उनके जासूस भी हैं (जो तुम्हारी उनसे बातें बयान करते हैं) और ख़ुदा शरीरों से ख़ूब वाक़िफ़ है

Tayca: 

“หากว่าพวกเขาออกไปในหมู่พวกเจ้าแล้วก็ไม่มีอะไรเพิ่มแก่พวกเจ้า นอกจากความเสียหาย เท่านั้น และแน่นอนพวกเขาก็ย่อมฉวยโอกาสยุแหย่ระหว่างพวกเจ้าโดยปรารถนาให้เกิดความวุ่นวายแก่พวกเจ้า และในหมู่พวกเจ้านั้นก็มีพวกที่รับฟังพวกเขาอยู่ และอัลลอฮ์นั้นเป็นผู้ทรงรอบรู้ในผู้อธรรมทั้งหลาย”

İbranice: 

אילו יצאו אתכם, היו מוסיפים לכם רק רוע ובלבול דעת, והיו ממהרים להסית ביניכם אחד נגד האחר ליצור פירוד בקרבכם, ויש אחדים מכם הנוטים לשמוע להם. ואלוהים מכיר את המקפחים

Hırvatça: 

Da su pošli s vama, samo bi među vama razdor povećali i brzo bi među vas smutnju ubacili, a među vama ima i onih koji ih rado slušaju. A Allah dobro zna zulumćare.

Rumence: 

Dacă ar fi plecat cu voi, nu v-ar fi sporit decât tulburarea, semănând neîncrederea între voi şi aţăţându-vă la răzvrătire. Şi printre voi ar fi fost unii ce i-ar fi ascultat! Dumnezeu îi cunoaşte pe nedrepţi!

Transliteration: 

Law kharajoo feekum ma zadookum illa khabalan walaawdaAAoo khilalakum yabghoonakumu alfitnata wafeekum sammaAAoona lahum waAllahu AAaleemun bialththalimeena

Türkçe: 

Aranızda sefere çıkmış olsalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacaktı; sizi fitneye uğratmak isteğiyle aranıza sokulacaklardı. İçinizde onlara gerçekten kulak verecekler de vardı. Allah, zalimleri iyice biliyor.

Sahih International: 

Had they gone forth with you, they would not have increased you except in confusion, and they would have been active among you, seeking [to cause] you fitnah. And among you are avid listeners to them. And Allah is Knowing of the wrongdoers.

İngilizce: 

If they had come out with you, they would not have added to your (strength) but only (made for) disorder, hurrying to and fro in your midst and sowing sedition among you, and there would have been some among you who would have listened to them. But Allah knoweth well those who do wrong.

Azerbaycanca: 

Əgər (münafiqlər) sizinlə birlikdə (cihada) çıxsaydılar, yalnız içinizdə pozuntunu (fəsadı) artırar və sizi fitnəyə uğratmaq üçün aranıza soxulardılar. İçinizdə onlara qulaq asanlar da vardır. Allah zalımları tanıyandır!

Süleyman Ateş: 

Sizin içinizde (sefere) çıkmış olsalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı. Sizi birbirinize düşürmek için hemen aranıza sokulurlardı, içinizde de onlara kulak verenler vardı. Allah zalimleri bilir.

Diyanet Vakfı: 

Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı. İçinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır. Allah zalimleri gayet iyi bilir.

Erhan Aktaş: 

Eğer sizinle çıksalardı, bozgunculuktan başka bir şey yapmazlardı; sizi fitneye düşürmek için koşuştururlardı. İçinizde, onlara kulak verecekler de olurdu. Kuşkusuz Allah, zâlimleri en iyi bilendir.

Kral Fahd: 

Eğer içinizde (onlar da savaşa) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmazdı ve mutlaka fitne çıkarmak isteyerek aranızda koşarlardı, içinizde, onlara iyice kulak verecekler de vardır. Allah zalimleri gayet iyi bilir.

Hasan Basri Çantay: 

Eğer içinizde onlar da (savaşa) çıksalardı sizde şer ve fesadı artırmakdan başka bir şey yapmazlar, aranıza muhakkak ki fitne sokmak isteyerek (bozgunculuğa) koşarlardı. İçinizde onlara iyice kulak verecekler de vardır. Allah o zaalimleri çok güzel bilendir.

Muhammed Esed: 

Bu (münafıklar) sizinle beraber (siz ey inananlar) sefere çıksalar da, aranıza nifak sokmaktan başka bir şey yapmayacaklar ve içinizde kendilerine kulak verenler olduğunu görüp aranıza fitne sokmak amacıyla saflarınıza sokulacaklardı; ne var ki, Allah kötülük peşinde olanlar hakkında eksiksiz bilgi sahibidir.

Gültekin Onan: 

Sizinle birlikte çıksalardı, size ´kötülük ve zarardan´ başka bir şey ilave etmez ve aranıza mutlaka fitne sokmak üzere içinizde çaba yürütürlerdi. İçinizde onlara ´haber taşıyanlar´ vardır. Tanrı, zulmedenleri bilir.

Ali Fikri Yavuz: 

Eğer içinde (Sizinle birlikte savaşa) çıkmış olsalardı, bozgunculuk etmekten başka bir faydaları olmayacak ve sizi fitneye uğratmak maksadıyla aralarınza saldıracaklardı. İçinizde de onları dinliyecekler vardı. Allah, zalimleri çok iyi bilendir.

Portekizce: 

E se tivessem marchado convosco, não teriam feito mais do que confundir-vos e suscitar dissensões em vossas fileiras,incitando-vos à rebelião. Entre vós há quem os escuta. Porém, Deus bem conhece os iníquos.

İsveççe: 

Om de hade gått med er skulle de inte ha gjort annat än ställt till oreda för er och sprungit runt [med rykten] från den ene till den andre för att skapa missnöje, och det finns bland er de som gärna lyssnar till [rykten]. Gud vet vilka de orättfärdiga är.

Farsça: 

اگر [هم] با شما بیرون می آمدند، جز شرّ و فساد به شما نمی افزودند و مسلماً خود را برای سخن چینی [و نمّامی ] در میان شما قرار می دادند تا [برای از هم گسستن شیرازه سپاه اسلام] فتنه جویی کنند و در میان شما جاسوسانی برای آنان هستند [که به نفعشان خبرچینی می کنند]؛ و خدا به ستمکاران داناست.

Kürtçe: 

ئەگەر لەگەڵتاندا دەرچوونایە ھیچ شتێکیان بۆ زیاد نەدەکردن بێجگە لە تێکدان و خراپەکاری نەبێت و نێوان ئێوەیان تێک دەدا (بەدوو زمانی و ھاتو ھوت) ئاژاوەیان بۆ دەنانەوە، وە لەناو ئێوەدا خەڵکانێک ھەن چاک گوێیان لێ دەگرن وە خوا بەئاگا و زانایە بەستەمکاران

Özbekçe: 

Агар улар ичингизда чиққанларида ҳам сизга ёмонликдан бошқа нарсани зиёда қилмасдилар, тезлаб орангизга фитна солишга уринардилар. Ҳолбуки, ичингизда уларга қулоқ солувчилар бор эди. Аллоҳ золимларни билгувчи зотдир.

Malayca: 

Kalaulah mereka keluar bersama kamu, tidaklah mereka menambahkan kamu melainkan kerosakan, dan tentulah mereka segera menjalankan hasutan di antara kamu, (dengan tujuan) hendak menimbulkan fitnah (kekacauan) dalam kalangan kamu; sedang di antara kamu ada orang yang suka mendengar hasutan mereka. Dan (ingatlah) Allah Maha Mengetahui akan orang-orang yang zalim.

Arnavutça: 

Sikur të kishin dalë me ju, ata do t’u shtonin juve vetëm të keqe dhe, në mesin tuaj do të shtinin ngatërresa, duke ju dëshiruar të keqen. E, në mesin tuaj ka edhe përgjues të tyre. E Perëndia i di zullumqarët.

Bulgarca: 

Ако бяха излезли сред вас, щяха да ви надбавят само объркване и щяха да се втурват, целейки смут помежду ви. Някои от вас се вслушват в тях. Аллах знае угнетителите.

Sırpça: 

Да су пошли са вама, само би међу вама повећали раздор и брзо би међу вама убацили смутњу, а међу вама има и оних који их радо слушају. А Аллах добро зна неправеднике.

Çekçe: 

Kdyby byli vytáhli s vámi, byli by jen rozmnožili vaše potíže a byli by zaseli mezi vámi nesvár, snažíce se vás svést k neposlušnosti. A jsou mezi vámi někteří, kdož horlivě jim naslouchají, avšak Bůh dobře zná nespravedlivé.

Urduca: 

اگر وہ تمہارے ساتھ نکلتے تو تمہارے اندر خرابی کے سوا کسی چیز کا اضافہ نہ کرتے وہ تمہارے درمیان فتنہ پردازی کے لیے دوڑ دھوپ کرتے، اور تمہارے گروہ کا حال یہ ہے کہ ابھی اُس میں بہت سے ایسے لوگ موجود ہیں جو اُن کی باتیں کان لگا کر سنتے ہیں، اللہ اِن ظالموں کو خوب جانتا ہے

Tacikçe: 

Агар бо шумо ба ҷанг берун омада буданд, чизе ҷуз изтироб ба шумо намеафзуданд ва то фитнаангезӣ кунанд ва барои душманон ба ҷосусӣ пардозанд, дар миёни шумо рахна мекарданд ва Худо ба ситамкорон огоҳ аст!

Tatarca: 

Әгәр алар сезнең белән чыксалар да арагызда бозыклык кылып зарардан башканы арттырмаслар иде, арагызда фетнә булдыруны гына карап йөрерләр иде. Дәхи арагызда сезнең зарарыгызга сүз йөртүчеләр дә бар. Аларның сугышка чыкмаулары хәерле булды. Аллаһ галимнәрне белүче.

Endonezyaca: 

Jika mereka berangkat bersama-sama kamu, niscaya mereka tidak menambah kamu selain dari kerusakan belaka, dan tentu mereka akan bergegas maju ke muka di celah-celah barisanmu, untuk mengadakan kekacauan di antara kamu; sedang di antara kamu ada orang-orang yang amat suka mendengarkan perkataan mereka. Dan Allah mengetahui orang-orang yang zalim.

Amharca: 

ከእናንተ ጋር በወጡ ኖሮ ጥፋትን እንጂ አይጨምሩላችሁም ነበር፡፡ ሁከትንም የሚፈልጉላችሁ ሲኾኑ በመካከላችሁ (በማሳበቅ) ይቻኮሉ ነበር፡፡ በናንተም ውስጥ ለነሱ አዳማጮች አሏቸው፡፡ አላህም በዳዮችን ዐዋቂ ነው፡፡

Tamilce: 

அவர்கள் உங்களுடன் (போருக்கு) வெளியேறி (வந்து) இருந்தால் தீமையைத் தவிர உங்களுக்கு அதிகப்படுத்தி இருக்க மாட்டார்கள்; இன்னும், உங்களுக்கு குழப்பத்தைத் தேடி உங்களுக்கிடையில் விரைந்(து விஷமத்தனமான வேலை செய்)திருப்பார்கள். இன்னும், அவர்களுக்காக (உளவு பார்க்கும்) ஒற்றர்களும் உங்களுடன் இருக்கிறார்கள். இன்னும், அல்லாஹ் அநியாயக்காரர்களை நன்கறிந்தவன்.

Korece: 

만일 그들이 너희와 더불어 출전하였다면 그들은 너희에게 해악을 끼칠 뿐이며 너희 가운데 해악을 번지게 하고 너희를 교란케 하였을 것이며 너희 가운데는 그 들에게 귀를 기울인자도 있었으리라 그러나 하나님은 우매한 자들 을 알고 계시었노라

Vietnamca: 

Dẫu cho chúng có ra đi chinh chiến cùng với các ngươi (những người có đức tin) thì chúng cũng chẳng giúp thêm được gì cho các ngươi ngoại trừ sự gây rối và tìm cách làm loạn hàng ngũ của các ngươi; và trong các ngươi có người sẽ lắng nghe (lời xúi bẩy của) chúng. Quả thật, Allah biết rõ về những kẻ làm điều sai quấy.