Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

3

Sûredeki Ayet No: 

11

Ayet No: 

304

Sayfa No: 

51

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

كَدَأْبِ آلِ فِرْعَوْنَ وَالَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۚ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَأَخَذَهُمُ اللَّهُ بِذُنُوبِهِمْ ۗ وَاللَّهُ شَدِيدُ الْعِقَابِ

Çeviriyazı: 

kede'bi âli fir`avne velleẕîne min ḳablihim. keẕẕebû biâyâtinâ. feeḫaẕehümü-llâhü biẕünûbihim. vellâhü şedîdü-l`iḳâb.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Gidişatları, Firavun soyunun ve daha öncekilerin gidişatı gibidir. Onlar, âyetlerimizi yalan saymışlardı. Bunun üzerine Allah da onları işledikleri günahlar yüzünden yakalayıp alaşağı etti. Allah, cezası çetin olandır.

Diyanet İşleri: 

Bunların tutumu, Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin tutumu gibi ki, ayetlerimizi yalanladılar da Allah onları günahlarından dolayı yok (helak) etti. Allah'ın cezalandırması şiddetlidir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Firavun soyu ve ondan öncekiler gibi hani. Âyetlerimizi yalanladılar, Allah da onları suçlarıyla alıverdi ve Allah'ın cezası çetindir.

Şaban Piriş: 

Tıpkı Firavun Hanedanı ve onlardan öncekilerin tutumu (tavırları) gibi ayetlerimizi yalanladılar da Allah da onları günahları sebebiyle cezalandırdı. Allah, cezası çok çetin olandır.

Edip Yüksel: 

Firavun'un halkı veya onlardan öncekilerin durumu gibi... Ayetlerimizi (vahiy ve mucizelerimizi) yalanladılar ve ALLAH da onları suçüstü yakaladı. ALLAH'ın cezalandırması şiddetlidir.

Ali Bulaç: 

Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Ayetlerimizi yalanladılar, böylece Allah günahları nedeniyle onları yakalayıverdi. Allah, (cezayla) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

Suat Yıldırım: 

Tıpkı Firavun taraftarlarının ve onlardan daha öncekilerin gidişi gibi. Onlar, âyetlerimizi yalanladılar, Allah da kendilerini cürümleri sebebiyle kıskıvrak yakaladı. Allah'ın cezası pek şiddetlidir.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onların bu gidişi, tıpkı âl-i Fir´avun´un ve ondan evvelki kimselerin gidişi gibidir ki bizim âyetlerimizi tekzîp ettiler. Allah Teâlâ da onları günahları sebebiyle yakaladı. Ve Allah Teâlâ Şedîdü´l-İkab´tır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin durumu gibi. Ayetlerimizi yalanlamışlardı da Allah, onları günahları yüzünden yakalamıştı. Allah, cezayı çok şiddetli vermektedir.

Bekir Sadak: 

Bunlarin tutumu, Firavun ailesinin ve onlardan oncekilerin tutumu gibi ki, ayetlerimizi yalanladilar da Allah onlari gunahlarindan dolayi yok etti. Allah´in cezalandirmasi siddetlidir.

İbni Kesir: 

Tıpkı Firavun hanedanının ve onlardan öncekilerin yaptığı gibi. Onlar ayetlerimizi yalanladılar da Allah günahlarından dolayı onları yakalayıverdi. Allah azabı çok şiddetli olandır.

Adem Uğur: 

(Onların yolu) Firavun hanedanının ve onlardan öncekilerin tuttuğu yola benzer. Onlar bizim âyetlerimizi yalanladılar, Allah da kendilerini günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah´ın cezası çok şiddetlidir.

İskender Ali Mihr: 

(Onların durumu) Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Âyetlerimizi yalanladılar, bunun üzerine Allah, onları günahları sebebiyle yakaladı. Ve Allah ikâbı (azabı) şiddetli olandır.

Celal Yıldırım: 

(Evet, bunların gidişi ve tutumu) Fir´avn´ın aile ve yoldaşlarının ve onlardan öncekilerin tutumuna benzer ki âyetlerimizi yalanladılar da bu yüzden Allah onları günahlarıyla yakalayıp (cezalandırdı). Allah´ın cezası pek şiddetlidir.

Tefhim ul Kuran: 

Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Ayetlerimizi yalanladılar, böylece Allah günahları nedeniyle onları yakalayıverdi. Allah, (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

Fransızca: 

comme le gens de Pharaon et ceux qui vécurent avant eux. Ils avaient traité de mensonges Nos preuves. Allah les saisit donc, pour leurs péchés. Et Allah est dur en punition.

İspanyolca: 

Como ocurrió con la gente de Faraón y con los que les precedieron: desmintieron Nuestros signos y Alá les castigó por sus pecados. Alá castiga severamente.

İtalyanca: 

Come la gente di Faraone e quelli che vissero prima di loro! Avevano tacciato di menzogna i Nostri segni. Allah li ha colti nel peccato. Allah è severo nel punire.

Almanca: 

Genauso wie im Falle der Pharao-Familie und derjenigen vor ihnen, sie haben Unsere Ayat verleugnet, dann bestrafte ALLAH sie umgehend wegen ihrer Verfehlungen. Und ALLAH ist hart im Strafen.

Çince: 

(他们的情状),犹如法老的百姓和他们以前的各民族的情状一样;他们否认真主的迹象,故真主因他们的罪恶而惩治他们。真主的刑罚是严厉的。

Hollandaca: 

Op de wijze van het volk van Pharao en die welke vóór hen geleefd hebben, beschouwden zij mijne teekens als leugens, God heeft hen gegrepen om hunne zonden, en God is streng in zijne straffen.

Rusça: 

Таким же образом вели себя сородичи Фараона и те, которые жили до них. Они сочли ложью Наши знамения, и Аллах схватил их за грехи, ведь Аллах суров в наказании.

Somalice: 

Waa sidii caadadii Fircoon iyo Ehelkiisii iyo kuwii ka horreeyey, waxay beeniyeen Aayaadkangii, markaasuu Qabtay Eebe Dambigooda dartiis, Eebana waa darantahay Ciqaabtiisu.

Swahilice: 

- Kama yaliyo wapata watu wa Firauni na wale walio kuwa kabla yao. Walikanusha Ishara zetu, basi Mwenyezi Mungu aliwashika kwa madhambi yao; na Mwenyezi Mungu ni Mkali wa kuadhibu.

Uygurca: 

(بۇ كۇففارلارنىڭ ھالى) پىرئەۋن تەۋەلىرىنىڭ ۋە ئۇلاردىن ئىلگىرىكىلەرنىڭ ھالىغا ئوخشايدۇ. ئۇلار بىزنىڭ ئايەتلىرىمىزنى يالغانغا چىقاردى، گۇناھى تۈپەيلىدىن اﷲ ئۇلارنى جازالىدى، اﷲ نىڭ جازاسى قاتتىقتۇر

Japonca: 

ちょうどフィルアウンの一族や,かれら以前の者がよい例で,かれらはわが印を拒否した。その罪のために,アッラーはかれらを捕えられた。アッラーは懲罰に厳重であられる。

Arapça (Ürdün): 

دأبُهم «كدأب» كعادة «آل فرعون والذين من قبلهم» من الأمم كعاد وثمود «كذبوا بآياتنا فأخذهم الله» أهلكم «بذنوبهم» والجملة مفسرة لما قبلها «والله شديد العقاب» ونزل لما أمر النبي صلى الله عليه وسلم اليهودَ بالإسلام بعد مرجعه من بدر فقالوا لا يغرنك أن قتلت نفراً من قريش أغمارا لا يعرفون القتال.

Hintçe: 

(उनकी भी) क़ौमे फ़िरऔन और उनसे पहले वालों की सी हालत है कि उन लोगों ने हमारी आयतों को झुठलाया तो खुदा ने उन्हें उनके गुनाहों की पादाश (सज़ा) में ले डाला और ख़ुदा सख्त सज़ा देने वाला है

Tayca: 

เช่นเดียวกับสภาพความเคยชินของวงศ์วานอิสรออีล และบรรดาผู้ก่อนหน้าพวกเขา ซึ่งพวกเขาได้ปฏิเสธบรรดาโองการของเรา แล้วอัลลอฮ์ก็ได้ทรงลงโทษพวกเขา เพราะบาปกรรมของพวกเขาเอง และอัลลอฮ์นั้นเป็นผู้ทรงลงโทษอันรุนแรง

İbranice: 

כמו אנשי פרעה ואלה שהיו לפניהם; כולם התכחשו לאותותינו, והשמיד אותם אלוהים בגין חטאיהם, ואלוהים קשה בעונשו

Hırvatça: 

Kao što su to i faraonovi ljudi, te oni prije njih koji su znakove naše lažnim smatrali, pa ih je Allah zbog grijeha njihovih kaznio. A Allah žestoko kažnjava.

Rumence: 

Aşa a fost şi cu neamul lui Faraon şi cu cei dinaintea lui. Ei au socotit semnele Noastre minciuni, iar Dumnezeu i-a luat pentru păcatele lor. Dumnezeu este Aprig la pedeapsă.

Transliteration: 

Kadabi ali firAAawna waallatheena min qablihim kaththaboo biayatina faakhathahumu Allahu bithunoobihim waAllahu shadeedu alAAiqabi

Türkçe: 

Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin durumu gibi. Ayetlerimizi yalanlamışlardı da Allah, onları günahları yüzünden yakalamıştı. Allah, cezayı çok şiddetli vermektedir.

Sahih International: 

[Theirs is] like the custom of the people of Pharaoh and those before them. They denied Our signs, so Allah seized them for their sins. And Allah is severe in penalty.

İngilizce: 

(Their plight will be) no better than that of the people of Pharaoh, and their predecessors: They denied our Signs, and Allah called them to account for their sins. For Allah is strict in punishment.

Azerbaycanca: 

Bunların adəti Fir’on camaatının və onlardan əvvəl gələnlərin adətinə bənzəyir! Onlar Bizim ayələrimizi təkzib etdilər. Allah da onları günahlarına görə cəzalandırdı. Allahın əzabı şiddətlidir!

Süleyman Ateş: 

Fir'avn ailesinin ve onlardan öncekilerin durumu gibi. Onlar da ayetlerimizi yalanladılar. Allah da onları günahlarıyla yakaladı. Allah'ın cezası çetindir.

Diyanet Vakfı: 

(Onların yolu) Firavun hanedanının ve onlardan öncekilerin tuttuğu yola benzer. Onlar bizim ayetlerimizi yalanladılar, Allah da kendilerini günahları yüzünden yakalayıverdi. Allah'ın cezası çok şiddetlidir.

Erhan Aktaş: 

Onların durumu, tıpkı Firavuncuların ve onlardan önceki kimselerin durumu gibidir. Âyetlerimizi yalanladılar; Allah da onları suçları nedeniyle yakaladı. Allah’ın cezası çok çetindir.

Kral Fahd: 

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin âdetleri üzere âyetlerimizi yalanladılar, Allah da kendilerini günahları yüzünden cezâlandırdı. Allah'ın cezâsı çok şiddetlidir.

Hasan Basri Çantay: 

(Onların gidişi) tıbkı Fir´avn haanedânının ve onlardan evvel gelenlerin gidişi gibidir. Onlar bizim âyetlerimizi yalanladılar da Allah da kendilerini günâhları yüzünden yakalayıverdi. Allah, cezası pek çetin olandır.

Muhammed Esed: 

Firavun halkının ve onlardan önce yaşayanların başına gelenlerin aynısı (onların başına da gelecek): Onlar mesajlarımızı yalanladılar ve Allah günahlarından dolayı onları hesaba çekti: çünkü Allah karşılık vermede şedittir.

Gültekin Onan: 

Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Ayetlerimizi yalanladılar, böylece Tanrı günahları nedeniyle onları yakalayıverdi. Tanrı, (cezayla) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

Ali Fikri Yavuz: 

O kâfirlerin Râsûlüllah’ı tekzipleri, tıpkı Firavun hânedânının ve onlardan öncekilerin tutumu gibidir. Onlar, bizim âyetlerimizi yalanladılar da Allah, yaptıkları günahlar sebebiyle kendilerini enseledi. Allah’ın azâbı çok şiddetlidir.

Portekizce: 

Terão a mesma sorte do povo do Faraó e dos seus antecessores, que desmentiram os Nossos versículos; porém, Deus oscastigou por seus pecados, porque Deus é Severíssimo na punição.

İsveççe: 

[Det skall gå för dem] som det gick för Faraos män och för deras föregångare; de påstod att Våra budskap var lögn och Gud straffade dem för deras synder; Gud straffar med stränghet.

Farsça: 

[روشِ آنان] مانند روش فرعونیان و کسانی است که پیش از آنان بودند که آیات ما را تکذیب کردند، پس خدا هم آنان را به گناهانشان مؤاخذه کرد؛ و خدا سخت کیفر است.

Kürtçe: 

(داب و باوی ئەم بێ بڕوایانە) وەک داب ونەریتی دەست و پێوەندەکانی فیرعەونە و ئەوانەی لەپێش ئەواندا بوون وایە کە نیشانەکانی ئێمەیان بە درۆزانی ئەمجا خواش گرتنی بەھۆی تاوانە کانیانەوە, وە خوا تۆڵەی سەختە

Özbekçe: 

Фиръавн аҳлининг ва улардан олдингиларнинг ҳолига ўхшаб оятларимизни ёлғонга чиқардилар. Бас, гуноҳлари туфайли Аллоҳ уларни тутди. Ва Аллоҳ иқоби шиддатли зотдир.

Malayca: 

(Keadaan orang-orang kafir itu) sama seperti keadaan kaum Firaun, dan orang- orang yang terdahulu dari mereka; mereka mendustakan ayat-ayat keterangan Kami, lalu Allah menyeksa mereka disebabkan dosa-dosa mereka. Dan (ingatlah), Allah Maha berat azab seksaNya.

Arnavutça: 

do të jenë ashtu siç ishin shoqëruesit (ithtarët) e Faraonit dhe ata që ishin para tyre. Ata i përgënjeshtruan versetet tona; prandaj, Perëndia i përlau ata për mëkatet që bënë. Se Perëndia është ndëshkues i rreptë.

Bulgarca: 

Подобно на рода на Фараона и на онези преди тях, те взеха за лъжа Нашите знамения, но Аллах ги погуби заради греховете им. Аллах е строг в наказанието.

Sırpça: 

Као што су то и фараонови људи, и они пре њих који су знакове наше лажним сматрали, па их је Аллах због греха њихових казнио. А Аллах жестоко кажњава.

Çekçe: 

Osud jich bude jako osud rodu Faraónova, a těch, kdož před nimi byli a kteří znamení Naše za lež prohlásili; Bůh je uchvátil za hříchy jejich a Bůh strašný je ve svém trestání.

Urduca: 

اُن کا انجام ویسا ہی ہوگا، جیسا فرعون کے ساتھیوں اور اُن سے پہلے کے نافرمانوں کا ہو چکا ہے کہ اُنہوں نے آیات الٰہی کو جھٹلایا، نتیجہ یہ ہوا کہ اللہ نے ان کے گناہوں پر انہیں پکڑ لیا اور حق یہ ہے کہ اللہ سخت سزا دینے والا ہے

Tacikçe: 

Ба мисли Оли Фиръавн ва пешиниёнашон оёти моро такзиб карданд (дурӯғ бароварданд). Пас Худо ононро ба ҷазои гуноҳонашон бозхост кард. Ва уқубяти Худо сахт яст!

Tatarca: 

Аларның мисалы: Тәүратны инкяр итүче Фиргаун кавеме кеби, һәм Фиргаун кавеменнән әүвәлге инкяр итүче кебиләр. Аларны Аллаһ ґәзаб белән тотты, Аллаһ, үзенә баш имәгән кешеләрдән каты ґәзаб белән үч алучы.

Endonezyaca: 

(keadaan mereka) adalah sebagai keadaan kaum Fir'aun dan orang-orang yang sebelumnya; mereka mendustakan ayat-ayat Kami; karena itu Allah menyiksa mereka disebabkan dosa-dosa mereka. Dan Allah sangat keras siksa-Nya.

Amharca: 

(ልማዳቸው ሁሉ) እንደፈርዖን ቤተሰብና እንደእነዚያ ከበፊታቸው እንደነበሩት ሕዝቦች ልማድ ነው፡፡ በአንቀጾቻችን አስተባበሉ፡፡ አላህም በኃጢአቶቻቸው ያዛቸው፡፡ አላህም ቅጣተብርቱ ነው፡፡

Tamilce: 

(இவர்களின் தன்மை) ஃபிர்அவ்னுடைய கூட்டத்தார் இன்னும் அவர்களுக்கு முன்னிருந்தவர்களின் தன்மையைப் போன்றுதான். அவர்கள் நம் வசனங்களைப் பொய்ப்பித்தார்கள். ஆகவே, அல்லாஹ் அவர்களுடைய பாவங்களின் காரணமாக அவர்களை தண்டித்தான். அல்லாஹ் தண்டிப்பதில் மிகக் கடுமையானவன்.

Korece: 

파라오의 백성들과 이전 백 성들은 하나님의 계시를 불신 했 으매 하나님은 그 죄의 대가로 그들을 포획 하셨으니 하나님의 벌은 엄하시도다

Vietnamca: 

(Họ) giống như đồng bọn của Pha-ra-ông và những kẻ trước họ. Tất cả đều đã phủ nhận các lời mặc khải của TA nên họ đã bị Allah bắt phạt bởi tội lỗi họ đã gây ra. Quả thật, Allah rất nghiêm khắc trong việc trừng phạt.