Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

78

Sûredeki Ayet No: 

13

Ayet No: 

5685

Sayfa No: 

582

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا

Çeviriyazı: 

vece`alnâ sirâcev vehhâcâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

İçlerine ışık saçan bir kandil astık.

Diyanet İşleri: 

Parlak ışık veren güneşi varettik;

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve yalımyalım yanan bir kandil yarattık.

Şaban Piriş: 

Işık saçan bir de lamba yarattık.

Edip Yüksel: 

Parlayan bir lamba yerleştirdik.

Ali Bulaç: 

Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.

Suat Yıldırım: 

Orada pırıl pırıl yanan bir lamba koyduk.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

78:12

Yaşar Nuri Öztürk: 

Bir de parıl parıl parlayan kandil yerleştirdik.

Bekir Sadak: 

Gokler kapi kapi acilacaktir.

İbni Kesir: 

Pırıl pırıl parlayan bir kandil astık.

Adem Uğur: 

(Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık.

İskender Ali Mihr: 

Ve (orada) pırıl pırıl ışık saçan bir kandil yaptık.

Celal Yıldırım: 

(Onda) alabildiğine yanıp tutuşarak parlak ışık veren bir kandil (Güneş)i var kıldık.

Tefhim ul Kuran: 

Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.

Fransızca: 

et [y] avons placé une lampe (le soleil) très ardente,

İspanyolca: 

y colocado una lámpara resplandeciente.

İtalyanca: 

e vi ponemmo una lampada ardente ;

Almanca: 

Auch machten WIR eine leuchtende Lampe.

Çince: 

我创造一盏明灯,

Hollandaca: 

En daarin eene brandende lamp geplaatst?

Rusça: 

и установили пылающий светильник,

Somalice: 

Miyaannaan dhexdeeda yeelin Sirraad aad u ifi (Qorraxda).

Swahilice: 

Na tukaifanya taa yenye mwanga na joto;

Uygurca: 

(سىلەر ئۈچۈن) يېنىپ تۇرغان چىراغنى (كۈننى) ياراتتۇق

Japonca: 

輝やかしい灯し火を(その中に)字置き,

Arapça (Ürdün): 

«وجعلنا سراجا» منيرا «وهاجا» وقادا: يعني الشمس.

Hintçe: 

और हम ही ने (सूरज) को रौशन चिराग़ बनाया

Tayca: 

และเราได้ทำให้มีดวงประทีปหนึ่งที่มีแสงสว่างจ้า

İbranice: 

והצבנו מהם מנורה זוהרת

Hırvatça: 

i svjetiljku plamteću postavili?!

Rumence: 

Am făcut o candelă dogoritoare.

Transliteration: 

WajaAAalna sirajan wahhajan

Türkçe: 

Bir de parıl parıl parlayan kandil yerleştirdik.

Sahih International: 

And made [therein] a burning lamp

İngilizce: 

And placed (therein) a Light of Splendour?

Azerbaycanca: 

Sizin üçün çox parlaq bir çıxar (günəş) yaratdıq.

Süleyman Ateş: 

Ve (orada) parıl parıl parlayan bir lamba yarattık.

Diyanet Vakfı: 

(Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık.

Erhan Aktaş: 

Ve ışık saçan bir kandil.(1)

Kral Fahd: 

(Orada) alev alev yanan bir kandil yarattık.

Hasan Basri Çantay: 

(Ona) parıl parıl parıldayan bir kandil asdık.

Muhammed Esed: 

ve (oraya güneşi,) parıldayan ışık yüklü lambayı yerleştirdik.

Gültekin Onan: 

Parıldadıkça parıldayan bir kandil (güneş) kıldık.

Ali Fikri Yavuz: 

İçlerinde parıl parıl ışıldayan bir kandil (güneş) astık.

Portekizce: 

Nem colocamos neles um esplendoroso lustre?

İsveççe: 

och [där] skapat en vitglödande lampa.

Farsça: 

و چراغی روشن و حرارت زا پدید آوردیم،

Kürtçe: 

وە دروستمان نەکردوە چرایەکی درەوشاوە (کە ڕۆژە)

Özbekçe: 

Ва шуъла таратувчи чироқ ҳам қилдик.

Malayca: 

Dan Kami telah mengadakan matahari menjadi lampu yang terang-benderang cahayanya?

Arnavutça: 

Dhe kemi krijur kandil (diell) të shëndritshëm!

Bulgarca: 

и сторихме [слънцето] горящ светилник,

Sırpça: 

и поставили пламтећу светиљку?!

Çekçe: 

a lampu oslňující tam umístili.

Urduca: 

اور ایک نہایت روشن اور گرم چراغ پیدا کیا

Tacikçe: 

Ва чароғе равшан офаридем. (офтоб).

Tatarca: 

Дәхи бик яктыртучы һәм җылы бирүче кояшны халык кылдык.

Endonezyaca: 

dan Kami jadikan pelita yang amat terang (matahari),

Amharca: 

አንጸባራቂ ብርሃንንም አደረግን፡፡

Tamilce: 

இன்னும், பிரகாசிக்கக்கூடிய விளக்கை (முதல் வானத்தில்) ஆக்கினோம்.

Korece: 

그 안에 찬란한 빛을 두고

Vietnamca: 

TA đã tạo ra một chiếc đèn sáng chói (mặt trời).