Arapça:
وَجَعَلَ الْقَمَرَ فِيهِنَّ نُورًا وَجَعَلَ الشَّمْسَ سِرَاجًا
Çeviriyazı:
vece`ale-lḳamera fîhinne nûrav vece`ale-şşemse sirâcâ.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ve Ay'ı bunların içinde bir nur yapmış, güneşi de bir lamba kılmış.
Diyanet İşleri:
Aralarında aya aydınlık vermiş ve güneşin ışık saçmasını sağlamıştır.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Ve o göklerde, aya bir ışık vermiş ve güneşi de, her yanı aydınlatan bir çırağ olarak halk etmiştir.
Şaban Piriş:
Onların arasında Ay’a bir nur kılmış, Güneş’i de kandil yapmıştır.
Edip Yüksel:
Ayı bunların içinde bir ışık, güneşi de bir lamba yaptı.
Ali Bulaç:
Ve ayı bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır.
Suat Yıldırım:
Gökte Ay'ı bir nûr, Güneş’i ise lâmba yaptı. [10,5]
Ömer Nasuhi Bilmen:
(16-17) Ve onlar da ay´ı bir nûr kılmıştır, güneşi de bir çırağ yapmıştır. Ve Allah sizi yerden bir ot olarak bitirmiştir.
Yaşar Nuri Öztürk:
Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi.
Bekir Sadak:
71:21
İbni Kesir:
Aralarında aya aydınlık vermiş, güneşi bir kandil kılmıştır.
Adem Uğur:
Onların içinde ayı bir nûr kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır.
İskender Ali Mihr:
Ve Ay´ı, onların arasında (semalarda) bir nur kıldı ve Güneş´i de bir sirac (çırağ) kıldı.
Celal Yıldırım:
Orada Ay´ı bir ışık, Güneş´i ise bir kandil yapmıştır.
Tefhim ul Kuran:
«Ve ayı da bunlar içinde bir nur kılmış, güneşi de (aydınlatıcı ve yakıcı) bir kandil yapmıştır.»
Fransızca:
et y a fait de la lune une lumière et du soleil une lampe ?
İspanyolca:
y puesto en ellos la luna como luz y el sol como lámpara?
İtalyanca:
e della luna ha fatto una luce e del sole un luminare.
Almanca:
Und ER machte den Mond in ihnen als Licht und die Sonne als Leuchte.
Çince:
并以月亮为光明,以太阳为明灯吗?
Hollandaca:
En hoe hij de maan ter verlichting daarin heeft geplaatst, en dat hij de zon als tot een fakkel heeft bestemd.
Rusça:
сделал луну светлой, а солнце сделал светильником?
Somalice:
Dayaxana uga yeelay Dhexdooda Nuur, qorraxdana ka yeelay siraad.
Swahilice:
Na akaufanya mwezi ndani yake uwe nuru, na akalifanya jua kuwa taa?
Uygurca:
ئاينى ئۇلاردا (يەنى دۇنيانىڭ ئاسمىنىدا) نۇر قىلدى، كۈننى (نۇر چاچقۇچى) چىراغ قىلدى
Japonca:
また月をその中の明りとされ,太陽を(燃える)灯明となされたかを。
Arapça (Ürdün):
«وجعل القمر فيهن» أي في مجموعهن الصادق بالسماء الدنيا «نورا وجعل الشمس سراجا» مصباحا مضيئا وهو أقوي من نور القمر.
Hintçe:
और उसी ने उसमें चाँद को नूर बनाया और सूरज को रौशन चिराग़ बना दिया
Tayca:
และทรงทำให้ดวงจันทร์ในชั้นฟ้าเหล่านั้นมีแสงสว่าง และทรงทำให้ดวงอาทิตย์มีแสงจ้า
İbranice:
וקבע בהם את הירח להאיר ואת השמש כמנורה
Hırvatça:
i na njima Mjesec svijetlim dao, a Sunce svjetiljkom učinio?!
Rumence:
Şi a făcut luna în ele precum o lumină şi soarele precum un opaiţ.
Transliteration:
WajaAAala alqamara feehinna nooran wajaAAala alshshamsa sirajan
Türkçe:
"Ve Ay'ı, bunlar içinde bir nur yaptı ve Güneş'i bir kandil haline getirdi."
Sahih International:
And made the moon therein a [reflected] light and made the sun a burning lamp?
İngilizce:
And made the moon a light in their midst, and made the sun as a (Glorious) Lamp?
Azerbaycanca:
Orada ayı bir nur, günəşi də bir çıraq etdi.
Süleyman Ateş:
'Ve Ayı bunların içinde nur yaptı. Güneşi de bir lamba yaptı.'
Diyanet Vakfı:
Onların içinde ayı bir nur kılmış, güneşi de bir çerağ yapmıştır.
Erhan Aktaş:
“Ve Ay’ı onların içinde bir nûr, Güneş’i de kandil yaptı.”
Kral Fahd:
Onların içinde ayı bir nûr kılmış, güneşi de bir kandil kılmıştır.
Hasan Basri Çantay:
«onların içinde ayı bir nuur yapmış, güneşi de bir kandil (olarak) asmışdır».
Muhammed Esed:
ve onların içine ay´ı (yansıyan) bir ışık olarak yerleştirmiş ve güneşi (ışık saçan) bir lamba yapmıştır?
Gültekin Onan:
71:6
Ali Fikri Yavuz:
Ay’ı içlerinde bir nur kıldı, güneşi de kıldı bir kandil...
Portekizce:
E colocou neles a lua reluzente e o sol, como uma lâmpada?
İsveççe:
och satt ibland dem månen [som lyser med lånat] ljus och solen som en sprakande fackla?
Farsça:
و ماه را در میان آنها روشنی بخش، و خورشید را چراغ فروزان قرار داد،
Kürtçe:
وە مانگی گێڕاوە لە ناویاندا بە ڕووناك وە ڕۆژیشی گێڕاوە بە چرا
Özbekçe:
Ва улар ичида ойни нур ва қуёшни чироқ қилиб қўйганини кўрмадингизми?
Malayca:
"Dan Ia menjadikan padanya bulan sebagai cahaya serta menjadikan matahari sebagai lampu (yang terang-benderang),
Arnavutça:
dhe në ta e ka bërë Hënën dritë, kurse Diellin e ka bërë fener (ndriçues)?
Bulgarca:
И стори Той там от луната сияние, и стори от слънцето светилник.
Sırpça:
и на њима Месец светлим дао, а Сунце светиљком учинио?!
Çekçe:
a umístil mezi nimi měsíc jako světlo a slunce učinil pochodní?
Urduca:
اور اُن میں چاند کو نور اور سورج کو چراغ بنایا؟
Tacikçe:
Ва моҳро равшании онҳо ва хуршедро чароғашон гардонид.
Tatarca:
вә ул күкләрдә айны якты итеп, вә кояшны яктылык һәм җылылык бирүче ут итеп.
Endonezyaca:
Dan Allah menciptakan padanya bulan sebagai cahaya dan menjadikan matahari sebagai pelita?
Amharca:
በውስጣቸውም ጨረቃን አብሪ አደረገ፡፡ ፀሐይንም ብርሃን አደረገ፡፡
Tamilce:
இன்னும் அவற்றில் சந்திரனை ஒளியாக அவன் ஆக்கினான். இன்னும், சூரியனை விளக்காக ஆக்கினான்.
Korece:
달을 두시매 빛을 반사케 하고 태양을 두시매 등불이 되게 하 셨노라
Vietnamca:
(Ở tầng trời hạ giới), Ngài đã tạo mặt trăng như một ánh sáng (phản chiếu) và mặt trời như một chiếc đèn (chiếu sáng).
Ayet Linkleri: