Arapça:
أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاءَ عَلَيْهِم مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الْأَنْهَارَ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم بِذُنُوبِهِمْ وَأَنشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ
Çeviriyazı:
elem yerav kem ehleknâ min ḳablihim min ḳarnim mekkennâhüm fi-l'arḍi mâ lem nümekkil leküm veerselne-ssemâe `aleyhim midrârâ. vece`alne-l'enhâra tecrî min taḥtihim feehleknâhüm biẕünûbihim veenşe'nâ mim ba`dihim ḳarnen âḫarîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkanları onlara vermiştik. Onlara gökten bol bol yağmur indirmiş, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Ve kendilerinden sonra başka bir nesil yarattık.
Diyanet İşleri:
Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmediler mi? Onları, sizi yerleştirmediğimiz bir şekilde yeryüzüne yerleştirmiş, gökten bol yağmur yağdırmış, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından ötürü yok ettik ve ardlarından başka bir nesil yetiştirdik.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Görmediler mi onlardan önce nice nesilleri helak ettik ki onlara, yeryüzünde size vermediğimiz imkanları, kudretleri vermiş, onları yeryüzüne yerleştirmiştik, üstlerine bolbol yağmur yağdırmıştık, ayaklarını bastıkları yerlerden ırmaklar akıtmıştık, fakat sonra suçları yüzünden helak ettik onları ve onlardan sonra da başka başka nesiller meydana getirdik.
Şaban Piriş:
Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Oysa biz onlara size vermediğimiz imkanları vermiş ve onların üzerlerine gökten bol bol yağmurlar indirmiş, ayaklarının altından da ırmaklar akıtmıştık. Ne var ki onları günahları sebebiyle helak ettik, onlardan sonra başka nesiller var ettik.
Edip Yüksel:
Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmüyorlar mı? Sizi yerleştirmediğimiz bir biçimde onları yeryüzüne yerleştirmiştik. Onları nimetlere boğmuş, ülkelerini ırmaklarla donatmıştık. Fakat günahlarından ötürü onları yok ettik ve onlardan sonra başka nesiller yetiştirdik.
Ali Bulaç:
Kendilerinden önce nice nesilleri yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık; gökten üzerlerine sağanak (bol yağmurlar) yağdırdık, nehirleri de altlarından akar yaptık. Ama günahları nedeniyle Biz onları yıkıma uğrattık ve arkalarından başka nesiller (inşa edip) var ettik.
Suat Yıldırım:
Kendilerinden önce nice nesilleri imha ettiğimizi görmediler mi? Biz onlara, size vermediğimiz imkânları vermiş, gökten üstlerine bol bol yağmur göndermiş, ayaklarının altından ırmaklar akıtmıştık.Fakat günahlarından ötürü onları imha ettik ve onların peşinden başka bir nesil yarattık.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Görmediler mi onlardan evvel kaç nesli helâk ettik, o nesillere yeryüzünde size vermediğimiz imkanları vermiş idik ve onların üzerine göğü bol bol salıvermiştik ve ırmakları onların altlarından akar bir halde kılmıştık, sonra onları günahları sebebiyle helâk ettik ve onlardan sonra birer başka başka nesli vücuda getirdik.
Yaşar Nuri Öztürk:
Kendilerinden önce nice yurt ve medeniyeti yerle bir ettiğimizi görmediler mi? Biz o yurtlara yeryüzünde size vermediğimiz imkânları vermiş, üzerlerine gök bereketini bol bol indirmiş, nehirleri altlarından akar hale getirmiştik. Derken, onları kendi günahlarıyla helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil oluşturduk.
Bekir Sadak:
And olsun ki, senden once bircok peygamberler alaya alinmisti, onlarla eglenenleri, alaya aldiklari sey mahvetti. *
İbni Kesir:
Görmediler mi ki
Adem Uğur:
Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık.
İskender Ali Mihr:
Sizi yerleştirmediğimiz bir şekilde, yeryüzünde yerleştirdiğimiz nice kavimleri, kendilerinden önce nasıl helâk ettiğimizi görmüyorlar mı? Onlara semadan bol bol yağmur gönderdik. Altlarından nehirler akıttık. Fakat günahları sebebiyle onları helâk ettik. Onlardan sonra da başka nesiller yarattık.
Celal Yıldırım:
Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmediler mi ? Yeryüzünde sizi yerleştirmediğimiz yerlere onları yerleştirmiş, üzerlerine gökten bol yağmur indirmiş, ırmakları ayaklarının altından akar duruma getirmiştik. Ama günahları sebebiyle onları yok ettik de, arkalarından başka bir nesil yetiştirdik.
Tefhim ul Kuran:
Kendilerinden önce nice kuşakları yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık
Fransızca:
N'ont-ils pas vu combien de générations, avant eux, Nous avons détruites, auxquelles Nous avions donné pouvoir sur terre, bien plus que ce que Nous vous avons donné ? Nous avions envoyé, sur eux, du ciel, la pluie en abondance, et Nous avions fait couler des rivières à leurs pieds. Puis Nous les avons détruites, pour leurs péchés; et Nous avons créé, après eux, une nouvelle génération.
İspanyolca:
¿Es que no ven a cuántas generaciones precedentes hemos hecho perecer? Les habíamos dado poderío en la tierra como no os hemos dado a vosotros. Les enviamos del cielo una lluvia abundante. Hicimos que fluyeran arroyos a sus pies. Con todo, les destruimos por sus pecados y suscitamos otras generaciones después de ellos.
İtalyanca:
Hanno considerato quante generazioni abbiamo distrutte prima di loro, che pure avevamo poste sulla terra ben più saldamente? Mandammo loro dal cielo pioggia in abbondanza e creammo fiumi che facemmo scorrere ai loro piedi. Poi le distruggemmo a causa dei loro peccati e suscitammo, dopo ciascuna di loro, un'altra generazione.
Almanca:
Haben sie etwa nicht wahrgenommen, wie viele Generationen WIR vor ihnen zugrunde gerichtet haben, denen WIR auf Erden eine starke Stellung ermöglichten, was WIR euch nicht ermöglicht haben, und über denen WIR den Himmel in Strömen regnen und die Flüsse für sie durchfließen ließen, dann sie wegen ihrer Verfehlungen zugrunde gehen und nach ihnen andere Generationen entstehen ließen?!
Çince:
难道他们不知道吗?在他们之前,我曾毁灭了许多世代,并且把没有赏赐你们的地位赏赐了他们,给他们以充足的雨水,使诸河流行在他们的下面。嗣后,我因他们的罪过而毁灭他们。在他们(灭亡)之后,我创造了别的世代。
Hollandaca:
Hebben zij niet opgemerkt, hoe vele geslachten wij vóór hen hebben vernietigd. Wij hebben hen op de aarde geplaatst op eene wijze zooals wij u niet hebben geplaatst. Wij hebben den hemel gezonden om overvloed op hen te doen regenen, en gaven hun rivieren, die onder hunnen voet stroomden; daarna hebben wij hen om hunne zonden vernietigd, en hebben andere geslachten na hen doen opstaan.
Rusça:
Разве они не видели, сколько поколений Мы погубили до них? Мы одарили их на земле властью, которой не одарили вас, ниспосылали им с неба обильные дожди и заставляли реки течь под ними. Мы погубили их за их грехи и создали после них другие поколения.
Somalice:
Miyeyna Arkayn intaan Halaagnay Hortood (wax badan) oo Qarniyo ah, oon ku Makaninay (siinay) Dhulka waxaanaan idin Makanin (Siinin) waxaan uga soo deeynay Samada (Roob) Darar ah, Waxaana ka Yeelay Wabiyada kuwo Socda Dhexdooda waanse Halaagnay Dambigooda Dartiis waxaana Ahaysiinay Gadaashood Qarni Kale.
Swahilice:
Jee, hawaoni vizazi vingapi tulivyo viangamiza kabla yao? Tuliwaweka katika nchi tusivyo kuwekeni nyinyi; tukawapelekea mvua nyingi na tukaifanya mito inapita chini yao. Mwishoe tukawaangamiza kwa madhambi yao; na tukaanzisha baada yao kizazi kingine.
Uygurca:
ئۇلاردىن بۇرۇن ئۆتكەن نۇرغۇن ئۈممەتلەرنى ھالاك قىلغانلىقىمىزنى ئۇلار كۆرمىدىمۇ؟ (يەنى ئۇنىڭدىن ئىبرەت ئالمىدىمۇ؟) ئۇلارنى زېمىندا سىلەرنى يەرلەشتۈرمىگەن بىر شەكىلدە يەرلەشتۈرگەن ئىدۇق، ئۇلارغا مول يامغۇرلار ياغدۇرۇپ بەرگەن ئىدۇق، ئۆستەڭلارنى ئۇلارنىڭ ئاستىدىن ئېقىپ تۇرىدىغان قىلغان ئىدۇق، ئاندىن كېيىن ئۇلارنى قىلغان گۇناھلىرى تۈپەيلىدىن ھالاك قىلدۇق، ئۇلاردىن كېيىن باشقا خەلقنى پەيدا قىلدۇق
Japonca:
われはかれら以前に,次から次に幾世代も滅ぼしたかを,あなたがたは考えないのか。われは地上でかれらを代々安住させ,あなたがたにすらしなかったものを与えた。われは,かれらの上に雲を送り(雨を)注ぎ降らせ,その足許に川を流れさせた。だが凡ての罪のためにかれらを滅ぼし,その跡に外の世代を出現させた。
Arapça (Ürdün):
«ألم يروا» في أسفارهم إلى الشام وغيرها «كم» خبرية بمعنى كثيرا «أهلكنا من قبلهم من قرن» أمة من الأمم الماضية «مكَّناهم» أعطيناهم مكانا «في الأرض» بالقوة والسعة «ما لم نمكن» نعط «لكم» فيه التفات عن الغيبة «وأرسلنا السماء» المطر «عليهم مدرارا» متتابعا «وجعلنا الأنهار تجري من تحتهم» تحت مساكنهم «فأهلكناهم بذنوبهم» بتكذيبهم الأنبياء «وأنشأنا من بعدهم قرنا آخرين».
Hintçe:
क्या उन्हें सूझता नहीं कि हमने उनसे पहले कितने गिरोह (के गिरोह) हलाक कर डाले जिनको हमने रुए ज़मीन मे वह (कूवत) क़ुदरत अता की थी जो अभी तक तुमको नहीं दी और हमने आसमान तो उन पर मूसलाधार पानी बरसता छोड़ दिया था और उनके (मकानात के) नीचे बहती हुई नहरें बना दी थी (मगर) फिर भी उनके गुनाहों की वजह से उनको मार डाला और उनके बाद एक दूसरे गिरोह को पैदा कर दिया
Tayca:
พวกเขามิได้เห็นดอกหรือว่า กี่ประชาชาติมาแล้วที่เราได้ทำลายมาก่อนหน้าพวกเขา ซึ่งเราได้พวกเขามีอำนาจและความสามารถในแผ่นดิน ซึ่งสิ่งที่เรามิได้ให้มีแก่พวกเจ้า และเราได้ส่งฝนมายังพวกเขาอย่างมากมาย และเราได้ให้มีแม่น้ำหลายสายไหลอยู่เบื้องล่างของพวกเขา แล้วเราก็ทำลายพวกเขาเสีย เนื่องด้วยบรรดาความผิดของพวกเขา และเราได้ให้มีขึ้นหลังจากพวกเขาซึ่งประชาชาติอื่น
İbranice:
האם אינם רואים את אשר הכחדנו לפניהם מהדורות שביססנו באופן יציב יותר על פני האדמה? ומהשמיים הורדנו להם בשפע, ואת הנהרות הזרמנו מתחת לאדמותיהם, (למרות זאת) הכחדנו אותם על חטאיהם, והקמנו במקומם דורות אחרים
Hırvatça:
Zar oni ne znaju koliko smo Mi naraštaja prije njih uništili, kojima smo na Zemlji mogućnosti davali kakve vama nismo dali i kojima smo kišu obilatu slali i učinili da rijeke pored njih teku, pa smo ih, zbog grijeha njihovih, uništavali, i druge naraštaje, poslije njih, stvarali?!
Rumence:
Ei nu văd câte leaturi am nimicit înaintea lor? Noi le dădusem un loc pe pământ, cum nu v-am dat vouă. Noi le-am trimis din cer o ploaie îmbelşugată. Noi am făcut râurile ce le curgeau la picioare şi apoi i-am nimicit pentru păcatele lor şi alte leaturi
Transliteration:
Alam yaraw kam ahlakna min qablihim min qarnin makkannahum fee alardi ma lam numakkin lakum waarsalna alssamaa AAalayhim midraran wajaAAalna alanhara tajree min tahtihim faahlaknahum bithunoobihim waanshana min baAAdihim qarnan akhareena
Türkçe:
Kendilerinden önce nice yurt ve medeniyeti yerle bir ettiğimizi görmediler mi? Biz o yurtlara yeryüzünde size vermediğimiz imkânları vermiş, üzerlerine gök bereketini bol bol indirmiş, nehirleri altlarından akar hale getirmiştik. Derken, onları kendi günahlarıyla helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil oluşturduk.
Sahih International:
Have they not seen how many generations We destroyed before them which We had established upon the earth as We have not established you? And We sent [rain from] the sky upon them in showers and made rivers flow beneath them; then We destroyed them for their sins and brought forth after them a generation of others.
İngilizce:
See they not how many of those before them We did destroy?- generations We had established on the earth, in strength such as We have not given to you - for whom We poured out rain from the skies in abundance, and gave (fertile) streams flowing beneath their (feet): yet for their sins We destroyed them, and raised in their wake fresh generations (to succeed them).
Azerbaycanca:
Məgər özlərindən əvvəl neçə-neçə nəsilləri (ümmətləri) məhv etdiyimizi görmədilərmi? Onlara yer üzündə sizə (məkkəlilərə) vermədiyimiz imkanlar (qüvvət və sərvət) vermişdik. Göydən onlara bol yağış göndərmiş, (evlərin, saraylarının və bağçalarının) altından çaylar axıtmışdıq. Biz onları günahlarına görə məhv etdik və onlardan sonra başqa yeni bir nəsil (ümmətlər) yaratdıq.
Süleyman Ateş:
Görmediler mi, onlardan önce nice nesiller yok ettik; hem onlara, yeryüzünde size vermediğimiz imkanları vermiştik ve göğü de üzerlerine bol bol boşaltmıştık ve ırmakları ayaklarının altından akar kılmıştık. Fakat günahlarından ötürü onları helak ettik ve onların ardından başka bir nesil yarattık.
Diyanet Vakfı:
Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkanları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helak ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helak ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık.
Erhan Aktaş:
Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi idrak(1) etmiyorlar mı? Yeryüzünde size vermediğimiz imkânları onlara vermiştik. Üzerlerine bol bol yağmur göndermiş ve yerlerde ırmaklar akıtmıştık. İşledikleri suçları nedeniyle kendilerini yok ettik. Onlardan sonra başka nesiller meydana getirdik.
Kral Fahd:
Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık.
Hasan Basri Çantay:
Biz, kendilerinden evvel nice nesil (ler) i helak etdik, görmediler mi? (Ey Mekkeliler) biz onlara yer (yüzün) de size vermediğimiz (bütün) imkânları verdik, gökden üstlerine bol bol (yağmurlar) gönderdik, (evlerinin) altlarından akar ırmaklar yapdık da günâhları yüzünden yine onları yok edib arkalarından başka nesil (ler) peyda etdik.
Muhammed Esed:
Onlardan önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmezler mi? Yeryüzünde benzerini görmediğiniz (verimli) topraklardan bir toprak verdiğimiz ve üstlerine bolca semavi nimetler yağdırdığımız ve ayaklarının altından ırmaklar akıttığımız (o toplumları)? Biz onları günahlarından dolayı yok etmiş ve yerlerine başka insanlar geçirmiştik.
Gültekin Onan:
Kendilerinden önce nice nesilleri yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık
Ali Fikri Yavuz:
Görmediler mi ki, kendilerinden önce ne kadar nesiller helâk ettik? Biz, onlara yeryüzünde size (ey Mekke’liler) vermediğimiz bütün imkânları verdik
Portekizce:
Não reparam em quantas gerações anteriores a eles aniquilamos? Radicamo-las na terra, melhor do que a vós, enviamosdo céu copiosas chuvas para as suas plantas e fizemos correr rios por sob seus pés; porém, exterminamo-los por seuspecados e, depois deles, fizemos ressurgir outras gerações.
İsveççe:
Har de inte sett hur många släkten före dem Vi har låtit gå under, [människor] som Vi hade gett en bättre plats på jorden än Vi har gett er och som Vi [välsignade] med rikliga regn och lät floder rinna upp vid deras fötter? Men för deras synders skull utplånade Vi dem [från jordens yta] och lät ett annat släkte stiga fram efter dem.
Farsça:
آیا ندانسته اند که پیش از ایشان چه بسیار از ملت ها و اقوام را هلاک کردیم؟ که به آنان در پهنه زمین، نعمت ها و امکاناتی دادیم که به شما ندادیم، و بر آنان باران های پی در پی و پر ریزش فرستادیم و نهرهایی از زیر پای آنان جاری ساختیم [ولی ناسپاسی کردند]؛ پس آنان را به کیفر گناهانشان هلاک کردیم، و بعد از آنان اقوامی دیگر را پدید آوردیم.
Kürtçe:
ئایا نەیان دیوە (نەیان زانیوە) لەپێش ئەوانەوە چەند گەل و نەوەمان لەناو بردووە دەسەڵاتمان پێدا بوون لەزەویدا بەشێوەیەک کە بە ئێوەمان نەدابوو و بارانی پەیتاپەیتامان بەسەردا باراندن وە جۆگەو ڕووبارەکانمان وا لێ کرد بوو کە بەبن باخ و کۆشکەکانیاندا دەڕۆیشت لەناو مان بردن بە ھۆی گوناھەکانیانەوە, وە لە دوای ئەوان دروستمان کرد گەل و نەوەیەکی تر
Özbekçe:
Улардан олдин қанча асрларни ҳалок қилганимизни билмасларми? Ўшаларга ер юзида сизларга бермаган имконларни берган эдик. Осмондан устларига барака ёмғири юборган ва остларидан анҳорлар оқиб турадиган қилиб қўйган эдик. Бас, гуноҳлари туфайли уларни ҳалок қилдик ва ўринларига бошқа асрларни пайдо қилдик. («Аср» сўзи юз йиллик муддатни англатишини биламиз. Бу ерда ўша муддат орасида яшаган одамлар кўзда тутилмоқда. Инсон ўзи билан ўзи овора бўлиб қолиб, ўтмишга ибрат ила назар солишни унутиб қўяди.)
Malayca:
Tidakkah mereka memerhati dan memikirkan berapa banyak umat-umat yang telah Kami binasakan sebelum mereka, padahal (umat-umat itu) telah Kami teguhkan kedudukan mereka di muka bumi (dengan kekuasaan dan kemewahan) yang tidak Kami berikan kepada kamu, dan Kami turunkan hujan atas mereka dengan lebatnya, dan Kami jadikan sungai-sungai mengalir di bawah mereka, kemudian Kami binasakan mereka dengan sebab dosa mereka mereka, dan Kami ciptakan sesudah mereka, umat yang lain?
Arnavutça:
A thua nuk i panë ata, se sa popuj i kemi zhdukur Ne, para tyre, të cilët i patëm vendosur në aso toke, në çfarë nuk ju kemi vendosur jvue; e u sollëm atyre shira të bollshëm dhe bëmë që t’ju rrjedhin lumenjë nëpër viset e tyre; e që, për shkak të mëkateve të tyre – i zhdukëm ata; dhe pas tyre – krijuam gjenerata tjera.
Bulgarca:
Не видяха ли колко поколения преди тях погубихме? Издигнахме ги на земята повече, отколкото издигнахме вас, и им изпратихме от небето обилен дъжд, и сторихме сред тях реките да текат, но ги погубихме заради прегрешенията им и създадохме след тях други по
Sırpça:
Зар они не знају колико смо Ми нараштаја пре њих уништили, којима смо на Земљи дали могућности какве вама нисмо дали и којима смо слали обилату кишу и учинили да реке поред њих теку, па смо их, због њихових греха, уништавали, и друге нараштаје, после њих, стварали?!
Çekçe:
Což neviděli, kolik jsme zahubili pokolení, jež byla před nimi a která jsme upevnili na zemi tak, jak jsme neupevnili ani vás; a seslali jsme jim z nebes déšť hojný a dali jsme vytrysknout řekám pod nimi. A pak jsme je zahubili za hříchy jejich a dali js
Urduca:
کیا انہوں نے دیکھا نہیں کہ ان سے پہلے کتنی ایسی قوموں کو ہم ہلاک کر چکے ہیں جن کا اپنے اپنے زمانہ میں دور دورہ رہا ہے؟ اُن کو ہم نے زمین میں وہ اقتدار بخشا تھا جو تمہیں نہیں بخشا ہے، ان پر ہم نے آسمان سے خوب بارشیں برسائیں اور ان کے نیچے نہریں بہا دیں، (مگر جب انہوں نے کفران نعمت کیا تو) آخر کار ہم نے ان کے گناہوں کی پاداش میں انہیں تباہ کر دیا اور ان کی جگہ دوسرے دور کی قوموں کو اٹھایا
Tacikçe:
Оё надидаанд, ки пеш аз онҳо чӣ мардумеро ҳалок кардаем? Мардуме, ки дар, замин қудраташон дода будем, ончунон қудрате, ки ба шумо надодаем. Ва барояшон аз осмон боронҳои пайдарпай фиристодем ва рӯдҳо аз зери пояшон равон сохтем. Он гоҳ ба ҷазои гуноҳонашон ҳалокашон кардем ва пас аз онҳо мардуме дигар падид овардем.
Tatarca:
Әллә күрмиләрме? Алардан элек күпме кәферләрне һәлак кылдык, җир өстендә сезне урнаштырмаган яхшы урынга аларны урынлаштырдык һәм күктән яңгырны да аларга кирәгенчә генә иңдердек, янә аларга бакчалары астыннан ага торган елгалар кылдык, алай да иман китермәделәр, аларны гөнаһлары өчен һәлак иттек, һәм алардан сон, урыннарына башка кешеләрне урынлаштырдык.
Endonezyaca:
Apakah mereka tidak memperhatikan berapa banyak generasi yang telah Kami binasakan sebelum mereka, padahal (generasi itu) telah Kami teguhkan kedudukan mereka di muka bumi, yaitu keteguhan yang belum pernah Kami berikan kepadamu, dan Kami curahkan hujan yang lebat atas mereka dan Kami jadikan sungai-sungai mengalir di bawah mereka, kemudian Kami binasakan mereka karena dosa mereka sendiri, dan Kami ciptakan sesudah mereka generasi yang lain.
Amharca:
ከበፊታቸው ከክፍለ ዘመናት ሕዝቦች ብዙዎችን ማጥፋታችንን አላዩምን ለእናንተ ያላስመቸነውን (ለእነርሱ) በምድር ውስጥ አስመቸናቸው፡፡ በእነርሱም ላይ ዝናምን የተከታተለ ሲኾን ላክን፡፡ ወንዞችንም በሥራቸው እንዲፈሱ አደረግን፡፡ በኃጢአቶቻቸውም አጠፋናቸው፡፡ ከኋላቸውም ሌሎችን የክፍለ ዘመን ሰዎች አስገኘን፡፡
Tamilce:
அவர்களுக்கு முன்னர் எத்தனையோ சமுதாயத்தை நாம் அழித்தோம் என்பதை அவர்கள் பார்க்கவில்லையா? பூமியில் உங்களுக்கு நாம் வசதியளிக்காத அளவு அவர்களுக்கு வசதி அளித்தோம்; இன்னும், அவர்கள் மீது தாரை தாரையாக மழையை அனுப்பினோம்; இன்னும், நதிகளை அவர்களுக்குக் கீழ் ஓடும்படி ஆக்கினோம். ஆக, அவர்களுடைய பாவங்களினால் அவர்களை அழித்தோம். இன்னும், அவர்களுக்குப் பின்னர் வேறு சமுதாயத்தை உருவாக்கினோம்.
Korece:
그들은 알지 못하느뇨 하나님은 그들 이전의 많은 세대를 멸망케 하였노라 그 세대를 지상에 정주케 한 후 너희들에게는 부여하 지 아니한 권능을 주었으며 하늘 에서 비를 내리게하여 물을 풍부 하게 하였고 물이 흐르는 강들을 두었으되 그들이 죄악으로 말미암아 하나님은 그들을 멸망케하고 다음 세대를 두시었노라
Vietnamca:
Lẽ nào họ không thấy TA (Allah) đã hủy diệt biết bao thế hệ trước họ? TA (đã hủy diệt trước họ rất nhiều cộng đồng) mà TA đã cho định cự (vững chắc) trên trái đất, (sự vững chắc) mà TA không cho các ngươi định cư (giống như thế). TA đã gửi từ trên trời xuống dòng nước (mưa rào) trừng phạt họ, TA đã tạo ra những dòng sông chảy (mạnh) bên dưới họ, TA đã hủy diệt họ toàn bộ vì tội lỗi của họ và TA đã tạo ra sau họ các thế hệ khác.
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: