Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

7

Sûredeki Ayet No: 

184

Ayet No: 

1138

Sayfa No: 

174

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَوَلَمْ يَتَفَكَّرُوا ۗ مَا بِصَاحِبِهِم مِّن جِنَّةٍ ۚ إِنْ هُوَ إِلَّا نَذِيرٌ مُّبِينٌ

Çeviriyazı: 

evelem yetefekkerû mâ biṣâḥibihim min cinneh. in hüve illâ neẕîrum mübîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Onlar arkadaşlarında herhangi bir cinnet bulunmadığını hiç düşünmediler mi? O, açık bir uyarıcıdan başka biri değildir.

Diyanet İşleri: 

Düşünmüyorlar mı ki, arkadaşları olan peygamberde deliliğin eseri yoktur. O ancak açıkça uyaran bir kimsedir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Düşünmezler mi ki kendileriyle konuşanda delilikten eser bile yok; o ancak apaçık korkulu bir haber veren.

Şaban Piriş: 

Hiç düşünmüyorlar mı? Arkadaşları (Muhammed) deli değildir. O ancak açıkça bir uyarıcıdır.

Edip Yüksel: 

Düşünmezler mi? Arkadaşlarında hiç bir delilik yoktur. O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.

Ali Bulaç: 

Sahiplerinde (ya da arkadaşları olan peygamberde) delilikten hiçbir şey olmadığını düşünmüyorlar mı? O, apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir.

Suat Yıldırım: 

Bunlar hiç düşünmediler mi ki kendilerine tebliğde bulunan arkadaşları Muhammed'de delilikten hiçbir eser yoktur. O sadece ilerideki tehlikelerden kurtarmak için görevli bir uyarıcıdır. [34,46; 81,22] {KM; Yuhanna 7,20; 8,48}

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Onlar düşünmediler mi ki, onların sahiplerinde bir cinnet eseri yoktur. O ancak âşikâr bir sûrette bir nezîrden başka değildir.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Düşünmediler mi ki, o arkadaşlarında cinnetten eser yok. Apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir o.

Bekir Sadak: 

Sizi bir nefisten yaratan ave gonlunun huzura kavusacagi esini de ondan var eden Allah´tir. Esine yaklasinca, esi hafif bir yuk yuklendi ve bu halde bir muddet tasidi. Hamileligi agirlasinca, kari koca, Rableri olan Allah´a: «Bize kusursuz bir cocuk verirsen, and olsun ki sukredenlerden oluruz» diye yalvardilar.

İbni Kesir: 

Düşünmüyorlar mı ki

Adem Uğur: 

Düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Muhammed´de) delilik yoktur? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.

İskender Ali Mihr: 

Ve onların sahibinde cinnetten (delilikten) yana bir şey olmadığını tefekkür etmezler mi? O ancak apaçık bir nezirdir.

Celal Yıldırım: 

Hiç düşünmediler mi, vatandaşları (Hz. Muhammed´de) cinnet eseri yoktur. O ancak açık-seçik (ilerideki tehlikeli uçurumu haber veren) bir uyarıcıdır.

Tefhim ul Kuran: 

Sahiplerinde (ya da arkadaşları olan peygamberde) delilikten hiç bir şey olmadığını düşünmüyorlar mı? O, apaçık bir uyarıp korkutucudan başkası değildir.

Fransızca: 

Est-ce qu'ils n'ont pas réfléchi ? Il n'y a point de folie en leur compagnon (Muhammad) : il n'est qu'un avertisseur explicite !

İspanyolca: 

¿No reflexionan? Su paisano no es un poseso. Es sólo un monitor que habla claro.

İtalyanca: 

Non hanno riflettuto? Non c'è un démone nel loro compagno: egli non è che un nunzio chiarissimo.

Almanca: 

Besinnen sie sich etwa nicht?! Ihr Gefährte (Muhammad) leidet nicht unter Geistesgestörtheit, er ist doch nur ein deutlicher Warner.

Çince: 

难道他们没有思维吗?他们的同伴绝没有疯病,他只是一个坦率的警告者。

Hollandaca: 

Begrijpen zij niet, dat er geen duivel in hun metgezel (Mahomet) is. Hij is niets dan een openbaar prediker.

Rusça: 

Неужели они не размышляют? Их товарищ не является бесноватым. Он не кто иной, как разъясняющий и предостерегающий увещеватель.

Somalice: 

Miyeyna Fikirin inaan Saaxiibkooda (Nabiga) Waalli hayn, waxaan dige Cad ahayna uuna ahayn.

Swahilice: 

Je, hawafikiri? Huyu mwenzao hana wazimu. Hakuwa yeye ila ni mwonyaji aliye dhaahiri.

Uygurca: 

ئۇلار ئۆزىنىڭ ھەمراھى (يەنى مۇھەممەد ئەلەيھىسسالام) نىڭ مەجنۇن ئەمەسلىكىنى ئويلىمامدۇ؟ ئۇ پەقەت ئاشكارا ئاگاھلاندۇرغۇچىدۇر

Japonca: 

かれらは反省しないのか。かれらの仲間は気が狂ったのではない。かれは明らかに,一人の警告者に外ならない。

Arapça (Ürdün): 

«أو لم يتفكروا» فيعلموا «ما بصاحبهم» محمد صلى الله عليه وسلم «من جِنَّة» جنون «إن» ما «هو إلا نذير مبين» بيَّن الإنذار.

Hintçe: 

क्या उन लोगों ने इतना भी ख्याल न किया कि आख़िर उनके रफीक़ (मोहम्मद ) को कुछ जुनून तो नहीं वह तो बस खुल्लम खुल्ला (अज़ाबे ख़ुदा से) डराने वाले हैं

Tayca: 

“และพวกเขามิได้ใคร่ครวญดอกหรือว่าที่สหายของพวกเขานั้นหาได้มีความบ้าใด ๆ ไม่ เขามิใช่ใครอื่นนอกจากผู้ตักเตือนที่ชัดแจ้งคนหนึ่งเท่านั้น”

İbranice: 

האם לא חשבו כי אין באישם (הנביא מוחמד) כל שיגעון, וכי תפקידו הוא להזהיר ולהבהיר

Hırvatça: 

Pa zašto oni ne razmisle da poslanik koji im je poslan nije lud; on je samo upozoritelj jasni.

Rumence: 

Oare ei nu cugetă? Prietenul lor nu este un îndrăcit, ci doar le predică desluşit.

Transliteration: 

Awalam yatafakkaroo ma bisahibihim min jinnatin in huwa illa natheerun mubeenun

Türkçe: 

Düşünmediler mi ki, o arkadaşlarında cinnetten eser yok. Apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir o.

Sahih International: 

Then do they not give thought? There is in their companion [Muhammad] no madness. He is not but a clear warner.

İngilizce: 

Do they not reflect? Their companion is not seized with madness: he is but a perspicuous warner.

Azerbaycanca: 

Məgər (islamı qəbul etməli olan kəslər) düşünmürlərmi ki, onların yoldaşında (Peyğəmbərdə) hər bir cünunluq (dəlilik) əsər-əlaməti yoxdur? O ancaq (kafirlərə Allahın əzabı gələcəyini) açıq-aydın xəbər verib qorxudandır!

Süleyman Ateş: 

Düşünmediler mi ki arkadaşlarında hiçbir delilik yoktur, o apaçık bir uyarıcıdır?

Diyanet Vakfı: 

Düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Muhammed'de) delilik yoktur? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.

Erhan Aktaş: 

Arkadaşlarında, hiçbir delilik olmadığını düşünmüyorlar mı? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.

Kral Fahd: 

Düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Muhammed’de) delilik yoktur? O, ancak apaçık bir uyarıcıdır

Hasan Basri Çantay: 

Onlar düşünmediler mi ki kendilerinin saahibinde delilik den hiç bir (eser) yokdur. O, ilerideki tehlikeyi apaçık haber verenden başka (bir zât) değildir.

Muhammed Esed: 

Peki (çocukluğundan beri tanıdıkları) (bu) arkadaşlarında cinnetten eser olmadığı hiç mi akıllarına gelmiyor. Oysa, o sadece açıktan açığa uyaran biri.

Gültekin Onan: 

Arkadaşlarında delilikten hiç bir şey olmadığını düşünmüyorlar mı? (yetefekkeru) O, apaçık bir uyarıcıdan başkası değildir.

Ali Fikri Yavuz: 

Onlar düşünmediler mi ki, arkadaşlarında (Hz. Peygamber aleyhisselâmda) cinnetten bir eser yoktur

Portekizce: 

Não refletem no fato de que seu companheiro não padece de demência alguma? Que não é mais do que um elucidativoadmoestador?

İsveççe: 

Har de inte ägnat eftertanke åt [detta] att deras landsman inte är en galning? Han är ingenting annat än en varnare, som varnar klart och entydigt.

Farsça: 

آیا اندیشه نکردند که در همنشین آنان [یعنی پیامبر اسلام] هیچ نوع جنونی نیست؛ او فقط بیم دهنده ای آشکار [نسبت به سرانجام شوم بدکاران] است.

Kürtçe: 

ئایا ئەوان بیریان نەکردوەتەوە کەھاوڕێ کەیان (موحەممەد ﷺ) ھەرگیز تووشی شێتی نەبووە ئەو تەنھا ترسێنەرێکی ئاشکرایە (بۆ ئێوە)

Özbekçe: 

Улар ўз соҳибларида мажнунлик йўқлигини тафаккур қилиб кўрмайдиларми?! У фақат ошкора огоҳлантирувчи, холос.

Malayca: 

Patutkah mereka (ingkar dan) tidak mahu memikirkan (dengan fikiran yang siuman bahawa) sahabat mereka (Muhammad) tidak sekali-kali mengidap penyakit gila (sebagaimana yang mereka tuduh itu), bahkan ia hanyalah seorang (Pesuruh Allah) yang memberi amaran yang jelas.

Arnavutça: 

A nuk mendojnë ata se shoku i tyre (Muhammedi), nuk ka kurrfarë marrëzie ai është vetëm paralajmërues i hapët.

Bulgarca: 

Нима не разсъдиха? - Няма никаква лудост у техния другар [Мухаммад]. Той е само явен предупредител.

Sırpça: 

Па зашто они не размисле да Посланик који им је послат није луд; он је само јасни упозоритељ.

Çekçe: 

Což vskutku nepomyslí, že druh jejich není vůbec džiny posedlý, nýbrž že je pouze varovatelem zjevným?

Urduca: 

اور کیا اِن لوگوں نے کبھی سوچا نہیں؟ اِن کے رفیق پر جنون کا کوئی اثر نہیں ہے وہ تو ایک خبردار ہے جو (برا انجام سامنے آنے سے پہلے) صاف صاف متنبہ کر رہا ہے

Tacikçe: 

Оё фикр накардаанд, ки дар ёрашон нишоне аз девонагӣ нест ва Ӯ ба ошкоро тарсонанда аст?

Tatarca: 

Әйә алар фикерләп, уйлап карамыйлармы? Үзләренең юлдашлары Мухәммәд г-м диваналык юклыкны? Ул Аллаһу карышканнарны җәһәннәм ґәзабы белән куркытучы гына, ә дингә көчләүче түгел.

Endonezyaca: 

Apakah (mereka lalai) dan tidak memikirkan bahwa teman mereka (Muhammad) tidak berpenyakit gila. Dia (Muhammad itu) tidak lain hanyalah seorang pemberi peringatan lagi pemberi penjelasan.

Amharca: 

በነቢያቸው (በሙሐመድ) ምንም ዕብደት የሌለበት መኾኑን አያስተውሉምን እርሱ ግልጽ አስጠንቃቂ እንጅ ሌላ አይደለም፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர்கள் சிந்திக்கவில்லையா? “அவர்களுடைய தோழருக்கு அறவே பைத்தியம் இல்லை. தெளிவான எச்சரிப்பவராகவே தவிர அவரில்லை.”

Korece: 

그들과 함께 있었던 그가 미친자가 아니며 확실한 경고자 임을 그들은 생각하지 아니했더뇨

Vietnamca: 

Lẽ nào chúng vẫn không chịu suy ngẫm?! Người bạn của chúng (Muhammad) không phải là một gã điên mà đích thực là một vị cảnh báo công khai.