Sayfa 584

Arapça:
İngilizce:
Fransızca:
Almanca:
Rusça:
Açıklama:
 
00:00

iẕheb ilâ fir`avne innehû ṭagâ.

Arapça:

اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ

Türkçe:

"Firavun'a git! İyice azdı o."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Haydi, demişti, git Firavun'a, çünkü o çok azdı.

Diyanet Vakfı:

Firavun'a git! Çünkü o çok azdı.

İngilizce:

Go thou to Pharaoh for he has indeed transgressed all bounds:

Fransızca:

"Va vers Pharaon. Vraiment, il s'est rebellé !

Almanca:

Gehe zu Pharao. Denn gewiß, er überschritt die Grenze,

Rusça:

"Ступай к Фараону, ибо он преступил границы дозволенного,

Açıklama:
 
00:00

feḳul hel leke ilâ en tezekkâ.

Arapça:

فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَىٰ أَن تَزَكَّىٰ

Türkçe:

"De ki ona: 'Arınıp temizlenmeye ne dersin?"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

De ki: İster misin arınasın?

Diyanet Vakfı:

De ki: Nasıl arınmağa gönlün var mı?

İngilizce:

And say to him, 'Wouldst thou that thou shouldst be purified (from sin)?-

Fransızca:

Puis dis-lui : "Voudrais-tu te purifier ?

Almanca:

so sag: "Möchtest du, daß du dich läuterst,

Rusça:

и скажи: "Не следует ли тебе очиститься?

Açıklama:
 
00:00

veehdiyeke ilâ rabbike fetaḫşâ.

Arapça:

وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ

Türkçe:

"Seni Rabbine kılavuzlayayım da gönülden ürperesin!"

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Seni Rabbinin yoluna ileteyim de ondan korkasın.

Diyanet Vakfı:

Seni Rabbimin yoluna iletmemi ister misin? Böylece ondan korkarsın.

İngilizce:

And that I guide thee to thy Lord, so thou shouldst fear Him?'

Fransızca:

et que je te guide vers ton Seigneur afin que tu Le craignes ? "

Almanca:

und daß ich dich zu deinem HERRN rechtleite, dann du ehrfürchtig wirst?"

Rusça:

Я укажу тебе путь к твоему Господу, и ты станешь богобоязнен"".

Açıklama:
 
00:00

feerâhü-l'âyete-lkübrâ.

Arapça:

فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَىٰ

Türkçe:

Derken, ona o en büyük mucizeyi gösterdi.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Musa Firavun'a o büyük mucizeyi gösterdi.

Diyanet Vakfı:

Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.

İngilizce:

Then did (Moses) show him the Great Sign.

Fransızca:

Il lui fit voir le très grand miracle.

Almanca:

Dann zeigte er ihm die große Aya.

Rusça:

Он показал ему величайшее знамение,

Açıklama:
 
00:00

fekeẕẕebe ve`aṣâ.

Arapça:

فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ

Türkçe:

Ama o yalanladı, isyan etti.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Fakat Firavun yalanladı, karşı geldi.

Diyanet Vakfı:

(O ise) hemen yalanladı ve isyan etti.

İngilizce:

But (Pharaoh) rejected it and disobeyed (guidance);

Fransızca:

Mais il le qualifia de mensonge et désobéit;

Almanca:

So leugnete er ab und widersetzte sich,

Rusça:

но тот счел его ложью и ослушался,

Açıklama:
 
00:00

ŝümme edbera yes`â.

Arapça:

ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ

Türkçe:

Sonra, sırtını döndü; koşuyordu.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Sonra koşarak dönüp gitti.

Diyanet Vakfı:

Sonra (inkar için) olanca çabasını göstererek sırtını döndü.

İngilizce:

Further, he turned his back, striving hard (against Allah).

Fransızca:

Ensuite, il tourna le dos, s'en alla précipitamment,

Almanca:

dann kehrte er den Rücken und ging,

Rusça:

а потом отвернулся и принялся усердствовать.

Açıklama:
 
00:00

feḥaşera fenâdâ.

Arapça:

فَحَشَرَ فَنَادَىٰ

Türkçe:

Derken, bir araya toplayıp bağırdı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Derken adamlarını topladı da bağırdı:

Diyanet Vakfı:

Derhal (adamlarını) topladı ve (onlara) bağırdı:

İngilizce:

Then he collected (his men) and made a proclamation,

Fransızca:

rassembla [les gens] et leur fit une proclamation,

Almanca:

so versammelte er (die Leute) und rief,

Rusça:

Он собрал толпу и громко воззвал,

Açıklama:
 
00:00

feḳâle ene rabbükümü-l'a`lâ.

Arapça:

فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ

Türkçe:

Dedi ki: "Ben sizin en yüce rabbinizim."

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Ben sizin en yüce Rabbinizim dedi.

Diyanet Vakfı:

Ben, sizin en yüce Rabbinizim! dedi.

İngilizce:

Saying, "I am your Lord, Most High".

Fransızca:

et dit : "C'est moi votre Seigneur, le très-Haut".

Almanca:

dann sagte er: "Ich bin euer hoher HERR."

Rusça:

и сказал: "Я - ваш Всевышний Господь!"

Açıklama:
 
00:00

feeḫaẕehü-llâhü nekâle-l'âḫirati vel'ûlâ.

Arapça:

فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ

Türkçe:

Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:

Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.

Diyanet Vakfı:

Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.

İngilizce:

But Allah did punish him, (and made an) example of him, - in the Hereafter, as in this life.

Fransızca:

Alors Allah le saisit de la punition exemplaire de l'au-delà et de celle d'ici-bas.

Almanca:

Dann belangte ALLAH ihn mit der harten Bestrafung für das Letzte und Erste.

Rusça:

Тогда Аллах подверг его наказанию как в Последней жизни, так и в первой жизни.

Açıklama:

Sayfalar

Sayfa 584 beslemesine abone olun.