Arapça:
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Çeviriyazı:
kellâ seya`lemûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Hayır, ilerde bilecekler.
Diyanet İşleri:
Hayır; şüphesiz görüp bileceklerdir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Hayır, bilirler yakında.
Şaban Piriş:
Hayır, yakında öğrenecekler.
Edip Yüksel:
Hayır, öğreneceklerdir.
Ali Bulaç:
Hayır; yakında bileceklerdir.
Suat Yıldırım:
Hayır! (İhtilafa ne hacet,) yakında anlayacaklar!
Ömer Nasuhi Bilmen:
(4-5) Hayır. Yakında bileceklerdir. Sonra hayır. Yakında bileceklerdir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Hayır, sandıkları gibi değil! Yakında bilecekler.
Bekir Sadak:
Geceyi bir ortu yaptik
İbni Kesir:
Hayır
Adem Uğur:
Hayır! Anlayacaklar!
İskender Ali Mihr:
Hayır, yakında bilecekler.
Celal Yıldırım:
Hayır, (görüş ayrılığına gerek yok) ileride bilecekler.
Tefhim ul Kuran:
Hayır, yakında bileceklerdir.
Fransızca:
Eh bien non ! Ils sauront bientôt.
İspanyolca:
¡No! ¡Ya verán...!
İtalyanca:
No, presto verranno e sapranno.
Almanca:
Gewiß, nein! Sie werden es noch wissen.
Çince:
绝不然!他们将来就知道了。
Hollandaca:
Waarlijk, zij zullen hiernamaals de waarheid daarvan kennen.
Rusça:
Но нет, они узнают!
Somalice:
Saas ma aha ee way ogaan donaan.
Swahilice:
La! Karibu watakuja jua.
Uygurca:
ھەرگىز ئۇنداق ئەمەس (قىيامەت ئۇلارنىڭ ئويلىغىنىدەك يالغان ئەمەس)، ئۇلار (ھەقىقىي ئەھۋالنى) كەلگۈسىدە بىلىدۇ
Japonca:
いや,かれらはやがて知ろう.
Arapça (Ürdün):
«كلا» ردع «سيعلمون» ما يحل بهم على إنكارهم له.
Hintçe:
देखो उन्हें अनक़रीब ही मालूम हो जाएगा
Tayca:
เปล่าเลย พวกเขาจะได้รู้
İbranice:
לא ולא, עוד יידעו
Hırvatça:
Tako ne treba, oni će saznati sigurno!
Rumence:
Ba nu!... Curând ei vor avea ştire!
Transliteration:
Kalla sayaAAlamoona
Türkçe:
Hayır, sandıkları gibi değil! Yakında bilecekler.
Sahih International:
No! They are going to know.
İngilizce:
Verily, they shall soon (come to) know!
Azerbaycanca:
Xeyr, onlar (qiyamətin haqq olduğunu) mütləq biləcəklər!
Süleyman Ateş:
Hayır (dedikleri gibi değil), yakında bilecekler.
Diyanet Vakfı:
Hayır! Anlayacaklar!
Erhan Aktaş:
Hayır, yakında bilecekler.
Kral Fahd:
Hayır! Anlayacaklar!
Hasan Basri Çantay:
Hayır (ihtilâfa ve soruşdurmıya hacet yok), ileride (onu) bilecekler.
Muhammed Esed:
Elbette, zamanı geldiğinde (onu) anlayacaklar!
Gültekin Onan:
Hayır
Ali Fikri Yavuz:
Hayır, (ihtilâfa lüzum yok, iş dedikleri gibi değil). İleride (kıyamet günü, inkârlarının akıbetini) bilecekler.
Portekizce:
Sim, logo saberão!
İsveççe:
Men [de behöver inte fråga]! De skall snart få visshet.
Farsça:
نه چنین است [که می پندارند] به زودی [به حتمی بودن وقوع آن] آگاه خواهند شد.
Kürtçe:
نا، با پەشیمان بنەوە، لەمەولا تێدەگەن
Özbekçe:
Йўқ! Улар тезда биларлар!
Malayca:
Jangan! (Janganlah mereka bersikap demikian!) Mereka akan mengetahui (dengan yakin tentang kebenaran hari balasan itu).
Arnavutça:
Jo, jo, ata, me siguri, do ta dinë!
Bulgarca:
Ала не! Те ще узнаят.
Sırpça:
А није тако, сазнаће они сигурно!
Çekçe:
Však pozor, záhy poznají,
Urduca:
ہرگز نہیں، عنقریب اِنہیں معلوم ہو جائیگا
Tacikçe:
Оре, ба зудӣ хоҳад донист.
Tatarca:
Юк әле тыныч кына тормасыннар, кыямәткә һәм Коръәнгә ышанмауларының ахыры кайда барганын тиздән белерләр.
Endonezyaca:
Sekali-kali tidak; kelak mereka akan mengetahui,
Amharca:
ይከልከሉ፤ ወደፊት (የሚደርስበቸውን) በእርግጥ ያውቃሉ፡፡
Tamilce:
அவ்வாறல்ல! (அவர்கள் அதை) விரைவில் அறிவார்கள்.
Korece:
실로 그들은 곧 알게 되리라
Vietnamca:
Không, chúng sẽ biết.
Ayet Linkleri: