Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

65

Sûredeki Ayet No: 

3

Ayet No: 

5220

Sayfa No: 

558

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُ ۚ وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ ۚ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ ۚ قَدْ جَعَلَ اللَّهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا

Çeviriyazı: 

veyerzuḳhü min ḥayŝü lâ yaḥtesib. vemey yetevekkel `ale-llâhi fehüve ḥasbüh. inne-llâhe bâligu emrih. ḳad ce`ale-llâhü likülli şey'in ḳadrâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.

Diyanet İşleri: 

Kadınların iddet süreleri biteceğinde, onları ya uygun bir şekilde alıkoyun, ya da onlardan ayrılın; içinizden de iki adil şahit getirin; şahidliği Allah için yapın; işte bu, Allah'a ve ahiret gününe inanan kimseye verilen öğüttür. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye kurtuluş yolu sağlar, ona beklemediği yerden rızık verir. Allah'a güvenen kimseye O yeter. Allah, buyruğunu yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü var etmiştir.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Ve onu, hesaplamadığı yerden rızıklandırır ve kim Allah'a dayanırsa o, yeter ona; şüphe yok ki Allah, yapacağı işi yerine getirir, gerçekten de Allah, her şeye bir ölçü, bir miktar tayin etmiştir.

Şaban Piriş: 

Ve ona hiç beklemediği bir yerden rızık verir. Kim Allah’a tevekkül ederse, o kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şey için bir süre/ölçü koymuştur.

Edip Yüksel: 

Ve beklemediği yerden ona rızık verir. Kim ALLAH'a güvenirse O, ona yeter. ALLAH buyruğunu yerine getirendir. ALLAH herşey için bir ölçü koymuştur.

Ali Bulaç: 

Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.

Suat Yıldırım: 

Bekleme sürelerinin (üç âdet süresinin) sonuna yaklaştıkları zaman, onları ya güzelce evinizde alıkoyun, evliliği devam ettirin, yahut güzellikle ayrılın ve bu boşanmaya sizden iki âdil kimseyi şahit tutun ve şahitliği de Allah için dürüst yapın. İşte sizden Allah'a ve âhirete iman edenlere verilen talimat, yapılan tavsiye budur. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona sıkıntıdan çıkış kapıları açar. Onu hiç ummadığı yerlerden rızıklandırır. Allah’a dayanıp güvenene Allah kâfidir. Allah buyruğunu elbette yerine getirir. Gerçekten Allah her şey için bir ölçü, her iş için bir vâde belirlemiştir. [2,240; 33,49]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve onu hiç hatırına gelmeyen bir cihetten merzûk buyurur ve her kim Allah´a tevekkül ederse artık O, ona kâfîdir. Şüphe yok ki Allah emrini yerine getirendir, muhakkak ki (Allah) her şey için bir miktar tayin buyurmuştur.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse O, ona yeter! Hiç kuşkusuz, Allah, emrini yerine getirecektir. Allah her şey için bir ölçü/bir kader belirlemiştir.

Bekir Sadak: 

Onlar, islerinin karsiligini tattilar

İbni Kesir: 

Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim, Allah´a tevekkül ederse

Adem Uğur: 

Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah´a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.

İskender Ali Mihr: 

Ve hesap etmediği (aklına gelmeyen) bir yerden onu rızıklandırır. Kim Allah´a tevekkül ederse, artık ona O (Allah) kâfidir. Muhakkak ki Allah, emrini (işini) yerine getirendir. Allah herşey için bir kader tayin etmiştir.

Celal Yıldırım: 

Ve ummadığı, hesaplıyamadığı bir cihetten onu rızıklandırır. Kim Allah´a güvenip dayanırsa, Allah ona yeter. Şüphesiz ki Allah, emrini yerine getirendir. Gerçekten Allah, her şey için bir ölçü belirleyip ortaya koymuştur.

Tefhim ul Kuran: 

Ve onu hesaba katmadığı bir yönden de rızıklandırır. Kim de Allah´a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, kendi emrini yerine getirip gerçekleştirendir. Allah, her şey için bir ölçü kılmıştır.

Fransızca: 

et lui accordera Ses dons par [des moyens] sur lesquels il ne comptait pas. Et quiconque place sa confiance en Allah, Il [Allah] lui suffit. Allah atteint ce qu'Il Se propose, et Allah a assigné une mesure à chaque chose.

İspanyolca: 

y le provee de un modo insospechado por él. A quien confía en Alá, Él le basta. Alá consigue lo que se propone. Alá ha establecido una medida para cada cosa.

İtalyanca: 

e gli concede provvidenze da dove non ne attendeva. Allah basta a chi confida in Lui. In verità Allah realizza i Suoi intenti. Allah ha stabilito una misura per ogni cosa.

Almanca: 

und gewährt ihm Rizq von da, womit er nicht rechnet. Und wer ALLAH gegenüber Tawakkul übt, so genügt ER ihm. Gewiß, ALLAH wird Seiner Anweisung zur Geltung verhelfen. Bereits machte ALLAH für jede Sache etwas Bestimmtes.

Çince: 

而且从他料想不到的地方供给他。谁信托真主,他将使谁满足。真主确是能达到自己的目的的,真主确已使万物各有定数。

Hollandaca: 

En hij zal hem een ruimen voorraad geven, van waar hij dien niet verwacht. En wie op God vertrouwt, voor dien zal hij een toereikende beschermer zijn; want God zal zekerlijk zijn doel bereiken. Thans heeft God voor elke zaak een bepaalden tijd vastgesteld.

Rusça: 

и наделяет его уделом оттуда, откуда он даже не предполагает. Тому, кто уповает на Аллаха, достаточно Его. Аллах доводит до конца Свое дело. Аллах установил меру для каждой вещи.

Somalice: 

Wuxuuna ka irsaaqi meel uusan ka filanayn, ruuxii Eebe tala saartana waa ku filan yahay, Eebana amarkiisu waa fuli, (waxna kama fakado) wax walbana Eebe wuxuu u yeelay waqti sugan (oo go'an).

Swahilice: 

Na humruzuku kwa jiha asiyo tazamia. Na anaye mtegemea Mwenyezi Mungu Yeye humtosha. Hakika Mwenyezi Mungu anatimiza amri yake. Mwenyezi Mungu kajaalia kila kitu na kipimo chake.

Uygurca: 

اﷲ ئۇنىڭغا ئويلىمىغان يەردىن رىزىق بېرىدۇ، كىمكى اﷲ قا تەۋەككۈل قىلسا، اﷲ ئۇنىڭغا كۇپايە قىلىدۇ، اﷲ ھەقىقەتەن مەقسىتىگە يېتەلەيدۇ، اﷲ ھەقىقەتەن ھەر بىر نەرسە ئۈچۈن مۇئەييەن مىقدار، مۇئەييەن ۋاقىت بەلگىلىدى

Japonca: 

かれが考えつかないところから,恵みを与えられる。アッラーを信頼する者には,かれは万全であられる。本当にアッラーは,必ず御意を完遂なされる。アッラーは凡てのことに,一定の期限を定められる。

Arapça (Ürdün): 

«ويرزقه من حيث لا يحتسب» يخطر بباله «ومن يتوكل على الله» في أموره «فهو حسبه» كافية «إن الله بالغٌ أمرَه» مراده وفي قراءة بالإضافة «قد جعل الله لكل شيء» كرخاء وشدة «قدرا» ميقاتا.

Hintçe: 

और उसको ऐसी जगह से रिज़क़ देगा जहाँ से वहम भी न हो और जिसने ख़ुदा पर भरोसा किया तो वह उसके लिए काफी है बेशक ख़ुदा अपने काम को पूरा करके रहता है ख़ुदा ने हर चीज़ का एक अन्दाज़ा मुक़र्रर कर रखा है

Tayca: 

และจะทรงประทานปัจจัยยังชีพแก่เขาจากที่ที่เขามิได้คาดคิด และผู้ใดมอบหมายแด่อัลลอฮฺ พระองค์ก็จะทรงเป็นผู้พอเพียงแก่เขา แท้จริงอัลลอฮฺเป็นผู้ทรงบรรลุในกิจการของพระองค์โดยแน่นอนสำหรับทุกสิ่งอย่างนั้นอัลลอฮฺทรงกำหนดกฎสภาวะไว้แล้ว

İbranice: 

ויספק לו פרנסה בדרכים בלתי צפויות. כל מי שנשען על אלוהים, הוא מספיק לו, אכן אלוהים ייתן לו את כל מבוקשו , ולכל דבר אלוהים כבר קבע מידה

Hırvatça: 

i opskrbit će ga odakle se i ne nada; onome koji se u Allaha pouzdaje, On mu je dovoljan. Allah će, zaista, ispuniti ono što je odlučio; Allah je svemu već rok odredio.

Rumence: 

şi îi va dărui ceea ce nici nu socoate. Dumnezeu este de ajuns celui care se încrede în El. Dumnezeu duce la împlinire porunca Sa. Dumnezeu a dat o soartă fiecărui lucru.

Transliteration: 

Wayarzuqhu min haythu la yahtasibu waman yatawakkal AAala Allahi fahuwa hasbuhu inna Allaha balighu amrihi qad jaAAala Allahu likulli shayin qadran

Türkçe: 

Ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse O, ona yeter! Hiç kuşkusuz, Allah, emrini yerine getirecektir. Allah her şey için bir ölçü/bir kader belirlemiştir.

Sahih International: 

And will provide for him from where he does not expect. And whoever relies upon Allah - then He is sufficient for him. Indeed, Allah will accomplish His purpose. Allah has already set for everything a [decreed] extent.

İngilizce: 

And He provides for him from (sources) he never could imagine. And if any one puts his trust in Allah, sufficient is (Allah) for him. For Allah will surely accomplish his purpose: verily, for all things has Allah appointed a due proportion.

Azerbaycanca: 

Və ona gözləmədiyi yerdən ruzi verər. Kim Allaha təvəkkül etsə, (Allah) ona kifayət edər. Allah Öz əmrini yerinə yetirəndir. Allah hər şey üçün bir ölçü (hədd, müddət) tə’yin etmişdir.

Süleyman Ateş: 

Ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanırsa O, ona yeter. Allah, buyruğunu yerine getirendir. Allah herşey için bir ölçü koymuştur.

Diyanet Vakfı: 

Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.

Erhan Aktaş: 

Ve Allah, ona ummadığı yerden rızık verir. Kim Allah’a tevekkül(1) ederse, O, ona yeter. Kuşkusuz Allah, buyruğunu yerine getirir. Allah, her şey için bir ölçü belirlemiştir.

Kral Fahd: 

Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.

Hasan Basri Çantay: 

Onu haatır-u hayâline gelmeyecek bir cihetden de rızıklandırır. Kim Allaha güvenib dayanırsa O, kendisine yetişir. Şübhesiz ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü ta´yîn etmişdir.

Muhammed Esed: 

ve ona bütün beklentilerin ötesinde bir rızık verir. Allah´a güvenen herkese O (tek başına) yeter. Gerçek şu ki, Allah, irade ettiği işi sonucuna ulaştırır (ve) Allah her şey için bir (vade ve) ölçü belirlemiştir.

Gültekin Onan: 

Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim de Tanrı´ya tevekkül ederse, O ona yeter. Elbette Tanrı kendi buyruğunu yerine getirip gerçekleştirendir. Tanrı her şey için bir ölçü kılmıştır.

Ali Fikri Yavuz: 

Bir de ona, ummadığı yerden rızık verir. Kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Muhakkak ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir kader, (ölçü ve muayyen bir zaman) tayin etmiştir.

Portekizce: 

E o agraciará, de onde menos esperar. Quanto àquele que se encomendar a Deus, saiba que Ele será Suficiente, porqueDeus cumpre o que promete. Certamente Deus predestinou uma proporção para cada coisa.

İsveççe: 

och sörjer för honom på ett sätt som han inte kan förutse; och den som litar till Gud behöver inget annat [stöd]. Gud når alltid Sitt syfte [och] Gud har fastställt ett mått för allt.

Farsça: 

و او را از جایی که گمان نمی برد روزی می دهد، و کسی که بر خدا توکل کند، خدا برایش کافی است، [و] خدا فرمان و خواسته اش را [به هر کس که بخواهد] می رساند؛ یقیناً برای هر چیزی اندازه ای قرار داده است.

Kürtçe: 

وە رزق وڕۆزی دەدات لەلایەکەوەکە بەخەیاڵیدا نەھاتووە وبیری لێ نەکردوەتەوە وە ھەکەسێك پشت بەخوا ببەستێت ئەوە خوای بەسە، بەڕاستی خوا کار وفەرمانی خۆی بەئەنجام دەگەیەنێت، بێگومان خوا بۆ ھەموو شتێك ئەندازەیەکی دیاریكراوی داناوە

Özbekçe: 

Ва унга ўзи ўйламаган тарафдан ризқ берур. Ким Аллоҳга таваккал қилса, бас, унга У зотнинг Ўзи кифоядир. Албатта, Аллоҳ Ўз ишини етказувчидир. Ҳақиқатда, Аллоҳ ҳар бир нарсага ўлчов қилиб қўйган. (Учинчи поклик охирлаб қолганда эр хотингаражъат қилиб қайтариб олса, оилавий ҳаётлари давом этаверади. Идда тугашига яқин қолганда ҳам ажралиш фикридан қайтмаган бўлса, яхшилик билан ажралиш керак.)

Malayca: 

Serta memberinya rezeki dari jalan yang tidak terlintas di hatinya. Dan (Ingatlah), sesiapa berserah diri bulat-bulat kepada Allah, maka Allah cukuplah baginya (untuk menolong dan menyelamatkannya). Sesungguhnya Allah tetap melakukan segala perkara yang dikehendakiNya. Allah telahpun menentukan kadar dan masa bagi berlakunya tiap-tiap sesuatu.

Arnavutça: 

dhe e furnizon atë prej nga nuk e pret; kushdo që mbështetet te Perëndia, Ai i mjafton atij. Perëndia, me të vërtetë, i zbaton deri në fund punët e Tij; Perëndia, për çdo gjë ka caktuar afatin.

Bulgarca: 

и ще му даде препитание оттам, откъдето не е предполагал. И който се уповава на Аллах, Той му е достатъчен. Аллах осъществява Своята повеля. Аллах направи мярка за всяко нещо.

Sırpça: 

и опскрбиће га одакле се и не нада; ономе који се у Аллаха узда, Он му је довољан. Аллах ће, заиста, да испуни оно што је одлучио; Аллах је свему већ рок одредио.

Çekçe: 

a uštědří mu obživu z místa, odkud s tím ani nepočítal. A tomu, kdo spoléhá se na Boha, tomu On postačí, vždyť Bůh uskutečňuje rozkaz Svůj a Bůh ustanovil pro věc každou rozměr její.

Urduca: 

اور اسے ایسے راستے سے رزق دے گا جدھر اُس کا گمان بھی نہ جاتا ہو جو اللہ پر بھروسا کرے اس کے لیے وہ کافی ہے اللہ اپنا کام پورا کر کے رہتا ہے اللہ نے ہر چیز کے لیے ایک تقدیر مقرر کر رکھی ہے

Tacikçe: 

ва аз ҷое, ки гумонашро надорад, рӯзиаш медиҳад. Ва ҳар кӣ бар Худо таваккал кунад, Худо ӯро кофист. Худо кори худро ба иҷро мерасонад ва ҳар чизро андозае қарор додааст.

Tatarca: 

Дәхи ул кешене Аллаһ уйламаган җирдән ризыкландырыр. Бер кеше үзен вә барча эшен Аллаһуга тапшырса, аның хаҗәтләрен үтәргә Аллаһ җитәдер. Тәхкыйк Аллаһ Үзенең эшләрен җиренә җиткерүче, әлбәттә, Аллаһ һәрнәрсәгә чик үлчәү куйды.

Endonezyaca: 

Dan memberinya rezeki dari arah yang tiada disangka-sangkanya. Dan barangsiapa yang bertawakkal kepada Allah niscaya Allah akan mencukupkan (keperluan)nya. Sesungguhnya Allah melaksanakan urusan yang (dikehendaki)Nya. Sesungguhnya Allah telah mengadakan ketentuan bagi tiap-tiap sesuatu.

Amharca: 

ከማያስበውም በኩል ሲሳየን ይሰጠዋል፡፡ በአላህም ላይ የሚጠጋ ሰው እርሱ በቂው ነው፡፡ አላህ ፈቃዱን አድራሽ ነው፡፡ አላህ ለነገሩ ሁሉ የተወሰነ ጊዜን በእርግጥ አድርጓል፡፡

Tamilce: 

இன்னும், அவர் நினைத்துப் பார்க்காத விதத்திலிருந்து அவருக்கு உணவளிப்பான் (வாழ்வாதாரத்தை ஏற்படுத்துவான்). எவர் அல்லாஹ்வின் மீது நம்பிக்கை வைப்பாரோ அவருக்கு அவனே போதுமானவன் ஆவான். நிச்சயமாக அல்லாஹ் தனது காரியத்தை நிறைவேற்றுவான். (யாரும் அவனை தடுக்க முடியாது, எதுவும் அவனை விட்டு தப்ப முடியாது.) திட்டமாக அல்லாஹ் ஒவ்வொன்றுக்கும் ஓர் அளவை ஏற்படுத்தி இருக்கிறான்.

Korece: 

그분은 생각지 아니했던 일용할 양식을 주시니라 하나님께 의 탁하는 자 누구든 하나님으로써 충분하니라 실로 하나님은 그분의 목적을 온전히 달성하시나니 하나 님은 모든 것에 일정한 한계를 두 셨노라

Vietnamca: 

Và Ngài sẽ ban bổng lộc cho y theo cách mà y không thể ngờ tới. Và ai phó thác cho Allah thì Ngài đủ giúp y (trong tất cả mọi sự việc). Quả thật, Allah sẽ hoàn thành mục đích của Ngài, và quả thật, Allah đã đặt cho tất cả mọi thứ một mức lượng (theo qui định).