Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

7

Sûredeki Ayet No: 

106

Ayet No: 

1060

Sayfa No: 

164

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

قَالَ إِن كُنتَ جِئْتَ بِآيَةٍ فَأْتِ بِهَا إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ

Çeviriyazı: 

ḳâle in künte ci'te biâyetin fe'ti bihâ in künte mine-ṣṣâdiḳîn.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Firavun: "Eğer bir mucize getirdiysen ve eğer doğru söyleyenlerden isen onu göster" dedi.

Diyanet İşleri: 

Firavun: "Bir mucize getirdiysen ortaya koy bakalım, doğru sözlülerden isen bunu yaparsın" dedi.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Firavun, apaçık delille geldiysen ve doğru söz söyleyenlerdensen göster o delili dedi.

Şaban Piriş: 

Eğer bir ayet/mucize ile geldiysen, haydi doğru söyleyen biriysen onu ortaya koy, dedi.

Edip Yüksel: 

Dedi: "Bir ayet (mucize) ile gelmişsen ve gerçekten doğru sözlüysen getir onu bakalım."

Ali Bulaç: 

(Firavun) Dedi ki: "Eğer gerçekten bir ayet getirmişsen ve doğru sözlülerden isen, bu durumda onu getir (bakalım)."

Suat Yıldırım: 

“Eğer” dedi Firavun, “Gerçekten getirdiğin bir belge varsa ve sen doğru söyleyen biri isen, onu ortaya koy da görelim.”

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Dedi ki: «Eğer sen bir mûcize ile gelmiş isen onu getir, sen sâdıklardan isen.»

Yaşar Nuri Öztürk: 

Firavun dedi: "Bir mucize getirdinse, doğru sözlülerden isen onu ortaya çıkar!"

Bekir Sadak: 

(111-11) 2 «Onu ve kardesini egle

İbni Kesir: 

Dedi ki: Şayet sen, bir ayet getirdinse

Adem Uğur: 

(Firavun) dedi ki: Eğer bir mucize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım.

İskender Ali Mihr: 

(Firavun şöyle) dedi: “Eğer bir âyet (mucize) getirdinse, sadıklardan (doğru söyleyenlerden) isen onu getir.”

Celal Yıldırım: 

Fir´avn Ona : Bir âyet (mu´cize) ile gelmiş bulunuyorsan hemen onu getir de (ortaya koy), eğer doğrulardan isen, dedi.

Tefhim ul Kuran: 

(Firavun) Dedi ki: «Eğer gerçekten bir ayet getirmişsen ve doğru sözlülerden isen, bu durumda onu getir (bakalım) .»

Fransızca: 

"Si tu es venu avec un miracle, dit (Pharaon,) apporte-le donc, si tu es du nombre des véridiques."

İspanyolca: 

Dijo: «Si has traído un signo, muéstralo, si es verdad lo que dices».

İtalyanca: 

«Se hai recato una prova con te, disse [Faraone], allora mostrala, se sei uno che dice la verità».

Almanca: 

Er sagte: "Solltest du eine Aya mitgebracht haben, so bringe sie vor, solltest du von den Wahrhaftigen sein."

Çince: 

. 他说:如果你已带来了一种迹象,你就把它拿出来吧,如果你是诚实的人。

Hollandaca: 

Pharao antwoordde: Indien gij met een wonder komt, toon het, indien gij waarheid spreekt.

Rusça: 

Он сказал: "Если ты принес знамение, то покажи его, если ты говоришь правду".

Somalice: 

Wuxuuna yidhi (Fircoon) haddaad la Timid Aayad keen haddaad Run Sheegi.

Swahilice: 

Akasema Firauni: Ikiwa umekuja na Ishara, basi ilete ukiwa ni katika wasemao kweli.

Uygurca: 

پىرئەۋن (مۇساغا): «ئەگەر سەن پەرۋەردىگارىڭ تەرىپىدىن) بىر مۆجىزە ئېلىپ كەلگەن بولساڭ، (بۇ دەۋايىڭدا) راستچىللاردىن بولساڭ، ئۇنى بىزگە كۆرسەتكىن» دېدى

Japonca: 

(フィルアウンは) 言った。「もしあなたが印を(強?)し,あなたの言葉が真実なら,初めにそれ(証)を現わせ。」

Arapça (Ürdün): 

«قال» فرعون له «إن كنت جئت بآية» على دعواك «فأت بها إن كنت من الصادقين» فيها.

Hintçe: 

तो तू बनी ईसराइल को मेरे हमराह करे दे फिरऔन कहने लगा अगर तुम सच्चे हो और वाक़ई कोई मौजिज़ा लेकर आए हो तो उसे दिखाओ

Tayca: 

“เขา กล่าวว่า หากท่านได้นำหลักฐานใด ๆ มาก็จงนำมันมาเถิด หากท่านอยู่ในหมู่ผู้พูดจริง”

İbranice: 

אמר (פרעה,) אם הבאת אות, הצג אותו, אם באמת אתה אכן מהצודקים

Hırvatça: 

"Ako si donio kakav dokaz", reče, "pokaži ga, ako si od onih koji istinu govore."

Rumence: 

Faraon spuse: “Dacă tu ai adus vreun semn, arată-l, de spui adevărul”

Transliteration: 

Qala in kunta jita biayatin fati biha in kunta mina alssadiqeena

Türkçe: 

Firavun dedi: "Bir mucize getirdinse, doğru sözlülerden isen onu ortaya çıkar!"

Sahih International: 

[Pharaoh] said, "If you have come with a sign, then bring it forth, if you should be of the truthful."

İngilizce: 

(Pharaoh) said: "If indeed thou hast come with a Sign, show it forth,- if thou tellest the truth."

Azerbaycanca: 

(Fir’on Musaya) dedi: “Əgər mö’cüzə ilə gəlmisənsə və doğru deyirsənsə, onu gətir göstər!”

Süleyman Ateş: 

(Fir'avn) dedi. "Eğer bir ayet (mu'cize) getirmiş isen, hakikaten doğru söylüyorsan göster onu bakalım!"

Diyanet Vakfı: 

(Firavun) dedi ki: Eğer bir mucize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım.

Erhan Aktaş: 

Firavun: “Eğer gerçekten bir âyet(1) getirdiysen ve doğru söyleyenlerdensen onu göster bakalım.” dedi.

Kral Fahd: 

(Firavun) dedi ki: Eğer bir mucize getirdiysen ve gerçekten doğru söylüyorsan onu göster bakalım.

Hasan Basri Çantay: 

(Fir´avn şöyle) dedi: «Eğer sen bir âyet (mu´cize) getirdiysen göster onu, eğer sadıklardan isen».

Muhammed Esed: 

(Firavun): "Bir işaret, bir alamet getirdiysen, göster bakalım; tabi,doğru sözlü biriysen!" dedi.

Gültekin Onan: 

(Firavun) dedi ki: &quot

Ali Fikri Yavuz: 

(Firavun, Mûsa’ya şöyle) dedi: “- Eğer sen mû’cize getirdiysen ve sadık kimselerden isen onu (getir) göster.”

Portekizce: 

Respondeu-lhe: Se de fato trazes um sinal, mostra-no-lo, se estiveres certo.

İsveççe: 

[Farao] sade: "Om du har kommit med ett tecken, låt oss då se det - om du är en av dem som håller sig till sanningen."

Farsça: 

[فرعون] گفت: اگر [در ادعای پیامبری] از راستگویانی چنانچه معجزه ای آورده ای آن را ارائه کن.

Kürtçe: 

(فیرعەون) ووتی: ئەگەر بەڵگە و موعجیزە یەکت ھێناوە (ئەی موسی) ئەوە نیشانی بدە ئەگەر تۆ لە ڕاست بێژانی

Özbekçe: 

У: «Агар оят-мўъжиза келтирган бўлсанг, ростгўйлардан бўлсанг, келтир уни», деди.

Malayca: 

Firaun menjawab: "Kalau betul engkau datang dengan membawa sesuatu mukjizat maka bawalah dia (supaya aku melihatnya), jika betul engkau dari orang-orang yang benar".

Arnavutça: 

(Faraoni) tha: “Nëse ke sjellë ndonjë argument, tregoje, nëse je nga ata që e thonë të vërtetën”.

Bulgarca: 

Каза [Фараонът]: “Щом си донесъл знамение, представи го, ако говориш истината!”

Sırpça: 

„Ако си донео какав доказ“, рече, „покажи га, ако си од оних који истину говоре.“

Çekçe: 

Faraón řekl: ', Jestliže jsi se znamením přišel, pak je předveď, patříš-li mezi pravdomluvné!'

Urduca: 

فرعون نے کہا "اگر تو کوئی نشانی لایا ہے اور اپنے دعوے میں سچا ہے تو اسے پیش کر"

Tacikçe: 

Гуфт: «Агар рост мегӯӣ ва мӯъҷизае ба ҳамроҳ дорӣ, онро биёвар».

Tatarca: 

Фиргаун әйтте: "Әгәр могҗиза китергән булсаң, ул могҗизаны хәзер күрсәт, күрик, әгәр мин пәйгамбәр дигән сүзендә дөрес булсаң", – дип.

Endonezyaca: 

Fir'aun menjawab: "Jika benar kamu membawa sesuatu bukti, maka datangkanlah bukti itu jika (betul) kamu termasuk orang-orang yang benar".

Amharca: 

(ፈርዖንም «በተዓምር የመጣህ እንደኾንክ ከውነተኞቹ ከኾንክ እርሷን አምጣት» አለው፡፡

Tamilce: 

(ஃபிர்அவ்ன்) கூறினான்: “நீர் ஓர் அத்தாட்சியைக் கொண்டு வந்திருந்தால், நீர் உண்மையாளர்களில் இருந்தால் (எங்களிடம்) அதைக் கொண்டு வாரீர்!”

Korece: 

파라오가 대답하길 그대 가 진실이라면 가져온 예증을 보 이라 하더라

Vietnamca: 

(Pha-ra-ông) bảo: “Nếu Ngươi mang đến một dấu hiệu lạ thì Ngươi hãy trưng bày nó ra xem nếu Ngươi nói thật!”