Kur'an Ayetleri

Sûre No: 

64

Sûredeki Ayet No: 

5

Ayet No: 

5204

Sayfa No: 

556

Nüzûl Yeri: 

Arapça: 

أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ كَفَرُوا مِن قَبْلُ فَذَاقُوا وَبَالَ أَمْرِهِمْ وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ

Çeviriyazı: 

elem ye'tiküm nebeü-lleẕîne keferû min ḳabl. feẕâḳû vebâle emrihim velehüm `aẕâbün elîm.

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır: 

Önceden inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? (Onlar) işlerinin vebalini tattılar ve onlar için acı bir azap vardır.

Diyanet İşleri: 

Daha önce inkar edip de, inkarlarının karşılığını tadan kimselerin haberi size gelmedi mi? Onlara, can yakıcı azap vardır.

Abdulbakî Gölpınarlı: 

Daha önce kafir olanların haberi gelmedi mi size? Yaptıkları işin vebalini tattılar ve onlara elemli bir azap var.

Şaban Piriş: 

Bundan önce kâfir olanların haberi size gelmedi mi? Yaptıklarının cezasını tattılar. Onlar için bir de acı verici azap vardır.

Edip Yüksel: 

Daha önce inkar edip de yaptıklarının karşılığını tadanların haberi size ulaşmadı mı? Onlara acı bir azap vardır.

Ali Bulaç: 

Bundan önce inkar edenlerin haberi size gelmedi mi? İşte onlar, işlerinin vebalini taddılar. Onlara acı bir azap vardır.

Suat Yıldırım: 

Daha önceki inkârcıların başlarına gelen olaylardan haberiniz olmadı mı? Onlar yaptıkları işlerin cezasını dünyada çektiler, âhirette de onlara gayet acı bir azap vardır.

Ömer Nasuhi Bilmen: 

Size evvelce kâfir olmuş olanların haberi gelmedi mi ki, onlar, işlerinin vebâlini tattılar ve onlar için pek acıklı bir azap vardır.

Yaşar Nuri Öztürk: 

Sizden önce küfre sapanların haberleri gelmedi mi size? Onlar, yapıp ettiklerinin vebalini tattılar. Ve onlar için korkunç bir azap vardır.

Bekir Sadak: 

Basa gelen hicbir musibet Allah´in izni olmaksizin olamaz

İbni Kesir: 

Daha önce küfredip de yaptıklarının karşılığını tadanların haberi size gelmedi mi? Ve onlara elim bir azab vardır.

Adem Uğur: 

Daha önce inkâr edenlerin haberi size ulaşmadı mı? İşte onlar (dünyada) yaptıklarının cezasını tattılar. Onlar için acı bir azap da vardır.

İskender Ali Mihr: 

Daha önce inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? O zaman onlar, işlerinin vebalini tattılar. Ve onlar için elîm azap vardır.

Celal Yıldırım: 

Size, daha önce sapıtanların haberi gelmedi mi ? Yaptıklarının vebalini tattılar ve onlar için elem verici bir azâb vardır.

Tefhim ul Kuran: 

Bundan önce küfre sapmış bulunanların haberi size gelmedi mi? İşte onlar, işlerinin vebalini taddılar. Onlar için acı bir azab vardır.

Fransızca: 

Ne vous est-elle pas parvenue, la nouvelle de ceux qui auparavant ont mécru et qui ont goûté la conséquence néfaste de leur acte; ils auront en outre un châtiment douloureux.

İspanyolca: 

¿No os habéis enterado de lo que pasó a los que fueron antes infieles y gustaron la gravedad de su conducta? Tendrán un castigo doloroso.

İtalyanca: 

Non vi è giunta notizia di coloro che furono miscredenti in passato? Gustarono le conseguenze della loro condotta e avranno doloroso castigo.

Almanca: 

Kam zu euch etwa nicht die Mitteilung über diejenigen, die vorher Kufr betrieben?! Dann erfuhren sie die bösen Konsequenzen ihrer Angelegenheit, und für (sie) ist qualvolle Peinigung bestimmt.

Çince: 

以前不信道的人们的消息,难道没有达到你们吗?那等人,曾尝试他们的事情的恶果,他们将受痛苦的刑罚。

Hollandaca: 

Waart gij niet bekend met het verhaal van hen die vroeger niet geloofden, en het slechte gevolg van hun gedrag ondervonden? Voor hen is eene martelende straf gereed gemaakt.

Rusça: 

Разве до вас не дошли рассказы о тех, которые не уверовали в прошлом и вкусили пагубные последствия своих деяний? Им уготованы мучительные страдания.

Somalice: 

Miyuuna idin soo gaarin warkii kuwii gaaloobay ee horreeyey, waxay dhadhamiyeen xumaantii camalkoodii, waxaana u sugnaaday caddibaad daran.

Swahilice: 

Kwani haikukujieni khabari ya walio kufuru kabla, wakaonja matokeo mabaya ya mambo yao? Na wao wana adhabu iliyo chungu.

Uygurca: 

سىلەرگە ئىلگىرى كاپىر بولۇپ ئەمەللىرىنىڭ ۋابالىنى تېتىغانلارنىڭ خەۋىرى كەلمىدىمۇ؟ ئۇلار (ئاخىرەتتە) قاتتىق ئازابقا دۇچار بولىدۇ

Japonca: 

昔の,信仰を拒否した者たちの消息が,あなたがたに達しなかったのか。かれらは悪行の結果を味わい,また痛ましい懲罰を受けた。

Arapça (Ürdün): 

«ألم يأتكم» يا كفار مكة «نبأُ» خبر «الذين كفروا من قبل فذاقوا وبال أمرهم» عقوبة الكفر في الدنيا «ولهم» في الآخرة «عذاب أليم» مؤلم.

Hintçe: 

क्या तुम्हें उनकी ख़बर नहीं पहुँची जिन्होंने (तुम से) पहले कुफ़्र किया तो उन्होने अपने काम की सज़ा का (दुनिया में) मज़ा चखा और (आख़िरत में तो) उनके लिए दर्दनाक अज़ाब है

Tayca: 

ข่าวคราวของบรรดาผู้ปฏิเสธศรัทธาในอดีต มิได้มีมายังพวกเจ้าดอกหรือ? พวกเขาได้ลิ้มรสการลงโทษแห่งกิจกรรมของพวกเขา (ในโลกดุนยา) และการลงโทษอันเจ็บปวดจะได้แก่พวกเขา (ในโลกอาคิเราะฮฺ)

İbranice: 

אינכם יודעים מה עלה בגורלם של אלה אשר כפרו לפניכם? הם טעמו את הטעם המר של תוצאות מעשיהם, ומחכה להם עונש כואב

Hırvatça: 

Nije li do vas doprla vijest o onima koji još davno nisu vjerovali, pa su kobnost postupka svoga iskusili - a još ih i kazna bolna čeka?

Rumence: 

Nu a venit la voi spusa despre tăgăduitorii de odinioară care au gustat urmările faptelor lor? Ei au avut parte de o dureroasă osândă.

Transliteration: 

Alam yatikum nabao allatheena kafaroo min qablu fathaqoo wabala amrihim walahum AAathabun aleemun

Türkçe: 

Sizden önce küfre sapanların haberleri gelmedi mi size? Onlar, yapıp ettiklerinin vebalini tattılar. Ve onlar için korkunç bir azap vardır.

Sahih International: 

Has there not come to you the news of those who disbelieved before? So they tasted the bad consequence of their affair, and they will have a painful punishment.

İngilizce: 

Has not the story reached you, of those who rejected Faith aforetime? So they tasted the evil result of their conduct; and they had a grievous Penalty.

Azerbaycanca: 

(Ey Məkkə müşrikləri!) Məgər sizdən əvvəl kafir olanların (əzaba düçar edilməsi) xəbəri sizə gəlib çatmadımı? Onlar öz gördükləri işlərin cəzasını dünyada daddılar. Onları (axirətdə) şiddətli bir əzab gözləyir!

Süleyman Ateş: 

Daha önce inkar etmiş olanların haberi size gelmedi mi? (Onlar), işlerinin vebalini taddılar ve onlar için acı bir azab da vardır.

Diyanet Vakfı: 

Daha önce inkar edenlerin haberi size ulaşmadı mı? İşte onlar (dünyada) yaptıklarının cezasını tattılar. Onlar için acı bir azap da vardır.

Erhan Aktaş: 

Kâfirlerin yaptıkları şeylerin bedelini nasıl ödediklerinin haberi size gelmedi mi? Onlar için acı bir azâp vardır.

Kral Fahd: 

Daha önce inkâr edenlerin haberi size ulaşmadı mı? İşte onlar (dünyada) yaptıklarının cezasını tattılar. Onlar için acı bir azap da vardır.

Hasan Basri Çantay: 

Bundan evvel küfredib de işlerinin ağırlığını (dünyâda, çekib) tadanların haber (ler) i gelmedi mi size? Onlara (âhiretde de) elem verici azâb vardır.

Muhammed Esed: 

Geçmişte hakikati kabule yanaşmayanların kıssasından haberin yok mu? (Onlar hakikati inkar ettiler) ve böylece yaptıklarının sonucuna katlanmak zorunda kaldılar, (öteki dünyada da) onları bekleyen şiddetli bir azap (vardır).

Gültekin Onan: 

Bundan önce küfredenlerin haberi size gelmedi mi? İşte onlar, buyruklarının / buyrultularının vebalini tattılar. Onlara acı bir azab vardır.

Ali Fikri Yavuz: 

(Ey Kâfirler)! Bundan önce, kâfir olanların (helâk) haberi gelmedi mi size? Öyle ki, yaptıklarının cezasını (dünyada azab çekmekle) taddılar. Daha da onlara (ahirette) acıklı bir azab var.

Portekizce: 

Acaso, não vos chegou a notícia dos incrédulos que vos precederam? Sofreram as conseqüências da sua conduta e,ademais, sofrerão um doloroso castigo.

İsveççe: 

HAR NI inte hört berättas om dem som i gångna tider förnekade sanningen? De fick smaka de bittra frukterna av sina handlingar och [i nästa liv väntar dem] ett svårt lidande;

Farsça: 

آیا خبر کسانی که پیش از این کافر شدند، پس عقوبت کفرشان را چشیدند و برای آنان عذابی دردناک است، به شما نرسیده است؟

Kürtçe: 

ئایا پێتان نەگەیشتووە ھەواڵی ئەوانەی کە بێ باوەڕ بوون لەمەو پێش، بۆیە چەشتیان تۆڵەی کاری خۆیان وە بۆ ئەوان ھەیە سزای سەخت

Özbekçe: 

Сизларга олдин кофир бўлганларнинг хабари келмадими? Бас, улар ўз ишларининг азобини татидилар ва уларга аламли азоблар бор.

Malayca: 

Bukankah telah sampai kepada kamu berita orang-orang kafir yang telah lalu? Lalu mereka merasai kesan yang buruk dari perbuatan kufur mereka; dan mereka (pada hari akhirat kelak) beroleh azab seksa yang tidak terperi sakitnya.

Arnavutça: 

A nuk ju kanë arritur lajmet e atyre që më parë nuk kanë besuar, dhe e kanë shijuar dënimin e veprimeve të tyre. Për ta ka dënim të dhembshëm –

Bulgarca: 

Не стигна ли до вас вестта за онези, които не повярваха преди и вкусиха пагубността на своето дело? За тях има болезнено мъчение.

Sırpça: 

Није ли до вас дошла вест о онима који још давно нису веровали, па су кобност свога поступка искусили - а још их и болна казна чека?

Çekçe: 

Což nedostalo se vám zvěsti o těch, kdož před vámi nevěřili a okusili zlých následků jednání svého? A je očekává trest bolestný.

Urduca: 

کیا تمہیں اُن لوگوں کی کوئی خبر نہیں پہنچی جنہوں نے اِس سے پہلے کفر کیا اور پھر اپنی شامت اعمال کا مزہ چکھ لیا؟ اور آگے اُن کے لیے ایک دردناک عذاب ہے

Tacikçe: 

Оё шуморо хабари касоне, ки аз ин пеш кофир шуда буданд, нарасидааст? Уқубати амалашонро чашиданд ва онҳорост азобе дардовар.

Tatarca: 

Моннан элек булган кәферләрнең хәбәре сезгә килмәдеме, үзләренең көферлекләренең имгәген татыдылар, вә аларгадыр ахирәттә рәнҗеткүче ґәзаб.

Endonezyaca: 

Apakah belum datang kepadamu (hai orang-orang kafir) berita orang-orang kafir terdahulu. Maka mereka telah merasakan akibat yang buruk dari perbuatan mereka dan mereka memperoleh azab yang pedih.

Amharca: 

የእነዚያ ከአሁን በፊት የካዱትና የክሕደታቸውን ቅጣት ቅመሱ የተባሉት ሕዝቦች ወሬ አልመጣላችሁምን? ለእነሱም አሳማሚ ቅጣት አልላቸው፡፡

Tamilce: 

இதற்கு முன்னர் நிராகரித்தவர்களின் செய்தி உங்களுக்கு வரவில்லையா? ஆக, அவர்களோ தங்களது (பாவமான) காரியத்தின் தீய முடிவை (இவ்வுலகில்) சுவைத்தனர். இன்னும், (மறுமையில்) துன்புறுத்தும் தண்டனை அவர்களுக்கு உண்டு.

Korece: 

이전에 믿음을 불신했던 자들이 그들의 행위로 말미암아 사악 함을 맛보고 고통스러운 응벌이 그들에게 있었던 그들의 이야기가너희에게 이르지 아니 했느뇨

Vietnamca: 

(Hỡi những kẻ đa thần!) Lẽ nào thông tin của những kẻ vô đức tin thời trước các ngươi chưa đến với các ngươi sao? Những kẻ đó đã nếm trải hậu quả tồi tệ từ những công việc của chúng và chúng sẽ phải chịu một sự trừng phạt đau đớn (ở Đời Sau).