Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

7

Sûredeki Ayet No: 

4

Ayet No: 

958

Sayfa No: 

151

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَكَم مِّن قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا فَجَاءَهَا بَأْسُنَا بَيَاتًا أَوْ هُمْ قَائِلُونَ

Çeviriyazı: 

vekem min ḳaryetin ehleknâhâ fecâehâ be'sünâ beyâten ev hüm ḳâilûn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Nice kentler helak ettik. Gece yatarlarken, yahut gündüz uyurlarken, azabımız onlara geliverdi.

Diyanet İşleri: 

Biz nice kentleri yok etmişizdir; geceleyin veya gündüz uykularında iken baskınımıza uğramışlardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Biz nice şehirler helak etmişiz ki azabımız gelip çattığı zaman ya geceydi; halk, uykuya dalmıştı, yahut da gündüzdü, öğle uykusundaydı, dinlenmedeydi.

Şaban Piriş: 

Nice memleketler helak ettik. Kahredici azabımız, onlara gece ya da öğle vakti uyurlarken gelip çattı.

Edip Yüksel: 

Yok ettiğimiz nice topluluklar, uyurlarken yahut gündüzün işlerine dalmış haldeyken azabımız kendilerine ulaştı.

Ali Bulaç: 

Biz nice ülkeleri yıkıma uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da gündüzün dinlenirlerken Bizim zorlu azabımız onlara geliverdi.

Suat Yıldırım: 

Biz nice ülkeler imha ettik ki ya gece uyurlarken, yahut gündüz yatarlarken baskınımız onlara gelivermişti. [6,10; 22,45; 28,58; 7,97-98]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Bir nice ülkeyi helâk ettik ki, onlara azabımız gece yatarlarken veya gündüzün ortasında uyurlarken gelip çatmıştır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Nice yurtları ve medeniyetleri yere batırdık biz. Öyle ki, geceleyin yahut öğlen uykusu uyumakta oldukları bir sırada azabımız tepelerine iniverdi.

Bekir Sadak: 

Tartilari hafif gelenler, ayetlerimize yaptiklari haksizliklardan oturu kendilerini mahvetmis olanlardir.

İbni Kesir: 

Nice kasabalar vardır ki

Adem Uğur: 

Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi.

İskender Ali Mihr: 

Ülkelerden nicesini (kaç tanesini) helâk ettik. Artık azabımız onlara geceleyin veya onlar öğle uykusu uyurken geldi.

Celal Yıldırım: 

Nice kasabaları bitik hale getirip yok etmişizdir ki, kahredici azabımız geceleyin veya öğle sıcağında dinlenirlerken onlara gelivermiştir.

Tefhim ul Kuran: 

Biz nice ülkeleri yıkıma uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da gündüzün dinlenirlerken bizim zorlu azabımız onlara geliverdi.

Fransızca: 

Que de cités Nous avons détruites ! Or, Notre rigueur les atteignit au cours du repos nocturne ou durant leur sieste.

İspanyolca: 

¡Cuántas ciudades hemos destruido! Les alcanzó Nuestro rigor de noche o durante la siesta.

İtalyanca: 

Quante città abbiamo distrutte! Le colpì la Nostra severità di notte o durante il riposo notturno o pomeridiano.

Almanca: 

Und wie viele Ortschaften haben WIR doch zugrunde gehen lassen, so überraschte Unsere Peinigung sie entweder nachts, oder als sie sich bei der Mittagsruhe befanden.

Çince: 

有许多城市曾被我毁灭了;我的刑罚,在他们过夜的时候,或在他们午睡的时候,降临他们。

Hollandaca: 

Hoe vele steden hebben wij verwoest, die des nachts door onze wraak werden overvallen, of terwijl zij in het middaguur uitrustten.

Rusça: 

Сколько же селений Мы погубили! Наше наказание поражало их ночью или во время полуденного отдыха.

Somalice: 

Badanaa Intaan Magaalo Halaagnay oo u Timid Ciqaabtanadii iyadoo Jiifta (Habeen) ama Qayluushan (Maalin).

Swahilice: 

Na miji mingapi tuliiangamiza, ikaifikia adhabu yetu usiku au walipo kuwa wamelala adhuhuri.

Uygurca: 

بىز نۇرغۇن شەھەر (ئاھالىسىنى) نى ھالاك قىلدۇق، بىزنىڭ ئازابىمىز ئۇلارغا كېچىسى ياكى چۈشلۈكى ئۇخلاۋاتقان چاغلىرىدا كەلدى

Japonca: 

われは如何に多くの町を滅したことであろうか,わが力は夜の間に,またかれらの昼の休みに(突然)襲いかかる。

Arapça (Ürdün): 

«وكم» خبرية مفعول «من قرية» أريد أهلها «أهلكناها» أردنا إهلاكها «فجاءها بأسنا» عذابا «بياتا» ليلا «أو هم قائلون» نائمون بالظهيرة والقيلولة استراحة نصف النهار وإن لم يكن معها نوم أي مرة جاءها ليلا ومرَّة جاءها نهارا.

Hintçe: 

तुम लोग बहुत ही कम नसीहत क़ुबूल करते हो और क्या (तुम्हें) ख़बर नहीं कि ऐसी बहुत सी बस्तियाँ हैं जिन्हें हमने हलाक कर डाला तो हमारा अज़ाब (ऐसे वक्त) आ पहुचा

Tayca: 

และกี่เมืองแล้วที่เราได้ทำลายมัน โดยที่การลงโทษของเราได้มายังเมืองนั้น ในยามค่ำคืนหรือในขณะที่พวกเขานอนพักผ่อนในเวลาบ่าย

İbranice: 

וכמה (רבות) הן הערים אשר הכחדנו. עונשנו פקד אותן, בלילה כשהם ישנים, או בשעת מנוחת הצהריים

Hırvatça: 

Koliko smo Mi samo naselja razorili; a kazna im je Naša dolazila noću ili danju kad bi prilegli?

Rumence: 

Câte cetăţi n-am nimicit? Urgia Noastră se abătu asupra lor noaptea în somn ori ziua la odihnă.

Transliteration: 

Wakam min qaryatin ahlaknaha fajaaha basuna bayatan aw hum qailoona

Türkçe: 

Nice yurtları ve medeniyetleri yere batırdık biz. Öyle ki, geceleyin yahut öğlen uykusu uyumakta oldukları bir sırada azabımız tepelerine iniverdi.

Sahih International: 

And how many cities have We destroyed, and Our punishment came to them at night or while they were sleeping at noon.

İngilizce: 

How many towns have We destroyed (for their sins)? Our punishment took them on a sudden by night or while they slept for their afternoon rest.

Azerbaycanca: 

Biz neçə-neçə məmləkətləri (onların əhalisini) məhv etdik. Əzabımız onlara (Lut peyğəmbərin qövmünə) gecə (yatarkən), yaxud (Şüeyb peyğəmbərin qövmünə) günün günorta çağı (istirahət edərkən) gəldi.

Süleyman Ateş: 

Nice kent(ler)i helak ettik; gece yatarlarken, yahut gündüz uyurlarken, azabımız onlara geliverdi.

Diyanet Vakfı: 

Nice memleketler var ki biz onları helak ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi.

Erhan Aktaş: 

Biz, nice kentleri yok ettik. Gece uyurlarken veya gündüz uykusundayken(1) onlara azâbımız gelip çattı.

Kral Fahd: 

Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi.

Hasan Basri Çantay: 

Biz nice memleketler (ehâlîsin) i helak etdik. Öyle ki (kâh) geceleyin, kâh onlar kaylûle ederlerken azabımız gelib çatdı onlara.

Muhammed Esed: 

Biz (baş kaldıran) topluluklardan nicesini, gece vakti ya da güpegündüz dinlenirken ansızın gelip çatan cezamızla yok etmişizdir.

Gültekin Onan: 

Biz nice ülkeleri (veya toplulukları) yıkıma uğrattık. Gece uyurlarken ya da gündüz dinlenirlerken bizim zorlu azabımız onlara geliverdi.

Ali Fikri Yavuz: 

Biz nice memleketler halkını helâk ettik ki, onlara azâbımız, gece yatarlarken, yahut gündüz istirahat ederlerken gelmişti.

Portekizce: 

Quantas cidades temos destruído! Nosso castigo tomou-os (a seus habitantes) de surpresa, enquanto dormiam, à noite, oufaziam a sesta.

İsveççe: 

Hur många städer har Vi inte lagt öde! Under natten eller då [människorna] slumrade i middagshettan drabbade dem Vårt straff.

Farsça: 

چه بسیار شهرهایی که اهلش را [به سبب گناهانشان] هلاک کردیم و عذاب ما در حالی که شب یا نیم روز در استراحت و آرامش بودند، به آنان رسید!!

Kürtçe: 

وە چەندەھا شار و گوندمان وێرانکرد و سزای ئێمەیان بۆ ھات لەشەودا یان ئەوان لەخەو و پشووی نیوەڕۆدا بوون

Özbekçe: 

Қанчадан-қанча шаҳар-қишлоқларни ҳалок қилдик. Бас, азобимиз уларга тун уйқусида ёки кун уйқусида келди. (Аллоҳ таоло исён қилган кўплаб қавмларни ҳалокатга учратган, уларга Аллоҳнинг азоби кечаси ёки кундузи ухлаб ётган вақтларида, ғафлатнинг чўққисига чиққанларида келган.)

Malayca: 

Dan berapa banyak negeri yang Kami binasakan, iaitu datang azab seksa Kami menimpa penduduknya pada malam hari, atau ketika mereka berehat pada tengah hari.

Arnavutça: 

Sa shumë qytete kemi rrënuar Ne! e, dënimi Ynë ju erdhi natën ose ditën kur ata pushonin.

Bulgarca: 

И колко селища погубихме! Застигаше ги Нашето мъчение нощем или когато денем отдъхваха.

Sırpça: 

Колико смо Ми само насеља разорили; а казна им је Наша долазила ноћу или дању кад би прилегли?

Çekçe: 

Kolik měst jsme již zahubili! Přísnost Naše je zastihla za noci anebo za poledne.

Urduca: 

کتنی ہی بستیاں ہیں جنہیں ہم نے ہلاک کر دیا اُن پر ہمارا عذاب اچانک رات کے وقت ٹوٹ پڑا، یا دن دہاڑے ایسے وقت آیا جب وہ آرام کر رہے تھے

Tacikçe: 

Чӣ бисёр деҳаҳое, ки мардумашро ба ҳалокат расонидем ва азоби мо шабҳангом ё он гоҳ ки ба хоби нимрӯзӣ фурӯ рафта буданд, ба онон даррасид.

Tatarca: 

Китабыбызга иярмәгәннәре өчен күпме шәһәр халыкларын һәлак иттек, шәһәрләргә ґәзабыбыз кич эчендә килде, яки көндез ял иткән вакытларында килде.

Endonezyaca: 

Betapa banyaknya negeri yang telah Kami binasakan, maka datanglah siksaan Kami (menimpa penduduk)nya di waktu mereka berada di malam hari, atau di waktu mereka beristirahat di tengah hari.

Amharca: 

ከከተማም ልናጠፋት የሻነው ወዲያውም ብርቱ ቅጣታችን ሌሊት ወይም ቀን እነርሱ በቀትር አርፈው ሳሉ የመጣባቸው ብዙ ናቸው፡፡

Tamilce: 

இன்னும், எத்தனையோ நகரங்கள், அவற்றை அழித்தோம். ஆக, அவற்றுக்கு நம் தண்டனை இரவில் அல்லது அவர்கள் பகலில் தூங்கிக் கொண்டிருந்தபோது வந்தது.

Korece: 

그들의 죄악으로 하나님은 얼마나 많은 백성을 멸망시켰더뇨 그들이 밤과 낮에 잠에 취해 있 을때 그들에게 갑작스러운 벌이 있었노라

Vietnamca: 

Đã không biết bao thị trấn bị TA hủy diệt (do tội lỗi của dân chúng). Sự trừng phạt của TA đã đến với họ một cách bất ngờ vào ban đêm hoặc ban ngày lúc họ đang nghỉ trưa.