Arapça:
إِنَّ هَٰذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاءً وَكَانَ سَعْيُكُم مَّشْكُورًا
Çeviriyazı:
inne hâẕâ kâne leküm cezâev vekâne sa`yüküm meşkûrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
(Onlara şöyle denir): "İşte bu sizin bir mükâfatınızdı. Gayretiniz karşılığını bulmuştur."
Diyanet İşleri:
İşte bu sizin işlediklerinizin karşılığıdır, çalışmalarınız şükre değer denir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Şüphe yok ki bu, size bir mükafattır ve çalışmanız, makbuldür.
Şaban Piriş:
İşte bu, sizin için bir ödüldür. Sizin çalışmanızın karşılığıdır.
Edip Yüksel:
Bu, ödülünüzdür ve gayretinize teşekkür edilmiştir.
Ali Bulaç:
Şüphesiz, bu, sizin için bir mükafaattır. Sizin çaba-harcamanız şükre değer (meşkur: makbul) görülmüştür.
Suat Yıldırım:
Elbiseleri ince veya kalın yeşil renkli ipeklerden, atlaslardandır. Gümüş bilezikler takınırlar. Onların Rabbi, kendilerine tertemiz bir içki ikram edip şöyle demiştir: “İşte bütün bunlar sizin mükâfatınızdır! Gayretleriniz makbul oldu.”
Ömer Nasuhi Bilmen:
76:21
Yaşar Nuri Öztürk:
İşte bu size bir ödüldür. Ve sizin gayretiniz şükranla karşılanmıştır.
Bekir Sadak:
Onlari yaratan, mafsallarini pekistiren Biziz
İbni Kesir:
İşte bu, sizin işlediklerinize karşılık oldu. Sa´yiniz meşkur olmuştur.
Adem Uğur:
(Onlara şöyle denir:) Bu, sizin için bir mükâfattır. Sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur.
İskender Ali Mihr:
Muhakkak ki bu, sizin mükâfatınız oldu. Ve sizin çabalarınız teşekküre lâyık olmuştur (takdir edilmiştir).
Celal Yıldırım:
Şüphesiz ki, bu sizin için bir mükâfattır
Tefhim ul Kuran:
Şüphesiz, bu, sizin için bir mükafattır. Sizin çaba harcamanız da şükre değer (meşkur/makbul) görülmüştür.
Fransızca:
Cela sera pour vous une récompense, et votre effort sera reconnu.
İspanyolca:
«Esto se os ha dado como retribución. Vuestro esfuerzo ha sido agradecido».
İtalyanca:
In verità questo vi sarà concesso in ricompensa e il vostro sforzo sarà riconosciuto.
Almanca:
Gewiß, dies ist für euch eine Belohnung. Und euer Bestreben wurde reichlich belohnt.
Çince:
(将对他们说:)这确是你们的报酬,你们的劳绩是有报酬的。
Hollandaca:
(Hij zal tot hen zeggen:) Waarlijk, dit is uwe belooning, en uwe pogingen zijn dankbaar aangenomen.
Rusça:
Таково ваше воздаяние, и ваше усердие отблагодарено.
Somalice:
Kaasi waa Abaalmarintiinii Falkiiniina wuxuu Noqday mid la Mahadiyay.
Swahilice:
Hakika haya ni malipo yenu; na juhudi zenu zimekubaliwa.
Uygurca:
شۈبھىسىزكى، بۇ سىلەرگە بېرىلگەن مۇكاپاتتۇر، سىلەرنىڭ مېھنىتىڭلار قوبۇل بولدى
Japonca:
「本当にこれはあなたがたに対する報奨である。あなたがたの努力が受け入られたのである。」(と仰せられよう)。
Arapça (Ürdün):
«إن هذا» النعيم «كان لكم جزاءً وكان سعيكم مشكورا».
Hintçe:
ये यक़ीनी तुम्हारे लिए होगा और तुम्हारी (कारगुज़ारियों के) सिले में और तुम्हारी कोशिश क़ाबिले शुक्र गुज़ारी है
Tayca:
แท้จริงนี่คือ การตอบแทนแก่พวกเจ้า และการบากบั่นของพวกเจ้านั้นเป็นที่ยอมรับด้วยความยินดี
İbranice:
אכן, זה פרסכם, מאמצכם התקבל והוכר
Hırvatça:
"To vam je nagrada; vaš trud je dostojan hvale bio!"
Rumence:
“Toate acestea vă vor fi vouă răsplată a trudei voastre drept mulţumire!”
Transliteration:
Inna hatha kana lakum jazaan wakana saAAyukum mashkooran
Türkçe:
İşte bu size bir ödüldür. Ve sizin gayretiniz şükranla karşılanmıştır.
Sahih International:
[And it will be said], "Indeed, this is for you a reward, and your effort has been appreciated."
İngilizce:
Verily this is a Reward for you, and your Endeavour is accepted and recognised.
Azerbaycanca:
(Onlara belə deyiləcəkdir: ) “Bu sizin (dünyada etdiyiniz yaxşı əməllərə görə) mükafatınızdır. Zəhmətiniz (Allah yanında) məqbuldur (təqdirəlayiqdir)!”
Süleyman Ateş:
Bu, sizin ödülünüzdür. Çalışmanızın karşılığı verilmiştir!
Diyanet Vakfı:
(Onlara şöyle denir:) Bu, sizin için bir mükafattır. Sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur.
Erhan Aktaş:
Bu sizin ödülünüzdür. Çabalarınız bu karşılığı hak etti.
Kral Fahd:
(Onlara şöyle denir:) Bu, sizin için bir mükâfattır. Sizin gayretiniz karşılığını bulmuştur.
Hasan Basri Çantay:
(Bütün) bu (ni´metler) şübhe yok ki sizin için bir mükâfatdır. Sa´yimz meşkûr olmuşdur.
Muhammed Esed:
(Ve onlara:) "Bunlar sizin ödüllerinizdir, çünkü (hayatta iken) yaptığınız işler (Allah´ın) rızasını kazanmıştır!" (denilecek.)
Gültekin Onan:
Şüphesiz, bu, sizin için bir mükafaattır. Sizin çaba harcamanız şükre değer (meşkur/makbul) görülmüştür.
Ali Fikri Yavuz:
(Cennetliklere şöyle denir): İşte bu, sizin mükâfatınızdır. Ameliniz makbul olmuştur.
Portekizce:
Sabei que esta será a vossa recompensa, e os vossos esforços serão reconhecidos.
İsveççe:
[Och en röst skall säga:] "Detta är lönen för era mödor, som [Gud] har sett med välbehag!"
Farsça:
[به آنان گوید:] یقیناً این [نعمت ها] پاداش شماست و تلاشتان مقبول افتاده است؛
Kürtçe:
(پێیان دەوترێت) ئەم بەھەشتە پاداشتی ئێوەیە وە ھەموو کۆششێکتان سوپاس کراوە
Özbekçe:
Албатта, бу сизга мукофот бўлди, ва амалингиз қабул бўлмшдир.
Malayca:
(Serta dikatakan kepada mereka): "Sesungguhnya (segala pemberian) ini adalah untuk kamu sebagai balasan, dan adalah usaha amal kamu (di dunia dahulu) diterima dan dihargai (oleh Allah)".
Arnavutça:
(Ju thuhet atyre): “Ky është shpërblimi juaj; përpjekja juaj (në vepra të mira) është e falenderuar.
Bulgarca:
“Това е награда за вас. Вашето старание заслужи признание.”
Sırpça:
„То вам је награда; ваш труд је био хвале достојан!“
Çekçe:
'Toto vše věru je vám dáno za odměnu a z vděčnosti za vaše úsilí.'
Urduca:
یہ ہے تمہاری جزا اور تمہاری کارگزاری قابل قدر ٹھیری ہے
Tacikçe:
Ин мукофоти шумост ва аз кӯшишатон шукргузорӣ шудааст.
Tatarca:
Тәхкыйк бу нигъмәтләр сезгә изге гамәлләрегез өчен бүләктер һәм барча көчегезне сарыф итеп Аллаһ юлында тырышуыгызның хакы ошбу җәннәт нигъмәтләре белән түләнде.
Endonezyaca:
Sesungguhnya ini adalah balasan untukmu, dan usahamu adalah disyukuri (diberi balasan).
Amharca:
«ይህ በእርግጥ ለእናንተ ዋጋ ኾነ፡፡ ሥራችሁም ምስጉን ኾነ፤» (ይባላሉ)፡፡
Tamilce:
நிச்சயமாக இவை (அனைத்தும்) உங்களுக்கு (-நீங்கள் செய்த நன்மைகளுக்கு) கூலியாக இருக்கும். உங்கள் (-சொர்க்கத்தைப் பெறுவதற்காக நீங்கள் செய்த) உழைப்பு நன்றி அறியப்பட்டதாக (பாராட்டுக்குரியதாக, நற்கூலிகளுக்கு தகுந்ததாக) இருக்கும்.
Korece:
실로 이것이 너희를 위한 보 상으로 너희의 노력은 이처럼 보 상되니라
Vietnamca:
(Họ sẽ được bảo): “Đây là phần thưởng cho các ngươi. Quả thật, sự cố gắng của các ngươi đã được đền đáp.”
Ayet Linkleri: