Arapça:
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ
Çeviriyazı:
feeḫaẕehü-llâhü nekâle-l'âḫirati vel'ûlâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.
Diyanet İşleri:
Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken Allah onu, dünyada da, ahirette de azaplandırarak helak etmişti.
Şaban Piriş:
Allah da onu dünya ve ahiret azabıyla yakaladı.
Edip Yüksel:
Sonunda, ALLAH onu ahiret ve dünya cezasına çarptı.
Ali Bulaç:
Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
Suat Yıldırım:
Allah da onu dünyada da, âhirette de şiddetle cezalandırdı.
Ömer Nasuhi Bilmen:
Fakat Allah, onu ahiretin de, dünyanın da ukûbetiyle yakaladı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı.
Bekir Sadak:
Suyunu ondan cikarmis ve otlak yer meydana getirmistir.
İbni Kesir:
Bunu üzerine Allah, onu dünya ve ahiret azabıyla yakaladı.
Adem Uğur:
Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.
İskender Ali Mihr:
Bunun üzerine Allah, onu dünya ve ahiret azabıyla ahzetti (yakalayıp helâk etti).
Celal Yıldırım:
Bu yüzden Allah onu (öğüt ve ibret alınacak şekilde) Dünya ve Âhiret azâbıyla yakalayıverdi.
Tefhim ul Kuran:
Böylelikle Allah (c.c.) onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
Fransızca:
Alors Allah le saisit de la punition exemplaire de l'au-delà et de celle d'ici-bas.
İspanyolca:
Alá le infligió el castigo de la otra vida y de ésta.
İtalyanca:
Lo colpì Allah con il castigo nell'altra vita e in questa.
Almanca:
Dann belangte ALLAH ihn mit der harten Bestrafung für das Letzte und Erste.
Çince:
故真主以后世和今世的刑罚惩治他。
Hollandaca:
Daarom kastijdde God hem met de straf van het volgende leven en met die van het tegenwoordige leven.
Rusça:
Тогда Аллах подверг его наказанию как в Последней жизни, так и в первой жизни.
Somalice:
Markaasaa Eebe Ciqaabay Aakhiro iyo Adduunba.
Swahilice:
Basi hapo Mwenyezi Mungu akamshika kumuadhibu kwa la mwisho na la mwanzo.
Uygurca:
اﷲ ئۇنى دۇنيا ۋە ئاخىرەتنىڭ ئازابى بىلەن جازالىدى
Japonca:
そこでアッラーはかれを懲しめ,来世と現世の生活に懲罰を加えられた。
Arapça (Ürdün):
(فأخذه الله) أهلكه بالغرق (نكال) عقوبة (الآخرة) أي هذه الكلمة (والأولى) أي قوله قبلها: "" ما علمت لكم من إله غيري "" وكان بينهما أربعون سنة.
Hintçe:
तो ख़ुदा ने उसे दुनिया और आख़ेरत (दोनों) के अज़ाब में गिरफ्तार किया
Tayca:
ดังนั้นอัลลอฮฺจึงคร่าเขาเป็นการลงโทษที่เป็นแบบอย่างทั้งในปรโลกและในโลกนี้
İbranice:
אבל, אז אלוהים הכניע אותו והנחית עליו את העונש הכבד, גם בעולם הזה וגם בעולם הבא
Hırvatça:
i Allah ga je, primjernom kaznom drugog, a i prvoga kaznio.
Rumence:
Dumnezeu l-a făcut pildă de pedeapsă în Viaţa de Apoi şi în Viaţa de Acum.
Transliteration:
Faakhathahu Allahu nakala alakhirati waaloola
Türkçe:
Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı.
Sahih International:
So Allah seized him in exemplary punishment for the last and the first [transgression].
İngilizce:
But Allah did punish him, (and made an) example of him, - in the Hereafter, as in this life.
Azerbaycanca:
Allah da onu axirət və dünya əzabına giriftar etdi. (Yaxud: Allah ona axırıncı və əvvəlinci sözlərinin cəzasını verdi).
Süleyman Ateş:
Allah da onu, sonun ve ilkin (ahiretin ve dünyanın) azabıyle cezalandırdı.
Diyanet Vakfı:
Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.
Erhan Aktaş:
Allah da onu dünya ve âhiret azâbıyla cezalandırdı.
Kral Fahd:
Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.
Hasan Basri Çantay:
Bunun üzerine Allah onu hem âhiret, hem dünyâ azâbiyle yakaladı.
Muhammed Esed:
Bunun üzerine Allah onu yakalayıp hesaba çekti (ve bunu) hem bu dünyada hem de öteki dünyada uyarıcı bir örnek yaptı.
Gültekin Onan:
Böylelikle Tanrı onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.
Ali Fikri Yavuz:
Allah da onu dünya ve ahiret azabı ile yakalayıverdi.
Portekizce:
Porém, Deus lhe infligiu o castigo e (fez dele) um exemplo para o outro mundo e para o presente.
İsveççe:
Och Gud gav honom hans straff såväl i det kommande livet som i denna värld och gjorde honom till ett varnande exempel [för eftervärlden].
Farsça:
پس خدا هم [به کیفر این ادعای نابجا] او را به عذاب آخرت و دنیا دچار ساخت.
Kürtçe:
ئەمجا خوا گرفتاری کرد بە سزای ھەردوو جیھان
Özbekçe:
Бас Аллоҳ уни аввалги ва охирги гуноҳлари учун азобга олди.
Malayca:
Maka Allah menyeksa Firaun di akhirat dan di dunia ini, dengan azab yang menakutkan sesiapa yang mengetahuinya.
Arnavutça:
dhe, Perëndia, ia ekspozoi atij dënimin e kësaj bote dhe të botës tjetër.
Bulgarca:
И Аллах го сграбчи с наказание в отвъдния и в земния живот.
Sırpça:
И Аллах га је, на другом, а и на овом свету казнио.
Çekçe:
A učinil jej Bůh na onom i tomto světě trestem varovným,
Urduca:
آخرکار اللہ نے اسے آخرت اور دنیا کے عذاب میں پکڑ لیا
Tacikçe:
Худояш ба аозби охирату дунё гирифтор кард.
Tatarca:
Аллаһ, ул Фиргаунне тотты дөньяда суга батырып, ахирәттә җәһәннәмгә салу беләк.
Endonezyaca:
Maka Allah mengazabnya dengan azab di akhirat dan azab di dunia.
Amharca:
አላህም በኋለኛይቱና በፊተኛይቱ (ቃል) ቅጣት ያዘው፡፡
Tamilce:
ஆகவே, இம்மை, மறுமையின் தண்டனையைக் கொண்டு அல்லாஹ் அவனைப் பிடித்தான் (-தண்டித்தான்).
Korece:
하나님은 그에게 내세와 현 세의 벌을 내리셨느니라
Vietnamca:
Vì vậy, Allah đã trừng phạt hắn với hình phạt của Đời Sau và đời này.
Ayet Linkleri: