Arapça:
تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
Çeviriyazı:
teżunnü ey yüf`ale bihâ fâḳirah.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
Diyanet İşleri:
Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bellerini kıracak bir felaketi bekler.
Şaban Piriş:
Bellerini bükecek bir felakete uğrayacağını anlayacak.
Edip Yüksel:
Belkemiğinin kırılacağının endişesi içindedir.
Ali Bulaç:
Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
Suat Yıldırım:
Belini kıran darbeyi yediğini hisseder. [3,106; 80,37-42; 88,2-10]
Ömer Nasuhi Bilmen:
(25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.
Yaşar Nuri Öztürk:
Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.
Bekir Sadak:
(31-33) O, peygamberi dogrulamamis, namaz kilmamis, ama yalanlayip yuz cevirmis, sonra da salina salina kendinden yana olanlara gitmisti.
İbni Kesir:
Belkemiğinin kırılacağını anlar.
Adem Uğur:
Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.
İskender Ali Mihr:
Anlar ki kendisine çok kötü muamele yapılacak.
Celal Yıldırım:
Bel kemiğinin kırılacağını anlar.
Tefhim ul Kuran:
Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
Fransızca:
qui s'attendent à subir une catastrophe.
İspanyolca:
pensando que una calamidad les alcance.
İtalyanca:
al pensiero di subire un castigo terribile.
Almanca:
Sie glauben, daß ihnen Vernichtendes angetan wird.
Çince:
他们确信自己必遭大难。
Hollandaca:
Zij zullen denken, dat er eene verpletterende ramp over hen zal worden gebracht.
Rusça:
Они будут думать о том, что их поразит беда.
Somalice:
Waxayna hubtaa in lugu fali Balaayo.
Swahilice:
Zitajua ya kuwa zitafikiwa na livunjalo uti wa mgongo.
Uygurca:
ئۆزلىرىنىڭ چوڭ مۈشكۈللۈككە دۇچار بولىدىغانلىقىغا ئۇلار جەزمەن ئىشىنىدۇ
Japonca:
背骨を砕く程の大災難が,かれらに降り掛かることを知るであろう。
Arapça (Ürdün):
«تظن» توقن «أن يُفعل بها فاقرة» داهية عظيمة تكسر فقار الظهر.
Hintçe:
समझ रहें हैं कि उन पर मुसीबत पड़ने वाली है कि कमर तोड़ देगी
Tayca:
มันคิดว่าความหายนะอันใหญ่หลวงจะเกิดขึ้นแก่มัน
İbranice:
הפוחדות ממהלומה מוחצת
Hırvatça:
znat će da će ih snaći velika nesreća!
Rumence:
la ce le va face zdrobitoarea de coaste, cugetând.
Transliteration:
Tathunnu an yufAAala biha faqiratun
Türkçe:
Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.
Sahih International:
Expecting that there will be done to them [something] backbreaking.
İngilizce:
In the thought that some back-breaking calamity was about to be inflicted on them;
Azerbaycanca:
(Sahiblərinin) bel sümüklərinin (dəhşətli bir əzabla) qırılacağını anlayacaqdır!
Süleyman Ateş:
Kendisine bel kemiklerini kıran(bela)nın yapılacağını anlar.
Diyanet Vakfı:
Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacağını sezeceklerdir.
Erhan Aktaş:
Belini bükecek bir felaketle karşı karşıya kaldığını anlar.
Kral Fahd:
Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.
Hasan Basri Çantay:
Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak.
Muhammed Esed:
çatırdatan bir felaketin başlarına gelmek üzere olduğunu bilerek.
Gültekin Onan:
Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
Ali Fikri Yavuz:
(Böyle kararmış yüzler, başlarına gelecek felâketle) bel kemiklerinin kırılacağını anlar.
Portekizce:
E tu saberás que lhes sucederá uma calamidade.
İsveççe:
de grubblar över det lidande som väntar dem.
Farsça:
چون یقین دارند که در معرض عذابی کمرشکن قرار خواهند گرفت.
Kürtçe:
دەزانن کە سزای پشت شکێن دەدرێن
Özbekçe:
Ўзига умуртқасин синдирар иш бўлишига ишонар.
Malayca:
Sambil percaya dengan yakin bahawa mereka akan ditimpa malapetaka (azab seksa) yang membinasakan.
Arnavutça:
e dinë që do t’i gjejë fatkeqësi e madhe.
Bulgarca:
ще се убедят, че ги е сполетяла беда, пречупваща гръбнака.
Sırpça:
уверена да ће их снаћи велика несрећа!
Çekçe:
že dovrší se na nich trest páteř lámající.
Urduca:
اور سمجھ رہے ہوں گے کہ اُن کے ساتھ کمر توڑ برتاؤ ہونے والا ہے
Tacikçe:
ки медонад он азоби камаршикан бар ӯ фуруд ояд.
Tatarca:
Аның хәлен күргәч арка буыннарын сындыручы ґәзаб килгән, дип уйларсың.
Endonezyaca:
mereka yakin bahwa akan ditimpakan kepadanya malapetaka yang amat dahsyat.
Amharca:
በርሳቸውም ዐደጋ እንደሚሠራባቸው ያረጋግጣሉ፡፡
Tamilce:
அதற்கு கடுமையான ஒரு பிரச்சனை நிகழப்போகிறது என்று அது அறிந்துகொள்ளும்.
Korece:
그들 위에 얼마의 큰 재앙이 임박했음을 알게 되도다
Vietnamca:
Họ lo nghĩ về một tai họa sắp giáng xuống họ.
Ayet Linkleri: