Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

4

Sûredeki Ayet No: 

101

Ayet No: 

594

Sayfa No: 

94

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الْأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَن تَقْصُرُوا مِنَ الصَّلَاةِ إِنْ خِفْتُمْ أَن يَفْتِنَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُوا لَكُمْ عَدُوًّا مُّبِينًا

Çeviriyazı: 

veiẕâ ḍarabtüm fi-l'arḍi feleyse `aleyküm cünâḥun en taḳṣurû mine-ṣṣalâh. in ḫiftüm ey yeftinekümü-lleẕîne keferû. inne-lkâfirîne kânû leküm `adüvvem mübînâ.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Yeryüzünde sefere çıktığınızda kâfirlerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız namazı kısaltmanızda size bir vebal yoktur. Kuşkusuz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

Diyanet İşleri: 

Yolculuk ettiğinizde, kafirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızda size bir sorumluluk yoktur. Zira kafirler, size apaçık düşmandırlar.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kafirlerin, size bir zarar vereceğinden ürkerseniz namazı kısaltmada bir vebal yok size ve kafirler, zaten size apaçık düşmandır.

Şaban Piriş: 

Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, kâfirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız namazları kısaltmanızda size bir günah yoktur. Kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.

Edip Yüksel: 

Yeryüzünde savaş için yolculuğa çıktığınız zaman inkarcıların size saldırmasından korkuyorsanız namazı kısaltmanızda bir sakınca yok. Kuşkusuz inkarcılar sizin açık düşmanınızdır

Ali Bulaç: 

Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.

Suat Yıldırım: 

Sefer esnasında kâfirlerin size bir fenalık yapmalarından endişe ederseniz namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Gerçekten kâfirler sizin besbelli olan düşmanlarınızdır. [73,20]

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Ve yeryüzünde sefer ettiğiniz zaman kâfir olanların size fenalık edeceklerinden korkarsanız namazdan kısaltmanız sizin için bir günah değildir. Şüphe yok ki, kâfirler sizin için apaçık bir düşman bulunmaktadırlar.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı? duayı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, inkârcı nanakörler sizin için açık bir düşmandırlar.

Bekir Sadak: 

Dogrusu, insanlar arasinda Allah´in sana gosterdigi gibi hukmedesin diye Kitap´i sana hak olarak indirdik

İbni Kesir: 

Yeryüzünde (sefere) koyulduğunuz zaman

Adem Uğur: 

Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.

İskender Ali Mihr: 

Ve yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, kâfirlerin size kötülük edeceklerinden korkarsanız, o taktirde namazdan kısaltmanızda, size bir günah yoktur. Muhakkak ki kâfirler, sizin için apaçık düşmandır.

Celal Yıldırım: 

Yeryüzünde yolculuğa çıktığınızda, küfredenlerin sizi fitneye düşürüp kötülük edeceklerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda (veya hafif tutmanızda) size bir vebal yoktur. Doğrusu kâfirler sizin çok açık düşmanlarınızdır.

Tefhim ul Kuran: 

Yeryüzünde sefere çıktığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. (Özellikle de) İnkâr edenlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.

Fransızca: 

Et quand vous parcourez la terre, ce n'est pas un péché pour vous de raccourcir la Salat, si vous craignez que les mécréants ne vous mettent à l'épreuve, car les mécréants demeurent pour vous un ennemi déclaré.

İspanyolca: 

Cuando estéis de viaje, no hay incoveniente en que abreviéis la azalá, si teméis un ataque de los infieles. Los infieles son para vosotros un enemigo declarado.

İtalyanca: 

Quando siete in viaggio, non ci sarà colpa se abbrevierete l'orazione, se temete che i miscredenti vi attacchino; i miscredenti sono per voi un nemico manifesto.

Almanca: 

Und wenn ihr durch das Land umherzieht, ist es für euch keine Verfehlung, wenn ihr das rituelle Gebet verkürzt, wenn ihr fürchtet, daß diejenigen, die Kufr betrieben haben, euch der Fitna aussetzen. Gewiß, die Kafir bleiben euch immer entschiedene Feinde.

Çince: 

当你们在大地上旅行的时候,减短拜功,对于你们是无罪的,如果你们恐怕不信道者迫害你们。不信道者,确是你们明显的仇敌。

Hollandaca: 

Indien gij in het land ten oorlog trekt, zal het geene misdaad zijn, indien gij uwe gebeden nalaat, zoo gij vreest, dat de ongeloovigen u mochten aantasten; want de ongeloovigen zijn uwe openlijke vijanden.

Rusça: 

Когда вы странствуете по земле, то на вас не будет греха, если вы укоротите некоторые из намазов, если вы опасаетесь искушения со стороны неверующих. Воистину, неверующие являются вашими явными врагами.

Somalice: 

Haddaad ku Safartaan Dhulka ma aha korkinna Dhib (Dambi) inaad Gaabisaan Salaadda Haddad ka Cabsataan inay idin Fidmeeyan (Dhibaan) kuwa Gaaloobay, Gaaladuna waxay idiin yihiin Col Cad.

Swahilice: 

Na mnapo safiri katika nchi si vibaya kwenu kama mkifupisha Sala, iwapo mnachelea wasije wale walio kufuru wakakuleteeni maudhi. Hakika makafiri ni maadui zenu walio wazi wazi.

Uygurca: 

سەپەرگە چىققان ۋاقتىڭلاردا كاپىرلارنىڭ ئۆزۈڭلارغا زىيان - زەخمەت يەتكۈزۈپ قويۇشىدىن قورقۇپ، نامازنى قەسرى قىلىپ (يەنى تۆت رەكئەتنى ئىككى رەكئەت قىلىپ) ئوقۇساڭلار سىلەرگە ھېچ گۇناھ بولمايدۇ. كاپىرلار سىلەرگە ھەقىقەتەن ئوپئوچۇق دۈشمەندۇر (ناماز ئوقۇۋاتقان پۇرسەتتىن پايدىلىنىپ سىلەرنى ئۆلتۈرۈۋېتىشتىن يانمايدۇ)

Japonca: 

あなたがたが地上を旅する時,もし信仰のない者たちに,害を加えられる恐れのある時は,礼拝を短縮しても罪はない。誠に不信者は,あなたがたの公然の敵である。

Arapça (Ürdün): 

«وإذا ضربتم» سافرتم «في الأرض فليس عليكم جُناح» في «أن تَقصروا من الصلاة» بأن تردُّوها من أربع إلى اثنتين «إن خفتم أن يفتنكم» أي ينالكم بمكروه «الذين كفروا» بيان للواقع إذ ذاك فلا مفهوم له وبينت السنة أن المراد بالسفر الطويل وهو أربع برد وهي مرحلتان ويؤخذ من قوله تعالى: (فليس عيكم جُناح) أنه رخصة لا واجب وعليه الشافعي «إن الكافرين كانوا لكم عدوا مبينا» بيّني العداوة.

Hintçe: 

(मुसलमानों जब तुम रूए ज़मीन पर सफ़र करो) और तुमको इस अम्र का ख़ौफ़ हो कि कुफ्फ़ार (असनाए नमाज़ में) तुमसे फ़साद करेंगे तो उसमें तुम्हारे वास्ते कुछ मुज़ाएक़ा नहीं कि नमाज़ में कुछ कम कर दिया करो बेशक कुफ्फ़ार तो तुम्हारे ख़ुल्लम ख़ुल्ला दुश्मन हैं

Tayca: 

และเมื่อพวกเจ้าเดินทางไปในผืนแผ่นดินก็ไม่มีบาปใด ๆ แก่พวกเจ้าในการที่พวกเจ้าจะลดลงจากการละหมาด หากพวกเจ้ากลัวว่าบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาจะข่มเหงรังแกพวกเจ้า แท้จริงบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธานั้น เป็นศัตรูอันชัดเจนแก่พวกเจ้า

İbranice: 

וכשאתם נוסעים רחוק מבתיכם, מורשה לכם לקצר בתפילה, מחשש שיפתיעו אתכם אלה אשר כפרו בזמן תפילתכם. שהרי הכופרים הם אויב גלוי לכם

Hırvatça: 

Kada idete po Zemlji, nije vam grijeh namaz skratiti ako se bojite da će vam smutnju nevjernici učiniti, jer nevjernici su vam, doista, otvoreni neprijatelji.

Rumence: 

Atunci când străbateţi pământul, nu veţi săvârşi nici o greşeală dacă vă veţi scurta rugăciunile de teamă să nu vă surprindă tăgăduitorii. Tăgăduitorii sunt vrăjmaşii voştri făţişi.

Transliteration: 

Waitha darabtum fee alardi falaysa AAalaykum junahun an taqsuroo mina alssalati in khiftum an yaftinakumu allatheena kafaroo inna alkafireena kanoo lakum AAaduwwan mubeenan

Türkçe: 

Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı?duayı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki,inkârcı nanakörler sizin için açık bir düşmandırlar.

Sahih International: 

And when you travel throughout the land, there is no blame upon you for shortening the prayer, [especially] if you fear that those who disbelieve may disrupt [or attack] you. Indeed, the disbelievers are ever to you a clear enemy.

İngilizce: 

When ye travel through the earth, there is no blame on you if ye shorten your prayers, for fear the Unbelievers May attack you: For the Unbelievers are unto you open enemies.

Azerbaycanca: 

Səfərə çıxdığınız zaman kafirlərin sizə zərər yetirəcəklərindən qorxarsınızsa, namazı qısaltmaq (dörd rək’ətli namazı iki rək’ət qılmaq) sizə günah hesab edilməz. Həqiqətən kafirlər sizinlə açıq düşməndirlər.

Süleyman Ateş: 

Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman inkar edenlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Muhakkak ki kafirler, sizin açık düşmanınızdır.

Diyanet Vakfı: 

Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kafirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanınızdır.

Erhan Aktaş: 

Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, eğer Kâfirlerin(1) size kötülük yapmalarından korkarsanız, salâtı(2) kısaltmanızda(3) bir sakınca yoktur. Kuşkusuz, Kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

Kral Fahd: 

Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler, sizin apaçık düşmanınızdır.

Hasan Basri Çantay: 

Yer yüzünde sefere çıkdığınız zaman, eğer kâfirlerin size fenalık yapacağından endîşe ederseniz, namazdan kısaltmanızda üzerinize bir vebal yokdur. Şübhesiz ki kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

Muhammed Esed: 

Yeryüzünde (sefere) çıktığınızda, hakikati inkara şartlanmış olanların aniden üzerinize saldırmasından korkarsanız namazlarınızı kısaltmanız günah olmaz: Çünkü o hakikati inkar edenler sizin apaçık düşmanlarınızdır.

Gültekin Onan: 

Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.

Ali Fikri Yavuz: 

Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, kâfirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız (farz namazları iki rekât, yahut imâ ile kılıp) dört rekâtlı namazdan kısmanızda üzerinize bir günah yoktur. Muhakkak ki kâfirler, sizin açık düşmanınızdır.

Portekizce: 

Quanto viajantes pela terra não sereis recriminados por abreviardes as orações, temendo que vos ataquem osincrédulos; em verdade, eles são vossos inimigos declarados.

İsveççe: 

NÄR NI går ut [för att kämpa], är det inte fel av er att förkorta bönen, om ni befarar ett anfall från dem som förnekar sanningen; förnekarna är helt visst era svurna fiender.

Farsça: 

و هنگامی که در روی زمین سفر می کنید، اگر بترسید که کافران به شما آسیب و آزار رسانند، بر شما گناهی نیست که از نمازها [یِ چهار رکعتی خود، دو رکعت] بکاهید؛ زیرا کافران همواره برای شما دشمنی آشکارند.

Kürtçe: 

ھەر کاتێک سەفەرتان کرد و گەڕان بەسەر زەویدا ئەوە ھیچ گوناھێکتان لەسەر نیە (دروستە بۆتان) کە نوێژەکان کورت بکەنەوە ئەگەر ترسان ئەوانەی بێ باوەڕن جەنگتان لەگەڵ بکەن بە ڕاستی بێ باوەڕان ھەمیشە بۆ ئێوە دوژمنێکی ڕوون و ئاشکران

Özbekçe: 

Ер юзида жавлон урганингизда, куфр келтирганлар сизга фитна қилишидан хавф қилсангиз, намозни қаср қилиб адо этмоғингизда гуноҳ йўқдир. Албатта, кофирлар сизга очиқ душмандирлар.

Malayca: 

Dan apabila kamu musafir di muka bumi, maka kamu tidaklah berdosa "mengqasarkan" (memendekkan) sembahyang jika kamu takut diserang oleh orang- orang kafir. Sesungguhnya orang-orang kafir itu adalah musuh yang amat nyata bagi kamu.

Arnavutça: 

Kur të udhëtoni ju, nuk është mëkat që ta shkurtoni namazin, nëse droni që mohuesit do t’u bëjnë ndonjë dëm. Me të vërtetë, mohuesit janë armiqët tuaj të hapët.

Bulgarca: 

А когато странствате по земята, не е прегрешение за вас да съкращавате молитвата, ако се страхувате, че ще ви навредят онези, които не са повярвали. Неверниците са ваш явен враг.

Sırpça: 

Када путујете по Земљи, није вам грех да намаз (молитву) скратите ако се бојите да ће неко зло да вам учине неверници, јер неверници су вам, заиста, отворени непријатељи.

Çekçe: 

A pohybujete-li se po zemi, není pro vás hříchem zkrátit modlitbu, obáváte-li se, že vás vystaví pokušení ti, kdož nevěří. A nevěřící jsou vskutku pro vás nepřáteli zjevnými.

Urduca: 

اور جب تم لوگ سفر کے لیے نکلو تو کوئی مضائقہ نہیں اگر نماز میں اختصار کر دو (خصوصاً) جبکہ تمہیں اندیشہ ہو کہ کافر تمہیں ستائیں گے کیونکہ وہ کھلم کھلا تمہاری دشمنی پر تلے ہوئے ہیں

Tacikçe: 

Ва чун дар замин сафар кунед, гуноҳе нест, ки агар бими он доштед, ки кофирон ба шумо зиён расонанд, намози хеш кутоҳ кунед. Зеро кофирон душмани ошкори шумо ҳастанд!

Tatarca: 

Ий мөэминнәр! Озын, мәшәкатьле сәфәрдә булсагыз, кәферләрнең сезне үтерергә һөҗүм итәчәкләре күренеп торганда, намазлыгыгызны кыскартып укуда сезгә гөнаһ юктыр. Кәферләр, әлбәттә, сезгә ачык дошманнардыр. (Куркынычлар һәм күтәрә алмаслык авырлыклар булмаганда, мосафирларга намазны кыскартып уку дөрес булмыйдыр.)

Endonezyaca: 

Dan apabila kamu bepergian di muka bumi, maka tidaklah mengapa kamu men-qashar sembahyang(mu), jika kamu takut diserang orang-orang kafir. Sesungguhnya orang-orang kafir itu adalah musuh yang nyata bagimu.

Amharca: 

በምድርም ላይ በተጓዛችሁ ጊዜ እነዚያ የካዱት ያውኩናል ብላችሁ ብትፈሩ ከሶላት (ባለ አራት ረከዓት የኾኑትን) ብታሳጥሩ በናንተ ላይ ኀጢአት የለም፡፡ ከሓዲዎች ለእናንተ በእርግጥ ግልጽ ጠላቶች ናቸውና፡፡

Tamilce: 

(நம்பிக்கையாளர்களே!) நீங்கள் பூமியில் பயணித்தால், நிராகரிப்பாளர்கள் உங்களைத் துன்புறுத்துவதை (-உங்களை தாக்குவதை) நீங்கள் பயந்தால், தொழுகையைச் சுருக்குவது உங்கள் மீது குற்றமில்லை. நிச்சயமாக நிராகரிப்பாளர்கள் உங்களுக்கு வெளிப்படையான எதிரிகளாக இருக்கிறார்கள்.

Korece: 

여행중에는 예배를 단축해 도 되나 이때는 불신자들의 공격 이 있을까 너희가 염려될 때라 실로 불신자들은 확실한 너희의 적이라

Vietnamca: 

Khi các ngươi đi xa trên trái đất, các ngươi sẽ không bị tội cho việc các ngươi rút ngắn lễ nguyện Salah (từ bốn Rak’ah thành hai Rak’ah) vì sợ bị những kẻ vô đức tin có thể tấn công. Những kẻ vô đức tin thực sự là kẻ thù công khai của các ngươi.