Arapça:
فَوَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا
Çeviriyazı:
feveḳâhümü-llâhü şerra ẕâlike-lyevmi veleḳḳâhüm naḍratev vesürûrâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Allah da onları o günün fenalığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.
Diyanet İşleri:
Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Derken Allah da korumuştur onları, bugünün şerrinden ve yüzlerine bir parlaklık, gönüllerine bir sevinçtir, vermiştir.
Şaban Piriş:
Allah da onları o günün şerrinden korumuş ve onlara bir parıltı ve sevinç bahşetmiştir.
Edip Yüksel:
Nitekim, ALLAH onları o günün kötülüğünden korur ve onlara neşe ve sevinç verir.
Ali Bulaç:
Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.
Suat Yıldırım:
Allah da onları o günün felaketinden korur, onların yüzlerine nûr, gönüllerine sürûr verir.
Ömer Nasuhi Bilmen:
(11-12) Artık Allah, onları o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik ve bir sevinç vermiştir. Ve onları sabrettikleri için cennetle ve ipekli libasla mükâfaatlandırdı.
Yaşar Nuri Öztürk:
Allah da onları o günün şerrinden korumuş ve kendilerini bir parlaklığa, bir sevince ulaştırmıştır.
Bekir Sadak:
Orada, zencefil karisik bir tasla icirilirler.
İbni Kesir:
Allah da onları, o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik, bir sevinç vermiştir.
Adem Uğur:
İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger
İskender Ali Mihr:
Oysa Allah, onları işte böyle bir günün şerrinden korudu. Ve onları, pırıl pırıl bir yüze ve surura (sevince) kavuşturdu.
Celal Yıldırım:
Allah da onları o günün şerrinden korudu ve yüzlerini ışılar hale getirip sevince erdirdi.
Tefhim ul Kuran:
Artık Allah da, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.
Fransızca:
Allah les protégera donc du mal de ce jour-là, et leur fera rencontrer la splendeur et la joie,
İspanyolca:
Alá les preservará del mal de ese día y les llenará de esplendor y alegría.
İtalyanca:
Allah li preserverà dal male di quel Giorno e verserà su di loro splendore e gioia,
Almanca:
Dann schützte ALLAH sie vor der Bosheit diese Tages und gewährte ihnen Strahlen und Freude,
Çince:
故真主将为他们防御那日的灾难,并赏赐他们光华和快乐。
Hollandaca:
Daarom zal God hen van de ramp van dien dag bevrijden, en hij zal hunne voorhoofden doen schitteren, en hun vreugde geven.
Rusça:
Аллах защитит их от зла того дня и одарит их процветанием и радостью.
Somalice:
Eebana waa ka Dhawray sharka Maalintaas, wuxuuna siiyay nuur iyo Farax.
Swahilice:
Basi Mwenyezi Mungu atawalinda na shari ya siku hiyo, na atawakutanisha na raha na furaha.
Uygurca:
اﷲ ئۇلارنى شۇ كۈننىڭ شەررىدىن ساقلايدۇ، ئۇلارنىڭ (يۈزلىرىگە) نۇر، (دىللىرىغا) خۇشاللىق ئاتا قىلىدۇ
Japonca:
それでアッラーは,その日の災厄からかれらを守り,素晴しい喜びを与えられる。
Arapça (Ürdün):
«فوقاهم الله شر ذلك اليوم ولقاهم» أعطاهم «نضرة» حسنا وإضاءة في وجوههم «وسرورا».
Hintçe:
तो ख़ुदा उन्हें उस दिन की तकलीफ़ से बचा लेगा और उनको ताज़गी और ख़ुशदिली अता फरमाएगा
Tayca:
ดังนั้น อัลลอฮฺจะทรงปกป้องพวกเขาให้พ้นจากความชั่วร้ายของวันนั้น และจะทรงให้พวกเขาพบกับความสดชื่นและความปิติ
İbranice:
אבל, אלוהים ישמור עליהם מאכזריותו ורוע של היום ההוא, ויפרוש עליהם את אור היופי והאושר העילאי
Hırvatça:
Njih će Allah strahote taj dan sačuvati i blistavost i radost im darovati,
Rumence:
Dumnezeu i-a ferit însă de răul acelei Zile şi le va da să întâlnească numai voioşie şi bucurie.
Transliteration:
Fawaqahumu Allahu sharra thalika alyawmi walaqqahum nadratan wasurooran
Türkçe:
Allah da onları o günün şerrinden korumuş ve kendilerini bir parlaklığa, bir sevince ulaştırmıştır.
Sahih International:
So Allah will protect them from the evil of that Day and give them radiance and happiness
İngilizce:
But Allah will deliver them from the evil of that Day, and will shed over them a Light of Beauty and (blissful) Joy.
Azerbaycanca:
Allah da onları o günün şərindən qoruyacaq, onlara gözəllik və sevinc bəxş edəcəkdir (üzlərinə təravət verəcək, qəlblərini sevindirəcəkdir).
Süleyman Ateş:
Allah da onları, o günün şerrinden korumuş, onlar(ın yüzlerin)e parlaklık ve (gönüllerine) sevinç vermiştir.
Diyanet Vakfı:
İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.
Erhan Aktaş:
Allah da bu nedenle onları, o günün kötülüğünden koruyacak. Ve onları, mutluluk ve sevince kavuşturacak.
Kral Fahd:
İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.
Hasan Basri Çantay:
İşte bundan dolayı Allah bu günün şerrinden onları korumuş, (yüzlerine) bir güzellik, (yüreklerine) bir sevine vermiş,
Muhammed Esed:
Ve bu yüzden Allah onları o Gün´ün dehşetinden koruyacak, aydınlık ve sevinç verecektir,
Gültekin Onan:
Artık Tanrı, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.
Ali Fikri Yavuz:
Allah da onları, o günün azabından korur ve kendilerine güzel bir yüz ve sevinç verir.
Portekizce:
Mas Deus os preservará do mal daquele dia, e os receberá com esplendor e júbilo;
İsveççe:
Den Dagen skall Gud skydda dem mot allt ont och skänka dem kraft och glädje,
Farsça:
پس خدا نگه دار آنان از آسیب و گزند آن روز است و شادابی و شادمانی به آنان عطا می کند.
Kürtçe:
جا خوا پاراستنی لە خراپی ئەو ڕۆژە وە ڕووی گەش وشادومانی پێ بەخشین
Özbekçe:
Бас, уларни Роббилари ўшал кун шарридан сақлади ва уларга хушрўйлик ҳамда хурсандчилик ато қилди.
Malayca:
Dengan sebab (mereka menjaga diri dari kesalahan), maka Allah selamatkan mereka dari kesengsaraan hari yang demikian keadaannya, serta memberikan kepada mereka keindahan yang berseri-seri (di muka), dan perasaan ria gembira (di hati).
Arnavutça:
Perëndia i ruan ata nga tmerret e asaj Dite; Ai atyre u jep shkëlqim (në fytyrat e tyre) dhe gëzim,
Bulgarca:
Но Аллах ще ги предпази от злото на този Ден, и ще им дари сияние и щастие.
Sırpça:
Њих ће тог дана Аллах да сачува страхоте и дароваће им блиставост и радост,
Çekçe:
Avšak Bůh je ochránil přede zlem dne toho a zahrnul je jasem a radostí
Urduca:
پس اللہ تعالیٰ انہیں اُس دن کے شر سے بچا لے گا اور انہیں تازگی اور سرور بخشے گا
Tacikçe:
Худо онҳоро аз бадии он рӯз нигаҳ дошт ва ононро таровату шодмонӣ бахшид,
Tatarca:
Аллаһ аларны ул көннең катылыгыннан саклар һәм аларның йөзләремә яктылыкны дәхи шатлыкны салыр.
Endonezyaca:
Maka Tuhan memelihara mereka dari kesusahan hari itu, dan memberikan kepada mereka kejernihan (wajah) dan kegembiraan hati.
Amharca:
አላህም የዚያን ቀን ክፋት ጠበቃቸው፡፡ (ፊታቸው) ማማርንና መደሰትንም ገጠማቸው፡፡
Tamilce:
ஆக, அந்நாளின் தீமையில் இருந்து அல்லாஹ் அவர்களை பாதுகாப்பான். இன்னும், அவன் அவர்களுக்கு முக செழிப்பையும் (பிரகாசத்தையும் அழகையும்) மன மகிழ்ச்சியையும் கொடுப்பான்.
Korece:
그러나 하나님은 그날의 사악함으로부터 그들을 구하사 그들에게 기쁨과 행복을 주실 것이라
Vietnamca:
Vì vậy, Allah sẽ bảo vệ họ khỏi cái xấu của Ngày đó và Ngài sẽ ban cho họ sự rạng rỡ và niềm vui.
Ayet Linkleri: