Arapça:
الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Çeviriyazı:
elleẕîne yüḳîmûne-ṣṣalâte vemimmâ razaḳnâhüm yünfiḳûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Onlar ki, namazı gereği gibi kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yoluna harcarlar.
Diyanet İşleri:
İnananlar ancak, o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, ayetleri okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Ve Rablerine güvenirler; namaz kılarlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan yerli yerince sarf ederler.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Onlardır ki namaz kılarlar ve rızıklandırdığımız şeylerin bir kısmını harcarlar.
Şaban Piriş:
Bunlar, namazı (hakkıyla) kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan infak ederler.
Edip Yüksel:
Onlar ki namazı gözetirler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan yardım olarak verirler.
Ali Bulaç:
Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
Suat Yıldırım:
Namazı hakkıyla ifa edip kendilerine nasib ettiğimiz mallardan hayırlı işlerde harcarlar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Onlar (o mü´minlerdir ki) namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerini merzûk etmiş olduğumuz şeylerden infakta bulunurlar.
Yaşar Nuri Öztürk:
Namazı/duayı yerine getirirler onlar. Ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden dağıtırlar.
Bekir Sadak:
8:7
İbni Kesir:
Onlar ki
Adem Uğur:
Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir.
İskender Ali Mihr:
Onlar namazlarını ikame ederler (kılarlar) ve rızık olarak verdiğimiz şeylerden infâk ederler.
Celal Yıldırım:
Hem onlar namazı dosdoğru kılarlar ve bizim rızık olarak kendilerine sunduğumuzdan (Allah için) harcarlar.
Tefhim ul Kuran:
Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.
Fransızca:
Ceux qui accomplissent la Salat et qui dépensent [dans le sentir d'Allah] de ce que Nous leur avons attribué.
İspanyolca:
que hacen la azalá y dan limosna de lo que les hemos proveído.
İtalyanca:
quelli stessi che eseguono l'orazione e donano di quello di cui li abbiamo provvisti.
Almanca:
Es sind diejenigen, die das rituelle Gebet ordnungsgemäß verrichten und vom Rizq gaben, dasWIR ihnen gewährten.
Çince:
他们谨守拜功,并分舍我所赐予他们的财物。
Hollandaca:
Die de bepaalde tijden van het gebed in acht nemen, en aalmoezen geven van hetgeen wij hun hebben geschonken.
Rusça:
которые совершают намаз и расходуют из того, чем Мы их наделили.
Somalice:
Ee ah kuwa ooga Salaadda waxaannu ku Arzaaqnayna wax ka Bixiya.
Swahilice:
Hao ambao wanashika Sala na wanatoa katika yale tunayo waruzuku.
Uygurca:
ئۇلار (مۇكەممەل رەۋىشتە) ناماز ئوقۇيدۇ، بىز ئۇلارغا رىزىق قىلىپ بەرگەن پۇل - مالدىن (خۇدا يولىدا) سەرپ قىلىدۇ
Japonca:
礼拝の務めを守り,われが授けたものを(施しに)使う者たち,
Arapça (Ürdün):
«الذين يقيمون الصلاة» يأتون بها بحقوقها «ومما رزقناهم» أعطيناهم «ينفقون» في طاعة الله.
Hintçe:
नमाज़ को पाबन्दी से अदा करते हैं और जो हम ने उन्हें दिया हैं उसमें से (राहे ख़ुदा में) ख़र्च करते हैं
Tayca:
“คือบรรดาผู้ที่ดำรงไว้ซึ่งการละหมาดและส่วนหนึ่งจากสิ่งที่เราได้ให้เป็นปัจจัยยังชีพแก่พวกเขา พวกเขาก็บริจาค”
İbranice:
אלה המקיימים את התפילה, והם התורמים ממה שהענקנו להם (לצדקה)
Hırvatça:
oni koji namaz obavljaju i dio od onoga što im Mi dajemo udjeljuju.
Rumence:
cei care îşi săvârşesc rugăciunea, cei care dau milostenie din cele cu care i-am înzestrat.
Transliteration:
Allatheena yuqeemoona alssalata wamimma razaqnahum yunfiqoona
Türkçe:
Namazı/duayı yerine getirirler onlar. Ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden dağıtırlar.
Sahih International:
The ones who establish prayer, and from what We have provided them, they spend.
İngilizce:
Who establish regular prayers and spend (freely) out of the gifts We have given them for sustenance:
Azerbaycanca:
(Vaxtlı-vaxtında, lazımınca) namaz qılar və verdiyimiz ruzidən (Allah yolunda) sərf edərlər.
Süleyman Ateş:
Namazlarını kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) harcarlar.
Diyanet Vakfı:
Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir.
Erhan Aktaş:
Onlar, salâtı ikâme eden(1) ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden infak(2) edenlerdir.
Kral Fahd:
Onlar namazlarını dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcayan kimselerdir.
Hasan Basri Çantay:
(Mü´minler) onlardır ki namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızk olarak verdiğimizden (Allah yolunda) harcarlar.
Muhammed Esed:
Onlar ki, namazlarında devamlı ve kararlıdırlar; kendilerine rızık olarak bahşettiğimiz şeylerden başkalarının yararına harcarlar:
Gültekin Onan:
Onlar, namazı gözetirler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan infak ederler.
Ali Fikri Yavuz:
Müminler o kimselerdir ki, namazı gereği üzre kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızıklardan Hak yolunda harcarlar.
Portekizce:
Aqueles que observam a oração e fazem caridade com aquilo com que os agraciamos;
İsveççe:
de som förrättar bönen och ger [åt andra] av det som Vi har skänkt dem för deras försörjning; -
Farsça:
هم آنان که نماز را برپا می دارند و ازآنچه به آنان روزی داده ایم، انفاق می کنند.
Kürtçe:
ئەوانەن کە بەڕاستی نوێژەکانیان بەجێ دەھێنن وە لەو ڕزق و ڕِۆزیەی پێمان داوون (لە پێناوی خوادا) دەیبەخشن
Özbekçe:
Улар намозни тўкис адо этадиганлар ва Биз ризқ қилиб берган нарсалардан инфоқ қиладиганлардир.
Malayca:
Iaitu orang-orang yang mendirikan sembahyang dan yang mendermakan sebahagian dari apa yang Kami kurniakan kepada mereka.
Arnavutça:
ata që kryejnë namazin dhe japin nga pjesa e asaj që u kemi dhënë Ne.
Bulgarca:
които отслужват молитвата и от онова, което сме им дали, раздават.
Sırpça:
Они који обављају молитву и удељују део од онога што им Ми дајемо.
Çekçe:
modlitbu dodržují a z toho, co jsme jim uštědřili, rozdávají.
Urduca:
جو نماز قائم کرتے ہیں اور جو کچھ ہم نے ان کو دیا ہے اس میں سے (ہماری راہ میں) خرچ کرتے ہیں
Tacikçe:
ҳамон касон, ки намоз мегузоранд ва аз он чӣ рӯзиашон додаем, садақа мекунанд.
Tatarca:
Ул – мөэминнәр, намазларын вакытында торгызырлар вә Без биргән малдан мохтаҗларга садака бирерләр.
Endonezyaca:
(yaitu) orang-orang yang mendirikan shalat dan yang menafkahkan sebagian dari rezeki yang Kami berikan kepada mereka.
Amharca:
እነዚያ ሶላትን ደንቡን አሟልተው የሚሰግዱ ከሰጠናቸውም ሲሳይ የሚለግሱ ናቸው፡፡
Tamilce:
அவர்கள் தொழுகையை நிலைநிறுத்துவார்கள்; இன்னும், நாம் அவர்களுக்குக் கொடுத்தவற்றிலிருந்து தர்மம் செய்வார்கள்.
Korece:
또한 그들은 예배를 드리고 하나님이 그들에게 부여한 양식으 로 자선을 베푸는 이들이라
Vietnamca:
(Những người có đức tin) là những người chu đáo duy trì lễ nguyện Salah và chi dùng bổng lộc mà TA ban cấp (cho con đường chính nghĩa của TA).
Ayet Linkleri: