Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

27

Sûredeki Ayet No: 

88

Ayet No: 

3247

Sayfa No: 

384

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَتَرَى الْجِبَالَ تَحْسَبُهَا جَامِدَةً وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ السَّحَابِ ۚ صُنْعَ اللَّهِ الَّذِي أَتْقَنَ كُلَّ شَيْءٍ ۚ إِنَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَفْعَلُونَ

Çeviriyazı: 

vetera-lcibâle taḥsebühâ câmidetev vehiye temürru merra-sseḥâb. ṣun`a-llâhi-lleẕî etḳane külle şey'. innehû ḫabîrum bimâ tef`alûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Sen dağları görürsün de, yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.

Diyanet İşleri: 

Dağları yerinde donmuş gibi durur görürsün, oysa onlar bulutlar gibi geçerler. Bu her şeyi sağlam tutan Allah'ın işidir. Doğrusu O, yaptıklarınızdan haberdardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve görürsün dağları da yerlerinde duruyor sanırsın, halbuki onlar, kıyamette bulut gibi geçip gider, dağılır. Her şeyi, adamakıllı ve yerli yerinde halkeden Allah'ın işidir bu; şüphe yok ki o, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır.

Şaban Piriş: 

Dağları görürsün de yerlerinde durduğunu sanırsın. Oysa onlar bulutlar gibi geçip giderler. Bu, her şeyi sapasağlam/noksansız yapan Allah’ın yapısıdır. O, yaptığınız herşeyden haberdardır.

Edip Yüksel: 

Dağları durgun sanırsın, halbuki bulutlar hareket ettiği gibi hareket etmektedir. Her şeyi sapasağlam yaratan ALLAH'ın sanatıdır. O, yaptıklarınızı bilendir.

Ali Bulaç: 

Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşeyi 'sapasağlam ve yerli yerinde yapan' Allah'ın sanatı (yapısı)dır (bu). Şüphesiz O, işlediklerinizden haberdardır.

Suat Yıldırım: 

Bir de o dağları görür, donuk ve hareketsiz sanırsın;Oysa onlar bulutların yürüdüğü gibi yürümektedirler. İşte bu, her şeyi muhkem ve mükemmel yapan Allah'ın sanatıdır.Muhakkak ki O, sizin yaptığınız her şeyden haberdardır. [52,9-10; 20,105-107; 18,47; 81,3] {KM, Vahiy 6,14}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve dağları görürsün, onları yerlerinde sabit sanırsın, halbuki onlar bulutların geçişi gibi geçer gider. Her şeyi muhkem kılmış olan, Allah´ın sun´udur. Şüphe yok ki o, yapar olduklarınız şeyden haberdardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sen dağlara bakar da onları donuk-durgun görürsün. Oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. Her şeyi güzel ve yerli yerinde yapan Allah'ın sanatıdır bu! Yaptıklarınızdan gereğince haberdardır O!

Bekir Sadak: 

Ta, Sin, Mim.

İbni Kesir: 

Sen

Adem Uğur: 

Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah´ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.

İskender Ali Mihr: 

Ve dağı görürsün, onu hareketsiz sanırsın. O, bulut gibi hareket eder. Herşeyi sağlam yapan Allah´ın yaratmasıdır. Muhakkak ki O, yaptıklarınızdan haberdardır.

Celal Yıldırım: 

(Ey Peygamber ve ey inananlar !) Dağları yerinde durur görürsün, oysa onlar bulutların geçişi gibi geçmektedirler. Her şeyi sapasağlam yapan Allah´ın sanatıdır bu. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan haberlidir.

Tefhim ul Kuran: 

Dağları görürsün de, onları donmuş sanırsın

Fransızca: 

Et tu verras les montagnes - tu les crois figées - alors qu'elles passent comme des nuages. Telle est l'oeuvre d'Allah qui a tout façonné à la perfection. Il est Parfaitement Connaisseur de ce que vous faites !

İspanyolca: 

Verás pasar las montañas, que tú creías inmóviles, como pasan las nubes: obra de Alá, Que todo lo hace perfecto. Él está bien informado de lo que hacéis.

İtalyanca: 

E vedrai le montagne, che ritieni immobili, passare come fossero nuvole. Opera di Allah, Che rende perfetta ogni cosa. Egli è ben informato di quello che fate!

Almanca: 

Und du siehst die Felsenberge, du denkst, sie stünden fest, während sie ziehen wie das Ziehen der Wolken. Es ist das Bewerkstelligen ALLAHs, Der alles bestens kann. Gewiß, ER ist allkundig dessen, was ihr macht.

Çince: 

你见群山而以为都是固定的,其实群山都象行云样逝去。那是精制万物的真主的化工,他确是彻知你们的行为的。

Hollandaca: 

En gij zult de bergen zien, en gij zult u verbeelden dat zij stevig zijn bevestigd; maar zij zullen voorbijgaan evenals de wolken voorbijgaan. Dit zal het werk van God zijn, die alle dingen goed geschikt heeft, en hij is wel bekend met hetgeen gij doet.

Rusça: 

И ты увидишь, что горы, которые ты считал неподвижными, придут в движение, словно облака. Таково творение Аллаха, Который выполнил все в совершенстве. Воистину, Он ведает о том, что вы делаете.

Somalice: 

Waxaadna Arkaysaa Buurihii ood u Malayn inay ingagantahay (Sugantahay) iyadoo u Socoto sida Daruuraha, waase Sancada Eebaha Sugay wax kasta, Eebana waa Ogaha waxaad Falayasaaan.

Swahilice: 

Na unaiona milima unaidhunia imetulia; nayo inakwenda kama mwendo wa mawingu. Huo ndio ufundi wa Mwenyezi Mungu aliye tengeneza vilivyo kila kitu. Hakika Yeye anazo khabari za yote myatendayo.

Uygurca: 

تاغلارنى تۇرغۇن ھالەتتە گۇمان قىلىسەن، ھالبۇكى، ئۇلار بۇلۇتتەك چۆگىلەپ تۇرىدۇ، (بۇ) ھەممە نەرسىنى پۇختا ياراتقان اﷲ نىڭ ھۈنىرىدۇر، اﷲ ھەقىقەتەن سىلەرنىڭ قىلمىشلىرىڭلاردىن تولۇق خەۋەرداردۇر

Japonca: 

あなたは山々を見て堅固であると思うだろう。だがそれは雲が散るように通り過ぎていくのである。それは凡てのものを,完成なされるアッラーの御業である。本当にかれはあなたがたの行うことを熟知なされる。

Arapça (Ürdün): 

«وترى الجبال» تبصرها وقت النفخة «تحسبها» تظنها «جامدة» واقفة مكانها لعظمها «وهي تمر مر السحاب» المطر إذا ضربته الريح أي تسير سيره حتى تقع على الأرض فتستوي بها مبثوثة ثم تصير كالعهن، ثم تصير هباء منثوراً «صنع الله» مصدر مؤكد لمضمون الجملة قبله أضيف فاعله بعد حذف عامله أي صنع الله ذلك صنع «الذي أتقن» أحكم «كل شيء» صنعه «إنه خبير بما يفعلون» بالياء والتاء أي أعداؤه من المعصية وأولياؤه من الطاعة.

Hintçe: 

और तुम पहाड़ों को देखकर उन्हें मज़बूर जमे हुए समझतें हो हालाकि ये (क़यामत के दिन) बादल की तरह उड़े उडे फ़िरेगें (ये भी) ख़ुदा की कारीगरी है कि जिसने हर चीज़ को ख़ूब मज़बूत बनाया है बेशक जो कुछ तुम लोग करते हो उससे वह ख़ूब वाक़िफ़ है

Tayca: 

และเจ้าจะเห็นขุนเขาทั้งหลาย เจ้าจะเกิดว่ามันติดแน่นอยู่กับที่ แต่มันล่องลอยไปเช่นการล่อลอยของเมฆ (นั่นคือ)การงานของอัลลอฮ์ซึ่งพระองค์ทรงทำทุกสิ่งอย่างเรียบร้อย แท้จริงพระองค์เป็นผู้ทรงตระหนักในสิ่งที่พวกเจ้ากระทำ

İbranice: 

ואתה רואה את ההרים וחושב כי הם דוממים ללא תנועה, אך הם עוברים ונעים כמו העננים, כך יעשה אלוהים אשר קבע את כל הדברים בתחכום, כי הוא ידיעתו מקיפה את מעשיכם

Hırvatça: 

I Ti vidiš planine i misliš da su nepomične, a one promiču kao što promiču oblaci, to je djelo Allahovo - Koji je sve savršeno stvorio; On, doista, u potpunosti zna ono što radite.

Rumence: 

Vei vedea munţii pe care i-ai socotit înţepeniţi trecând ca norii. Acesta este zidirea lui Dumnezeu, Cel ce face totul desăvârşit. El este Cunoscător a ceea ce faceţi.

Transliteration: 

Watara aljibala tahsabuha jamidatan wahiya tamurru marra alssahabi sunAAa Allahi allathee atqana kulla shayin innahu khabeerun bima tafAAaloona

Türkçe: 

Sen dağlara bakar da onları donuk-durgun görürsün. Oysaki onlar, bulutların dolaştığı gibi dolaşmaktadır. Her şeyi güzel ve yerli yerinde yapan Allah'ın sanatıdır bu! Yaptıklarınızdan gereğince haberdardır O!

Sahih International: 

And you see the mountains, thinking them rigid, while they will pass as the passing of clouds. [It is] the work of Allah, who perfected all things. Indeed, He is Acquainted with that which you do.

İngilizce: 

Thou seest the mountains and thinkest them firmly fixed: but they shall pass away as the clouds pass away: (such is) the artistry of Allah, who disposes of all things in perfect order: for he is well acquainted with all that ye do.

Azerbaycanca: 

(O gün) dağlara baxıb onları donmuş (hərəkətsiz durmuş) zənn edərsən, halbuki onlar bulud keçdiyi kimi keçib gedərlər. Bu, hər şeyi bacarıqla (yerli-yerində) edən Allahın gördüyü işdir. Həqiqətən, O, etdiyiniz (bütün) əməllərdən xəbərdardır!

Süleyman Ateş: 

Görüp de donuk sandığın dağlar, bulutun yürümesi gibi yürümektedir. (Bu,) Her şeyi gayet iyi yapan Allah'ın yapısıdır. Doğrusu O, yaptıklarınızı haber almaktadır.

Diyanet Vakfı: 

Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutların yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu,) her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır.

Erhan Aktaş: 

Dağı görürsün, onu hareketsiz sanırsın. Oysaki o bulut gibi hareket eder. Her şeyi mükemmel yapan Allah’ın işidir bu. Kuşkusuz O, yaptığınız her şeyden haberdardır.

Kral Fahd: 

Sen dağları görürsün de, onları yerinde (sabit) durur sanırsın. Halbuki onlar, bulut geçişi gibi geçerler. Bu her şeyi sapasağlam yapan Allah'ın yapısıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Hasan Basri Çantay: 

Sen dağları görür, onları yerinde durur sanırsın. Halbuki onlar bulut geçer gibi geçer gider. (Bu) her şey´i sapasağlam yapan Allahın san´atıdır. Şübhesiz ki O, ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır.

Muhammed Esed: 

Ve o kadar yerinden oynatılmaz sandığın dağların, (o Gün) bulutlar gibi geçip gittiğini görürsün: her şeyi şaşmaz bir düzene bağlayan Allah´ın işidir bu! İşin doğrusu, O edip eylediğiniz her şeyden haberdardır!

Gültekin Onan: 

Dağları görürsün de donmuş sanırsın

Ali Fikri Yavuz: 

Bir de dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Halbuki onlar, bulut geçer gibi geçer (hareket ederler. Müfessirlerin çoğuna göre, bu hareket kıyamette olacaksa da, bazılarına göre, arzın dönmekte olduğuna işarettir.) Bu, her şeyi muhkem yapan Allah’ın işidir. Şüphesiz ki, O bütün yaptıklarınızdan tamamiyle haberdardır.

Portekizce: 

E verás as montanhas, que te parecem firmes, passarem rápidas como as nuvens. Tal é a obra de Deus, Que tem dispostoprudentemente todas as coisas, porque está inteirado de tudo quanto fazeis.

İsveççe: 

Och du skall se bergen, som du trodde vara orörliga, driva förbi liksom molnen driver förbi - Guds verk, som i allt är fulländat! - Han är väl underrättad om vad ni gör.

Farsça: 

و کوه ها را می بینی [و] آنها را [در جای خود] بی حرکت می پنداری، در حالی که آنها مانند ابر گذر می کنند. آفرینش خداست که [آفرینش] هر چیزی را محکم و استوار کرده است؛ یقیناً او به آنچه انجام می دهید، آگاه است.

Kürtçe: 

وە ئەو کێوو چیانە دەبینیت وا دەزانیت دامەزراون (لەشوێنی خۆیاندا) (کاتێك فووکرا بەشەیپوردا) چیاکان وەکو ڕۆشتنی ھەور دەڕۆن ئەمە دروستکراوی ئەو خوایە کەھەموو شتێکی بەو پەڕی ڕێك و پێکی دروستکردووە بەڕاستی خوا ئاگادارە بەھەر کردەوەیەك ئێوە دەیکەن

Özbekçe: 

Тоғларни кўриб, қимирламай турибди деб ҳисоблайсан. Ҳолбуки, улар булутнинг ўтишидек ўтурлар. Бу ҳар бир нарсани пухта қиладиган Аллоҳнинг санъатидир. Албатта, у нима қилаётганингиздан хабардордир. (Қиёмат куни шундай даҳшатлики, кўзимизга энг салобатли, виқорли, мустаҳкам бўлиб кўринадиган улуғвор тоғлар ҳам жойидан кўчиб, титилиб, булутдай сузиб юради. Уларни кўрган одам, жойида турибди, деб ўйлайди, аслида эса, улар булутдек сузиб кетаётган бўлади.)

Malayca: 

Dan engkau melihat gunung-ganang, engkau menyangkanya tetap membeku, padahal ia bergerak cepat seperti bergeraknya awan; (demikianlah) perbuatan Allah yang telah membuat tiap - tiap sesuatu dengan serapi-rapi dan sebaik-baiknya; sesungguhnya Ia Amat mendalam PengetahuanNya akan apa yang kamu lakukan.

Arnavutça: 

Ti i shikon malet e mendon se janë të palëvizshme, por ato lëvizin si retë. Kjo është vepër e Perëndisë, i cili e ka përsosur çdo gjë. Me të vërtetë, Ai di atë që punoni ju.

Bulgarca: 

И ще видиш планините - мислиш ги неподвижни, а те отминават, както облаците отминават. Сторено е от Аллах, Който всяко нещо прави съвършено... Той е сведущ за делата ви.

Sırpça: 

Ти видиш планине и мислиш да су непомичне, а оне се крећу као што се облаци крећу, то је Аллахово дело - Који је све савршено створио; Он, заиста, у потпуности зна оно што радите.

Çekçe: 

a uvidíš hory, jež za nehybné jsi pokládal, pohybovat se mračen pohybem - dílo to Boha, jenž věc každou učinil dokonalou a jenž o všem, co konáte, dobře je zpraven.

Urduca: 

آج تو پہاڑوں کو دیکھتا ہے اور سمجھتا ہے کہ خوب جمے ہوئے ہیں، مگر اُس وقت یہ بادلوں کی طرح اڑ رہے ہوں گے، یہ اللہ کی قدرت کا کرشمہ ہو گا جس نے ہر چیز کو حکمت کے ساتھ استوار کیا ہے وہ خوب جانتا ہے کہ تم لوگ کیا کرتے ہو

Tacikçe: 

Ва кӯҳҳоро бинӣ, пиндорӣ, ки беҷонанд, ҳол он, ки ба суръати абр мераванд. Кори Худованд, аст, ки ҳар чизеро ба камол халқ кардааст. Албатта Ӯ ба ҳар чӣ мекунед, огоҳ аст.

Tatarca: 

Син урыннарында таза торалар дип уйлаган тауларны ул көндә күрерсең, болытлар кеби күктә очып йөрерләр, бу эш һәр эшне мәхкәм кылучы Аллаһ ишедер. Аллаһ сезнең кылган эшләрегездән, әлбәттә, хәбәрдардыр.

Endonezyaca: 

Dan kamu lihat gunung-gunung itu, kamu sangka dia tetap di tempatnya, padahal ia berjalan sebagai jalannya awan. (Begitulah) perbuatan Allah yang membuat dengan kokoh tiap-tiap sesuatu; sesungguhnya Allah Maha Mengetahui apa yang kamu kerjakan.

Amharca: 

ጋራዎችንም እርሷ እንደ ደመና አስተላለፍ የምታልፍ ስትኾን የቆመች ናት ብለህ የምታስባት ሆና ታያታለህ፡፡ የዚያን ነገሩን ሁሉ ያጠነከረውን የአላህን ጥበብ (ተመልከት)፡፡ እርሱ በምትሠሩት ሁሉ ውስጥ ዐዋቂ ነው፡፡

Tamilce: 

(நபியே!) நீர் மலைகளைப் பார்த்து அவற்றை உறுதியாக நிற்பதாகக் கருதுவீர். அவையோ (அந்நாளில்) மேகங்கள் செல்வதைப் போன்று சென்றுகொண்டிருக்கும். (இது,) எல்லாவற்றையும் செம்மையாகச் செய்த அல்லாஹ்வின் செயலாகும். நிச்சயமாக அவன் நீங்கள் செய்பவற்றை ஆழ்ந்தறிபவன் ஆவான்.

Korece: 

그대가 산들을 보매 견고하 다고 생각하나 그것은 구름이 지 나가듯 사라지거늘 그것은 모든 것을 주관하시는 하나님의 작품이라 실로 그분은 너희들이 행하는 모든 것을 알고 계시노라

Vietnamca: 

Rồi (lúc đó) Ngươi sẽ thấy những quả núi mà Ngươi đã nghĩ rằng chúng rất kiên cố vững chắc sẽ vỡ ra như những đám mây tan. Công trình tạo hóa của Allah, Đấng đã hoàn chỉnh mọi vật. Quả thật, Ngài luôn tường tận mọi điều các ngươi làm.