Arapça:
فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَلَاوَمُونَ
Çeviriyazı:
feaḳbele ba`ḍuhüm `alâ ba`ḍiy yetelâvemûn.
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır:
Ardından suçu birbirlerine yüklemeye başladılar.
Diyanet İşleri:
Birbirlerini yermeye başladılar.
Abdulbakî Gölpınarlı:
Bir birlerine dönerek birbirlerini kınamaya başladılar.
Şaban Piriş:
Başladılar birbirlerini kınamaya.
Edip Yüksel:
Ve hemen birbirlerini suçlamaya başladılar.
Ali Bulaç:
Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar.
Suat Yıldırım:
Bunun üzerine “Sübhansın ya Rabbenâ, her türlü noksandan uzaksın! Doğrusu biz kendimize zulmetmişiz!” deyip, birbirlerini kınamaya başladılar.
Ömer Nasuhi Bilmen:
68:29
Yaşar Nuri Öztürk:
Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.
Bekir Sadak:
Ne oluyorsunuz? Ne bicim hukmediyorsunuz?
İbni Kesir:
Şimdi birbirlerini yermeye başladılar.
Adem Uğur:
Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.
İskender Ali Mihr:
Bunun üzerine birbirlerine, kınayarak karşılık verdiler.
Celal Yıldırım:
Sonra birbirlerine dönüp kendilerini kınamaya başladılar.
Tefhim ul Kuran:
Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamağa başladılar:
Fransızca:
Puis ils s'adressèrent les uns aux autres, se faisant des reproches.
İspanyolca:
Y pusiéronse a recriminarse.
İtalyanca:
Si volsero poi gli uni agli altri, biasimandosi a vicenda.
Almanca:
Dann wandten sich die einen von ihnen den anderen zu, sie machten sich gegenseitig Vorwürfe,
Çince:
於是他们大家走向前来,互相责备起来。
Hollandaca:
En zij begonnen elkander te laken.
Rusça:
Они стали попрекать друг друга
Somalice:
Markaasaa qaarba qaar ku jeedsaday iyagoo is dagaali.
Swahilice:
Basi wakakabiliana kulaumiana wao kwa wao.
Uygurca:
شۇنىڭ بىلەن ئۇلار بىر - بىرگە قارىشىپ ئۆز ئارا مالامەت قىلىشتى
Japonca:
そこでかれらは,互いに責め合い始めた。
Arapça (Ürdün):
«فأقبل بعضهم على بعض يتلاومون».
Hintçe:
फिर लगे एक दूसरे के मुँह दर मुँह मलामत करने
Tayca:
แล้วบางคนในหมู่พวกเขาก็หันไปต่อว่าซึ่งกันแล้วกัน
İbranice:
לאחר מכן, הם הטיחו האשמות זה בזה
Hırvatça:
I onda počeše jedni druge koriti.
Rumence:
Şi ei se întoarseră atunci unii către alţii dojenindu-se.
Transliteration:
Faaqbala baAAduhum AAala baAAdin yatalawamoona
Türkçe:
Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.
Sahih International:
Then they approached one another, blaming each other.
İngilizce:
Then they turned, one against another, in reproach.
Azerbaycanca:
Onlar bir-birini danlamağa başladılar.
Süleyman Ateş:
Dönüp birbirlerini kınamağa başladılar:
Diyanet Vakfı:
Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.
Erhan Aktaş:
Ardından birbirlerini suçlamaya başladılar.
Kral Fahd:
Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.
Hasan Basri Çantay:
Şimdi kabahati birbirlerine yüklemiye başladı (lar).
Muhammed Esed:
ve sonra dönüp birbirlerini suçlamaya başladılar.
Gültekin Onan:
Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar.
Ali Fikri Yavuz:
Sonra da döndüler, birbirlerine kabahat yüklemeye başladılar:
Portekizce:
E começaram a reprovar-se mutuamente.
İsveççe:
Och de överföll varandra med förebråelser.
Farsça:
پس به یکدیگر رو کرده به سرزنش و ملامت هم پرداختند.
Kürtçe:
ئەمجا ڕوویان کردە یەکتریی بەسەرزەنشت کردنەوە
Özbekçe:
Бас, баъзилари баъзиларни маломат қила бошладилар.
Malayca:
Kemudian setengahnya mengadap yang lain, sambil cela-mencela.
Arnavutça:
Dhe, atëherë filluan ta qortojnë njëri-tjetrin.
Bulgarca:
И започнаха взаимно да се укоряват.
Sırpça:
И онда почеше да критикују једни друге.
Çekçe:
A vzájemně si výčitky činili
Urduca:
پھر اُن میں سے ہر ایک دوسرے کو ملامت کرنے لگا
Tacikçe:
Пас забон ба маломати якдигар кушуданд.
Tatarca:
Һәм бер-берсенә каршы килеп шелтәләшә башладылар
Endonezyaca:
Lalu sebahagian mereka menghadapi sebahagian yang lain seraya cela mencela.
Amharca:
የሚወቃቀሱም ኾነው ከፊሎቻቸው በከፊሉ ላይ መጡ፡፡
Tamilce:
ஆக, அவர்களுக்குள் பழித்தவர்களாக அவர்களில் சிலர் சிலரை முன்னோக்கினர்.
Korece:
그때 그들은 서로가 서로를 비난하며
Vietnamca:
Sau đó, họ quay sang trách móc và đổ lỗi cho nhau.
Ayet Linkleri: