Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

75

Sûredeki Ayet No: 

25

Ayet No: 

5576

Sayfa No: 

578

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ

Çeviriyazı: 

teżunnü ey yüf`ale bihâ fâḳirah.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Anlar ki kendisine belkıran (bel kemiklerini kıran belalı bir iş) yapılır.

Diyanet İşleri: 

Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Bellerini kıracak bir felaketi bekler.

Şaban Piriş: 

Bellerini bükecek bir felakete uğrayacağını anlayacak.

Edip Yüksel: 

Belkemiğinin kırılacağının endişesi içindedir.

Ali Bulaç: 

Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.

Suat Yıldırım: 

Belini kıran darbeyi yediğini hisseder. [3,106; 80,37-42; 88,2-10]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

(25-26) Sanır ki, ona arka kemiklerini kıracak bir muamele yapılacaktır. Hayır hayır... Vaktâ ki (can) boyun halkasının kemiklerine kavuşur.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.

Bekir Sadak: 

(31-33) O, peygamberi dogrulamamis, namaz kilmamis, ama yalanlayip yuz cevirmis, sonra da salina salina kendinden yana olanlara gitmisti.

İbni Kesir: 

Belkemiğinin kırılacağını anlar.

Adem Uğur: 

Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.

İskender Ali Mihr: 

Anlar ki kendisine çok kötü muamele yapılacak.

Celal Yıldırım: 

Bel kemiğinin kırılacağını anlar.

Tefhim ul Kuran: 

Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.

Fransızca: 

qui s'attendent à subir une catastrophe.

İspanyolca: 

pensando que una calamidad les alcance.

İtalyanca: 

al pensiero di subire un castigo terribile.

Almanca: 

Sie glauben, daß ihnen Vernichtendes angetan wird.

Çince: 

他们确信自己必遭大难。

Hollandaca: 

Zij zullen denken, dat er eene verpletterende ramp over hen zal worden gebracht.

Rusça: 

Они будут думать о том, что их поразит беда.

Somalice: 

Waxayna hubtaa in lugu fali Balaayo.

Swahilice: 

Zitajua ya kuwa zitafikiwa na livunjalo uti wa mgongo.

Uygurca: 

ئۆزلىرىنىڭ چوڭ مۈشكۈللۈككە دۇچار بولىدىغانلىقىغا ئۇلار جەزمەن ئىشىنىدۇ

Japonca: 

背骨を砕く程の大災難が,かれらに降り掛かることを知るであろう。

Arapça (Ürdün): 

«تظن» توقن «أن يُفعل بها فاقرة» داهية عظيمة تكسر فقار الظهر.

Hintçe: 

समझ रहें हैं कि उन पर मुसीबत पड़ने वाली है कि कमर तोड़ देगी

Tayca: 

มันคิดว่าความหายนะอันใหญ่หลวงจะเกิดขึ้นแก่มัน

İbranice: 

הפוחדות ממהלומה מוחצת

Hırvatça: 

znat će da će ih snaći velika nesreća!

Rumence: 

la ce le va face zdrobitoarea de coaste, cugetând.

Transliteration: 

Tathunnu an yufAAala biha faqiratun

Türkçe: 

Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.

Sahih International: 

Expecting that there will be done to them [something] backbreaking.

İngilizce: 

In the thought that some back-breaking calamity was about to be inflicted on them;

Azerbaycanca: 

(Sahiblərinin) bel sümüklərinin (dəhşətli bir əzabla) qırılacağını anlayacaqdır!

Süleyman Ateş: 

Kendisine bel kemiklerini kıran(bela)nın yapılacağını anlar.

Diyanet Vakfı: 

Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felakete uğratılacağını sezeceklerdir.

Erhan Aktaş: 

Belini bükecek bir felaketle karşı karşıya kaldığını anlar.

Kral Fahd: 

Kendilerinin, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacağını sezeceklerdir.

Hasan Basri Çantay: 

Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş) yapılacak.

Muhammed Esed: 

çatırdatan bir felaketin başlarına gelmek üzere olduğunu bilerek.

Gültekin Onan: 

Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.

Ali Fikri Yavuz: 

(Böyle kararmış yüzler, başlarına gelecek felâketle) bel kemiklerinin kırılacağını anlar.

Portekizce: 

E tu saberás que lhes sucederá uma calamidade.

İsveççe: 

de grubblar över det lidande som väntar dem.

Farsça: 

چون یقین دارند که در معرض عذابی کمرشکن قرار خواهند گرفت.

Kürtçe: 

دەزانن کە سزای پشت شکێن دەدرێن

Özbekçe: 

Ўзига умуртқасин синдирар иш бўлишига ишонар.

Malayca: 

Sambil percaya dengan yakin bahawa mereka akan ditimpa malapetaka (azab seksa) yang membinasakan.

Arnavutça: 

e dinë që do t’i gjejë fatkeqësi e madhe.

Bulgarca: 

ще се убедят, че ги е сполетяла беда, пречупваща гръбнака.

Sırpça: 

уверена да ће их снаћи велика несрећа!

Çekçe: 

že dovrší se na nich trest páteř lámající.

Urduca: 

اور سمجھ رہے ہوں گے کہ اُن کے ساتھ کمر توڑ برتاؤ ہونے والا ہے

Tacikçe: 

ки медонад он азоби камаршикан бар ӯ фуруд ояд.

Tatarca: 

Аның хәлен күргәч арка буыннарын сындыручы ґәзаб килгән, дип уйларсың.

Endonezyaca: 

mereka yakin bahwa akan ditimpakan kepadanya malapetaka yang amat dahsyat.

Amharca: 

በርሳቸውም ዐደጋ እንደሚሠራባቸው ያረጋግጣሉ፡፡

Tamilce: 

அதற்கு கடுமையான ஒரு பிரச்சனை நிகழப்போகிறது என்று அது அறிந்துகொள்ளும்.

Korece: 

그들 위에 얼마의 큰 재앙이 임박했음을 알게 되도다

Vietnamca: 

Họ lo nghĩ về một tai họa sắp giáng xuống họ.