Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

79

Sûredeki Ayet No: 

46

Ayet No: 

5758

Sayfa No: 

584

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا

Çeviriyazı: 

keennehüm yevme yeravnehâ lem yelbeŝû illâ `aşiyyeten ev ḍuḥâhâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar o kıyameti görecekleri gün sanki dünyada bir akşam veya kuşluğundan başka durmamışa dönecekler.

Diyanet İşleri: 

Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Onu gördükleri gün, bir akşamcık yaşamışa dönerler, yahut da günün kuşluk çağı.

Şaban Piriş: 

Onu gördükleri gün, onlar sanki, sadece bir akşam veya bir kuşluk vakti süresince (dünyada) kalmış olurlar.

Edip Yüksel: 

Onu gördükleri gün, sanki (dünyada) bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmışlardır

Ali Bulaç: 

Onu gördükleri gün, sanki, bir akşam veya bir kuşluk-vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.

Suat Yıldırım: 

Onu gördükleri gün öyle gelir ki onlara:Yalnız bir akşam veya bir sabah faslı durdular dünyada.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar, o Kıyameti gördükleri gün sanki bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başka kalmamış gibi olurlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler.

Bekir Sadak: 

80:5

İbni Kesir: 

Ve onlar onu gördükleri gün

Adem Uğur: 

Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.

İskender Ali Mihr: 

Sanki onlar, onu (kıyâmeti) görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluk vaktinden başka (zamanları) kalmamış gibi olurlar.

Celal Yıldırım: 

Kıyâmet´i gördükleri gün sanki (Dünya´da) ancak bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler. (Dünya´nın ömrünün uzunluğuna, Âhiretin sonsulzuğuna nisbetle insanoğlunun ömrünün ne kadar kısa olduğuna işaret ediliyor.)

Tefhim ul Kuran: 

Kendileri onu gördükleri gün, sanki onlar, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.

Fransızca: 

Le jour où ils la verront, il leur semblera n'avoir demeuré qu'un soir ou un matin.

İspanyolca: 

El día que la vivan, les parecerá no haber permanecido más de una tarde o de una mañana.

İtalyanca: 

Il Giorno in cui la vedranno, sarà come se fossero rimasti [sulla terra] una sera o un mattino.

Almanca: 

Als hätten sie, wenn sie sehen, nicht verweilt außer einer Nacht und ihrer Morgendämmerung.

Çince: 

他们在见它的那日,好像在坟里只逗留过一朝或一夕。

Hollandaca: 

Op den dag waarop zij dit zullen zien, zal het hun toeschijnen, als waren zij niet langer op de aarde gebleven dan een avond of een ochtend van dien dag.

Rusça: 

В тот день, когда они увидят его, им покажется, что они провели в этом мире лишь послеполуденные часы или утро.

Somalice: 

Waxay la mid noqon Malintay arkaan (Qiyaamada) yagon nagaanin Galab iyo Barqin mooyeen (Addunka).

Swahilice: 

Ni kama kwamba wao siku watapo iona (hiyo Saa) hawakukaa ila jioni moja tu, au mchana wake.

Uygurca: 

ئۇلار قىيامەتنى كۆرگەن كۈندە، گويا ئۆزلىرىنى (دۇنيادا) پەقەت بىر كەچقۇرۇن ياكى بىر ئەتىگەن تۇرغاندەك (گۇمان قىلىدۇ)

Japonca: 

かれらがそれを見る日,(墓の中に)滞留していたのは,一夕か一朝に過ぎなかったように思うであろう。

Arapça (Ürdün): 

«كأنهم يوم يرونها لم يلبثوا» في قبورهم «إلا عشية أو ضحاها» عشية يوم أو بكرته وصح إضافة الضحى إلى العشية لما بينهما من الملابسة إذ هما طرفا النهار، وحسن الإضافة وقوع الكلمة فاصلة.

Hintçe: 

जिस दिन वह लोग इसको देखेंगे तो (समझेंगे कि दुनिया में) बस एक याम या सुबह ठहरे थे

Tayca: 

วันที่พวกเขาจะเห็นมัน (วันกิยามะฮฺ) ประหนึ่งว่าพวกเขามิได้พำนักอยู่โลกนี้เว้นแต่เพียงชั่วครู่หนึ่งของยามเย็นและยามเช้าของมันเท่านั้น

İbranice: 

ביום שבו הם יראו אותה, הם ירגישו כאילו כל חייהם בעולם הזה היו לא יותר מערב אחד או בוקר אחד

Hırvatça: 

a njima će se učiniti, Dan taj, kada ga dožive, da su samo jedno poslijepodne ili jedno jutro na dunjaluku ostali.

Rumence: 

În Ziua când îl vor vedea, li se va părea că au zăcut numai o seară ori numai o dimineaţă.

Transliteration: 

Kaannahum yawma yarawnaha lam yalbathoo illa AAashiyyatan aw duhaha

Türkçe: 

Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler.

Sahih International: 

It will be, on the Day they see it, as though they had not remained [in the world] except for an afternoon or a morning thereof.

İngilizce: 

The Day they see it, (It will be) as if they had tarried but a single evening, or (at most till) the following morn!

Azerbaycanca: 

Onu (qiyaməti) gördükləri gün (dünyada və ya qəbir evində) yalnız bir axşam, yaxud bir səhər qaldıqlarını sanacaqlar!

Süleyman Ateş: 

Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyada) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar.

Diyanet Vakfı: 

Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.

Erhan Aktaş: 

Onlar onu(1) görecekleri gün, dünyada bir akşam veya kuşluğundan(2) başka kalmamış sanacaklar.

Kral Fahd: 

Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar. 

Hasan Basri Çantay: 

Onlar bunu görecekleri gün sanki (günün) bir akşamından, yahud bir kuşluğundan başka durmamışlardır.

Muhammed Esed: 

Onu anladıkları Gün (onlara, bu dünyada) bir akşamdan ya da kuşluğuyla (birlikte sona eren bir gece)den fazla kalmamışlar (gibi gelecek)!

Gültekin Onan: 

Onu gördükleri gün sanki, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.

Ali Fikri Yavuz: 

(İnsanlar), kıyameti görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluğundan başka (dünyada, yahud kabirlerde) durmamışa dönecekler.

Portekizce: 

No dia em que a virem, parecer-lhes-á não terem permanecido no mundo mais do que um entardecer ou um amanhecer da mesma.

İsveççe: 

Den Dag då de får uppleva den, [skall det förefalla dem] som om de inte hade tillbringat mer än en afton eller en morgon [på jorden].

Farsça: 

گویی آنان روزی که قیامت را می بینند چنین می پندارند که در برزخ جز شامگاهی یا صبح گاه آن درنگ نکرده اند!

Kürtçe: 

بێ بڕواکان کە ئەو ڕۆژە دەبینن وا دەزانن کە نەماونەتەوە ئێوارەیەك یا چێشتەنگاوێ نەبێت لە دونیادا

Özbekçe: 

Уни кўрган кунлари худди бу дунёда бир кеча ёки кундуздан бошқа турмаганга ўхшарлар.

Malayca: 

(Sangatlah dahsyatnya huru-hara hari itu, sehingga orang-orang yang bersalah merasa) pada masa melihatnya: seolah-olah mereka tidak tinggal di dunia melainkan sekadar satu petang atau paginya sahaja.

Arnavutça: 

kurse, atë ditë, që do ta shohin atë (Kijametin), atyre do t’u duket se kanë qëndruar në këtë botë, vetëm një mbrëmje apo një mëngjes (të asaj mbrëmjeje).

Bulgarca: 

В Деня, когато го видят, те сякаш ще са пребивавали само една привечер или утрин.

Sırpça: 

а њима ће да се учини, Дан тај, када га доживе, да су само једно послеподне или једно јутро на овом свету остали.

Çekçe: 

A v den, kdy spatří ji, bude se jim zdát, jako by v hrobech svých víc než večer či jitro nestrávili.

Urduca: 

جس روز یہ لوگ اسے دیکھ لیں گے تو انہیں یوں محسوس ہوگا کہ (یہ دنیا میں یا حالت موت میں) بس ایک دن کے پچھلے پہر یا اگلے پہر تک ٹھیرے ہیں

Tacikçe: 

Чун онро бубинанд, пиндоранд дар ин ҷаҳон фақат як шомгоҳ ё чоштгоҳ истодаанд.

Tatarca: 

Алар кыямәтне күргәндә гүя дөньяда бер дә тормаган кеби булырлар, мәгәр төшкә хәтле ярты көн яки төштән соң ярты көн торган кеби булырлар.

Endonezyaca: 

Pada hari mereka melihat hari berbangkit itu, mereka merasa seakan-akan tidak tinggal (di dunia) melainkan (sebentar saja) di waktu sore atau pagi hari.

Amharca: 

እነርሱ በሚያዩዋት ቀን ያንዲት ቀን ምሽትን ወይም ረፏዷን እንጅ ያልቆዩ ይመስላሉ፡፡

Tamilce: 

அதை அவர்கள் (கண்ணால்) பார்க்கிற நாளில், நிச்சயமாக ஒரு (நாளின்) மாலை அல்லது அதன் முற்பகலைத் தவிர (இவ்வுலகில்) அவர்கள் தங்கவில்லை (என்பது) போன்றே (அவர்களுக்குத்) தோன்றும்.

Korece: 

그것을 보는 날 그들은 저녁이나 아침시간의 정도 머문 것 같이 느껴질 것이라

Vietnamca: 

Vào Ngày chúng nhìn thấy nó, chúng sẽ cảm thấy như thể chúng đã ở lại trần gian chỉ trong một buổi chiều hoặc chỉ trong một buổi sáng!