Arapça:
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا
Çeviriyazı:
vece`alnâ sirâcev vehhâcâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
İçlerine ışık saçan bir kandil astık.
Diyanet İşleri:
Parlak ışık veren güneşi varettik;
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve yalımyalım yanan bir kandil yarattık.
Şaban Piriş:
Işık saçan bir de lamba yarattık.
Edip Yüksel:
Parlayan bir lamba yerleştirdik.
Ali Bulaç:
Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.
Suat Yıldırım:
Orada pırıl pırıl yanan bir lamba koyduk.
Ömer Nasuhi Bilmen:
78:12
Yaşar Nuri Öztürk:
Bir de parıl parıl parlayan kandil yerleştirdik.
Bekir Sadak:
Gokler kapi kapi acilacaktir.
İbni Kesir:
Pırıl pırıl parlayan bir kandil astık.
Adem Uğur:
(Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık.
İskender Ali Mihr:
Ve (orada) pırıl pırıl ışık saçan bir kandil yaptık.
Celal Yıldırım:
(Onda) alabildiğine yanıp tutuşarak parlak ışık veren bir kandil (Güneş)i var kıldık.
Tefhim ul Kuran:
Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.
Fransızca:
et [y] avons placé une lampe (le soleil) très ardente,
İspanyolca:
y colocado una lámpara resplandeciente.
İtalyanca:
e vi ponemmo una lampada ardente ;
Almanca:
Auch machten WIR eine leuchtende Lampe.
Çince:
我创造一盏明灯,
Hollandaca:
En daarin eene brandende lamp geplaatst?
Rusça:
и установили пылающий светильник,
Somalice:
Miyaannaan dhexdeeda yeelin Sirraad aad u ifi (Qorraxda).
Swahilice:
Na tukaifanya taa yenye mwanga na joto;
Uygurca:
(سىلەر ئۈچۈن) يېنىپ تۇرغان چىراغنى (كۈننى) ياراتتۇق
Japonca:
輝やかしい灯し火を(その中に)字置き,
Arapça (Ürdün):
«وجعلنا سراجا» منيرا «وهاجا» وقادا: يعني الشمس.
Hintçe:
और हम ही ने (सूरज) को रौशन चिराग़ बनाया
Tayca:
และเราได้ทำให้มีดวงประทีปหนึ่งที่มีแสงสว่างจ้า
İbranice:
והצבנו מהם מנורה זוהרת
Hırvatça:
i svjetiljku plamteću postavili?!
Rumence:
Am făcut o candelă dogoritoare.
Transliteration:
WajaAAalna sirajan wahhajan
Türkçe:
Bir de parıl parıl parlayan kandil yerleştirdik.
Sahih International:
And made [therein] a burning lamp
İngilizce:
And placed (therein) a Light of Splendour?
Azerbaycanca:
Sizin üçün çox parlaq bir çıxar (günəş) yaratdıq.
Süleyman Ateş:
Ve (orada) parıl parıl parlayan bir lamba yarattık.
Diyanet Vakfı:
(Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık.
Erhan Aktaş:
Ve ışık saçan bir kandil.(1)
Kral Fahd:
(Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık.
Hasan Basri Çantay:
(Ona) parıl parıl parıldayan bir kandil asdık.
Muhammed Esed:
ve (oraya güneşi,) parıldayan ışık yüklü lambayı yerleştirdik.
Gültekin Onan:
Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.
Ali Fikri Yavuz:
İçlerinde parıl parıl ışıldayan bir kandil (güneş) astık.
Portekizce:
Nem colocamos neles um esplendoroso lustre?
İsveççe:
och [där] skapat en vitglödande lampa.
Farsça:
و چراغی روشن و حرارت زا پدید آوردیم،
Kürtçe:
وە دروستمان نەکردوە چرایەکی درەوشاوە (کە ڕۆژە)
Özbekçe:
Ва шуъла таратувчи чироқ ҳам қилдик.
Malayca:
Dan Kami telah mengadakan matahari menjadi lampu yang terang-benderang cahayanya?
Arnavutça:
Dhe kemi krijur kandil (diell) të shëndritshëm!
Bulgarca:
и сторихме [слънцето] горящ светилник,
Sırpça:
и поставили пламтећу светиљку?!
Çekçe:
a lampu oslňující tam umístili.
Urduca:
اور ایک نہایت روشن اور گرم چراغ پیدا کیا
Tacikçe:
Ва чароғе равшан офаридем. (офтоб).
Tatarca:
Дәхи бик яктыртучы һәм җылы бирүче кояшны халык кылдык.
Endonezyaca:
dan Kami jadikan pelita yang amat terang (matahari),
Amharca:
አንጸባራቂ ብርሃንንም አደረግን፡፡
Tamilce:
இன்னும், பிரகாசிக்கக்கூடிய விளக்கை (முதல் வானத்தில்) ஆக்கினோம்.
Korece:
그 안에 찬란한 빛을 두고
Vietnamca:
TA đã tạo ra một chiếc đèn sáng chói (mặt trời).
Ayet Linkleri: