
teżunnü ey yüf`ale bihâ fâḳirah.
Türkçe:
Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.
İngilizce:
In the thought that some back-breaking calamity was about to be inflicted on them;
Fransızca:
qui s'attendent à subir une catastrophe.
Almanca:
Sie glauben, daß ihnen Vernichtendes angetan wird.
Rusça:
Они будут думать о том, что их поразит беда.
Arapça:
تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.
Diyanet Vakfı:
Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacağını sezeceklerdir.
