Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

76

Sûredeki Ayet No: 

11

Ayet No: 

5602

Sayfa No: 

579

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

فَوَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا

Çeviriyazı: 

feveḳâhümü-llâhü şerra ẕâlike-lyevmi veleḳḳâhüm naḍratev vesürûrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Allah da onları o günün fenalığından korur, yüzlerine parlaklık, gönüllerine sevinç verir.

Diyanet İşleri: 

Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Derken Allah da korumuştur onları, bugünün şerrinden ve yüzlerine bir parlaklık, gönüllerine bir sevinçtir, vermiştir.

Şaban Piriş: 

Allah da onları o günün şerrinden korumuş ve onlara bir parıltı ve sevinç bahşetmiştir.

Edip Yüksel: 

Nitekim, ALLAH onları o günün kötülüğünden korur ve onlara neşe ve sevinç verir.

Ali Bulaç: 

Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.

Suat Yıldırım: 

Allah da onları o günün felaketinden korur, onların yüzlerine nûr, gönüllerine sürûr verir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(11-12) Artık Allah, onları o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik ve bir sevinç vermiştir. Ve onları sabrettikleri için cennetle ve ipekli libasla mükâfaatlandırdı.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Allah da onları o günün şerrinden korumuş ve kendilerini bir parlaklığa, bir sevince ulaştırmıştır.

Bekir Sadak: 

Orada, zencefil karisik bir tasla icirilirler.

İbni Kesir: 

Allah da onları, o günün şerrinden korumuştur. Ve onlara bir güzellik, bir sevinç vermiştir.

Adem Uğur: 

İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger

İskender Ali Mihr: 

Oysa Allah, onları işte böyle bir günün şerrinden korudu. Ve onları, pırıl pırıl bir yüze ve surura (sevince) kavuşturdu.

Celal Yıldırım: 

Allah da onları o günün şerrinden korudu ve yüzlerini ışılar hale getirip sevince erdirdi.

Tefhim ul Kuran: 

Artık Allah da, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.

Fransızca: 

Allah les protégera donc du mal de ce jour-là, et leur fera rencontrer la splendeur et la joie,

İspanyolca: 

Alá les preservará del mal de ese día y les llenará de esplendor y alegría.

İtalyanca: 

Allah li preserverà dal male di quel Giorno e verserà su di loro splendore e gioia,

Almanca: 

Dann schützte ALLAH sie vor der Bosheit diese Tages und gewährte ihnen Strahlen und Freude,

Çince: 

故真主将为他们防御那日的灾难,并赏赐他们光华和快乐。

Hollandaca: 

Daarom zal God hen van de ramp van dien dag bevrijden, en hij zal hunne voorhoofden doen schitteren, en hun vreugde geven.

Rusça: 

Аллах защитит их от зла того дня и одарит их процветанием и радостью.

Somalice: 

Eebana waa ka Dhawray sharka Maalintaas, wuxuuna siiyay nuur iyo Farax.

Swahilice: 

Basi Mwenyezi Mungu atawalinda na shari ya siku hiyo, na atawakutanisha na raha na furaha.

Uygurca: 

اﷲ ئۇلارنى شۇ كۈننىڭ شەررىدىن ساقلايدۇ، ئۇلارنىڭ (يۈزلىرىگە) نۇر، (دىللىرىغا) خۇشاللىق ئاتا قىلىدۇ

Japonca: 

それでアッラーは,その日の災厄からかれらを守り,素晴しい喜びを与えられる。

Arapça (Ürdün): 

«فوقاهم الله شر ذلك اليوم ولقاهم» أعطاهم «نضرة» حسنا وإضاءة في وجوههم «وسرورا».

Hintçe: 

तो ख़ुदा उन्हें उस दिन की तकलीफ़ से बचा लेगा और उनको ताज़गी और ख़ुशदिली अता फरमाएगा

Tayca: 

ดังนั้น อัลลอฮฺจะทรงปกป้องพวกเขาให้พ้นจากความชั่วร้ายของวันนั้น และจะทรงให้พวกเขาพบกับความสดชื่นและความปิติ

İbranice: 

אבל, אלוהים ישמור עליהם מאכזריותו ורוע של היום ההוא, ויפרוש עליהם את אור היופי והאושר העילאי

Hırvatça: 

Njih će Allah strahote taj dan sačuvati i blistavost i radost im darovati,

Rumence: 

Dumnezeu i-a ferit însă de răul acelei Zile şi le va da să întâlnească numai voioşie şi bucurie.

Transliteration: 

Fawaqahumu Allahu sharra thalika alyawmi walaqqahum nadratan wasurooran

Türkçe: 

Allah da onları o günün şerrinden korumuş ve kendilerini bir parlaklığa, bir sevince ulaştırmıştır.

Sahih International: 

So Allah will protect them from the evil of that Day and give them radiance and happiness

İngilizce: 

But Allah will deliver them from the evil of that Day, and will shed over them a Light of Beauty and (blissful) Joy.

Azerbaycanca: 

Allah da onları o günün şərindən qoruyacaq, onlara gözəllik və sevinc bəxş edəcəkdir (üzlərinə təravət verəcək, qəlblərini sevindirəcəkdir).

Süleyman Ateş: 

Allah da onları, o günün şerrinden korumuş, onlar(ın yüzlerin)e parlaklık ve (gönüllerine) sevinç vermiştir.

Diyanet Vakfı: 

İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.

Erhan Aktaş: 

Allah da bu nedenle onları, o günün kötülüğünden koruyacak. Ve onları, mutluluk ve sevince kavuşturacak.

Kral Fahd: 

İşte bu yüzden Allah onları o günün fenalığından esirger; (yüzlerine) parlaklık, (gönüllerine) sevinç verir.

Hasan Basri Çantay: 

İşte bundan dolayı Allah bu günün şerrinden onları korumuş, (yüzlerine) bir güzellik, (yüreklerine) bir sevine vermiş,

Muhammed Esed: 

Ve bu yüzden Allah onları o Gün´ün dehşetinden koruyacak, aydınlık ve sevinç verecektir,

Gültekin Onan: 

Artık Tanrı, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.

Ali Fikri Yavuz: 

Allah da onları, o günün azabından korur ve kendilerine güzel bir yüz ve sevinç verir.

Portekizce: 

Mas Deus os preservará do mal daquele dia, e os receberá com esplendor e júbilo;

İsveççe: 

Den Dagen skall Gud skydda dem mot allt ont och skänka dem kraft och glädje,

Farsça: 

پس خدا نگه دار آنان از آسیب و گزند آن روز است و شادابی و شادمانی به آنان عطا می کند.

Kürtçe: 

جا خوا پاراستنی لە خراپی ئەو ڕۆژە وە ڕووی گەش وشادومانی پێ بەخشین

Özbekçe: 

Бас, уларни Роббилари ўшал кун шарридан сақлади ва уларга хушрўйлик ҳамда хурсандчилик ато қилди.

Malayca: 

Dengan sebab (mereka menjaga diri dari kesalahan), maka Allah selamatkan mereka dari kesengsaraan hari yang demikian keadaannya, serta memberikan kepada mereka keindahan yang berseri-seri (di muka), dan perasaan ria gembira (di hati).

Arnavutça: 

Perëndia i ruan ata nga tmerret e asaj Dite; Ai atyre u jep shkëlqim (në fytyrat e tyre) dhe gëzim,

Bulgarca: 

Но Аллах ще ги предпази от злото на този Ден, и ще им дари сияние и щастие.

Sırpça: 

Њих ће тог дана Аллах да сачува страхоте и дароваће им блиставост и радост,

Çekçe: 

Avšak Bůh je ochránil přede zlem dne toho a zahrnul je jasem a radostí

Urduca: 

پس اللہ تعالیٰ انہیں اُس دن کے شر سے بچا لے گا اور انہیں تازگی اور سرور بخشے گا

Tacikçe: 

Худо онҳоро аз бадии он рӯз нигаҳ дошт ва ононро таровату шодмонӣ бахшид,

Tatarca: 

Аллаһ аларны ул көннең катылыгыннан саклар һәм аларның йөзләремә яктылыкны дәхи шатлыкны салыр.

Endonezyaca: 

Maka Tuhan memelihara mereka dari kesusahan hari itu, dan memberikan kepada mereka kejernihan (wajah) dan kegembiraan hati.

Amharca: 

አላህም የዚያን ቀን ክፋት ጠበቃቸው፡፡ (ፊታቸው) ማማርንና መደሰትንም ገጠማቸው፡፡

Tamilce: 

ஆக, அந்நாளின் தீமையில் இருந்து அல்லாஹ் அவர்களை பாதுகாப்பான். இன்னும், அவன் அவர்களுக்கு முக செழிப்பையும் (பிரகாசத்தையும் அழகையும்) மன மகிழ்ச்சியையும் கொடுப்பான்.

Korece: 

그러나 하나님은 그날의 사악함으로부터 그들을 구하사 그들에게 기쁨과 행복을 주실 것이라

Vietnamca: 

Vì vậy, Allah sẽ bảo vệ họ khỏi cái xấu của Ngày đó và Ngài sẽ ban cho họ sự rạng rỡ và niềm vui.