Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

77

Sûredeki Ayet No: 

27

Ayet No: 

5649

Sayfa No: 

581

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُم مَّاءً فُرَاتًا

Çeviriyazı: 

vece`alnâ fîhâ ravâsiye şâmiḫâtiv veesḳaynâküm mâen fürâtâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Orada yüksek yüksek dağlar oturtup da size bir tatlı su sunmadık mı?

Diyanet İşleri: 

Orada yüksek yüksek sabit dağlar var edip size tatlı sular içirmedik mi?

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve orada, sabit ve metin dağlar yarattık ve sizi, tatlı suyla suvardık.

Şaban Piriş: 

Orada yüksek dağlar yaratıp size tatlı su içirmedik mi?

Edip Yüksel: 

Üzerine yüksek dağlar yerleştirip size tatlı su içirmedik mi?

Ali Bulaç: 

Ve onda sabit yüksek dağlar var etmedik mi? Size tatlı bir su içirmedik mi?

Suat Yıldırım: 

Orada, sağlam yüksek dağlar yarattık ve size tatlı bir su ihsan ettik.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve orada yüksek, sabit dağlar kıldık ve size bir tatlı su içirdik.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Orada oturaklı, başını yücelere kaldırmış dağlar oluşturduk. Ve size tatlı bir su içirdik.

Bekir Sadak: 

77:32

İbni Kesir: 

Orada yüksek ve sabit dağlar var edip tatlı sular içirmedik mi size?

Adem Uğur: 

Yeryüzünde haşmetli dağlar yarattık, sizlere tatlı sular içirdik..

İskender Ali Mihr: 

Ve orada yüksek sabit dağlar kıldık. Ve sizi tatlı su ile suladık (içecek su verdik).

Celal Yıldırım: 

Orada sabit yüce dağlar meydana getirdik ve size tatlı içimi kolay bir su içirmedik mi ?

Tefhim ul Kuran: 

Ve onda sabit yüksek dağlar var etmedik mi? Size tatlı bir su da içirmedik mi?

Fransızca: 

Et n'y avons-Nous pas placé fermement de hautes montagnes ? Et ne vous avons-Nous pas abreuvés d'eau douce ?

İspanyolca: 

y puesto en ella elevadas montañas? ¿No os hemos dado de beber un agua dulce?

İtalyanca: 

Non vi ponemmo alte montagne? Non vi demmo da bere un'acqua dolce?

Almanca: 

Und WIR machten auf ihr hohe befestigende (Berge). Und WIR gaben euch süßes Wasser zu trinken.

Çince: 

我曾在大地上,安置许多崇高的山峦。我曾赏赐你们甘美的饮料。

Hollandaca: 

En hebben wij daarop geene vaste, verhevene bergen geplaatst en u zuiver water te drinken gegeven?

Rusça: 

Разве Мы не воздвигли на ней незыблемые и высокие горы и не напоили вас пресной водой?

Somalice: 

Waxaana yeellay Dhulka Dhexdiisa buuro sugan oo waawayn, waxaana idinka Waraabinnay biyo macaan.

Swahilice: 

Na ndani yake tukaweka milima mirefu yenye kuthibiti, na tunakunywesheni maji matamu?

Uygurca: 

بىز زېمىنغا ئېگىز تاغلارنى ئورناتتۇق، سىلەرنى تاتلىق سۇ بىلەن سۇغاردۇق

Japonca: 

その上に山々を高く聳えさせ,また清鮮な水をあなたがたに飲ませたではないか。

Arapça (Ürdün): 

«وجعلنا فيها رواسيَ شامخات» جبالا مرتفعات «وأسقيناكم ماء فراتا» عذبا.

Hintçe: 

और तुम लोगों को मीठा पानी पिलाया

Tayca: 

และในแผ่นดินเราได้ตั้งภูเขาไว้สูงตะหง่าน และเราได้ให้พวกเจ้าดื่มน้ำจืดสนิท

İbranice: 

והצבנו עליה הרים גבוהים, והשקינו אתכם מים מתוקים

Hırvatça: 

i na njoj nepomične visoke planine postavili, i zar vam Mi ne dajemo da slatku vodu pijete?!

Rumence: 

Nu am înălţat Noi munţii semeţi? Şi v-am dat să beţi apă dulce?

Transliteration: 

WajaAAalna feeha rawasiya shamikhatin waasqaynakum maan furatan

Türkçe: 

Orada oturaklı, başını yücelere kaldırmış dağlar oluşturduk. Ve size tatlı bir su içirdik.

Sahih International: 

And We placed therein lofty, firmly set mountains and have given you to drink sweet water.

İngilizce: 

And made therein mountains standing firm, lofty (in stature); and provided for you water sweet (and wholesome)?

Azerbaycanca: 

Biz orada möhkəm durmuş uca dağlar yaratdıq və sizə şirin su içirtdik.

Süleyman Ateş: 

Orada yüksek yüksek dağlar meydana getirmedik mi? Ve size tatlı su(lar) içirmedik mi?

Diyanet Vakfı: 

Yeryüzünde haşmetli dağlar yarattık, sizlere tatlı sular içirdik..

Erhan Aktaş: 

Orada oturaklı ağır baskılar yaptık. Size tatlı su içirdik.

Kral Fahd: 

Yeryüzünde haşmetli dağlar yarattık, sizlere tatlı sular içirdik.

Hasan Basri Çantay: 

Orada sabit sabit, yüce yüce (dağlar) vücûde getirmedik mi? Size tatlı bir su da içirmedik mi?

Muhammed Esed: 

Onun üzerinde haşmetli, sarsılmaz dağlar meydana getirmedik mi ve size içmeniz için tatlı sular vermedik mi?

Gültekin Onan: 

Ve onda sabit yüksek dağlar var etmedik mi? Size tatlı bir su içirmedik mi?

Ali Fikri Yavuz: 

Orada yerli yerinde sabit yüce dağlar yerleştirip de size tatlı bir su içirmedik mi?

Portekizce: 

Onde fixamos firmes e elevadas montanhas, e vos demos para beber água potável?

İsveççe: 

Och sänkt ned i den höga, fast förankrade berg och gett er sött vatten att dricka?

Farsça: 

و کوه های استوار و بلند در آن قرار دادیم و شما را آبی گوارا نوشاندیم.

Kürtçe: 

وە لە ناویدا شاخانی بەرزی لەنگەر داکوتاومان داناوە وە ئاوی شیرینمان پێ نۆشین

Özbekçe: 

Ва Биз унда юкасак тоғлар қилдик ва сизларни зилол сув билан суғордик.

Malayca: 

Dan Kami telah jadikan di bumi: gunung-ganang yang menetapnya, yang tinggi menjulang; dan Kami telah memberi minum kepada kamu air yang tawar lagi memuaskan dahaga?

Arnavutça: 

dhe në të kemi vendosur male të larta, dhe a nuk ju dhamë Ne juve të pini ujë të ëmbël (të pijes)? –

Bulgarca: 

и положихме върху нея непоклатими високи планини, и ви дадохме за пиене прясна вода.

Sırpça: 

и на њој смо поставили непомичне високе планине, и зар вам Ми не дајемо да слатку воду пијете?!

Çekçe: 

A na ni jsme pevně zapuštěné a vysoko se pnoucí vztyčili a vodou čerstvou jsme vás napojili.

Urduca: 

اور اس میں بلند و بالا پہاڑ جمائے، اور تمہیں میٹھا پانی پلایا؟

Tacikçe: 

Дар он кӯҳҳои баланд падид овардем ва аз обе гуворо серобатон сохтем.

Tatarca: 

Вә ул җир өстенә бөек тауларны ясадык, вә сезгә пакь суны эчердек.

Endonezyaca: 

dan Kami jadikan padanya gunung-gunung yang tinggi, dan Kami beri minum kamu dengan air tawar?

Amharca: 

በውስጧም ከፍተኛዎችን ተራራዎች አደረግን፡፡ ጣፋጭ ውሃንም አጠጣናችሁ፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அதில் மிக உயரமான (பெரிய) மலைகளை நாம் ஆக்கினோம். இன்னும், உங்களுக்கு மதுரமான நீரை நாம் புகட்டினோம்.

Korece: 

그 안에 높은 산들을 두어 너희에게 마실 달콤한 물을 주지 않았더뇨

Vietnamca: 

TA đã cắm trên trái đất những ngọn núi cao, vững chắc, và TA ban cho các nguồn nước ngọt để uống.