Arapça:
وَلَوْ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ كِتَابًا فِي قِرْطَاسٍ فَلَمَسُوهُ بِأَيْدِيهِمْ لَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ
Çeviriyazı:
velev nezzelnâ `aleyke kitâben fî ḳirṭâsin felemesûhü bieydîhim leḳâle-lleẕîne keferû in hâẕâ illâ siḥrum mübîn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Eğer sana kağıtta yazılı bir kitap indirmiş olsak da onu elleriyle tutsalardı, yine de o kâfirler: "Muhakkak ki bu, apaçık bir sihirdir" derlerdi.
Diyanet İşleri:
Sana Kitap'ı kağıtta yazılı olarak indirmiş olsak da, elleriyle ona dokunsalar, inkar edenler yine de, "Bu apaçık bir büyüdür" derlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Sana, kağıda yazılı bir kitap indirseydik ve ona elleriyle dokunsalardı gene de kafir olanlar derlerdi ki: Bu, ancak apaçık bir büyü.
Şaban Piriş:
Sana, kâğıtta yazılı bir kitap indirmiş olsaydık, onlar da o kitaba elleriyle dokunsalardı yine de kâfir olanlar: “Bu yalnızca bir sihirdir” derlerdi.
Edip Yüksel:
Sana kağıt üzerine yazılı bir kitap indirseydik ve elleriyle dokunsalardı bile, inkarcılar, "Bu ancak apaçık bir büyüdür," diyeceklerdi.
Ali Bulaç:
Biz kitabı üzerine yazılı bir kağıtta göndersek ve onlar elleriyle dokunsalar bile, inkar edenler, tartışmasız: "Bu apaçık bir büyüden başkası değildir" derler.
Suat Yıldırım:
Eğer sana kağıda yazılı olarak bir kitap indirmiş olsaydık, kendileri de elleriyle onu tutmuş bulunsalardı o kâfirliklerinde inad eder, yine de: “Bu besbelli bir büyüden başka bir şey değil!” derlerdi. [15,14-15; 52,44]
Ömer Nasuhi Bilmen:
Eğer sana kağıtta (yazılı) bir kitab indirseydik de onu eller ile yoklayacak olsalardı elbette o kâfir olanlar, yine diyeceklerdi ki bu bir sihirden başka değildir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Eğer biz sana parşömen üzerine yazılı bir kitap göndermiş olsaydık, onlar da ona elleriyle dokunmuş olsalardı, o küfre batmışlar, hiç kuşkusuz şöyle deyivereceklerdi: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir."
Bekir Sadak:
De ki: «Yer yuzunde gezip dolasin, sonra da, yalanlayanlarin sonunun nasil olduguna bir bakin.»
İbni Kesir:
Eğer sana kağıt içinde bir kitab indirmiş olsaydık da elleriyle ona dokunsalardı
Adem Uğur:
Eğer sana kâğıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik de onlar elleriyle onu tutmuş olsalardı, yine de inkâr ediciler: Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir, derlerdi.
İskender Ali Mihr:
Ve eğer sana kâğıtlarda yazılı olarak indirseydik, böylece ona elleri ile dokunsalar bile kâfir olan kimseler, mutlaka: “Bu ancak apaçık bir sihirdir.” derdi.
Celal Yıldırım:
Eğer sana kâğıt üzerinde yazılı bir kitap indirseydik, onlar da elleriyle ona dokunsalardı, o küfredenler yine de bu açık bir sihirden başkası değildir, derlerdi.
Tefhim ul Kuran:
Biz Kitabı üzerine yazılı bir kağıtta göndersek ve onlar ona elleriyle dokunsalar bile, küfredenler, tartışmasız: «Bu apaçık bir büyüden başkası değildir» derler.
Fransızca:
Même si Nous avions fait descendre sur toi (Muhammad) un Livre en papier qu'ils pouvaient toucher de leurs mains, ceux qui ne croient pas auraient certainement dit : "Ce n'est que de la magie évidente ! "
İspanyolca:
Si hubiéramos hecho bajar sobre ti una Escritura escrita en pergamino y la hubieran palpado con sus manos, aun así, los que no creen habrían dicho: «Esto no es sino manifiesta magia».
İtalyanca:
Se anche avessimo fatto scendere su di te una Scrittura su papiro, che avessero potuto toccare con le loro mani, quelli che negano avrebbero certamente detto: «Non è che evidente magia!».
Almanca:
Und würden WIR dir eine auf Schreibblättern geschriebene Schrift nach und nach hinabsenden, die sie mit eigenen Händen berühren könnten, dann würden diejenigen, die Kufr betrieben haben, gewiß sagen: "Dies ist nichts anderes als starke Magie."
Çince:
假若我把一部写在纸上的经典降示你,而他们用手抚摩它,那末,不信道的人必定说:这只是明显的魔术。
Hollandaca:
Zelfs indien wij hun een boek hadden nedergezonden, op papier geschreven, en zij hadden het met hunne handen aangeraakt, zouden de ongeloovigen zekerlijk hebben gezegd: Dit is slechts tooverij.
Rusça:
Если бы даже Мы ниспослали тебе Писание на бумаге, и они прикоснулись бы к ней своими руками, неверующие все равно бы сказали: "Это - очевидное колдовство".
Somalice:
Haddaan kugu soo Dejino Nabiyow Kitaab Qoran oo ay ku Taabtaan Gaemahooda waxay odhan kuwii Gaaloobay kani waxaan Sixir Cad aan ahayn ma aha.
Swahilice:
Na lau tungeli kuteremshia kitabu cha karatasi, wakakigusa kwa mikono yao, wangeli sema walio kufuru: Haya si chochote ila ni uchawi dhaahiri.
Uygurca:
(ئى مۇھەممەد!) بىز ساڭا (ئۇلار تەلەپ قىلغاندەك) قەغەزگە يېزىلغان بىر كىتابنى نازىل قىلغان، كاپىرلار ئۇنى قوللىرى بىلەن تۇتۇپ كۆرگەن تەقدىردىمۇ، ئۇلار، شەكسىزكى، بۇ پەقەت روشەن سېھىردۇر، دەيتتى، چۈنكى ئۇلارنىڭ غەرىزى ئەڭ روشەن دەلىل كەلگەندىمۇ ئىمان ئېيتماسلىقتۇر
Japonca:
仮令われがあなたに紙上に(書いた)啓典を下し,かれらが自分の手でそれに触れても,不信心な者はきっと,「これは明らかに魔術に過ぎない。」と言う。
Arapça (Ürdün):
«ولو نزلَّنا عليك كتابا» مكتوبا «في قرطاس» رَق كما اقترحوا «فلمسوه بأيديهم» أبلغ من عاينوه لأنه أنفى للشك «لقال الذين كفروا إن» ما «هذا إلا سحر مبين» تعنُّنا وعنادا.
Hintçe:
और (ऐ रसूल) अगर हम कागज़ पर (लिखी लिखाई) किताब (भी) तुम पर नाज़िल करते और ये लोग उसे अपने हाथों से छू भी लेते फिर भी कुफ्फार (न मानते और) कहते कि ये तो बस खुला हुआ जादू है
Tayca:
และหากเราได้ให้ลงมาแก่เจ้า ซึ่งคัมภีร์ฉบับหนึ่ง (ที่ถูกจารึกไว้) ในกระดาษ แล้วพวกเขาก็ได้สัมผัส คัมภีร์นั้นด้วยมือของพวกเขาเองแน่นอนบรรดาผู้ที่ปฏิเสธศรัทธาย่อมกล่าวว่า สิ่งนี้มิใช่อื่นใด นอกจากมายากลอันชัดแจ้งเท่านั้น
İbranice:
אילו היינו מורידים לך ספר כתוב על מגילת נייר, והיו נוגעים בו בידיהם, היו אומרים אלה אשר כפרו, 'אין זה אלא קסם מובהק
Hırvatça:
A i da ti Knjigu na papiru spustimo i da je oni rukama svojim opipaju, opet bi oni koji ne vjeruju rekli: "Ovo zaista nije ništa drugo do jasna vradžbina."
Rumence:
Chiar de am fi pogorât asupra ta o Carte scrisă pe un pergament pe care l-ar fi pipăit cu mâinile lor, cei care tăgăduiesc tot ar fi spus: “Nu este decât o vrajă vădită!”
Transliteration:
Walaw nazzalna AAalayka kitaban fee qirtasin falamasoohu biaydeehim laqala allatheena kafaroo in hatha illa sihrun mubeenun
Türkçe:
Eğer biz sana parşömen üzerine yazılı bir kitap göndermiş olsaydık, onlar da ona elleriyle dokunmuş olsalardı, o küfre batmışlar, hiç kuşkusuz şöyle deyivereceklerdi: "Bu, apaçık bir büyüden başka şey değildir."
Sahih International:
And even if We had sent down to you, [O Muhammad], a written scripture on a page and they touched it with their hands, the disbelievers would say, "This is not but obvious magic."
İngilizce:
If We had sent unto thee a written (message) on parchment, so that they could touch it with their hands, the Unbelievers would have been sure to say: "This is nothing but obvious magic!"
Azerbaycanca:
(Ya Rəsulum!) Əgər sənə kağız üzərində (yazılı) bir kitab nazil etsəydik və onlar əlləri ilə ona toxunmuş olsaydılar belə, kafirlər yenə də: “Bu, açıq-aydın bir sehrdir”, - deyərdilər.
Süleyman Ateş:
Eğer sana kağıt üzerine yazılı bir Kitap indirmiş olsaydık da onu elleriyle tutsalardı, yine inkar edenler, "Bu, apaçık bir büyüden başka bir şey değildir!" derlerdi.
Diyanet Vakfı:
Eğer sana kağıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik de onlar elleriyle onu tutmuş olsalardı, yine de inkar ediciler: Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir, derlerdi.
Erhan Aktaş:
Biz, sana kâğıt(1) üzerine yazılı bir metin indirmiş olsaydık da onlar da ona elleriyle dokunsalardı yine de Kâfirler “Bu, ancak apaçık bir sihirdir.” derlerdi.(1)
Kral Fahd:
(Ey Muhammed!) Eğer sana kâğıt üzerine yazılmış bir kitap indirseydik de onlar da o kitaba elleriyle dokunmuş olsalardı, yine de inkâr ediciler: «Bu, apaçık büyüden başka bir şey değildir» derlerdi.
Hasan Basri Çantay:
(Habîbim) eğer sana kâğıd içinde (yazılı) bir kitab göndermiş olsaydık da kendileri de elleriyle onu tutmuş bulunsalardı o küfredenler yine behemehal: «Bu, apaçık bir büyüden başkası değildir» derlerdi.
Muhammed Esed:
Ama Biz, sana, (ey peygamber,) yazılı bir metin göndermiş olsaydık ve ona kendi elleriyle dokunmuş olsalardı bile hakikati inkara şartlanmış olanlar, kesinlikle, "Bu aldatmacadan başka bir şey değil!" derlerdi.
Gültekin Onan:
Biz kitabı üzerine yazılı bir kağıtta göndersek ve onlar elleriyle dokunsalar bile, küfredenler tartışmasız: "
Ali Fikri Yavuz:
Eğer sana, yapraklara yazılı bir kitap indirseydik de onlar, elleriyle onu tutmuş bulunsalardı, o küfredenler yine muhakkak (şöyle) diyeceklerdi: “- Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir.”
Portekizce:
Ainda que te tivéssemos revelado um Livro, escrito em pergaminhos, e que o apalpassem com as mãos, os incrédulosdiriam: Isto não é mais do que pura magia!
İsveççe:
Även om Vi hade försett dig [Muhammad] med en skrift på pergament och förnekarna hade fått röra vid den med sina händer, skulle de ha sagt: "Det är uppenbart ingenting annat än bedrägeri och synvillor!"
Farsça:
و اگر ما نوشته ای روی صحفه ای بر تو نازل کنیم که آنان آن را با دست خود لمس کنند، باز کفر پیشگان می گویند: این جز جادویی آشکار نیست!!
Kürtçe:
وە ئەگەر نامەیەکی نوسراومان بناردایە تەخوارەوە بۆت لەناو کاغەزێکدا بوایە و دەستیشیان لێ بدایە بێـگومان ئەوانەی بێ باوەڕ بوون دەیان ووت ئەمە تەنھا جادویەکی ئاشکرایە
Özbekçe:
Агар сенга қоғоз-китоб туширсак, уни қўллари билан ушлаб кўришса ҳам, куфр келтирганлар: «Бу аниқ сеҳрдан ўзга ҳеч нарса эмас», дерлар. (Агар улар ҳақиқатга етиш истагида бўлсалар, Қуръони Каримнинг оғзаки шаклда нозил бўлиб турганинг ўзи ҳам етар эди. Ҳақиқатни истаганлариданми? Йўқ, уларда бундай мақсад йўқ.)
Malayca:
Dan kalau Kami turunkan kepadamu (wahai Muhammad) sebuah kitab (yang bertulis) pada kertas, lalu mereka memegangnya dengan tangan mereka, nescaya orang-orang yang kafir itu berkata: "Ini tidak lain, hanyalah sihir yang terang nyata".
Arnavutça:
E, sikur Ne ta zbritnim ty një Libër të shkruar në letër; e ata ta preknin me duart e tyre, ata që nuk besojnë, me siguri do të thonin: “Kjo s’është gjë tjetër, përpos një magji e hapët”.
Bulgarca:
И ако ти бяхме низпослали написано Послание и го пипнеха с ръцете си, неверниците пак щяха да рекат: “Това е само явна магия.”
Sırpça:
А и да ти (Мухаммеде) спустимо Књигу на папиру и да је они рукама својим опипају, опет би они који не верују казали: „Ово заиста није ништа друго до јасна враџбина.“
Çekçe:
I kdybychom ti poslali Knihu na pergamenu psanou a oni si ji ohmatali vlastníma rukama, přece by řekli ti, kdož neuvěřili: 'To kouzelnictví je jen zjevné!'
Urduca:
اے پیغمبرؐ! اگر ہم تمہارے اوپر کوئی کاغذ میں لکھی لکھائی کتاب بھی اتار دیتے اور لوگ اسے اپنے ہاتھوں سے چھو کر بھی دیکھ لیتے تب بھی جنہوں نے حق کا انکار کیا ہے وہ یہی کہتے کہ یہ تو صریح جادو ہے
Tacikçe:
Ҳатто агар китобе навишта бар рӯи коғаз бар ту нозил мекардем ва онро бо дасти хеш ламс мекарданд, боз ҳам он кофирон мегуфтанд, ки ин ҷуз ҷодуи ошкоро нест.
Tatarca:
Әгәр кәферләр соравы буенча Коръән аятьләрен сиңа кәгазь битләренә яздырып иңдергән булсак, аны кәферләр куллары илә тотар иделәр, аннары, бу – сихердән башка нәрсә түгел, дип инкяр итәр иделәр.
Endonezyaca:
Dan kalau Kami turunkan kepadamu tulisan di atas kertas, lalu mereka dapat menyentuhnya dengan tangan mereka sendiri, tentulah orang-orang kafir itu berkata: "Ini tidak lain hanyalah sihir yang nyata".
Amharca:
ባንተም ላይ በወረቀት የተጻፈን መጽሐፍ ባወረድንና በእጆቻቸው በነኩት ኖሮ እነዚያ የካዱት ሰዎች «ይህ ግልጽ ድግምት እንጅ ሌላ አይደለም» ባሉ ነበር፡፡
Tamilce:
ஏடுகளில் (எழுதப்பட்ட) ஒரு வேதத்தையே நாம் உம்மீது இறக்கி, அதை அவர்கள் (உம்மிடமிருந்து) தங்கள் கரங்களால் தொட்டுப் பார்த்தாலும், “இது தெளிவான சூனியமே தவிர (உண்மையான வேதம்) இல்லை” என்று அந்த நிராகரிப்பாளர்கள் திட்டமாகக் கூறுவார்கள்.
Korece:
그대에게 성문화 된 성서를 계시하여 그것이 그들 손안에 있 다 하여도 불신하는 자들은 실로 이것은 분명한 마술일 뿐입니다 라고 말했으리라
Vietnamca:
Dẫu TA có ban xuống cho Ngươi (Thiên Sứ) một Kinh Sách bằng văn bản trên các trang viết mà họ có thể sờ nó bằng tay thì chắc chắn những kẻ vô đức tin vẫn sẽ nói: “Đây rõ ràng chỉ là một trò ma thuật.”
Ayet Linkleri:
Rubu tag:
Hizb tag: